Olay mahalli AKP’li vekilin evi…

  • 09:02 17 Nisan 2023
  • Dosya
Nişmiye Güler 
 
HABER MERKEZİ - Nadira Kadirova dosyası 3 yıldır AYM önünde dururken, baş şüpheli olarak görülen AKP Milletvekili Şirin Ünal ise yeni dönemde aday gösterilmedi. Gözler AYM kararında ve vekillik zırhı olmayan Şirin Ünal’ın yargılanıp yargılanmayacağında. 
 
24 yaşındaki Özbekistan vatandaşı Nadira Kadirova, 23 Eylül 2019’da Ankara’da bakıcı olarak çalıştığı AKP İstanbul Milletvekili Şirin Ünal’ın evinde şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Nadira, AKP-MHP iktidarı döneminde şüpheli şekilde yaşamını yitiren binlerce kadından yalnızca biri. Nadira’nın şüpheli ölümünün ana sorumlusu olarak görülen Şirin Ünal’ın ordu geçmişi ve AKP vekilliği olayın üstünün örtülmesinde ana etkenlerden biri olarak görülüyor. 
 
Dosya 3 yıldır AYM’de 
 
Nadira’nın şüpheli ölümüne yönelik kadın örgütlerinin yoğun çabası sonucu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 5 ay boyunca soruşturma yürütülmüş fakat 2 Mart 2020’de takipsizlik ile sonuçlanmıştı. Savcı, Nadira’nın “intihar” ettiğine kanaat getirmiş ve arkadaşının Nadira’nın Şirin Ünal tarafından tacize uğradığını, buna dair yazışmalarını da görmezden gelerek bu kararı vermişti. Dosya daha sonra Nadira’nın aile avukatı Prof. Dr. İlyas Doğan tarafından 5 Haziran 2020’de Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşındı. Adalet Bakanlığı ve aile avukatının dosya hakkında savunmasını vermesine rağmen dosya o tarihten bu yana AYM’nin önünde duruyor. 
 
Nadira dosyasında yanıtlanmayı bekleyen sorular, soruşturmadaki yetersizlikler, AKP’li Şirin Ünal’ın neden korunduğu ve daha birçok soruyu bir dönem Nadira’nın avukatlığını yapan Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Müjde Tozbey yanıtladı. 
 
Soruşturulması gerekenler 
Müjde üzerinden 4 yıla yakın bir süre geçen Nadira’nın şüpheli ölümüne dair cevaplanmayı bekleyen öncelikli sorulara dikkat çekerek soruşturulması gerekenleri şöyle sıraladı: “Nadira'nın arkadaşı ve evde çalışan diğer kişilerin ifadelerine başvurulmaksızın ve de cenazesinde detaylı incelemeler yapılmaksızın dosya kapatıldı. Oysaki yapılması gerekenler şunlardı: Nadira’nın dahil, evdeki tüm yaşayanların ellerindeki ve giysilerinin üzerindeki swap yani kurşun artık örneklerinin alınması. Evde bulunan herkesin ifadelerinin alınması. Aynı evin içinde çalışan diğer Özbek kadının tanık olarak beyanlarının alınması. Nadira’nın bedeni üzerinde sperm, DNA vb. örneklerin araştırılmasının yapılması. Nadira’nın kaldığı oda içerisindeki tüm eşyada parmak izi, DNA incelemesi, saç, tüy, tükürük vb. delil araştırmalarının yapılması. Tetiğin çekiş pozisyonu, açısı, mesafesi konusunda teknik incelemeler yapılması. Nadira’nın öldükten sonraki çekilen fotoğraflarında, silah içinde şarjörün olmaması hususunun araştırılması. Nadira’nın kendini öldürdüğü iddia edilen saatin doğruluğunun ispatı açısından incelemeler yapılması, cep telefonunu veya bilgisayarını kullandığı saatler ile karşılaştırılması. Nadira’nın arkadaşlarına ve kardeşine ‘vebal alıyorsunuz’ deyip şikayetlerinden ve tanık beyanlarından vazgeçirmeye çalışan polisler hakkında işlem başlatılması. Nadira’nın el yazısının tespiti.”
 
‘Güçlü, yandaş ve patron erkeğin sözüne itibar edildi’
 
Arkadaşı Leya Niyazova, Nadira’nın Şirin Ünal tarafından tacize uğradığını ifade etmişti. Fakat bu söylem araştırılmadı. Müjde, o dönem Nadira’nın bedeni üzerinde “cinsel saldırıya” uğrayıp uğramadığının tespiti için örnek alınmadığını ifade etti. “Nüfuzlu ve iktidara yakın bir adamın böyle bir şeye kalkışmayacağı düşünülüyorsa kadının beyanının hiçe sayıldığını söylemek mümkündür” yorumunu yapan Müjde, Şirin Ünal’ın bu dosyada neden korunduğuna dair ise şunları dile getirdi: “Soruşturma süreci boyunca yargı makamları tarafından yalnızca Nadira’nın intihar ettiği bilgisiyle hareket edildi. Yetkililerce Nadira’nın öldürüldüğü yönündeki iddialara dair ileri sürülen hususlara yönelik bir değerlendirmede bulunulmadığı görülmüştür. Sadece 2 gün içerisinde gerekli araştırma yapılmaksızın apar topar cenazenin ülkesine gönderilmesi buna delalet etmektedir. Nadira’nın ölümünü tüm yönleriyle aydınlatabilecek ve ölüme neden olan olguların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit eden yaşam hakkının sağladığı güvencelerin gerektirdiği ciddiyette bir soruşturma maalesef yapılmamıştır. Nadira’nın cinayet soruşturması etkin yürütülmediği için şüpheli bir cinayet olarak ortada bırakıldı. Türkiye’de yüzlerce kadının öldürülmesinde olduğu gibi fail ve /veya failler kendi adalet düzenlerini ortaya koydular. Yoksul bir göçmen emekçinin, bir kadının karşısında güçlü, yandaş ve patron bir erkeğin sözüne itibar edildi.”
 
Dosyanın üzeri kapatıldı
 
Dosyanın halen AYM önünde olmasına da dikkat çeken Müjde, “Nadira’ya ne oldu” diye sorarak kamuoyu baskısı yaratmaya çalıştıklarını ancak Nadira kadar adı duyulmamış yüzlerce kadının ölümünün halen çözülemediğini söyledi. Müjde, “Nadira’nın öldürülmesinde ailenin ve kamuoyunun çok büyük soruları olmasına ve şikayetlerinin ciddi olmasına rağmen olayın üzeri kapatıldı. Anayasa Mahkemesi’nin bu gibi davalarda toplumda adalete güven mekanizmalarının işletilmesini de sağlamak amacıyla önceliklendirme yapması gerekirken seneler sonra dosyayı inceleyecek olması da düşündürücüdür” dedi. 
 
Yetkililer görevlerini ihmal ediyor
 
AKP döneminde yaşanan şüpheli kadın ölümleri ve bu dosyaların akıbetlerini de değerlendiren Müjde, şunları belirtti: “Şüpheli kadın ölümlerinde yürütülen soruşturmalarda genellikle erkek olan sanıkların ifadeleri üzerine başlangıç noktası kurulmaktadır. Sanığın ‘intihar’ iddiası üzerinden soruşturmaya başlandığı için tüm deliller de bu doğrultuda toplanılır ve dosya da dava açılmaksızın kapatılır. Buradaki yetkililerin görevlerini ihmal ettiklerinden söz edebiliriz. Belki de ‘Türkiye’de bunlar normal’ diyeceksiniz fakat AKP ile birlikte kamu kurumlarıyla içselleştirilmiş liyakatsizlik, rüşvet skandalları o kadar çoğaldı ki, aksini gördüğümüzde işini layıkıyla yapan bir yetkilinin nadir görüldüğünü konuşuyoruz. Faillerin iktidar ile ve ya çeşitli kriminalize siyasi suç çevreleriyle olan yakınlıkları nedeniyle güçlerini yaptıkları katliamları örtmek için kullananların aldıkları cesaret de buradan gelmekte. Elbette siyasi bağlantıları olmayan failler için de yoksulluğun derinleşmesi, vahşileşen şiddet olgusundan söz etmek mümkün. Tam da bu nedenle Şule Çet davası emsal bir davaydı. Kadınlar Şule’nin mücadelesine sahip çıktılar. Biliyoruz ki, kadınlar olarak AKP’nin yarattığı bu düzeni yırtıp atacağız ve başka Nadiraların öldürülmediği bir düzende elbet yaşayacağız.”
 
AKP Şirin Ünal’ı gözden çıkardı, yargılanabilir
 
AYM’den yanıt gelmeyen dosya için ise yeni bir gelişme yaşandı. AKP 28’inci Dönem Genel Seçimleri için Şirin Ünal’ı aday olarak göstermedi. Artık vekillik zırhı olmayan Şirin Ünal’ın yargılanıp yargılanmayacağı merak konusu iken, Müjde bu konuya dair, “Ailenin AYM başvurusu olumlu dönerse, soruşturma dosyası yeniden açılacak ve Şirin Ünal yargılanacaktır. Ancak kadın cinayetlerinin politik olduğunu biliyoruz, verilen kararlar da politiktir. Bu nedenle AKP'nin Şirin Ünal’ıı yeniden aday göstermemesi de Şirin Ünal’dan vazgeçtikleri anlamına da gelmektedir. Ülkemizdeki kadın mücadelesinin gücüne de baktığımızda AYM’den olumlu sonuç beklemekteyiz. Sadece Nadira için değil, yüzlerce kadın için aynı sonucu bekliyoruz” yorumunda bulundu.