JINHA’dan bugüne özgür basın geleneği direniyor

  • 09:05 29 Ekim 2022
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - 90’lardan bugüne özgür basın geleneğine baş eğdirme çabalarından biri olarak dünyanın ilk kadın haber ajansı olan JINHA’nın kapatılmasının üzerinden 6 yıl geçti. Ancak o gün olduğu gibi bugün de baskılara karşı özgür basın hakikat mücadelesinden taviz vermiyor.
 
Virginia Woolf’un bir sözü ve kadın haber ajansı kurma hayaliyle çıktığı basıncılık yolunda yaşamını yitiren Ayfer Serçe’nin öğretileriyle yayın hayatına başlayan JINHA’nın mücadelesi, erkeklerin verdiği hükümleri esas almayan kadın gazetecilerin objektiflerinde ve kalemlerinde devam ediyor.
 
İktidarın ve erkek-devletin özgür basın geleneğine dönük baskı pratiği yeni değil. 1990’lı yıllardan bu yana katletmelerle, kaybetmelerle, gazete binalarının bombalanmasıyla süren baskılar, AKP iktidarında sadece form değiştirerek daha sistematik hale getirildi. Özellikle Kürdistan’da devletin işlediği suçları teşhir ederek, hakikati halka ulaştırmayı kendisine misyon edinen özgür basın geleneği, 15 Temmuz 2016’dan sonra AKP’nin ilan ettiği olağanüstü hal (OHAL) ile yeniden sistematik saldırıların hedefi oldu.
 
AKP’nin yok etme amacıyla yöneldiği özgür basın kurumları, OHAL döneminde çıkarılan 675 ve 676 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile kapatıldı. Jin Haber Ajansı (JINHA), Özgür Gündem, Dicle Haber Ajansı (DİHA) ve günlük Kürtçe yayın yapan Azadiya Welat gazetesi kapatılan kurumlar arasındaydı.
 
İlk kadın haber ajansı
 
JINHA, 8 Mart 2012’de "Ve yazıyoruz… Erkekler ne der diye düşünmeden yazıyoruz" diyerek yola çıktı. Dünyanın ilk kadın haber ajansı olma özelliğini taşıyan ve Kürt gazeteciler tarafından kurulan JINHA, erkek sistemin silikleştirdiği kadın kimliğini görünür kılma, kadınların sesini-sözünü yükselttiği bir mecra olma amacını güttü. Kadın haberciliğini sadece şiddet odaklı ele almayan JINHA, yaşamın kadın ile özdeş olduğundan yola çıkarak, her toplumsal meseleyi kadın gündemi olarak ele aldı, kadın özgürlük sorununu da toplumsal bir mesele şeklinde işledi. Yayın hayatı boyunca saldırıların hedefi olan JINHA, bölgede yaşanan savaşın içinde barış gazeteciliği yaptı. 29 Ekim 2016 yılında yayınlanan 675 sayılı KHK ile kapatılan JINHA'nın çok sayıda muhabiri gözaltına alındı, tutuklandı.
 
JINHA nerelerde çalıştı
 
Kadın haber ajansı JINHA, kadınların yaşamları için mücadele ettiği her yerde objektifini direnişe çevirdi. Kürdistan’dan Türkiye’ye, Ortadoğu’dan Avrupa’ya, Afrika’ya gönüllüler de dahil 100’e yakın muhabiriyle kadınlara mikrofon uzatan JINHA, Rojava devriminden hemen sonra bölgeye giden ilk ajans olmakla kalmadı, devrimin bir kadın devrimi olduğunu dünyaya ilk duyuran da oldu. Kuzey ve Doğu Suriye’de Kobanê ve Qamişlo bürolarını açan JINHA, Şengal'de muhabirleri, Süleymaniye'de bürosu olan bir ajans olarak merkezi Diyarbakır olmak üzere Ankara, İstanbul ve Van'da da bulunan büroları üzerinden çalışmalarını sürdürdü.  
 
Çok sayıda ödül aldı
 
Alanında ilk olan JINHA, pek çok başarıya da imza attı. JINHA sahiplenildikçe büyümeye, büyüdükçe de sahiplenilmeye devam etti. Ankara Üniversitesi (AÜ) İletişim Fakültesi (İLEF) bünyesinde 2007 yılından beri yürütülen Ayrımcılığa Karşı Dersler’in bir parçası olan Ayrımcılığa Karşı İLEF Evrim Alataş Ödülü öğrencilerin oyları ile 2016 senesinde JINHA’ya verildi. JINHA muhabirleri ödüllerini Kürdistan’da öz yönetim alanlarında hayatını kaybeden kadınlara adadı.
 
JINHA muhabirleri yine imza attıkları pek çok haberle ödüle layık görüldü. “Ezidi kadınların çığlığı” haberi 2015 yılında yazılı haber kategorisinde Metin Göktepe Gazetecilik Ödülü’nün sahibi oldu. “Cizre’de özyönetim çocuk evliliğe müdahale etti”, “Aysun’un ölümü ders olmadı, mahkeme aile boyu cinsel saldırıya beraat verdi!” başlıklı haberler çeşitli tarihlerde Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri ile ödüllendirildi. 
 
JINHA, kapatılmasının ardından şöyle seslendi:
 
“Kararlı tutumumuz ve haklı mücadelemiz sonucunda ilk yıl bizim haberlerimizi kullanmayan gazete ve televizyonlar artık bizi referans almaya başladı. Sadece kadını ilgilendiren meseleler algısında, aslında kadını ilgilendiren meselelerin hayatın ta kendisi olduğu ve bu anlamada tüm alanlarda kadına dair haberlerin yapılması gerektiğini yaptığımız haberlerle ispatladık. Bu doğrultuda Rojava devriminin ilanının hemen ardından Rojava'ya giden ilk gazeteciler bizim ajansımızın muhabirleri olmakla kalmayıp, Rojava devriminin bir kadın devrimi olduğunu dünyaya ilk duyuran ajans yine JINHA oldu. JINHA bunun yanı sıra daha birkaç aylık ajans olmasına rağmen savaş muhabirliğini de yaparak Suriye savaşını da takip etti. Halep'te muhabir arkadaşlarımız birkaç defa hedef olmasına rağmen Irak'taki sıcak savaşı da halka duyurdu.
 
'Muhabirlerimiz gazetecilik heyecanlarıyla tutuklandı!'
 
Bölgedeki muhabirlerimiz hem kadın, hem de devrimci duruşu nedeniyle birçok saldırılara maruz kalıyor ve polisin hedefi oluyor. Arîn Mîrkan'ın fotoğrafını paylaştı bahanesiyle Van muhabirimiz Vildan Atmaca tutuklandı. Diyarbakır muhabirimiz Beritan Canözer, haber takibi yaptığı sırada ‘heyecanlı’ olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı ve tutuklandı. Van muhabirimiz Rojda Oğuz da Vildan'ın özgürlüğüne kavuştuktan sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ancak tutuklu tüm arkadaşlarımız mücadelemiz sonucu özgürlüğüne kavuştular. Yine Şengal'i kurtarma hamlesinde arkadaşlarımız savaş anını takip etmiş hatta günlerce onlardan haber alamamıştık. Sur içinde ve sınırda arkadaşlarımız hedef olmuş ve ağır yaralanmıştı. Şehriban Aslan arkadaşımız polisin gaz fişeğiyle başından darbe almış ve bu anlamda geçirdiği beyin kanaması nedeniyle aylarca yoğun bakımda kalmıştı. JINHA çalışanlarının yaşadıklarının içerisinde buna benzer birçok örnek var. 
 
Kadın odaklı habercilik
 
JINHA olarak sadece var olan kadın dünyası algısının aslında olması gereken bir dünya olduğuna ve savaşın içinde inatla barış gazeteciliğini yapmaya ısrar ederek tüm haberleri kadın odaklı habercilik perspektifiyle sunma mücadelesi içerisindeyiz. Erkek devletin, erkek hükümetin karar verdiği hükümlere boyun eğmeyecek JINHA, ‘Erkekler ne hüküm verir’ diye düşünmeden kadınların sesi olarak yazamaya devam edecek.”
 
JINHA’nın mücadelesi sürüyor
 
JINHA, KHK ile kapatılmış olmasına karşın dünyanın pek çok yerinde haberleri aracılığı ile yaşamlarına konuk olduğu kadınlarda hala aynı heyecanı uyandırıyor. Ayfer Serçe’nin (Şilan Aras) hayali olarak kurulan JINHA’nın ardından elbette kadın gazetecilerin yolculuğu bitmedi. Gazeteci kadınlar, Aralık 2016’da Gazete Şûjin’ı kurdu ve “Medyanın diline çuvaldız niyetine” diyerek yola koyuldu. Şûjin’ın da 25 Ağustos 2017’de kapatılması sonrasında aynı geleneğin devamı olarak “Kadının kalemiyle hakikatin izinde” diyen JINNEWS kuruldu.
 
Baskılar da direniş de sürüyor
 
Kürtlere ve kendinden olmayan her kesime dönük saldırılarını artıran iktidar, bu kesimlerin sesi olan özgür basına da saldırmayı kendine bir görev biliyor. Özgür basına son yönelimlerden bir tanesi 8 Haziran’da Diyarbakır’da gerçekleştirildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında aralarında haber müdürümüz Safiye Alağaş’ın da olduğu 20’si gazeteci 22 kişi gözaltına alındı. 8 günlük gözaltı sürecinin ardından ise yine Safiye’nin de aralarında olduğu 16 gazeteci, 16 Haziran günü çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Yaklaşık 5 aydır tutuklu olan gazeteciler hakkında hala iddianame hazırlanmazken, bu sayıya her geçen gün yenileri ekleniyor.
 
25 Ekim’de gazeteciler yine hedefte
 
Basın özgürlüğü karnesi oldukça kötü olan AKP, 25 Ekim’de yeniden suçlarını ifşa eden bir kez daha özgür basına yöneldi. AKP’nin talimatıyla harekete geçen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında 9 kentte gazetecilerin evlerine baskın yapıldı. Operasyon kapsamında muhabirlerimiz Habibe Eren ve Öznur Değer, Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, MA muhabirleri Berivan Altan, Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Zemo Ağgöz, Hakan Yalçın, Emrullah Acar ve Ceylan Şahinli ve gazeteci Mehmet Günhan gözaltına alındı. 9  gazeteci "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklanırken,
Mehmet Günhan ise yurt dışı yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 
 
Farklı bir soruşturma kapsamında gözaltına alınan muhabirimiz Derya Ren ise kesinleşen cezası olduğu gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderildi. 
 
Baş eğmediler
 
Ev baskınlarında gazetecilere yönelik işkence uygulamaları iktidarın tahammülsüzlüğünü gösterirken, baş eğdirme çabaları da gazetecilere geri adım attıramadı. 1990’lı yıllardan bu yana iktidarların süren baskılarının, JINHA’nın kapatılmasının amacına ulaşamadığı gibi gazetecilerin yeniden gözaltına alınıp tutuklanması da amacına ulaşamadı.