Tutuklu 16 gazeteci için açıklama: Gazeteciler değil onları hapsedenler suçlu
- 16:00 16 Temmuz 2022
- Güncel
İSTANBUL / MERSİN – Gazeteci örgütleri, Diyarbakır’da tutuklanan 16 gazetecinin tutukluluğunun birinci ayına ilişkin yaptığı açıklamada, “Onlar suçlu değil, onları hapsedenler suçludur. Bizler gazeteciliği ve gazetecileri savunmaya devam edeceğiz" dedi.
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP), Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve DİSK/Basın – İş, Diyarbakır’da 16 gazetecinin tutukluluğunun birinci ayına ilişkin Kadıköy Süreyya Operası önünde açıklama gerçekleştirdi. Açıklamaya gazetecilerin yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve çok sayıda kişi katıldı. “Gazeteciliği savunuyoruz, özgür basın susturulamaz” pankartının açıldığı açıklamada, “Gerçeklerden taviz vermeyeceğiz", "Hakikatin izindeyiz", "Özgür basın susturulamaz", "Apê Musa'nın küçük generalleri burada" ve "Gurbetelli'nin bükülmeyen kalemiyiz" dövizleri ile tutsak gazetecilerin fotoğrafları taşındı.
Eylemde gazeteciler sık sık “Özgür basın susturulamaz”, “Korkmuyoruz susmuyoruz itaat etmiyoruz” ve “Özgür basın susturulamaz” sloganları atıldı. Gazeteciler adına basın metnini DİSK/Basın –İş Genel Başkanı Faruk Eren okudu.
‘Haber alma hakkı da tutsak’
Diyarbakır’da tutuklanan 16 Kürt gazetecinin, gerçekleri haberleştirdiklerinden dolayı bir aydır tutuklu olduğunun hatırlatan Faruk, “İktidara yetmemiş olacak ki sansür yasası yalan haberlerin mucitleri tarafından temcit pilavı gibi önümüze getiriliyor. Dünyaca tanınan iki medya kuruluşu Deutsche Welle ve Voice Of America’nın internet sitelerine erişim engellendi. Meslektaşlarımızla birlikte mesleğimiz de haber alma hakkı da tutsak” şeklinde konuştu. AKP ve MHP iktidarının sistematik baskı politikasının seçim atmosferinde daha da katmerlendiğine vurgu yapan Faruk, "16 Haziran’da 16 gazeteci arkadaşımızın tutuklanması bunun işaretlerinden biriydi" dedi.
'Gazetecilik suç değildir'
Gazetecilere sorgularında, “Bu haberi niye yaptın” diye sorulduğunu dile getiren Faruk, "Fotoğraf makinaları, bilgisayarları ya suç deliliymiş gibi el konuldu ya da polis tarafından kullanılmaz hale getirilecek şekilde tahrip edildi. Gazetecilerden hırsını alamayan iktidar gazetecilik ekipmanlarına bile tahammül gösteremedi. Gazeteciliği suç olarak gören bu zihniyet gazetecileri hapsetmekten yılmadı, biz de asıl suçluların onları hapsedenler olduğunu söylemekten yılmadık, yılmayacağız. Gazetecilik suç değildir, suçlu arayanların adresi gazetecileri hapsedenlerdir" ifadelerine yer verdi.
'Sessizlik duvarı yıkılsın'
Adliyelerin basın mensupları için bir öğütme makinesi haline geldiğini belirten Faruk, "Polis de sokağı gazeteciler için gittikçe daraltıyor, adeta bir mafya üyesiymiş gibi tehditler savuruyor, darp ediyor, işkence ediyor. Gazeteci hapsetmekte mahir olan iktidarın herhangi bir üyesi, ağzını ne zaman açsa cezaevinde gazetecilerin bulunmadığını söylüyor. Hapiste tek bir gazeteci kalmayıncaya dek bu diyarlara özgürlük ve demokrasi gelmeyeceğini biliyoruz ve herkesi başta Kürt basını olmak üzere gazetecilere ve gazeteciliğe yönelik baskılara karşı oluşan sessizlik duvarını yıkmak için ses çıkarmaya davet ediyoruz. Haber alma hakkınıza sahip çıkın istiyoruz" diye konuştu.
'Gazeteciliği savunmaya devam edeceğiz'
Gazetecilerin tutuklu kaldığı gün sayısını tutan bir sayaç olmak istemediklerini kaydeden Faruk, "Gazetecilerin görevi haber olmak değil, yönetenlerin baskısına karşı yönetilenlerin yanında olmaktır. Gazetecilerin yeri hapishaneler değil sokaklardır. Meslektaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz. Onlar suçlu değil, onları hapsedenler suçludur. Bizler gazeteciliği ve gazetecileri savunmaya devam edeceğiz" çağrısında bulundu.
‘Mücadele edeceğiz’
Ardından MKGP üyesi Diren Yurtsever söz aldı. Arkadaşlarının bir aydır haksız ve hukuksuzca tutuklu olmalarının kabul edilebilir bir durum olmadığını vurgulayan Diren, "Bizler arkadaşlarımızın tutukluluğunu kabul etmediğimiz için basının özgürlüğünü savunduğumuz için Türkiye’de gazetecilik yapmanın koşullarının ortadan kaldırıldığının farkında olduğumuz ve buna karşı mücadele etmek için buradayız. Bu hukuksuzluk arkadaşlarımızın mektuplarının ‘sakıncalı’ denilerek engellenmesi ile devam ediyor. Bizler bir kez daha buradan söyleyelim; bizler asla geri adım atmayacağız. Hem arkadaşlarımızın hem toplumun sesi olmaya devam edeceğiz. Basının özgürlüğünün sağlanması için Türkiye’de gazetecilik yapmanın koşullarının sağlanması için toplumun haber alma hakkının korunması için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
Daha sonra DFG üyesi Nişmiye Güler gazetecilerin cezaevinden gönderdiği mesajları okudu.
Serdar Altan: Dayanışmayı büyütelim
DFG Eşbaşkanı Serdar Altan’ın mesajı: Hukuki hiçbir açıklaması, gerekçesi olmayan bir operasyonla alıkonulduk. Özgürlüğümüzden, işimizden mahrum bırakıldık. Suçumuz ne? Elbette, sadece gazetecilik yapmak. Biz yazıp çizenler, çekip görüntüleyenler, anlatıp söyleyenler sadece kendi sesinin çıkmasını, sadece kendi sesinin duyulmasını isteyenleri rahatsız ettik. Bunun sonucunda da tutuklandık. Bunun bizi susturacağını düşünenler yanılıyor. Bizler gazetecilik yapmaya, sadece kendi sesini duymak isteyenleri rahatsız etmeye devam edeceğiz. Gazeteciliğe inanan, bizlerle dayanışma içinde olan başta meslektaşlarımız olmak üzere herkese teşekkür ederiz. Dayanışmayı büyütmek umuduyla...
Aziz Oruç: Gazeteci olduğumuzu onlar da biliyor
Gazeteci Aziz Oruç'un mesajı: Biz gazeteciler, hukuksuz bir şekilde tutuklandık. Bir ay içinde iki cezaevi değiştirdik. En son, yüksek güvenlikli cezaevinde olmamıza karar verildi... Biz gazeteciyiz. Bunu onlar da biliyor. Nerede olursak olalım, gazeteciliğe devam edeceğiz. Bunu da biliyorlar. Dışarıdaki dayanışma bize güç veriyor. Bu dayanışmayı dışarıdan içeriye; içeriden dışarıya büyütmeli, sürekli kılmalıyız. Özgür günlerde buluşmak dileğiyle.
Mehmet Ali Ertaş: Kamuoyu neden tutuklu olduğumuzu biliyor
Gazeteci Mehmet Ali Ertaş'ın mesajı: Biz özgür gazeteciler işimizi yaptığımız için, doğru haberler naklettiğimiz için tutuklandık. Kamuoyu gazeteci olduğumuzu da, tam da bu yüzden tutuklandığımızı da biliyor. İktidar sahipleri ise "sadece bir mikrofon var; bunu sadece benden olanlar, sadece benden olanlara yöneltebilir" diyor. Hayır, böyle olmayacak. O mikrofondan çıkan sesi duymak da o mikrofona konuşmak da bütün vatandaşların hakkı. Bizler bunun bilinciyle gazetecilik yapmaya, vatandaşların bilgiye ulaşmasını sağlamaya devam edeceğiz. Dayanışma gösteren herkese teşekkürler.
Mersin
Mersin’de bir grup gazeteci, Diyarbakır’da 16 gazetecinin tutuklanmasının birinci ayına ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) Şubesi’nde bir araya gelerek açıklama yaptı. “Gazeteciliği savunuyoruz. Özgür basın susturulamaz” pankartının asıldığı açıklamada, “Gazetecilik hapsedilemez”, “Cezaevinde gazeteci istemiyoruz” ve “Gazetecilere özgürlük” dövizleri taşındı.
Gazeteciler adına açıklama yapan Güney Gazetesi muhabiri Mahmut Sönmez, Diyarbakır’da 16 Kürt gazetecinin, gerçekleri haberleştirdikleri için 1 aydır tutuklu olduklarını hatırlatarak, meslektaşlarıyla birlikte meslekleri ve haber alma hakkının da tutsak olduğunu belirtti.
‘Gazetecilik suç değil’
Gazeteciliğin suç olmadığının altını çizen Mahmut, “Gazeteciliği suç olarak gören bu zihniyet gazetecileri hapsetmekten yılmadı, biz de asıl suçluların onları hapsedenler olduğunu söylemekten yılmadık, yılmayacağız. Gazetecilik suç değildir, suçlu arayanların adresi gazetecileri hapsedenlerdir. Adliyeler basın mensupları için bir öğütme makinası haline gelirken, polis de sokağı gazeteciler için gittikçe daraltıyor, adeta bir mafya üyesiymiş gibi tehditler savuruyor, darp ediyor, işkence ediyor. Gazeteci hapsetmekte mahir olan iktidarın herhangi bir üyesi, ağzını ne zaman açsa cezaevinde gazetecilerin bulunmadığını söylüyor” dedi.
‘Gazeteciliği ve gazetecileri savunmaya devam’
Herkesi başta Kürt basını olmak üzere gazetecilere ve gazeteciliğe yönelik baskılara karşı oluşan sessizlik duvarını yıkmak için ses çıkarmaya davet eden Mahmut, şöyle dedi: “Haber alma hakkınıza sahip çıkın istiyoruz. Biz artık hapsedilen meslektaşlarımızın tutuklu kaldığı gün sayısını tutan bir sayaç olmak istemiyoruz. Gazetecilerin görevi haber olmak değil, yönetenlerin baskısına karşı yönetilenlerin yanında olmaktır. Gazetecilerin yeri hapishaneler değil sokaklardır. Meslektaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz. Onlar suçlu değil, onları hapsedenler suçludur. Bizler gazeteciliği ve gazetecileri savunmaya devam edeceğiz.”