Ülkeyi terk edecek olan hekim: Umudumuzu kaybettik
- 09:22 7 Temmuz 2022
- Sağlık/Spor
DİYARBAKIR - Ülkeyi terk etmek zorunda kalan hekimlerden biri olan Diyarbakır Tabip Odası üyesi Evin Bahar Toy, hekimlerin iktidar tarafından seçim malzemesi haline getirildiğine değinerek, “Hekimlerin yurtdışına çıkmak istemesinin nedeni burada umutlarını kaybetmiş olmalarıdır” dedi.
Koronavirüs (Covid-19) salgını vakalarının Türkiye’de görülmesiyle beraber sağlık çalışanlarının yükü daha da arttı. Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) sağlık çalışanlarının Covid-19 nedenli ölümlerini konu alan ikinci yılsonu raporuna göre 17 Mart 2020 ile 28 Şubat 2022 tarihleri arasından 512 sağlık çalışanı koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti.
Salgının yayılmasıyla birlikte Türkiye’deki sağlık sisteminin gerçek durumu da ortaya çıkarken, bu koşullarda ölüm tehlikesiyle yüz yüze çalışan sağlık emekçileri, haklarını talep ettiklerinde iktidarın hedefi oldu.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz aylarda katıldığı programda TTB’yi “Açık konuşuyorum; varsın gidiyorlarsa gitsinler” söylemleri ile hedef almalarının ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Eğer bu ülkeden gitmesi gereken birileri varsa o da TTB'nin yönetimine çöreklenmiş bir avuç bölücü ve Türkiye karşıtıdır. Haydi buyursunlar. Gidişleri olsun da gelişleri olmasın” demişti.
Sağlık çalışanlarının iktidarca hedef alınmasıyla sağlık çalışanları da ülkeyi terk etmeye başladı. Bir kamu hastanesinde acil servis hekimi olan Diyarbakır Tabip Odası (DTO) üyesi Evin Bahar Toy da ülkeyi terk etmek zorunda kalan hekimlerden. İşlemlerinin tamamlanmasının ardından ülkeden ayrılacak olan Evin, ajansımıza konuştu.
‘İşsiz kaldık, atanamadık’
Hiçbir insanın yaşadığı coğrafyadan uzaklaşmak istemediğini ifade eden Evin, bu durumun kendileri için de geçerli olduğunu belirtti. Sağlıkçıların yaşadıkları sorunların pandeminin öncesine dayandığına dikkat çeken Evin, “Benim gibi genç olan birçok hekim arkadaş güvenlik soruşturması nedeniyle mezun olduktan sonra uzun süre işsiz kaldık, atanamadık. Bir hekimin işsiz kalması toplum açısından pandemi sürecinde abes bir durumdur. Öte yandan pandemiden 3-4 yıl önce biz hekimler yine işsiz kalıyorduk. Yurtdışına gitme planlarımız da böyle başladı” dedi.
‘Hekimlerin sorunu pandemi ile katmerleşti’
“Bu topraklarda büyüdük, eğitim gördük. Ancak sistem bizi çalışma alanlarına bir bütünen dahil etmedi” diyen Evin, sorunların pandemide katmerlendiğini söyledi. Evin, “Hekimlerin salt pandemideki çalışma saatleri değil, pandemi öncesi ve son süreçte mesleki açıdan kaybettiği itibarı da onları yurtdışında itmeye itti. Düşük ücret almamız en son sebepler arasında yer alıyor. Tabi ki herkes yaptığı işin sonunda bir bedel almak ister, halihazırda bir hekim olarak toplumdan bir tık daha fazla ücret aldığımı söyleyebilirim. Ancak işe başladığım gün ile bugün aldığım ücret arasında satın alma gücü açısından biraz büyük bir fark var. Bu yadsınamaz bir gerçek. Acil servislerde ya da çalıştığımız diğer kurumlarda maruz kaldığımız sözlü, fiziki şiddet, ağır çalışma şartlarımız gitme nedenlerimiz arasında yer alıyor” şeklinde konuştu.
‘Sağlık çalışanları seçim malzemesi haline getirildi’
Dünyanın hiçbir yerinde 24 saat içerisinde tek bir hekimin 300-400 hasta bakmak zorunda kalmadığını sözlerine ekleyen Evin, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Acillerde hastalar sıra beklediğinden kaynaklı hekimlere şiddet uyguluyor. Aynı hastanın bir bankada bile bu kadar sorun çıkardığını sanmıyorum. Bunun altında başka sebepler yatıyor. Hekimi ve sağlık çalışanlarını bir seçim malzemesi olarak halkın önüne iten bir iktidar var. Bundan 3-4 sene önce bir mitingde bu ülkenin cumhurbaşkanı millete şöyle bir açıklama yaptı: ‘Acil servise başvuran herkes muayene edilecektir.’ Ancak bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tıbbi açıdan geçerli bir yöntem vardı. Bu yöntem şöyleydi; bir hasta gerçekten acil serviste muayene ihtiyacı varsa muayene edilmelidir, geri kalan diğer hastalar daha sonra poliklinikte muayene edilmek üzere randevu ile yönlendirilmelidir. Fakat bu durum o kadar fazla siyasi durum haline getirildi ki herhangi bir gün randevu alıp muayene olabilecek bir hasta ufak bir ağrı şikayetinden dolayı acil servise başvuruyor ve hekim bunun acil bir durum olmadığını ona açıklamaya çalışırken maalesef ki şiddete maruz kalıyor.”
‘Algı yaratılmaya çalışılıyor’
Evin, sağlık çalışanların maaşlarının gündemleştirilmesine de değindi. Hekim maaşları ya da zamlara ilişkin haberlerin, basın açıklamalarının rant malzemesi haline getirildiğini kaydeden Evin, “2022 yılı içerisinde tahminen 4 ya da 5 kere Fahrettin Koca ve Cumhurbaşkanı bizim alacağımız zamlarla ilgili yorumlarda bulundu ama henüz bir adım atılmış değil ve bu durum sık sık tekrarlanıyor. Bu toplumda ‘Evet, hekimlerin ya da sağlık çalışanlarının ödemeleri yapılıyor ve hükümet bunun için çalışıyor ama buna rağmen sağlık çalışanları memnun değil’ gibi bir algının yaratılmasına neden oluyor. Bu durumda sanki sürekli şikayet eden, sürekli talep eden, talepleri karşılandığı halde hala şikayet eden bir görünüm veriyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Mesleğimiz canımızdan kıymetli değil’
Hekimlerin yaptığı bütün pratiklerin soruşturma gerekçesi yapıldığını söyleyen Evin, bu durumun hekimin çalışma motivasyonunu düşürdüğünü dile getirdi. Evin, soruşturma gerekçelerinde absürt durumların olduğunun altını çizerek, “Düşünsenize, bilimsel tabanı olmayan herhangi bir şey için şikayet ediliyorsunuz ve bununla ilgili ifade vermeye çağırılıyorsunuz. Bakıyorsunuz ki şikayet eden kişi dizideki müdahalenin aynısını görmediği için şikayet etmiş ve ciddi ciddi bununla ilgili ifade vermeye çağırılıyorsunuz. Kim, neden böyle bir yerde çalışmak istesin? Ben bilimin ışığında yapabileceğim pratiği gösteremiyorsam, bunca yıldır aldığım eğitimin pratiğini bir hekim olarak kendi iradem ile gösteremiyorsam ve yaptığım her adımda birilerine ifade vereceksem, soruşturmaya maruz kalacaksam çalışmamam daha iyi. Birkaç gün önce bir arkadaşımız diplomasını yırttı ve hekimliği bıraktı. Yaptığımız iş hiçbirimizin canından daha kıymetli değil. Çok vicdani, ulvi ve önemli bir meslek gibi görünüyor olabilir ama hiçbirimizin kendi canından daha kıymetli değil” değerlendirmesinde bulundu.
‘Umudumuzu kaybettiğimiz için gidiyoruz’
Mesleki yaşamında karşılaştığı sorunlar ve iktidarın bu sorunları derinleştiren politikaları sonucunda yurtdışına gitmeye çalıştığını ekleyen Evin, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Biz buradan giderken ikinci sınıf bir vatandaş olmayı göze alarak gidiyoruz. Nasıl ki Suriye’den, Rojava’dan Türkiye’ye göç eden insanlar kendilerini tam olarak buraya ait hissetmedikleri gibi muhtemelen biz de kendimizi oraya ait hissetmeyeceğiz. Buna rağmen buradan gitmek istiyorsak bunun sebebi bir hekimin yurtdışında hekimlik yapmak istemesi ya da macera aramak istemesi değildir. Burada umudunu kaybetmiş olmasındandır. Umuyorum ki umudu yeşertecek başka şeyler yaşanır ve bizler de gittiğimiz ülkelerden geri döneriz.”