Kadın Örgütleri: İktidara cevabımız omuz omuza mücadele olacak
- 09:05 18 Temmuz 2022
- Güncel
İSTANBUL - DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz’in dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili sürecin başlatılmasına dair konuşan kadın örgütleri üyeleri, sınırları yıkan kadınların ‘Terörist’ olarak nitelendirildiğini söyleyerek bu baskılara karşı omuz omuza mücadele edeceklerinin mesajını verdi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde 23 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü talebiyle 12 Haziran’da “Tecrit siyasetine karşı özgürlüğü savunmak için Gemlik’e yürüyoruz” şiarıyla Gemlik Yürüyüşü gerçekleştirildi. Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün talep edildiği yürüyüşe saldıran polis, içinde milletvekillerinin de olduğu çok sayıda kişiyi darp etti. Uygulanan şiddete karşı çıkan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, özsavunmasını kullandığı için hedef gösterildi. Ardından soruşturma başlatıldı ve 5 ayrı fezleke hazırlandı. Saliha’nın dokunulmazlığının kaldırılması gündemiyle Meclis Anayasa ve Adalet Komisyonu tarafından oluşturulan Hazırlık Komisyonu 5 Temmuz’da toplandı. Saliha’nın savunmasını Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş yaptı.
Hazırlık Komisyonu’nun 6 Temmuz’da yaptığı toplantı sonucunda ise Saliha’nın dokunulmazlığının kaldırılması yönünde rapor hazırlanmasına karar verildi. Hazırlık Komisyonu muhalefet şerhleriyle birlikte “dokunulmazlığın kaldırılması” yönünde hazırlayacakları raporu Karma Komisyon’a sunacak. Karma Komisyon da belirlenen günde toplanarak, raporu görüşecek. Rapor görüşmeleri sırasında Saliha’dan ya da belirlediği bir milletvekilinden yeniden savunma alınacak. Karma Komisyon’da da “dokunulmazlığın kaldırılması” yönünde karar çıkması halinde süreç Genel Kurul’a taşınacak.
Saliha Aydeniz’in dokunulmazlığının kaldırılması için başlatılan sürece ilişkin konuşan kadın örgütleri üyeleri, Kürt kadın siyasetçilere yönelik gerçekleştirilen saldırılara karşı omuz omuza mücadele edeceklerini söyledi.
‘Saliha Aydeniz, kadınların öfkesinin yansımasıydı’
AKP-MHP iktidarının İmralı cezaevinden başlattığı ve tüm cezaevlerine yaydığı tecrit politikasına karşı çıkılmadıkça tecridin yaşamın her alanına yayılacağını belirten Yeni Demokrat Kadın üyesi Nurgül Uci, “Cezaevlerinden tabutların çıktığı, dışarının cezaevlerine dönüştürüldüğü bu süreçte başta kadınlar olmak üzere Kürt halkının tecride karşı sokaklarda olma iradesi aslında bütün kesimlerin sesidir. Saliha Aydeniz, kadınların öfkesinin yansımasıydı” dedi.
‘Kadının sesine, varlığına tahammülleri yok’
Kadınların bütün yaşam alanlarını yok etmeye çalışan iktidarın sistematik olarak saldırılar gerçekleştirdiğini dile getiren Nurgül, “Eşbaşkanlık sistemini yok etmeye çalışan AKP-MHP, mecliste HDP milletvekillerinin sesini kısmak, kadınların olmadığı kendi iktidarlarını devam ettirmek için her alanda saldırmaktan geri durmuyor. Kürdistan’da devlet güçlerinin yaptığı her tecavüzü aklayan AKP-MHP iktidarı kendi sıkışmışlığını kadınlara ve muhalif kesimlere saldırarak sürdürmeye çalışmaktadır. Kürdistan’da askerlerin, metropollerde polislerin yaptıkları AKP-MHP iktidarının ne kadar kötü bir boyuta geldiğini göstermektedir. Çocuklarını arayan Cumartesi Annelerine, cezaevinde tabutlar çıkmasın diye adalet nöbeti tutan annelere saldıran bu iktidarın, kadının sesine, varlığına tahammülü olmadığını gösteriyor” diye ifade etti.
‘İktidara en iyi cevabımız omuz omuza mücadele olacak’
Kürt halkının iradesini yok saymaya çalışan, kadın milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıran iktidarın, kadınlardan korktuğunu belirten Nurgül, “Kürt halkının ve muhalefetin sesini kısarak, cezaevlerine koyarak kendi iktidarlarını sürdürmeyi amaçlıyorlar. Sokakları alanları terk etmeyerek iktidarın yaratmak istediği korku imparatorluğuna engel olacağız. Eğer Kürt kadınlara yapılan saldırılara sessiz kalırsak saldırıların önünü asla kesemeyiz. Sıranın bizlere geleceğini bilmemiz gerekmektedir. Onun için alanlarda omuz omuza mücadele etmekten asla vazgeçmemeliyiz. İktidara en iyi cevabımız omuz omuza mücadele olacak” diyerek mücadele çağrısı yaptı.
‘Sınırları yıkan kadınlar ‘Terörist’ olarak nitelendiriliyor’
Siyasal İslamcı çizgide ilerleyen iktidarın toplumsal muhalefete yönelik şiddetini, baskısını arttırdığını dile getiren Mor Dayanışma üyesi Tülay Cengiz, kadınların belirlenen sınırların dışına çıktığında “Ahlaksız, taşkın, terörist, iffetsiz hatta sürtük” olarak nitelendirildiğine dikkat çekti. Tülay, ”Bu zihniyetin adeta kadınlara savaş açtığını biliyoruz. Kadın düşmanlarının korkusu kadın mücadelesinin ayaklarının yere sağlam basmasından geliyor. Bir toplumda kadınlar özgürse o toplumda özgürlük, eşitlik, adalet fiilen de karşılık bulmaya başlamıştır. Özgür, eşit ve adaletli bir toplum tahayyül etmeyen erkek devlet orantısız güç kullanarak tüm alanlarda kadınların önüne duvar örmeye çalışıyor” diye konuştu.
‘Polis şiddeti meşrulaştırılmaya çalışılıyor’
Polis şiddetinin meşrulaştırmaya çalışıldığını 8 Mart’ta kurulan barikatlardan, taciz eden erkeklerin sırtının hukuksuzluk ve cezasızlık politikalarıyla sıvazlanmasından bildiklerini vurgulayan Tülay, “Şiddet gören ve şikayetçi olan kadınları, karakolları aşındırmalarına rağmen ‘aileni dağıtma’ bakış açısıyla seslerini duymayıp işlem dahi almadan ölmeleri için evlerine geri göndermelerinden biliyoruz. Erkek devlet şiddetini her alanda görüyoruz. Biz bu kadın düşmanlarını çok iyi tanıyoruz. Ama onlar da bizi tanıyorlar. Biz kadınları mücadelemizden, irademizden, birbirimizden vazgeçmeyişimizden tanıyorlar” diye söyledi.
‘Kürt kadınlarının siyasetteki alanları daraltılmaya çalışılıyor’
Eşbaşkanlık sistemi ile Kürt kadın milletvekillerinin kadınların sokaktaki sesini meclise taşındığının altını çizen Tülay, kadınların, sorunları görmezden gelen erkeklere karşı kadınların sorunlarını dile getirdiklerini belirtti. Tülay, “Siyasette yer alan Kürt kadınlarının mücadele alanlarını daraltmaya yönelik her türlü baskı, şiddet yolunu izleyerek saldırdıklarını görüyoruz. Tüm bunlar demokratik olmayan bir süreçte gerçekleşiyor. Her alanda mücadelemiz devam edecek baskılar, korku politikaları ne kadınlara, ne Kürtlere ne de ‘öteki’ olarak tanımladıklarına geri adım attırmayacak. Cevabımız net. Biz cinsiyetçi, halkların ezildiği, ulus-devlet anlayışı ile kendinden olamayan herkesin yok sayıldığı bu zihniyete karşı mücadele edeceğiz. İnsanca bir yaşamı tahayyül ediyoruz bundan vazgeçmiyoruz, vazgeçmeyeceğiz” diyerek kadınlar olarak yaşamdan vazgeçmediklerini söyledi.
‘Sayın Öcalan’ın paradigmasını esas alıyoruz’
Abdullah Öcalan’na uygulanan tecride karşı gerçekleştirilen yürüyüşte Saliha Aydeniz’in polisin hem sözel hem de fiziksel şiddetiyle karşı karşıya kaldığını ve buna karşı özsavunmasını kullandığı için hedef haline getirildiğini aktaran Tevgera Jinên Azad aktivisti Filiz Peştek Keskin, “Tecrit politikası kirli bir zihniyettir. Abdullah Öcalan şahsında Ortadoğu’da, Kürtlere ve tüm topluma tecrit uygulanıyor. Biz demokratik, kadın özgürlükçü, ekolojik bir paradigmayı esas alıyoruz. Bu paradigmayı ortaya koyan Sayın Öcalan'dır. Bundan dolayı üzerinde uygulanan tecride karşı çıkıyoruz. Bu tecride karşı çıkan kişiler irademiz olan vekillerimizdir, bu hakikat yolunda yürüyen ve mücadele eden kadın yoldaşlarımızdır. Ayşe Gökkan ,Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ, Aysel Tuğluk başta olmak üzere birçok kadın arkadaşımız devletin bu kirli politikalarından dolayı cezaevinde. Kadın kimliğini baskılamaya çalışıyorlar buna sessiz kalamayız, meşrulaştırmayız. Bundan dolayı bu süreçte tüm kadınlara tarihi bir rol düşmektedir. Herkes tarihine, kimliğine sahip çıkmalı” diye çağrıda bulundu.