Aynur Aşan: Savunmamı Kürtçe yaptım devlet parçalandı mı?
- 17:34 31 Ekim 2022
- Hukuk
ANKARA - Kobanê’de konuşan Aynur Aşan, Kürtçe konuşmasından dolayı savunmasının zaman aldığını ve dezavantajlı duruma düştüğünü belirterek, “Anadilde eğitim hakkı isteme çabalarımız devleti parçalama konusu olarak yansımakta ve bu suçla yargılanıyoruz. Ben savunmamı Kürtçe yaptım devlet parçalandı mı?” diye sordu.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 20’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Kumpas Davası’nın 18’inci duruşma periyodunun 5’üncü oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasında, Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde tutulanlar ise duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Duruşmaya, HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Serhat Eren, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar ve çok sayıda izleyici katıldı.
Verilen aranın ardından duruşma Aynur Aşan’ın savunmalarıyla devam etti.
‘Anadilde savunma yapmam devleti mi parçaladı’
Mahkeme heyetine, “Madem ben saydığınız suçlar nedeniyle yargılanıyorum. Neden 38 yıl ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanıyorum?” diye soran Aynur, yer aldığı oluşumların yasal olduğunun altını çizdi. Savcılık iddianamesinde bulunan tanık ifadelerinde kendisinin seçim komisyonunu içinde yer aldığını ve bunun suçmuş gibi yer verildiğini belirten Aynur, “Siz bana ‘Kitaplar okuyorsunuz, bu okuduklarınızı savunma olarak sunuyorsunuz’ dediniz ya benim savurmam kadına bakışımı, siyasete bakışımı, topluma bakışımı barındırıyor. Orada hakkımda bir şeyler yazılıyor ya ben o değilim ben buyum diye kendimi savunuyorum. Orada sıralamış olduğunuz iddiaların hiçbirini kabul etmiyorum, 38 kişinin öldürülmesini azmettirme, yüzlerce kişinin yaralanmasını azmettirme, şiddet yakma yıkma olaylarının hiçbirini kabul etmiyorum. Hazırlamış olduğum 120 sayfalık savunmamda siyaset içinde nasıl yer aldığım nasıl şekillendiğim yer alıyordu ama ona izin vermediniz. Eğer müsaade ederseniz savunmamı tamamlamak isterim. Kürtçe olduğundan dolayı çokça zaman aldı. Ben bir şekilde dezavantajlıyım. Anadilim burada benim için dezavantaj halini aldı. Anadilde eğitim hakkı isteme çabalarımız bile devleti parçalama konusu olarak yansımakta ve bu suçla yargılanıyoruz. Ben savunmamı Kürtçe yaptım devlet parçalandı mı? Devlet herhangi bir güvenlik sorunu yaşadı mı ama bu da devleti parçalama girişimim olarak yansıtılmaktadır” dedi.
‘Barış süreçlerine Abdullah Öcalan ile oturuldu’
Aynur’un beyanlarının ardından, savcılık Aynur’a, Erbil’e seyahatini sordu. Bir konferans için Erbil’e seyahat ettiğini söyleyen Aynur’a savcı, “Erbil’e mi Hewler mi” diye sordu. Ulaş adlı gizli tanığın ve Sami Baran adlı tanığın ifadelerinin yer aldığı iddianameye göre Aynur’un, Tevgera Jinen Azad’da (TJA) yürüttüğü faaliyetler suçlama olarak yönlendirildi. PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik sözlerinin soru olarak yönetildiği Aynur, “Devlet de çok iyi biliyor ki barış müzakerelerine Sayın Abdullah Öcalan ile oturuldu. Dilan Dirayet Taşdemir’in resimlerini ve konuşmalarını benim iddianamelerime koymuşlar. Ekin Deniz’in Cenazesine katılmam soruldu. Ekin ile benim köyüm çok yakın. Ekin’in cenazesine katıldım ama bunu suç olarak görmüyorum” diye konuştu.
‘HDP demokratik ve özerk yaşamın tek adresidir’
Aynur, kendisine gizli tanık Ulaş’ın ve tanık Sami Baran’ın iddialarının sorulmasının ardından şu ifadelere yer verdi: “Sami Baran, ‘TJA bir silahlı örgüte bağlıdır’ diyor ama TJA’nın bütün yaptıkları kamuoyuna açıktır. Devleti parçalamak isteyenler kamuoyu önünde çalışmalarını açık bir biçimde duyurmazlar. Ulaş’ı da tanık olduğu halde bizden gizli bir biçimde dinlediniz, burada dinleseydiniz biz de soru sorardık. Dolayısıyla onların iftiralarını hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Ulaş’ın iddiaları zaten kopyala yapıştırdan ibarettir. Hepimiz için aynı şeyi söyledi ve ben bunları kabul etmiyorum. Öyle gözüküyor ki Ulaş bir erkektir çünkü kahvehanedeki dedikoduları getirip burada söylüyor. Murat Dönmez ona ‘somut bir bilgin var mı?’ diye sorduğunda, ‘öyle somut bir bilgim yok ama yapılmışsa kesinlikle bunlar yapmıştır’ demiş. Sami Baran, benim HDP eş başkanlığı yaptığımı söylemiş ama hiçbir zaman yapmadım. 2018’de HDP üyesi oldum, MYK’sında da yer almadım. Bana göre HDP demokratik ve özgür yaşamın tek adresidir.”
‘Mahkemeleriniz dosyaları görmezden geldi’
Aynur’un ardından Av. Ali Bozan söz alarak şunları söyledi: “Araştırma tutanaklarının tamamında yer alan bilgiler müvekkilime ilişkin haberler. Araştırma tutanağından anladığımız şu müvekkilin dosyadan lehine değerlendirilen uygulamaların tamamı kamuoyuna yer alan fiiller. Bu beyanlar müvekkil ile Google’den bir arama yapılarak ortaya çıkarılabilecek tespitlerdir. Müvekkilin telefon numaralarından bahsettiniz. mahkemenizden şunu bekliyoruz. Müvekkil ile ilgili, telefon numarası dinlenmiş. Aynur Aşan’ın kullandığı telefonda ‘suç unsuru bulunmadığından iletişim üzerindeki tedbir kararı kaldırılmıştır’ diyor. Müvekkilin telefon tapelerinde geçen ve müvekkil tarafından dahi yapılmayan bir konuşmayı müvekkile sordunuz. Müvekkile ilgili şüpheli Aynur Aşan, adlı teknik inceleme, araştırma yapılmış neticede müvekkil ile ilgili herhangi bir suç unsuru bulunmadığı tespit edilmiş. Mahkemeniz bu dosyaları görmezden geliyor.”
‘Savunma hakkı ihlal edildi’
Mahkemenin 43 No’lu ara kararını anımsatan Ali, müvekkili Aynur’un sorgusunun şeklen ve usulen yapıldığını ama savunma hakkının ihlal edildiğine dikkat çekti. Ali, “Müvekkil kendisini baskı altında hissettiğini, savunmasını rahat bir biçimde yapamadığını dile getirdi. Kanunda hukukta savunma süresinin kısıtlanmasına yönelik bir karar veya düzenleme olmadığını ifade ettik” diyerek tanıklardan Sami Baran’ın beyanlarına değindi.
‘Gerçekleri anlatıyoruz’
Sami Baran’ın beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğinin önemine dikkat çeken Ali, Sami Baran’ın maddi gerçeklik ile bağdaşmadığını belirtti. Ali, “Merdan Rüstüovalıoğlu, mahkemenizce duruşmanızın olmadığı bir günde gizli tanık olarak dinlendi ardından da açık tanık olarak yer aldı. Müvekkilimin KCK bağlantıları ile tanıştığını söylüyor. Merdan Rüstüovalıoğlu bir anlaşma yapmış. anlaşması şu kendisi ile ilgili hükümlü olduğu bir dosya var. Yaptığı tanıklık karşısında hükümlü olduğu dosyadan beraat edecek. Mahkemenizden sözlü ve yazılı olarak talep ettim. Kendisi ile ilgili bir koruma kararı olmayan, dosyada açık tanıklık yapan bir kişinin dosyamız kapsamında verdiği ifadelerin doğru olup olmadığı bu kişiyle ilgili dava dosyalarının dosya içerisine getirilmesi gerekiyor. Gerekçelerini anlatıyoruz. Bu tanık belli bin menfaat karşılığında temin edilmiş bir tanık. Bu kişi ile kesinleşmiş dava dosyalarının tamamının buraya getirilmesi gerekiyor. Mahkemeniz bunu yapmıyor. Rüstüovalığolu’nun yalan beyanda bulunacağı ortaya çıkacağı için heyetiniz bu dosyaları mahkemeye getirmiyor. Tanıklık yapmak istediğine dair bir dilekçe verdim, mektup gönderdim diyor. Bunlar getirilsin. Öncelikle bir soruşturma kaydı mı girmiş, kaçıncı dilekçeden sonra tanık olmuş, bunların tamamının bu mahkemeye gelmesi gerekiyor. Merdan Rüştüovalıoğlu’nun yalan beyanda bulunduğunun ortaya çıkarılması gerekiyor. Tanığın bir anlaşması var ve bunun karşılığında kısa süre sonra bırakılacağını düşünüyorum” sözlerini kullandı.
Duruşma yarın saat 10.00’da devam edecek