‘Sansür yasası gazetecilere ve topluma bir tehdit mesajıdır’

  • 09:02 12 Temmuz 2022
  • Güncel
Medya Üren
 
DİYARBAKIR - Sansür yasasının halka ve topluma bir tehdit mesajı olarak yansıdığını söyleyen özgür basın emekçileri, sessiz kalındığında baskıların da artacağına işaret etti.
 
AKP ve MHP’nin hazırladığı “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” 26 Mayıs’ta Meclis Başkanlığı’na sunulmuştu. Kamuoyunda “sansür yasası” olarak da bilinen teklif, önce 2 Haziran’da Dijital Mecralar Komisyonu’nda, ardından ise 15 Haziran’da Adalet Komisyonu’nda görüşülerek kabul edildi. Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesi beklenen teklif, gerek gazetecilerin gerek muhalefet partilerinin tepkileri sonucu Ekim ayına ertelendi. 
 
Xwebûn gazetesi editörlerinden Berivan Kayı ve Gazeteci Nurcan Yalçın, sansür yasasının amacını değerlendirdi. 
 
‘İktidar ülkeyi krizle yönetiyor’
 
Türkiye’nin her yerinde bir kaos ve krizin olduğunu belirten Berivan Kayı, “Bu kaos ve krizlerin sebebi AKP-MHP hükümetidir. Artık öyle bir duruma gelmiş ki toplum nefes alıp vermekte güçlük çekiyor. Bu sansür yasası da bu krizlerle bağlantılı. Her anlamda toplumu kontrol altına alıp baskı ile yönetiyor. Yeni çıkardığı yasalar ile bunu resmileştiriyor. Böylece yaptığı baskıları meşrulaştırıyor. 16 gazeteci arkadaşımızın tutuklanıp gözaltına alınması veya çalışma alanlarımıza baskın yapılması da bu sansür yasası ile ilgilidir. Bizler halen bile haber yapmaya giderken bir tereddüt ile gidiyoruz. Arkadaşlarımız çalışma alanlarında haber yaptıkları esnada gözle görülür bir şiddete maruz kalıyorlar” yorumunu yaptı. 
 
Toplum nefessiz bırakılmak isteniyor
 
Sansür yasasının maddelerine bakılınca toplumun kontrol alınmaya çalışıldığının görüleceğini ifade eden Berivan, toplumun nasıl konuşacağı, gazetecilerin nasıl haber yazacağının kendileri tarafından belirlendiğini kaydetti. Berivan, yasa tasarısına göre iktidara karşı kullanılacak her sözün suç olarak değerlendirileceğini dile getirerek, “Ne yazık ki bu yasadan en çok etkilenecek olan da Kürt basını ve gazetecileri olacak. Basın toplumun aynasıdır. Nefes alamayan Kürt halkı, tümden nefessiz bırakılmaya çalışılıyor. Buna Van’da yaşanan olaydan yola çıkarak örnek verebiliriz,  eğer ki Kürt basını olmasaydı bu olayın sesi duyulmayacaktı. Yine Pınar Gültekin’in olayı da duyulmayacaktı. Bu tür haberlerin duyulmasını istemiyorlar. Bu baskılar zaten sürekli gazeteciler üzerinde vardı. Fakat çıkardığı yasalar ile bunu meşrulaştırıyor” sözlerini kullandı.
 
‘Örgütlenmezsek Kazanamayız’
 
Berivan 16 gazetecinin tutuklanmasını hatırlatarak, şunları söyledi: “Tutuklanma gerekçeleri trajikomik aslında. Asıl tartışılması gereken konu mesleğimizi ve meslektaşlarımızı nasıl sahiplenmemiz gerektiğidir. Sadece gazetecilerin değil tüm halk bu dezenformasyona tepki göstermeli ve bu konuda örgütlenmelidir. Nefes alabilmemiz için bu gerekli, direnmeliyiz. Türkiye ve Kürdistan’da da bu geçerli. Örgütlenmezsek kazanamayız. Biz gazeteciler de kalemimize daha çok sahip çıkıp daha çok güçlenmeliyiz.”
 
‘Özgür basın susturulmak isteniyor’
 
Özgür basının susturulmak istendiğini fakat bunun mümkün olamayacağını ifade eden Gazeteci Nurcan Yalçın da “Önümüze hep engel koyuyorlar, bir yerlerden bitirmeye çalışıyorlar ve çıkardıkları kanun ile de bunu meşrulaştırıyorlar. Sansür yasası ile halkın sesinin, kısıtlanmaya çalışılan kadınların sesinin önüne geçilmeye çalışılıyor. Basında ve medyada sesini duyurmaya çalışan kadınların da önüne geçtiler” dedi.
 
‘Ne yapmaya çalışıyorlar’
 
16 özgür basın çalışanının tutuklanmasıyla sansür yasasının Meclis’e getirilmesinin tesadüf olmadığının altını çizen Nurcan, şunları belirtti: “Tüm kesimin sesini kısmaya çalışıyorlar. Aslında verilen cezalar bir tehdittir. Gemlik yürüyüşünde iki arkadaşımız gözaltına alındı ve Ankara’da yapılan gazetecilere ilişkin açıklamada 3 arkadaşımız gözaltına alındı. Son süreçte bu baskılar arttı ve gözaltılar çoğaldı ama ne olursa olsun bizler hakikati yazmaktan vazgeçmeyeceğiz. Örgütlenip direnmemiz gerekiyor. Bizler sesimizi çıkarmadıkça, bir şeylerin önüne geçmeye çalışmadıkça bu tür saldırılar artacak ve devam edecek.”