Ekolojik talan ve çözüm yolları tartışıldı

  • 16:11 22 Mayıs 2022
  • Ekoloji
 
DİYARBAKIR - Türkiye ve bölge kentlerinden Diyarbakır’da bir araya gelen ekolojistler, kentlerde yaşanan ekolojik yıkım ve buna yönelik geliştirilmesi gereken çözüm önerileri üzerinde tartışmalar yürüttü.
 
Ekoloji Derneği ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Amed İl Kordinasyonu Kurulu öncülüğünde "Yok etmeye karşı mücadele ve yeniden inşa yolları" şiarıyla Sur ilçesinde bulunan Deva Hamamı'nda "Ekoloji ve toplumsal yıkım kıskacında yaşam buluşması" düzenlendi. Buluşmanın gerçekleştirildiği Hamam'a "Têkoşîna civaka ekolojîk têkoşîna kesê ye", "Li dijî faşizmê em bibin daristan", "Xweza çavkaniya jiyanê ye biparêze!", "Tarihine ve doğasına sahip çıkmayanlar geleceği belirleyemez" pankartları asılırken, Türkiye ve bölge kentlerinden çok sayıda ekolojist de buluşmaya katıldı.
 
Buluşmada "Ekolojiye yönelik saldırıların politik arka planı" konulu panel ile "Yıkım politikalarına karşı çözüm yolları" başlıklı forum gerçekleştirildi.
 
'Krizler ve kaoslar yaşanıyor'
 
Buluşmanın açılış konuşmasını yapan Mezopotamya Ekoloji Derneği üyesi Derya Akyol,  krizlerin ve kaosların yaşandığı bir süreçten geçtiklerini belirterek, buna karşı direnişi büyüttüklerini kaydetti. Derya, "Sistemler barajların ve HES’lerin bir ihtiyaç olduğunu göstererek, bizleri buna ikna etmeye çalışıyor. Ancak bizler gerçeğin farkındayız. Türkiye’de ekoloji için yapılan direnişlerin olduğunu görüyoruz. Bunlardan biri Hasanekeyf için yapılan direniştir. Ama şunu gördük sistem Hasankeyf'i talan ve rant alanına dönüştürdü. Kapitalist sistem krizlerden kriz üreterek çıkmaya çalışıyor. Tüm bu kriz ve kaoslardan kaynaklı da böylesi bir buluşmayı hedefledik. Bu buluşmada sadece sorunları çözümlemek için değil, yaşanan sorunlara çözüm yolu bulma üzerinden konuşacağız" dedi.
 
'Doğamıza sahip çıkalım'
 
Ardından konuşan TMMOB İKK Sekreteri Doğan Hatun ise, devletin bölgede geliştirdiği politikalar ile doğayı talan ettiğini ifade ederek, “Politikalara karşı her alandan ses çıkarmaya çalışıyoruz. Devlet doğaya karşı bir savaş başlattı. Bunun en büyük örneği Hasankeyf’tir, koca bir tarihi beton yığınına çevirdiler. Sur örneği de aynıdır koca bir tarihimiz yok edildi. Doğamıza sahip çıkalım" şeklinde konuştu.
 
Daha sonra Dersim, Şırnak ve Diyarbakır'dan etkinliğe katılan ekolojistler, bölgede yaşanan sorunlara dikkat çekerek, çözüm yolları üzerine sunum ve öneri yaptı.
 
‘Mücadele ile başarabiliriz’
 
Kazdağları’nda maden şirketlerine karşı mücadele yürüten Ekolojist Melis Tantan, Kazdağları’nda yürütülen direnişin her geçen gün yayıldığını kaydederek, “Bizler ülkenin her yerinden direniş çağrısı ile devam ettik ve nöbetler tuttuk. Verdiğimiz mücadele her geçen gün büyümeye ve ses getirmeye devam ediyor. Bizler biliyoruz ki eğer mücadele edersek her şeyi başarabiliriz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Barajlarla doğa talanı yapıyorlar’
 
Bölgede yaşanan ekolojik tahribatların savaş ile bağlantısına değinen insan hakları aktivisti ve vicdani retçi Zana Aksu, “1984 yılından bu yana Botan’da ciddi ekolojik kırımlar başladı. Köyler, insanlar, ormanlar yakıldı. Doğa kırımı yaşandı, insan kırımı yaşandı. Şimdi de farklı bir sistem uygulayıp baraj yapıyorlar. Barajlarla doğa talanı yapıyorlar. Biz, bunlara karşı ekolojik bir mücadele yürütmekte kararlıyız” diye konuştu.
 
‘Dicle’nin kaderi Fırat’a benzemesin’
 
Hevsel Bahçeleri’nin tarihine değinen Hevsel Koruma Derneğin’den Zeki Koray, “UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer almasına rağmen ilmek ilmek yok edilmeye çalışılıyor. Bizler de ‘Bereketli Hilal’in bir parçasıyız, ama şuan görüyoruz ki çok büyük talanlar yapılıyor. Fırat Nehri’nden şuan bahsedemiyoruz, çünkü barajlar ile yok edilmiş durumda. Ancak bizler diyoruz ki: Dicle’nin de kaderi Fırat Nehri’ne benzemesin. Yapılan projeler direnişler sonucunda durduruldu ancak şuan yavaş yavaş bu yıkımlar devam ediyor” dedi.
 
‘Sistematik bir şiddet var’
 
Munzur Özgür Aksın Platformu’ndan Orhan Çelebi ise, Dersim’de iktidarın yürüttüğü ekoloji politikalarına dikkat çekerek, konuşmasını şu sözler ile sürdürdü: “Dersim’de doğaya zarar vermesine rağmen barajlar yapıldı. Peyzaj çalışmaları devam ediyor. Bununla beraber şuan Dersim’de tehlikeli olan en büyük şey maden ocaklarıdır. Bu sorunlar tüm canlılar için büyük risk taşıyor. Hepimiz birlikte buna dur demeliyiz. Dersim’de dilimize kültürümüze sistematik bir şiddet var ve bunu doğa kırımı ile yapmaya çalışıyorlar.”
 
‘Mücadele bizi güçlendiriyor’
 
"Ekolojiye yönelik saldırıların politik arka planı" isimli panelde konuşan Ekoloji aktivisti Melis Tantan da, kapitalist sistemin sermaye birikim sistemi olduğunu söyledi. Melis, hükümetin talan ettiği Kazdağları, Akbelen başta olmak üzere, termik santrallerin yarattığı doğa tahribatlarına ilişkin fotoğraf ve görüntüleri paylaştı. Melis, "Verdiğimiz mücadele bizleri daha da güçlendiriyor. Ancak her geçen gün suyun, havanın katledildiğini görüyoruz. Birçok yerde büyük gururla açılışı yapılan termik santrallerin ardından doğanın kirletildiğini yakından takip ediyoruz" dedi.
 
Program, yapılan forum ile sona erdi.