Kadınların ‘suçu’ aileyi ve devleti yıkmak!

  • 09:04 6 Temmuz 2022
  • Güncel
Şehriban Aslan
 
DİYARBAKIR- Kadın dernek ve örgütlerinde mücadele eden kadınların yargının hedefinde olduğuna değinen avukat Elif Tirenç, “Türkiye’nin batısında kadın örgütleri ‘aileyi yıkmakla’ suçlanırken bölge açısından da kadın örgütleri de ‘devleti yıkmakla’ suçlanıyor ve kadın hedef haline getiriliyor” dedi.
 
Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu üyesi avukat Elif Tirenç İpek Ulaş’ın dernek faaliyetleri suç sayılarak hakkında açılan davanın 5’inci duruşması Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçtiğimiz günlerde görüldü. Mahkeme, Elif hakkında takipsizlik kararıyla sonuçlanan soruşturma dosyasının tekrar değerlendirilerek, dava açılmasını istedi. Elif, hem yargılama sürecinde yaşananları hem de erkek ve devletin kadın örgütlerine olan yaklaşımlarını anlattı.
 
‘Bölgedeki kadınlar devleti yıkmakla suçlanıyor’
 
Elif, son dönemlerde sadece kadın aktivistlere dönük değil, kadın örgütü ve yapılarına dönük de ciddi saldırılar söz konusu olduğunu ve bunun da yargı aracılığıyla yapıldığını belirtti. Elif, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na (KCDP) dönük şiddet faili bir erkeğin mağdur sıfatıyla kapatma davası açtığını kaydetti. Rosa Kadın Derneği’ne dönük dosyalarda da benzer durumların olduğuna yer veren Elif, “Dosyaların tamamına bakıldığında yine şiddet faili erkeklerin beyanlarıyla soruşturmalar başlıyor. Yani Türkiye’nin batısında kadın örgütleri ‘aileyi yıkmakla’ suçlanırken bölge açısından da kadın örgütleri de ‘devleti yıkmakla’ suçlanıyor. Aslında her türlü devletin mikrosu olan aile yapısına kadın örgütleri tarafından saldırı olduğu söylenerek gerekçelerle hedef alınıyor. Fakat her ikisinin temelinde de toplumun her iki yapısını beseleyen erkek zihniyeti bizi tehlike olarak görüyor” dedi.  
 
‘Derneğin yöneticisi olmam yargılama konusu oldu’
 
Yargılamaların yürütüldüğü süreçlere bakıldığında yargılanan kişiler veya dernekler açısından sürecin işkenceye dönüşen bir hal aldığını ifade eden Elif, yargılamaların çok uzatıldığına değindi. Elif, “Örneğin benim kendi yargılandığım dosyamda sadece bir gizli tanık beyanı ve derneğimize başvuruda bulunan başvurucumuza şiddet uygulayan failin beyanları ki bu konuda bana dair tek bir beyanı yok. Fail, kadının gittiği bütün derneklerin örgütle iltisaklı olduğuna dair genel bir ifade kullanmış. Bunlar dışında dosyada bana atfedilecek herhangi bir eylem veya fiil söz konusu değil. Fakat iddianamede açıkça Rosa Kadın Derneği’nin yöneticisi olmam başlı başına bir yargılanma konusu oldu. Biz yargılanmanın başından bu yana derhal beraat kararı verilmesi gerektiğini sık sık ifade ediyoruz ama bir buçuk yıldır her defasında eksik hususlar olduğu gerekçesiyle uzatılıyor. Yargı sürecinin uzatılmasıyla bir mesaj veriliyor: Hem kişinin yaşamını felç etme hem de sizi yürüttüğü mücadeleden alıkoyma dönük psikolojik bir baskı yaratmadır” sözlerine yer verdi.
 
‘Takipsizlik verilen dosyada ısrar ediliyor’
 
Karar duruşmasının görüldüğü güne de değinen Elif, “Mahkeme takipsizlik kararı verilen bir dosyamın tekrar açılması, iddianame hazırlanması, birleştirilmesi gibi çok gereksiz ve hukuksuz bir işleme başvurdu. Biz itirazda bulunduk hatta savcı bile bunu talep etmedi. Sonrasında biz adliyede yaptığımız takipte mahkemenin eski takipsizlik dosyasına gönderdiği müzekkerelerde aldığı cevapları gördük. Savcı mahkeme kendisine neden böyle bir işlem yaptırdığını soruyor, gerek olmadığını ve hukuksuz olduğunu söylüyor. Fakat mahkeme bunun karşılığında dosyanın tümünü göndermiş ve ısrarla belki bir şey olabileceğini söylüyor. Yani bu ne anlama geliyor? ‘Belki bir yerden bir şeyler yakalarız da bu insanı mahkûm ederiz’ düşüncesi var mahkemede… Şu an adliyede işlemler devam ediyor yani sulh ceza mahkemesi, ağır ceza mahkemesi ve savcılık arasında mekik dokuyor. Bir fikir birliği yok ve bir çekinme söz konusudur” şeklinde konuştu.
 
‘Büyüyor ve güçleniyoruz’
 
Tüm bu yargı süreçlerine ve yargı tacizinin nedenine dikkat çeken Elif, şu ifadelere yer verdi: “Bizim yargılandığımız dosya ne ilk ne de son olacak. Öyle görünüyor. Şahsen mücadeleye dahil olduğumdan bu yana DÖKH’ten tutun da sonrasında var olan bütün kadın yapılanmaları sürekli 8 Mart’ı tertip etmekle, 25 Kasım’da alanlara çıkmak gibi gerekçelerle suçlandı. Fakat yargı hiçbir zaman buna dönük herhangi bir mahkûmiyet yoluna giremedi. Yine diyorum ilk değiliz son da olmadık ve bu mücadele hiçbir zaman yerde kalmadı ve bitmedi. Bayrağı hep birileri devraldı çünkü biz o kadar haklıyız ki… Ayrıca bu yargı tacizi arttığından bu yana kadın örgütleri arasında dayanışma, işbirliği, kolektif çalışma ve örgütlenme en üst boyutlara ulaştı. Onlar saldırdıkça büyüyor ve güçleniyoruz.”
 
 
 

Etiketler:

Okumadan geçme!