Ankara ve İzmir’den seslendiler: Şebnem hoca ile dayanışmamız sürecek

  • 20:10 27 Ekim 2022
  • Güncel
 
ANKARA / İZMİR - Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri, Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasına ilişkin yaptığı açıklamada, “Şebnem hoca kimyasal ya da toksik gazların kullanımına karşı sorumluluğunu yerine getirdi” dedi. İzmir’de ise hak örgütleri, Şebnem ile dayanışma içerisinde olduklarının altını çizdi. 
 
Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın kimyasal silah saldırılarına dair yaptığı açıklama nedeniyle tutuklanmasını protesto etmek amacıyla TTB Genel Merkezi önünde açıklama yaptı. “Şebnem Hoca yalnız değildir”, “Emek, meslek ve demokrasi örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin” yazılı pankartı taşınan açıklamada, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganları atıldı.  
 
‘AKP yönetemedikçe saldırıyor’
 
Emek ve Demokrasi Güçleri adına konuşan Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Onur Erden, AKP iktidarının yönetim krizi nedeniyle saldırganlaştığını belirterek, Şebnem’in  tutuklanmasının da iktidarın emek ve demokrasi güçlerine yönelik saldırılarının bir sonucu olduğuna dikkat çekti. Onur, şöyle devam etti: “Peki Şebnem Hoca kimdir? Şebnem Hoca insan haklarının yılmaz savunucusudur. Bir adli tıp uzmanıdır ve yıllarını işkence ve kötü muameleye karşı yaşam hakkını savunarak geçirmiş bir bilim insanıdır. Çatışmalarda nükleer, kimyasal ya da toksik gazların kullanımının insanlık suçu olduğunu söyleyen, bu durumdan sivillerin de etkilenebileceğini ifade eden, bu durumların etkili soruşturması için de bağımsız uluslararası yetkili heyetlerin inceleme yapması gerektiğini ifade eden ve bu konuda sorumluluğunu yerine getiren bir yurttaştır. Kapatılan gazetelerin, baskı ve tutuklamalarla susturulan gazetecilerin sesi olma cüretini gösteren bir yazardır. Aynı zamanda son 2 dönemdir hekimlerin meslek örgütü olan TTB Merkez Konseyi başkanıdır.”
 
‘Savaş halk sağlığı sorunudur’
 
TTB’nin hekimlerin özlük hakları için mücadele eden bir örgüt olmasının yanı sıra Anayasa’nın verdiği yetkiyle toplum sağlığını geliştirme görevini üstlendiği kaydeden Onur, “TTB bu görevini yıllarca yerine getirmiş bir örgüttür. 12 Eylül darbesinde idamlara karşı çıkmış, cezaevi operasyonlarında yaşanan katliamlara karşı tavrını göstermiş, mahpusların sağlık hakkını her daim savunmuştur. Gezi’de polisin orantısız şiddetine maruz kalan halkın yardımına koşmuş, savaş koşullarında ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ açıklamasıyla barışı savunmuştur. Pandemi döneminde AKP’nin kötü yönetimiyle daha fazla insanımızın ve sağlık emekçisinin hayatını kaybetmesi üzerine ‘’Yönetemiyorsunuz tükeniyoruz’, bu derinleşen ekonomik kriz ortamında ’Emek bizim söz bizim’ diyerek, mücadele alanlarında sözünü her daim söylemiş bir örgüttür” sözlerini kullandı. 
 
 ‘AKP şiddetle susturmaya çalışıyor’
 
AKP’nin sermaye ve rant uğruna savaş çıkarmasına, doğayı katletmesine, sağlığın özelleştirmesine, emekçilerin haklarını gasp etmesine, kendisinden olmayan herkesi “terörist” olarak yaftalayıp talimatla çalışan yargı ile tutsak etmesine her zaman karşı oldukları için TTB’ye saldırdığını kaydeden Onur şöyle devam etti: “AKP, faşizmin yegâne yöntemi şiddetle hepimizi susturmak istemektedir, bu şiddet topluma da sirayet etmektedir. Kadın cinayetlerinden sağlıkta şiddete, azınlıkların linç edilmesinden işçi cinayetlerine, tüm bu katliamlardan faşizm sorumludur. Faşizm, son icraatı ‘Sansür Yasası’ ile önce Kürt gazetecilere saldırmış, işkenceyle gözaltına almış. Ardından savcılığa ifade vermeye geleceğini dilekçe ile bildiren Şebnem Korur Fincancı’yı evine baskın yaparak ve iktidar medya organı TRT’nin manipülatif haberleriyle kriminalize ederek gözaltına almıştır. Bugün yargılanma sürecini takip eden meslek örgütü ve sendika üyesi arkadaşlarımız adliye çevresinde beklerken, polis tarafından darp edilmiş, 5 kadın arkadaşımıza da polis sebepsiz yere saldırarak, hukuksuzca gözaltına almıştır. Bunları kabul etmiyoruz.”
 
‘Birlikte mücadeleye devam edeceğiz’
 
Faşizme karşı mücadeleyi birleşerek yükselteceklerini söyleyen Erden, “Açıklamamızı Şebnem Hoca’mın gözaltında iken bize ilettiği notuyla bitirmek istiyorum. ‘İnsanca bir sağlık sistemini hep birlikte kuracağımız günlere dayanışmayla’ diyor Şebnem Hoca. Size söz olsun hocam, yanınızda olmaya, birlikte mücadeleye devam edeceğiz, sadece sağlık sistemini değil, hep beraber insanca yaşayacağımız bir düzeni inşa edeceğiz” dedi. 
 
İzmir 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İzmir Temsilciliği, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubeleri İmece Dostluk ve Dayanışma Derneği (İmece Der), Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. “Prof. Dr. Şebnem Korurum Fincancı onurumuzdur, tutuklanması kabul edilemez” yazılı pankartın taşındığı açıklamada, “Şebnem Korur Fincancı yalnız değildir”, “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz”, “Susmuyoruz Korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “TTB susmadı susmayacak”, “Şebnem Konur Fincancı onurumuzdur” ve “Şebnem Hocaya özgürlük”  sloganları atıldı. Açıklamayı hak örgütleri adına Coşkun Üsterci yaptı. 
 
‘Dezenformasyonu iktidar sağladı’
 
İktidar ve destekçilerinin damgalayıcı ve itibarsızlaştırıcı söylemlerle Şebnem’in tutuklanmasının kamuoyu nezdinde meşru hale getirme çabası içinde olduğunu söyleyen Coşkun, “Yargıya yönelik talimat ve müdahaleler sonucu verilen tutuklama kararı yargı bağımsızlığı açısından endişe, demokrasi değerleri bakımından utanç vericidir. Hukukun çıplak bir şiddet aracı haline getirilmesinin açık ifadesidir” dedi.
 
‘Pek çok temel hukuk ilkesi kasten ihlal edildi’
 
Coşkun devamında, “Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, dünyaca tanınırlığa ve saygınlığa sahip, uzmanlık alanı adli tıp olan bir bilim insanı, iyi bir hekim ve insan hakları savunucusudur. Bu nitelikleriyle her zaman barış ve demokrasi mücadelesinin merkezinde olmuştur. Dolayısıyla bu tutuklama kararı ile her şeyden önce bu ülkede düşünce ve ifade özgürlüğünü tümden ortadan kaldırılmak istenmektedir” diye belirtti.
 
‘Barış ve demokrasi mücadelesi engellenmek isteniyor’
 
Tutuklamayla bilim, iyi hekimlik, başta işkence olmak üzere insan hakları ihlallerinin önlenmesi, barış ve demokrasi mücadelesinin engellenmek istendiğini vurgulayan Coşkun, “Şebnem Korur Fincancı üzerinden tüm topluma gözdağı verilmek istenmektedir. Ancak bu mesaja cevabımız çok nettir: Korkmuyoruz ve susmuyoruz. Bu tutuklama kararı karşısında hiçbir şekilde sessiz kalmayacağız. Bundan önce olduğu gibi bundan sonrada hakikate, iyi hekimliğe, hukukun üstünlüğüne, insan hakları, barış ve demokrasi mücadelesine her koşulda kararlılıkla sahip çıkmaya devam edeceğiz” sözlerini kullandı. 
 
‘Dayanışma büyüyecek’
 
Coşkun son olarak, “Şebnem Hocamızın en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşması ve hakikatin görünür kılınması için başta yasal itirazlar dâhil her türlü demokratik mücadele araçlarını kullanıp dayanışmayı büyüteceğiz” diye konuştu. 
 
Açıklama, sloganlarla sona erdi.