Krizin bedelini yine kadınlar ödüyor

  • 09:07 25 Aralık 2017
  • Emek/Ekonomi
ANKARA - TÜİK'in 2017 dönemi Hanehalkı İşgücü Araştırması'nı değerlendiren DİSK- AR Uzmanı Deniz Beyazbulut, genç kadın işsizlik oranında yüzde 26,7 ile ciddi bir artış yaşandığını belirterek, Genç kadın işsizliği özellikle kentlerde  yüzde 32'lere çıkmış durumda. Bunun nedenlerinden biri de toplumsal cinsiyet. İşgücü piyasasında kırılgan yapılardan en fazla kadın ve gençler etkileniyor" dedi. 
 
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Dairesi (DİSK-AR) Türkiye İstatistik Kurumu, TÜİK’in 15 Aralık 2017 günü açıkladığı Eylül 2017 dönemi Hanehalkı İşgücü Araştırması'nı değerlendiren bir rapor yayımladı. TÜİK verilerine göre dar tanımlı ve mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 10,7 olarak gerçekleşti. Mevsimsel etkilerden arındırılmış işsiz sayısı ise 3 milyon 410 bin olarak gerçekleşti. Geniş tanımlı işsiz sayısı 5,9 milyon, geniş tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 17,2 olarak gerçekleşti. Genç işsizlik oranı yüzde 20’ye yükseldi. Kadın işsizliğinde ise yüzde 14,9, genç kadın işsizlik oranında ise  yüzde 26,7 olarak ciddi bir artış yaşandı.
 
Kadın işsizliği ciddi boyutlarda!
 
Dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 10,6 olarak açıklanmasına rağmen diğer işsizlik türlerinde de ciddi artış yaşandı. Yüksek öğrenim işsizliği geçen yılın aynı döneminde göre 2 puan artarak yüzde 13,9’a yükseldi. Kadın işsizliği yüzde 14,9, tarım dışı kadın işsizliği 20,1, genç işsizliği 20, ne istihdam ne eğitimde olan gençlerin oranı yüzde 26,1, kentsel genç kadın işsizliği ise yüzde 34,2 olarak gerçekleşti .
 
'Gazetecilik mezunlarının yüzde 19,2 'si işsiz
 
TÜİK 2016 verilerine göre üniversite mezunları arasında işsizlik oranı ortalama yüzde 12 iken mezun olunan bölümlere göre işsizlik oranında değişimler var.  Rapora göre en çok sosyal hizmet, iş güvenliği ve gazetecilik bölümlerinden mezun olanlar iş bulmakta zorlanıyor. Sosyal hizmet bölümü mezunlarının yüzde 24’ü, iş güvenliği bölümü mezunlarının yüzde 23,5’u ve gazetecilik mezunlarının ise yüzde 19,2’si işsiz.
 
'Çalışma hayatındaki işleyiş erkek egemen'
 
DİSK Araştırma Dairesi'nden Deniz Beyazbulut TÜİK’in verilerine göre genç işsizliği ve kadın işsizliğini değerlendirdi. Genç işsizliğin rakamsal olarak 1 milyon 790'bine ulaştığını söyleyen Deniz, gençlerin son yıllarda işsizlikten kaynaklı yüksek lisans ve doktora gibi eğitimlere devam ettiğini belirtti.  Genç kadın işsizliği özellikle kentlerde yüzde 32'lere çıktığını vurgulayan Deniz,  bunun nedenlerinden birinin de toplumsal cinsiyet olduğunu söyledi.  İşgücü piyasasında kırılgan yapılardan en fazla kadın ve gençlerin etkilendiğini ifade eden Deniz, "Genç kadınlarda işsizlik iki kat artmış durumda. Bu rakamlar çalışma hayatında erkek egemen bir işleyişin olduğunu gösteriyor" dedi.
 
'Gençler güvencesiz, kısa dönemli ilerde istihdam ediliyor'
 
İktidarın nüfus politikalarına müdahale etmesinin de işsizlikte etkili olduğunu söyleyen Deniz, Türkiye'de 14 milyon gencin olduğunu, Suriye'den gelen göçlerle birlikte bu sayının arttığını belirtti. Gençlerin işgücü piyasasında kırılgan bir yapıya sahip olduğunu, çoğu işin güvencesiz olduğunu bu yüzden geçlerin kısa dönemli işlerde istihdam edildiğinin altını çizen Deniz, " Güvencesiz istihdamı AKP iktidarı 2012'den beri devam ettiriyor.  Kuralsız güvencesiz çalışma biçimlerini yerleştirerek bunu bir zemine oturtuyor. Bunu yaparken aktif istihdam politikalarını uyguluyor" ifadelerini kullandı.
 
Stajerlik ile gençler sömürülürken güvencesiz çalıştırılıyor
 
En son İşkur ile gündeme gelen stajerlik uygulamasına dikkat çeken Deniz, şöyle devam etti :" Stajyerlik güvencesiz çalışma durumunu sağlıyor. Stajyerliğin normalde eğitimin bir parçası olması gerekirken burada güvencesizlik olarak karşımıza çıkıyor. Birçok stajyer angarya işlerine zorlanıyor. Yine İŞKUR vasıtası ile gençlerin 8-9 aylık bir süre kadar sigorta primleri ödeniyor. Daha sonra istihdama devam ettirilmiyor. Gençlere yönelik yapılan teşvikler işsizliği azaltmıyor öteliyor ve yeniden dağıtmaya neden oluyor. "
 
'İktidarın eğitim politikaları da istihdamı etkiliyor'
 
AKP'nin neo liberal politikaları ile beraber büyümenin yaşandığını; ancak refahın artmadığını belirten Deniz, "Türkiye açısından büyüme getirmeyen bir istihdam gerçekleşiyor. AKP'nin eğitim politikaları da istihdamı etkiliyor. İktidarın ortaya koyduğu '81 ilde 81 üniversite projesi' yani her ilde bir üniversitenin olması aslında işsizliği azaltmıyor. 2002'e bir buçuk milyon olan öğrenci sayısı 2016'da 7 milyon oldu. Buna bağlı olarak genç işsizlik de artıyor. Üniversiteler 'tabela üniversitesi'  olarak kalıyor ve nitelikli bir eğitim vermiyor. Üniversiteler bu anlamda teknik ve fiziksel ihtiyaçlardan da yoksun bırakılıyor. İktidarın amacı yalnızca o ilde ekonomiyi canlandırmak. Öğrencilere nitelikli bir eğitim verilmediği gibi istihdamda edilemiyor" şeklinde konuştu.
 
'Kadınlar işgücü piyasasına ulaşamıyor'
 
Türkiye'deki son yıllardaki işsizlik verilerinin 2001 krizindeki İşsizlik verilerinden daha kötü olduğunu söyleyen Deniz, "AKP iktidarında sektörel anlamda da büyük bir değişiklik gözlemlendi. Özellikle tarımdaki çözülme kente göç olgusunu doğurdu. Bu da dolaylı olarak işsizliği artırdı. Bu sürede kayıt dışılık da arttı" dedi. Devletin birçok  sektörde kamusal sorumluluğu üzerinden atmaya çalıştığını vurgulayan Deniz, " Sanayileşmeden hizmete geçiş yaşandı Türkiye'de bu arada tarım politikası planlı olarak gerçekleşmedi. Kadınlar iş gücü piyasanına ulaşamıyor. Toplumsal bağlamında ise ayrımcı tutumlarla birlikte kırdan kente gelen kadınlara istihdam yaratılmıyor. Kadınlara yönelik cinsiyetçi tutumlar da işsizliği artırıyor" diye konuştu. 
 
Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmesi gerektiğine vurgu yapan Deniz, "Ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır" dedi.
 
Deniz, DİSK olarak söz konusu bilanço karşısında önerilerini ise şöyle sıraladı: “Tüm taşeron işçilere kadro verilmelidir. Kamu taşeron işçileri kamu işçisi olarak kadroya alınmalıdır. Kiralık işçilik yasası (6715) Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmelidir. Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Toplum yararına çalışma programları kapsamında çalıştırılanlar daimi işçi statüsüne geçirilmelidir. İşsizlik Sigortası Fonunun amaç dışı kullanımına son verilmelidir. 'Herkesin çalışması için, herkesin daha az çalışması' ilkesi doğrultusunda haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalı ve kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır."