80 yaşında tutsak edilen Makbule'nin yaşamı tehlikede

  • 09:03 22 Mayıs 2022
  • Güncel
 
Zelal Tunç
 
VAN - Bir yandan devlet bir yandan da aile baskısıyla bir ömür geçiren Makbule ilerleyen yaşına rağmen cezaevinde tutuluyor. Makbule’nin sağlık durumunun giderek kötüleştiğini söyleyen kızı Naime Özer, “Annem 10 gün daha yaşar mı, yaşamaz mı, bunu kestiremiyorum”  diyor.  
 
Kürtlere yönelik devlet baskısı ve inkar politikaları her geçen gün derinleşiyor. Özel savaş politikalarıyla son yıllarda binlerce kişi tutuklanırken, binlercesi hakkında ise soruşturmalar başlatıldı. Bunlardan biri de 80 yaşındaki Makbule Özer ve 79 yaşındaki eşi Hadi Özer. 
 
Van’ın Edremit ilçesinde yaşayan Makbule ve Hadi, 9 Mayıs tarihinde haklarında “örgüte yardım etmek” iddiasıyla yerel mahkeme tarafından verilen 2 yıl 2 aylık hapis cezası nedeniyle tutuklandı. İlerleyen yaşlarına ve engellilik durumları ile kamuoyunun tepkisine cezaevine gönderilen Makbule ve Hadi, kişisel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. 
 
Çocuk yaşta evlendirilen Makbule’nin ikinci evlilik baskısı
 
Makbule’nin yaşamın zorluklarıyla henüz çocuk yaşta karşı karşıya kalır. 13 yaşında iken evlendirilen Makbule’nin 4 çocuğu olur. Eşinin sağlık sorunlarından dolayı yaşamını yitirmesiyle beraber Makbule, aradan geçen iki yılın ardından ailesi tarafından zorla evlendirilir.  Makbule’nin ailesi, “Bizim namusumuzsun, kimseye veremeyiz. Çocuklarınla yalnız da kalamazsın” diyerek Makbule’nin üzerinde bir kez daha baskı kurar. Kendisine sorulmadan hakkında karar verilen Makbule, ölen eşinin kardeşi Hadi Özer ile evlendirilir. Hadi de bu karara tepki göstererek, ilk iki yıl boyunca köylerde çobanlık yaparak eve gelmez. 
 
İki yılın ardından eve dönen Hadi ve Makbule’nin bu süre zarfında 10 çocuğu olur. Hadi, 1986 yılında geçirdiği trafik kazasından sonra çalışamaz. Böylece ekonomik sorunlarla da karşı karşıya kalan Makbule ve Hadi, Norduz yaylalarından Van’ın Edremit ilçesine göç eder. Burada bağ, bahçe bakımı yaparak geçimini sağlayan Makbule, eşi ve çocukları için yeniden zorlu bir yaşam başlar. 
 
Makbule’nin kızı Naime Özer, kadına yönelik şiddete karşı yürütülen çalışmalarda yer aldığı iddiasıyla tutuklanır ve 3 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilir.  
 
Baskı ve ötekileştirilme ile oluşan çelişkiler…
 
Naime, 13 gündür cezaevinde olan annesi Makbule ve babası Hadi için şu ifadeleri kullanır: “Annem ve babam akşama kadar zengin ve Türk olan ailelerin bahçesini temizler, onlara hizmet ederdi. Onlar da bizlere verdiği bir lokma ekmekle tahakküm kurmaya çalışan, bizi dışlayan hareketler sergilerdi. Ben aktif olarak Kürt siyasi çalışmalarında yer alarak kadına yönelik şiddete karşı çalışmalar yürüttüm. Bundan kaynaklı tutuklanarak cezaevinde 3 yıl kaldım. Sadece benim çelişkilerim yoktu. Bu çelişkiler tüm aile bireylerinde kendini göstermeye başlamıştı.”
 
Makbule’nin çocukları ve torunu ile yolu cezaevinde kesişmiş 
 
Kürt kimliğinden dolayı maruz kaldıkları ötekileştirme ve devlet baskısı sonucu tutuklanan kardeşleri ve yeğenlerinden söz eden Naime, “Kardeşim Medeni 1 yıl kaldıktan sonra tahliye olur. Yeğenim Naci ise 6 yıldır cezaevinde ve 36 yıl ceza aldı. Herdem Acar 2 yıl cezaevinde kaldı. Nebahat, 1 buçuk yıl cezaevinde kaldı. Ben 3 yıl cezaevinde kaldım. Şu an aileden dört kişi hala Türkiye’nin farklı illerinde cezaevinde. Yeğenim, abim, babam, annem cezaevinde. Babam ve abim Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde, annem Van T Tipi Cezaevi’nde, Naci Erzurum H Tipi Cezaevi’nde tutulmakta” sözleriyle aile bireylerine ilişkin bilgi verir. 
 
‘Annem hekim ve günde onlarca kişiyi tedavi ediyor’
 
Makbule’nin bin yıllık bir gelenek olan ve ninelerinden devraldığı alternatif tıp yöntemlerini yaşattığını söyleyen Naime, “Annemin, ninesinden öğrendiği alternatif tıp yöntemleri var. Yaşadığımız mahallede, il dışında, hatta tanıyan kime sorarsanız sorun, annem bir hekimdi. Günde bazen 10 kişi kapımızı çalar ve sağlık sorunlarına dair annem, gönüllü bir şekilde bu hastaları iyileştirmek için elinden geleni yapar. Kişiler üzerinde yaptığı tedaviler sonucunda 6 yıl boyunca bezen de 10 yıl boyunca çocuğu olmayan kadınların çocuğu oldu. Bunlar hayattalar ve tanıklık edebilirler” diye sözlerine devam eder. 
 
‘Tek neden Kürt kimliğimizdir’
 
Makbule’nin yaptığı doğal tedavi yöntemlerinin günümüzde birçok doktor tarafından da benimsendiğine işaret eden Naime, kimi doktorların hastalarını, Makbule’ye yönlendirdiğini ifade eder. Kapılarının herkese açık olduğunu  kaydeden Naime, annesinin gelenlere “nasıl yardım edebilirim” arayışına girdiğini ifade eder. Naime, “Annem yaptığı hekimlikten dolayı şu anda 2 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. Devletin annemi ve babamı tutuklamasının tek nedeni Kürt kimliğimizdir” diye vurgular. 
 
‘Annem 10 gün daha yaşar mı’
 
Makbule’yi iki gün önce Van T Tipi Cezaevi’nde ziyaret eden Naime, annesi için duyarlılık çağrısında bulunur. Naime, annesinin durumuna ilişkin şu ifadeleri kullanır: “Annemi görmeye gittim. Tekerlekli sandalyeyle görüşe geldi. Eli ayağı titriyordu. Annem, ‘Ranzada uyuyamıyorum, yerde yatağım var orada da uyamıyorum’ dedi. Tüm ihtiyaçlarını koğuştaki arkadaşları gideriyor. Annem cezaevinde kalamaz. 80 yaşındaki bir kadın elinde, ayağında kırıklar var. Evde tüm ihtiyaçlarını bizler karşılıyorduk. Bu kadın cezaevinde kendisine ne kadar bakabilir. Dışardayken dahi yardıma muhtaç bir insan dört duvar arasında nasıl ihtiyaçlarını karşılayabilir. Annem iyi değil. Bu durumu gözlerimin önünden gitmiyor. Annem 10 gün daha yaşar mı yaşamaz mı bunu dahi kestiremiyorum. Ciddi bir kilo kaybı var. Sandalyenin üzerinde çocuk gibi duruyordu. Dışarıdayken de sağlık sorunları vardı. Ancak şekeri ve tansiyonu kontrol edebiliyorduk. Çok kötü durumda.” 
 
‘Umut dolu insanların bir anda yaşamlarını yitirdiğini duyuyoruz’
 
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine de değinen Naime, “Birebir cezaevinde kaldığım için bu sürecin içinden biri olarak konuşmak istiyorum. Ülkede 90 yaşına varan tutsaklar cezaevinde bulunuyor. Cezaevinde tüm arkadaşlarımız anlamlı bir yaşam uğruna büyük bir mücadele veriyor. Uzun yıllar cezaevinde hayata dört elle sarılan insanlar tahliyelerine günler, aylar kala bir de bakıyorsunuz yaşamını yitiriyor. Bu durum karşısında çok şaşırıyorsunuz. Bu kadar hayat dolu, umutlu insanlar neden birden bire yaşamını yitiriyor” diyerek, şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren tutsaklar dikkat çeker. 
 
‘Cezaevlerinde yaşanan ihlallerin bire bir tanığıyım’
 
Cezaevlerinin insanların yaşayabileceği mekanlar olmadığını dile getiren Naime, “Özellikle yaşlı ve çocuklar için asla yaşamın sürdürülebileceği alanlar değil. Cezaevinde kaldığım süreçte iki kişi vardı. Biri 75 yaşlarında, diğeri 80 yaşlarında iki kadın. Onların yaşadığı zorlukların bire bir tanığıydım. Benim annem şu an 80 yaşında. Bu insanlar devlete nasıl bir zarar verebilir. İnsanın aklı almıyor” sözleriyle yaşananlara tepki gösterir.