‘Doğayla barışık bir yaşam için birlikte mücadele etmeliyiz’
- 20:23 15 Mart 2023
- Ekoloji
İZMİR – Doğanın Çocukları, depremlerle birlikte doğaya yönelik işlenen eko-kırım suçlarına dikkat çekerek, "Doğayla barışık bir yaşam için birlikte mücadele etmeliyiz" dedi.
Doğanın Çocukları, Mereş merkezli depremlerle birlikte doğaya yönelik eko-kırım suçlarına karşı yürüş yaptı. Alsancak Halkbank önünde bir araya gelen Doğanın Çocukları, ellerinde "Deprem yıkımı asbest ile sürüyor", "Çevreyi zehirleyen bakanlık istifa", "Rant hiç bir şey yaşam her şey", "Şirketler için değil, doğa için kararname" ve "Dayanışmayı değil, asbesti engelle" dövizleriyle Türkan Saylan Kültür Merkezi'ne yürüyüş yaptı.
‘Şehirleri betona boğmak istiyor’
Yürüyüş sonrası açıklama yapan Doğanın Çocukları üyesi Emir Saraçoğlu, katliam ve eko-kırım suçlarına karşı olduklarını belirterek, "Depremden sonra bugün Urfa'da yaşanan sel afetinin sonuçları ile birlikte bu konunun tek bir felaket anıyla sınırlı kalmadığını gördük. Doğayla barışık yaşam alanları talebini hep birlikte yükseltmeliyiz. Yıkılan kentleri birer dolar tarlası gibi gören müteahhit akıllı iktidar yayınladığı 126 nolu kararname ile kentleri, sulak alanları hızlı bir şekilde imara açmayı, doğayı ve yıkımın yaşandığı şehirleri betona boğmak istiyor. Bunun yanında bilinçsizce yapılan enkaz kaldırmalarla birlikte oluşan silika ve asbest gibi maddelerin halk sağlığını ne ölçüde tehdit ettiğini biliyoruz" dedi.
‘Birlikte mücadele’
Emir, depremde yalnız bırakılan halkın şimdi de asbetstel zehirletildiğine dikkat çekerek, "Kanser olmak istemiyoruz. Ayrıca kaldırılan molozların Mileyha kuş cennetine, altınözüne dökülmesi, doğanın tahribatına hız kazandırmış ve egemenlerin insan yaşamına düşman oldukları kadar doğaya da düşman olduklarını bir kez daha göstermiştir. Bu nedenle daha büyük doğa tahribatlarına engel olalım. Yaşam zincirleri kuralım. Onurlu, güvenceli ve doğayla barışık bir yaşam için birlikte mücadele etmeliyiz” diye konuştu.
Tüm yurttaşlara yaşam zincirine katılma çağrıda bulunan Emir, taleplerini şöyle sıraladı:
“*Deprem değil rantçı sistem yüzünden ölen, yaralanan be evlerinden olan yurttaşların sesi olmak için yaşam zincirine katıl.
* Yaratılan yıkım sonunda enkazların önem alınmadan kaldırılması asbestin halk sağlıgına bir tehdit oluşturmasına neden oluyor. Biz Aliağa’da İzmir depreminden asbestin halk sağlığa zararlarını iyi biliyoruz.
* Ortaya çıkan molozları hiçbir önemler alınmadan Milehya kuş cennetine, Altınözün’e dökülüyor. Doğayı moloz yığınlarıyla kaplamak isteyen egemenlere karşı yaşam zincirine katıl
* Depremden sonra kurulacak kentleri bir avuç müteahhidin eline bırakmayalım. Mücadelemizi, yaşam zincirimizi bulunduğumuz her alanda büyütelim.
* Egemenlerin bu süreci kendi lehlerine çevirmek için aldıkları kararları tanımayalım, daha büyük doğa tahribatlarına engel olalım.”