Van’dan Silopi yürüyüşüne güçlü katılım çağrısı

  • 12:09 31 Ekim 2022
  • Güncel
 
VAN - Van’da siyasi parti ve STÖ’leri, kimyasal silah kullanımına karşı 6 Kasım günü Silopi’de düzenlenecek yürüyüşe katılım çağrısı yaptı. 
 
Türkiye’nin Güney Kürdistan’ın Zap, Avaşîn ve Metîna bölgelerine yönelik kimyasal silah saldırısına karşı sınırda buluşan Şırnak’ın Silopi ilçesinde 6 Kasım günü yürüyüş düzenlenecek. Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği’nin (MEBYA-DER) öncülük ettiği “Kimyasal silahlara karşı insanlık yürüyüşü” kapsamında Van’da basın açıklaması düzenlendi. Kentte bulunan siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin de destek verdiği açıklama, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van İl Örgütü binasında yapılan açıklamaya çok sayıda kişi katıldı. Açıklamayı, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Van İl Eşbaşkanı Harun Okay okudu. 
 
‘Ciddi bulgular ve kanıtlar söz konusu’
 
Kimyasal silah kullanımının istisnasız savaş ve insanlık suçu olduğunu kaydeden Harun, “Tüm canlılar için ölümcül olan, uluslararası hukukta da suç olarak görülen kimyasal silah kullanıldığına dair ciddi bulgular ve kanıtlar söz konusudur. Ortaya çıkan görüntüler; Türkiye’nin, Cenevre Konvansiyonu gibi kendisinin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelere açıkça aykırı hareket ettiğini göstermektedir” dedi. 
 
‘İnkar etmeyin, bağımsız heyet gönderin '
 
AKP-MHP ittifakının, ortaya çıkan görüntüleri soran, bu vahim durumun incelenmesini isteyen bilim insanlarını, siyasetçi, aydın ve gazetecileri hedef aldığını kaydeden Harun, bu insanların tutuklandığını dile getirdi. Harun, “Önemle vurguluyoruz ki, eğer iktidar sözcülerinin dediği gibi böyle bir durum yoksa ortada olan görüntü ve bulgular çarpıtma ve yalansa yapılması gereken yekten inkar etmek değil, bölgeye bağımsız heyetlerin gönderilmesini sağlamaktır. Kimyasal silah kullanıldığına ilişkin bulguların süratle incelenmesi ve bağımsız heyetlerce rapor edilmesi gerekmektedir. Bölgede inceleme yapmak isteyen bağımsız uzman heyetlere Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin izin vermemesi de haklı bir kaygı ve öfkeye yol açmaktadır. Kürt yönetimi, heyetlerin güvenliğini sağlayarak incelemelere izin vermesi gerekmektedir. Kürt yönetimi, inceleme yapmak isteyen heyetlere izin vermeyerek bu suça ortak olmaktadır. Bu akıllara durgunluk veren korkunç savaş ve insanlık suçuna kimse ortak olmamalıdır. Kimyasal kullanımı yeryüzünün en ağır suçudur. Bu insanlığa karşı suçtur. Fakat iktidar ve ortağı buna yanıt vermek, bunları incelemeye açmak yerine konuşanları susturmakla meşguldür” diye konuştu.  
 
TTB üzerinden tehdit!
 
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Profesör Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasının yanı sıra iktidar tarafından TTB’nin de hedef alınarak tehdit edildiğini kaydeden Harun, “İnsanların bu konuda konuşması, tepki göstermesi engellenmeye çalışıyor. Biz, bunlar karşısında susmayacağız. İnsanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili ne olursa olsun iddialar, tezler ve bulgular incelenmek zorundadır. Bunun başka bir yolu yok. Kamuoyuna çok sayıda video ve haber yansımıştır. Bizlerin de talebi bunların araştırılması ve gerçeklerin kamuoyu ile paylaşılmasıdır. Gerçekler bu tip yöntemlerle ne dün kapatılıp unutturulabildi ne de bugün kapatılabilir. Bizler her zaman ölüm karşısında yaşamı, savaş karşısında çözümü ve barışı savunanlar olarak, bugün hala savaş siyaseti yapanlara yönelik cevabımız çok açıktır. Bu yöntemle ne Kürt sorunu çözülebilir, ne Türkiye demokratikleşebilir ne de 84 milyonun yararına bir politika olduğu iddia edilebilir. Bu halk, bu toplum evlatlarını daha fazla sizin iktidar hırsınız için kaybetmek istemiyor. Sizin iktidarınızı devam ettirmeniz için savaş politikanıza destek vermiyor” dedi. 
 
Uluslararası kurumlara çağrı 
 
Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü (OPCW) başta olmak üzere Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Avrupa Birliği gibi sorumlu kurum ve kuruluşları harekete geçmeye çağıran Harun, “Aksi durum, bölge halklarında endişeyi büyütecek, daha büyük katliamların kapısını aralayacaktır. Gün susma günü değil, insanlığı savunma ve savaşa karşı ses çıkarma günüdür. İnsan yaşamı kutsaldır.  Ölümden değil yaşamdan yana olan tüm kurum, yapı, siyasi parti, sivil toplum kuruluşunu, halkımızı ve her vicdanlı yurttaşı harekete geçmeye çağırıyoruz” sözlerini kullandı.  
 
Yürüyüşe çağrı 
 
Silopi’den Habur’a 6 Kasım tarihinde yapılacak yürüyüşe herkesin katılması gerektiğinin altını çizen Harun, “Savaşa karşı barış, ölüme karşı yaşam yürüyüşünü gerçekleştireceğiz. Bu haklı yürüyüşümüze tüm halkımızı ve demokrasi güçlerini katılmaya davet ediyoruz. Toplumun istediği sadece ve sadece gerçeklerin açığa çıkmasıdır. Sesiz kalarak bu suça asla ortak olmayacağız. Gerçekler açığa çıkana kadar sesimizi çıkartmaya ve hakikati aramaya devam edeceğimizi büyük bir kararlılıkla bir kez daha ifade ediyoruz. 6 Kasım günü Silopi’de, ‘Savaşa Karşı Barışı, Ölüme Karşı Yaşamı Savunuyoruz’ şiarıyla yapılacak yürüyüşte en güçlü şekilde yer alacağız” dedi.