Dicle Amed Kadın Platformu: AKP sağlığa zararlıdır

  • 18:19 21 Ekim 2024
  • Güncel
AMED - Dicle Amed Kadın Platformu, sağlığın piyasalaştırılmasından kaynaklı ölümlere ilişkin yaptığı açıklamada, “Başta sağlık ve eğitim olmak üzere temel hizmetler kamu eliyle verilmeli, herkese eşit, ulaşılabilir, ücretsiz ve anadilinde kamu hizmetlerinin sunulması gerekmektedir” dedi.
 
Dicle Amed Kadın Platformu, sağlığın piyasalaştırılmasından kaynaklı ölümlere ilişkin Şex Seid Meydanı’nda (Dağkapı Meydanı) basın açıklaması gerçekleştirdi. “Sağlığın piyasalaştırılması ölüm getirir” pankartının açıldığı açıklamaya, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Amed İl Eşbaşkanı Sultan Yaray ve yurttaşlar katıldı.
 
Açıklama metnini SES Amed Şube Eşbakanı Yıldız Ok Orak okudu.
 
‘Sağlıkta özelleştirme ihtiyaçtan çıkmamıştır’
 
Yıldız, sağlık emekçileri patron ve işçileşme ikilemine sürüklendiğini ifade ederek, “Sağlıkta özelleştirme ülkenin ihtiyaçlarından ortaya çıkmamıştır. 1970’li yıllarda Dünya Bankası, IMF gibi emperyalist kuruluşlarca üçüncü dünya ülkelerine dayatılmıştır. IMF borçlu ülkelerden kamunun sağlık alanından çekilmesini istemiştir. Böylece genel bütçeden sağlığa ayrılan pay düşürülmüş, kamunun sağlığa yatırımı ve özel sektörün önü açılmıştır. Neoliberal politikalar güvenlik dışında temelde kamu hizmetlerinin tümünü piyasaya açmayı hedeflemiştir. Bir kamu hizmeti olan sağlığın piyasaya açılması hükümetlerin birincil işleri arasına girmiştir. Hastalar ve hastalıklar üzerinden para kazanma ve sermaye biriktirme hedeflenmiştir. Sağlık emekçileri patron ve işçileşme ikilemine sürüklenmiştir” dedi. 
 
‘12 Eylül darbesiyle neoliberal politikaların önü açıldı’
 
12 Eylül darbesiyle neoliberal politikaların önünün tamamen açıldığını dile getiren Yıldız, “Tam gün yasası kaldırılmış, sağlık çalışanlarının gelirleri düşmüş, özlük ve mesleki hakları kısıtlanmıştır. 12 Eylül sonrası tüm hükümetler sağlıkta özelleştirmeyi savunmuş ve özelleştirmenin önünü sınırsızca açmıştır. Sağlık emekçileri buna karşı mücadele etmiş, beyaz eylemler ve fiili meşru sendikal mücadele ile 12 Eylül sonrası iktidarların özelleştirmeci politikaların tamamlanmasını engellenmiştir. DYP-SHP koalisyon hükümeti 1992 yılında Sağlıkta Reform adı altında sağlık hizmetlerinin tümünü özelleştirilmek istemiştir. O dönem TTB ve sağlık iş kolunda ki sendikalar hükümetin bu politikasına karşı alanlarda beyaz eylemlerle karşı çıkmışlardır. 2003 yılında AKP iktidarı, Sağlıkta Dönüşüm Programı denilen bir politika ile sağlık hizmetlerini tamamen özelleştirilmeyi hedeflenmiştir. Sağlıkta Dönüşüm Programı öz itibarıyla 1992 yılında ilan edilen Sağlık Reformunun devamıdır. Buna karşı TTB ve SES, 2003 yılında beyaz eylemler ve görevler ile Sağlıkta Dönüşüm Programı’na karşı etkin bir mücadele yürütmüştür” ifadelerini kullandı.
 
‘Özel hastaneler örgütlü kötülüğe ve çeteleşmeye yol açmıştır’
 
Yıldız, sağlıkta dönüşüm ile öncelikle sağlık hizmetleri fiyatlandırıldığına dikkat çekerek, “Özel hastanelerin fiyatlandırmalar üzerinden SGK ile anlaşmaları sağlanmıştır. Radyoloji ve laboratuvar hizmetleri taşeronlaştırılmıştır. Yoğun bakım hizmetleri SGK anlaşmaları ile özelleştirilmiştir. Özel hastaneler daha çok para kazanmak için daha çok hastayı yoğun bakımlara yönlendirmiştir. Aşırı hırs ve kuralsızlık, örgütlü kötülüğe ve çeteleşmeye yol açmıştır. Bugünkü tıkanıklığın, yıkımın, sağlıkta ticaretin, ve bebek ölümlerinin esas nedeni budur. TTB, meslek odaları ve SES’in bu konuda ki uyarıları ve önerileri ciddiye alınmamıştır. Bugün bebek ölümleri ile bu sistemin artık yürümediği görülmektedir.  Medyaya sorun sanki sadece özel hastane sahipleri ve orada çalışanlardan kaynaklanıyormuş algısı yaratılmaktadır.  Elbette bu piyasalaştırılmış sağlık sisteminden nemalanan kişi ve gruplar vardır. Bunlardan mutlaka hesap sorulmalıdır. Ancak sorunun temelinde yer alan sağlık hizmetlerinin piyasalaşması da sorgulanmalıdır. TTB, sağlık meslek örgütleri ve SES her dönem ‘iyi hekimlik’ değerlerini savunup hekimlerden bu piyasacı uygulamalardan kaçınılmasını istemiştir. Mesleki saygınlık, tıbbi etik ve deontoloji ilkelerini hatırlatmıştır. Bu hatırlatmaların bu sistem içinde çalışmak zorunda kalan hekimlere ulaşması kara propagandalar ile engellenmiştir. Ancak esas sorun uygulanan mevcut özelleştirme politikalarıdır. Ve esas sorumlusu da politikaları uygulayan hükümettir. Sistemde özveriyle çalışan sağlık çalışanları sorumlu değildir” diye belirtti.
 
‘Sağlığın piyasalaşma politikalarından terk edilmeli’
 
Sağlıkta özelleştirme ve sağlığın piyasalaşması bebek ölümleri ile tarihsel bir utanca neden olduğunu söyleyen Yıldız, “Bu politikalar mutlaka terk edilmelidir. Özel hastanelerin SGK ile anlaşmalarına son verilmelidir. Sistemde sorumlular hakkında etkin idari ve adli soruşturmalar yapılmalı, görevlerine son verilmelidir. Sürece TTB ve sendikalar dahil edilmelidir. Başta sağlık ve eğitim olmak üzere temel hizmetler kamu eliyle verilmeli, herkese eşit, ulaşılabilir, ücretsiz ve anadilinde kamu hizmetlerinin sunulması gerekmektedir. Bizler kentteki demokratik kitle örgütleri olarak özelleştirme ve piyasalaştırma ile kamusal hizmetlerin özel sektöre devrinin ranta, çeteleşmeye ve yıkımlara sebep olacağını, en temel insani hakların sermayedarların insafına bırakılamayacağını bir kez daha belirtiyoruz. Yaşanan ekonomik kriz, kadın ve çocuk ölümleri, mafya-devlet ilişkileri, ahlaki çözülmeler, doğa kırımları gibi toplumsal yaşamın krizlerinin önüne geçebilmenin yolu kamunun sorumluluklarını yerine getirmesi, kar hırsı ile insanı, canlıları ve doğayı metalaştıran politikalarından vazgeçmesi, demokratik, şeffaf ve hukuki temellere dayanan bir yönetim biçimine yüzünü dönmesi ile mümkün olacaktır” diye konuştu.
 
Açıklama, “AKP sağlığa zararlıdır” “sloganı ile sona erdi.