ŞIRNAK - Şırnak'ın Balveren Beldesi Araköy (İronu) yakınlarında bulunan maden ocağında meydana gelen metan gazı sıkışması sonucu 3 işçi yaşamını yitirdi. İşçilerden Ömer ve Abdurrahman Tunç'un bir kardeşlerinin daha önce göçük altında kalarak yaşamını yitirdiği öğrenildi. HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik ise "İş güvenliğinin sağlanması ve çalışma koşullarının düzenlenmesi devletin sorumluluğundadır" dedi.

 

Şırnak'in Balveren Beldesi Araköy (İronu) yakınlarında bulunan maden ocağında meydana gelen metan gazı sıkışması sonucu 3 işçi yaşamını yitirdi.  Yaşamı yitiren İşçiler Ömer Tunç, Abdurahman Tunç ve Idris İnal saatler sonra mahsur kaldıkları maden ocağından çıkarılarak Şırnak Devlet Hastanesine kaldırıldı. İşçiler yapılan otopsi ve cenaze işlemlerinden sonra aileleri tarafından alınarak Balveren Beldesinde toprağa verildi. Kardeş olan 2 işçi Ömer ve Abdurahman Tunç'un 2009 yılında diğer kardeşleri Ahmet Tunç da maden ocağında yaşanan göçükte yaşamını yitirmişti.  

 

Daha önce yaralanmış

 

Türkiye'nin ikinci büyük taş kömür madenlerine sahip olan Şırnak bölgesinde AFAD bünyesinde arama kurtarma ekibi bulunmuyor. Bölgede arama kurtarma ekibinin olmamasından kaynaklı kente 8 saat uzaklıktaki Van'dan bir ekip getirildi. İş cinayetinin gerçekleşti yerde çocuklarının maden ocağından çıkarılmasını bekleyen Abdurahman ve Ömer Tunç'un annesi Abdurahman'ın geçen sene aynı maden ocağında bel kemiğinin kırıldığını fakat ekonomik sebeplerden dolayı tam iyileşemeden iş başı yapmak zorunda kaldığını söylüyor. 

 

Madene nasıl indiler?

 

Şırnak'ta 17 Ekim 2017 tarihinde maden ocağının çökmesi sonucu 8 işçi yaşamını yitirmişti. Madenlerin ruhsatsız olmasından kaynaklı Şırnak Valiliği tarafından maden çalışması durdurulmuştu. Araköy'de bulunan maden ocağına inen işçilerin oraya nasıl gönderildikleri, kimin izin verdiği ve çevrede  çok sayıda karakol arama noktası bulunduğu halde madene nasıl indikleri ise bilinmiyor .

 

'Erken müdahale koşulları...'

 

HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik ise ölümlerin nedeninin 'denetimsizlik' olduğunu belirtti. İki yıllık çatışma sürecinde kentin çok fazla yara aldığını ve bu tahribatın şimdi de iş cinayetleri ile devam ettiğini belirten Leyla, 

"Bu kısa süre içerisinde iki maden faciası yaşandı ve bu son iki faciada 11 yurttaşımız hayatını kaybetti. Bu yaşananlar basit kazalar olarak geçiştirilecek durumlar değildir. İnsanlarımızın geçimini sağlayabilmek için her an ölümle burun buruna.Bu kadar büyük can kayıplarının yaşanmasına rağmen böyle bir durumda acil müdahale ekiplerinin olmaması, arama kurtarma ekiplerinin başka illerden getirilmesi insan hayatına verilen değerin en basit göstergesidir. Yaşanan olaylar tam anlamıyla cinayettir. Erken müdahale koşullarını sağlamayan devlet kurumları bu cinayetten sorumludur” dedi.

 

Maden facialarının devletin güvenlik politikalarından bağımsız olmadığını ifade eden Leyla, "Bütün ekonominin savaşa ayrılması, insanların ekonomik ve sosyal sorunlarının çözülmemesi bu sorunun kaynağıdır. Yüzlerce insan iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.  İş güvenliğinin sağlanması çalışma ve koşullarının düzenlenmesi devletin sorumluluğundadır” diye konuştu.