Kobanê’den Gezi’ye adalet ve özgürlük için buluştular

  • 13:57 4 Haziran 2024
  • Güncel
İSTANBUL - “Kobanê’den Gezi’ye adalet ve özgürlük için buluşuyoruz” forumunda konuşan Kürt siyasetçi Gültan Kışanak, “Özgürlük ve eşitliğe inan herkes öne çıkar, sözünü söylerse karanlığı dağıtabiliriz. Kadınlar özgürse toplum da özgür olacak” dedi. Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel ise “Bizim barışa ihtiyacımız var, barış yaşamın kendisidir. Son sözümüzü daha söylemedik. Söyleyecek sözümüz var. Biz umudu dirilteceğiz” sözlerini kullandı.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, “Kobanê’den Gezi’ye adalet ve özgürlük için buluşuyoruz” şiarı ile Okmeydanı’nda bulunan La Bella Düğün Salonu’nda forum düzenledi. Foruma Kürt siyasetçiler Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri, kadın örgütü temsilcileri ve siyasi parti temsilcileri katıldı. Forumun yapılacağı salona cezaevinde tutsak olan kadın siyasetçilerin fotoğrafları asıldı.
 
 
Forumun gerçekleşeceği salona giriş yapan Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel, kadınların zılgıtları ve “Jin jiyan azadî” sloganları ile karşılandı.
 
‘Bu iktidarı durduracak olan biz kadınlarız’
 
DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, “Bugüne kadar sokakları terk etmeyen kadınlar olarak bu buluşmada gereken cevabı veriyoruz” diyerek konuşmasına başladı. Halide, iktidarın biat eden kadınlar yaratmaya çalıştığını ancak kadınların biat etmediğini ifade etti. Halide, “Cezaevlerinde esaret altında tutulmaya çalışılan arkadaşlarımız var, onlara söz verdik. Figen Yüksekdağ şahsında bir söz var, ‘son sözü direnenler söyler’ iktidar sona doğru gidiyor. Onun da son sözü var, bizim de son sözümüz var. Bu tarihsel iki davanın son sözünü bizler kuracağız. Bu mücadeleyi bitirmek istiyorlar ama bizler mücadelemizle, eylemlerimizle sözümüzü özgürlük olarak kuracağız. 100 yıllık inkar politikası ile makul Kürt, kadın yaratma konusunda birçok kodları yerle bir ettik. İktidar intikam alır gibi hukuku araç olarak kullanarak düşman hukuku inşa etmeye çalıştı. Ne Kobanê kumpas davası, ne Gezi direnişi davası ne de Hakkari’ye atanan kayyım birbirinden bağımsız değil. Hem Kobanê hem Gezi hem kayyım bu ülkenin barışını tehdit eden bir şey. İktidar halklar, kadınlar, emekçiler konusunda güvenlik problemi haline gelmiştir. Bu iktidarı durduracak olan biz kadınlarız. Daha çok mücadele ederek özgürlüğü, eşitliği, adaleti hayata geçirebiliriz. Bütün arkadaşlarımızın özgürlüğü için mücadelemizi yükseltmemiz gerekiyor. Özgürlük, eşitlik, barış için daha çok bir araya gelmek zorundayız. Son sözü biz kadınlar söyleyeceğiz, son sözü direnenler söyleyecek” dedi.
 
'Sözümüzü söylersek karanlığı dağıtabiliriz’
 
Ardından söz alan Gültan Kışanak, Colemerg’'de (Hakkari) kayyım atanmasının demokrasi krizinin olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti. Gültan, “Bu ülkede adım adım krizlerle demokrasinin ortadan kaldırıldığını gördük, ama olması gereken daha güzel bir yaşamı kurmaktı. Krizi adım adım büyütüyorlar. Türkiye krizler ülkesi haline geldi. Sürekli krizleri konuşuyoruz. Oysa bu topraklar fırsatlar coğrafyası. Ancak fırsatlar içerisinde eşitlik, özgürlük yokluğu yaşıyoruz. Bu ülkede biz kadınlar ve özgürlük eşitliğe inanan herkes öne çıkar, sözümüzü söylersek karanlığı dağıtabiliriz. Mesele Sebahat’ın, Figen’in, Selahattin’in cezaevinde tutulması değildi, aslında dışarıyı teslim almak istiyorlardı. Başta kadınlar olmak üzere kısmi eksikler yaşansa da toplum teslim olmadı ve direndi. Bu, bize moral verdi. Kadın mücadelesini güçlendiren kadın yoldaşlarımıza teşekkür etmek istiyoruz. Görevimiz bitmedi. Bu, bizim için başlangıç. Diğer arkadaşlarımızı aramıza alana kadar yürüyeceğimiz yolumuzun başlangıcı. Bu davalar üzerinden meydan meydan gezilerek kötü politikalarına meşruiyet  kazandırmaya çalıştılar.  Ama başarmadıklarını söylemek isterim” sözlerini kullandı.
 
‘Kadınlar özgürse toplum da özgür olacak’
 
Gültan sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı:  “Adalet ve özgürlük mücadelemizi birlikte sürdüreceğimize inanıyorum. Kayyım meselesi, seçme seçilme hakkının ötesinde bir durum. Yerel demokratik belediyecilik gelişince kadınlar nefes alıyor. Kayyım kadınları nefessiz bırakıyor. Demokrasi bir bütündür ya vardır ya yoktur. Batıya demokrasi var, doğuya yok. Erkeğe demokrasi var kadına yok. Haksızlığa karşı ortak refleksle adaleti ve özgürlüğü savunmalıyız. Kadınlar özgürse toplum da özgür olacak. Kadınlara güveniyorum.”
 
‘Kobanê de Gezi de bir cezalandırma davası'
 
Devamında söz alan Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel, cezaevindeki kadın tutsakların selamlarını getirdiğini söyleyerek konuşmasına başladı. Sebahat, “Gülsüm anne 10 yıldır adalet arıyor. Halise anne, oğlunun cenazesini aldı ama hapse attılar. Bu hak mı? ‘Çocuklarımız genç yaşta toprağa düşmesin, özgür gelecek kuralım’ diye mücadele ediyoruz. Batıda Gezi, Kurdistan’da Kobanê direnişi vardı. Devlet Kürtlerin ve Türklerin birlikte mücadele etmesini engellemek istiyor. Kobanê de, Gezi de bir cezalandırma davası. Hala bu ülkede çözülmemiş sorun var, adı Kürt sorunu. Kürt sorunu var olduğu sürece bunları konuşmaya devam edeceğiz. Kayyım bir soykırım politikasıdır. Kürt olup da hakkında dava açılmamış kimse var mıdır? Biz konuşarak bu sorunu çözeceğiz. Bağımsız yargı olmadığı sürece verilen karar taraflıdır, bu kararları tanımıyoruz. Yargılamada mahkeme başkanına da dedim; Kürtleri yurttaşlıktan çıkartmışsınız anayasa Kürtlere uygulanmıyor. Kayyım meselesi siyasi mesele, hukuki değil. Kürt halkına karşı yapılan zulümdür. Bu ülkede milyonlarca terörist varsa, bu iş bitmiş demektir. Kayyım zihniyetine karşı hepimizin durması gerekiyor. Biz Kürtler mücadele ediyoruz, bedel ödüyoruz, derdimiz var, derdimizi anlatıyoruz ama anlatmayalım diye dört duvarın arasına koyuyorlar. Biz hakikati birlikte örmek zorundayız” dedi. 
 
‘Biz kadınlar masayı kuracağız’
 
Sebahat’ın konuşmasının devamı şu şekilde: “Baskı, faşizm var bundan korkup kenara mı oturacağız? O zaman devlet başarılı olur. Oturmayacağız, çıktığımızdan beri sözümüzü kuruyoruz. Mücadele devam ediyor. Kadın katliamının, kadına yönelik şiddetin doğrudan Kürt sorunu ile bağlantısı var. Bizim dönemimizde kadın katliamları azalmıştı, çünkü erkeği de kadını da değiştiriyorduk. Her gün kadınlar çocuklar katlediliyor. İktidar yaşamı çürütüyor. Sorun bu. Birlikte mücadele etmek zorundayız. Derdimiz çok ama oturup ağlayacak değiliz. Cezaevinde eylem var,  tutsaklar Kürt sorunu çözülsün ve Sayın Abdullah Öcalan’a özgürlük sağlansın diye görüşe çıkmıyor. Tecridi sadece Kürtlerin meselesi olarak gördüğümüz sürece, bu sorun çözülmeyecek. Diyalog yoksa savaş olur. Biz konuşmayı savunduğumuz için yargılanıyoruz. Masayı kurun, masayı niye devirdiniz? Gelin masayı yine kuralım. Biz kadınlar diyalog masasını kuracağız. Bizim barışa ihtiyacımız var, barış yaşamın kendisidir. Son sözümüzü daha söylemedik. Söyleyecek sözümüz var. Biz umudu dirilteceğiz.”
 
‘Asla boyun eğenlerden olmadık’
 
Ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın gönderdiği mesaj okundu. Figen'in mesajında şu ifadeler yer aldı: “Öncelikle kadınların mücadele birliğini, bilincini ve dayanışmasını geliştirme yolundaki çabalarınızı, kararlılığınızı selamlıyorum. Kadının yaşam ve özgürlüğünün katledildiği, eril faşist düzende ya boyun eğecek ya da direnişle, örgütlenmeyle yeni yollar açılacak. Günümüz ve tarihimiz şahittir ki asla boyun eğenlerden olmadık. Gittikçe zifiri karanlığa dönüşen ve bütün gerici, faşist karakteri kadına karşı yaklaşımda sivrilen mevcut rejim, şüphesiz ki; yine en çok düşmanlık güttüklerinin, binlerin iradesi karşısında yenilecektir. Sokaklarda, yakalı meydanlarda, direniş halaylarında büyütülmüş değerlerin ve haklı bir kavganın paydaşlarıyız. Bazılarımızın payına bu değerleri ve mücadeleyi zindanlarda savunmak, büyütmek düşüyor. ‘Jin jiyan azadî’ haykırışları hiç susmadığı ve zılgıtlar eşliğinde kadınların kurtuluş yolunu çınlattığı sürece bu pay başımız gözümüz üstüne. Biz tutsak kadın siyasetçiler; içeride de dışarda olduğu gibi görevimizi yaptık, yapıyoruz. Bizlerin özgürlük davasını sahiplenen, dayanışma gösteren tüm yoldaşlara, dostlara, demokratik kamuoyuna, esas olarak da kadın hareketinin bütün bileşenlerine sevgilerimizi, selamlarımızı gönderiyoruz. Daima umutla, dirençle kalın.”
 
‘Çığlıklarımız en büyük gücümüz olacaktır’
 
Forum, Gezi davasından tahliye edilen Mimar Mücella Yapıcı’nın gönderdiği mesajın okunmasıyla devam etti.
 
Mücella mesajında şu ifadeleri kullandı: “Hepimiz biliyoruz Gezi ve Kobanê davaları iktidar hukukun ve adaletsizliği ile maluldür. Dünyanın belki de en haklı direnişleri olan Gezi ve Kobanê’de onlarca canımızı kaybettik ve onlarca arkadaşımız hala haksız ve hukuksuz olarak tutsak. O nedenle hiçbirimiz özgür değiliz. Bugün Gezi’den, Kobanê’den, Galatasaray Meydanı’ndan, Plaza Ne Mayo’dan, İran’dan, Filistin’den velhasıl dünyanın her yerinden yükselen barış ve adalet isteyen çığlıklarımız bir gün barışa, adalete ve daha güzel bir dünyaya ulaşmak için en büyük gücümüz olacaktır.”
 
Forum, kadınların konuşmalarıyla devam ediyor.