'İsyanımızı sokaklarda büyüteceğiz!'

  • 09:05 6 Kasım 2024
  • Güncel
 
Elfazi Toral
 
İSTANBUL - Kamuoyunun gündeminden düşmeyen ve giderek artan kadın ve çocuk katliamlarını “cins kırımı” olarak değerlendiren kadınlar, “Katledilen tüm çocuklar ve kadınlar isyanımızdır. Örgütlü bir hareketin sokaklara yayıldığını görebiliyoruz; mücadelemizi sokaklara taşıyarak isyanımızı büyüteceğiz” mesajını verdi.
 
AKP iktidarının 22 yıllık kadına ve çocuklara yönelik politikalarına karşı kadın mücadelesi sürüyor. Kadınlar, aynı zamanda kayyuma, aileye ve her türden erkek şiddetine karşı topyekûn bir mücadele ağı örme noktasında ısrarcı. Kadınlar, çocuklara yönelik şiddet ve katliamların geldiği boyuta dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘İşkence yöntemiyle kadınlar katlediliyor’
 
AKP-MHP iktidarının kadınlar ve çocuklar üzerinde katliam politikalarını hayata geçirdiğini dile getiren Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genç Kadın Meclisi’nden Şevval Çaşurluk, iktidarın cezasızlık politikalarıyla faillerin ödüllendirildiğini söyledi. “Kadın ve çocuk katliamları erkek egemen devletin doğurduğu bir şeydir,” diyen Şevval Çaşurluk, katliamların politik olduğunu belirtti. Amed’in Çûlî (Tavşantepe) Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybedilen ve 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cenazesine ulaşılan 8 yaşındaki Narin Güran’a dikkat çeken Şevval Çaşurluk, “Yakın bir zamanda Narin Güran katledildi. Faillerin yargılanıp yargılanmadıklarını da medyada gördüğümüz ve haber aldığımız kadar biliyoruz. Yine Edirnekapı’da işkence yöntemiyle katledilen kadınlar oldu. Katletme yöntemlerinin de politize olmayan bir yerden yorumlanmaması gerekiyor. Çünkü kadın bedeninin metalaştırılması, başı koparılarak surlardan atılması çok basit bir katlediliş yöntemi değil, işkence yöntemidir” dedi.
 
‘Jin jiyan azadî sloganı egemenlere bir başkaldırıdır’
 
Çocuk katliamlarını “cins kırımı” olarak değerlendiren Şevval Çaşurluk, “Çocuklar büyüyor ve genç kadınlar, genç erkekler oluyor. Ve mücadelenin içine bir şekilde dahil oluyorlar. Bu, iktidarın da devletin de korktuğu bir yöntemdir. Çocuklar hem Kürdistan’da hem de Türkiye’de politik ortamlarda büyüyorlar. İktidarın korkusu, bu kişilerin politize olması. Bu çocuk katliamlarını da bundan bağımsız ele alamayız. Bu tarz politikalara karşı örgütlü mücadele ile kadınlar olarak her alanda sımsıkı dirsek temasında olmamız gerekiyor. Birbirimizin elini sımsıkı tutmamız gerekiyor. Ulaşamadığımız her kadına ulaşmamız gerekiyor. Evde şiddete maruz kalan kadınlar, emeği sömürülen kadınlar, katledilen kadınlarla sürekli karşılaşıyoruz. Bütün bunları erkek devlet sisteminden bağımsız yorumlayamıyoruz. Bu sisteme karşı, üniversiteler başta olmak üzere, ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganlarını egemen dile bir başkaldırı olarak görüyoruz. Biz kadın mücadelesini ‘Jin, jiyan, azadî’ paradigmasıyla veriyoruz. Enternasyonal mücadeleyi büyütmeyi amaçlıyoruz ve tüm kadınları varoluşun tam merkezine koymak istiyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
‘İsyanımızı sokaklarda büyütüyoruz’
 
Sosyalistler Partisi Kadın Koordinasyonu’ndan Doğa Karakuş da, AKP-MHP iktidarının yaratmış olduğu cezasızlık politikaları sonucu her gün kadınların ve çocukların katledildiğini ifade etti. Kadın ve çocuk katliamlarının, cezasızlık politikalarının birer sonucu olduğunu kaydeden Doğa Karakuş, iktidarın sürdürdüğü katliam politikalarına karşı kadın mücadelesinin önemine dikkat çekti. Doğa Karakuş, “Biz, mücadeleyi daha da büyütmek ve güçlendirmek adına sokaklarda eylemselliklerimize devam ediyoruz. ‘Katledilen tüm çocuklar ve kadınlar isyanımızdır’ şiarıyla bu mücadeleyi büyütüp örgütlü bir hale getirmek için sorumluluk üstleniyoruz. Örgütlü bir hareketin sokaklara yayıldığını görebiliyoruz. Tüm kadınlarla birlikte omuz omuza verip mücadeleyi sokaklara taşıyarak bunun bir parçası oluyoruz. Kadın ve çocuk katliamlarına karşı tüm kadınları sokakta mücadelemizi büyütmeye davet ediyorum. Tüm isyanımızı örgütleyerek mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz” ifadelerine yer verdi.
 
‘Öz savunma haktır’
 
“Kadın ve çocuk katliamları politiktir” sözleriyle yaşanan katliamlara tepki gösteren HDK Emek Meclisi’nden Meral İlker ise Türkiye'de kadınların ve çocukların yaşam güvencesinin olmadığına işaret etti. Meral İlker, “Yaşadığımız derin yoksulluk, çocukların ve kadınların güvensiz yaşamasına sebep oluyor. Yaşadığımız her alan risk altındadır. Biz kadınlar, egemenler için bir sorunuz. Biz kadınlar katledilirken, bu onlara normal geliyor. Çünkü biz bu egemen sistemi kabul etmiyoruz. İsyan ediyoruz. Egemen sisteme karşı ses çıkarıyoruz. Egemenlere karşı yaşamımızın her alanında mücadele etmeliyiz. Öz savunmamızı güçlü yapmalıyız. Erkek şiddetine ve katliamına karşı bulunduğumuz her alanda ses çıkarmamız gerekiyor. İktidarların ve bütün egemenlerin baskılarına rağmen ses çıkarmak, mücadele etmek ve öz savunmamızı gerçekleştirmektir. Çünkü öz savunma haktır; bütün kadınların örgütlenmesi ve mücadele etmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
 
‘Hükümet değişmeli’
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi’nden Fatoş Ekinci, son süreçlerde artan kadın ve çocuk katliamlarını kabul etmediklerini ve bu katliamların bir an önce durdurulması gerektiğini söyledi. Fatoş Ekinci, “Narin Güran olayı daha aydınlatılmadan, daha gündemden düşmeden her gün yeni bir haber ile uyanıyoruz. Her gün yeni bir gündemle gözümüzü açıyoruz. Bir gündem kapanmadan başka bir gündem ortaya çıkıyor. Devlet bunların üzerinde duracağına bizimle uğraşıyor, arkadaşlarımızı gözaltına alıyor ve tutukluyor. Bu şekilde gündemi kapatmaya çalışıyorlar. Her gün kadın cinayetleri oluyor. Artık bütün kadınların sokağa çıkması gerekiyor, kadınlar ve çocukların ölmemesi için. İktidarın gündeminde DEM Parti belediyelerine kayyım atamak var. Kadın ve çocuk katillerine dair gündemi kapatmak için bunları yapıyor. Herkes sokakta mücadele etmeli ve bu hükümeti değiştirmeli” dedi.