Kobanê Davası: Koruduğunuz gizli tanıkların yaşam hakkı değil kumpas hakkıdır
- 13:09 4 Temmuz 2022
- Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası’nda mahkeme heyetinin gizli tanık Mahir’i hafta sonu dinlediği ortaya çıktı. SEGBİS üzerinden yüzü ve sesi değiştirilen gizli tanığın dinletilmesine tepki gösteren siyasetçiler, “Korumak istediğiniz gizli tanıkların yaşam hakkı değil kumpas hakkıdır” dedi.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 14’üncü duruşmasının 5’inci oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü’nde başladı.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü ve tutuklu siyasetçilerin yakınları ile çok sayıda avukat izledi.
Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
Daha önce alınan gizli tanıkların ifadeleri izlettirilmek istendi
Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlanılan duruşmada, mahkeme heyeti önceden SEGBİS ile ifadesi alınan ve hafta sonu dinlediği gizli tanık Mahir’in kayıt altına alınan ifadelerini tutuklu siyasetçilere ve avukatlara SEGBİS üzerinden izlettirilmesini istedi. Mahkeme heyetinin bu kararına avukatlar itirazda bulundu.
‘Yargılananların dışında herkesin yaşam hakkı var’
Mahkeme heyetinin uzun uzun gerekçe okuduğunu ve yaşam hakkından söz ettiğini belirten avukat Özgür Erol, bu mahkemede yargılananların dışında herkesin yaşam hakkı olduğunu kaydetti. Özgür, önceden ifadeleri alınan tanıkların dinletilmesine, “Tek başınıza yargılama yapın o zaman” diyerek tepki gösterdi. Özgür, “Gizli tanıkları yargılananların yokluğunda delil oluşturmuşsunuz. Böylesi bir yargılamayı kabul etmiyoruz ve etmiyorum. Bu usulü reddediyoruz. Tanıkların hukuka uygun ‘ben yaptım’ denilmeden hukuki yollarla yapılmasını istiyoruz. Bu karardan dönmenizi, bu tanıklar dinlenilecekse avukat ve tutukluların huzurunda dinlenilmesini talep ediyoruz” dedi.
Gizli tanıkların bu davanın başından sonuna kadar aleyhte delil üretmek için bir aracı olarak kullanıldığını ifade eden Avukat Cemile Turhallı, gizli tanıkların beyanlarının çarpıtılıp çürütülmesine rağmen mahkeme heyetinin farklı yollara başvurduğunu söyledi.
‘Gizli tanık hayatından korkuyorsa çekilsin’
Kobanê Davası’nda yargılananların ağırlaştırılmış müebbet ile yargılandığını dile getiren Avukat Ruken Gülağacı, hukuka aykırı tanıkların mahkeme heyeti tarafından daha fazla hukuka aykırı bir şekle sokulduğunu kaydetti. Ruken, “ ’Hafta sonu gizli tanığı dinledim soruları gönderin’ diye bir durum yok. Kapatın o zaman dosyayı siz yargılayın biz gidelim. Burada insanların hayatları var. Madem gizli tank hayatı tehlikedeyse o zaman tanıklıktan çekilsin. Bunlar yalan, bize göre bu gizli tanıkların ‘şahıs’ olmadığını düşünüyoruz. Gizli tanık çok korkuyorsa çekilsin, hafta sonu gelip konuşmasın” sözlerini kullandı.
‘Tanıkları gizli yapıyorsunuz heyetinizi de gizli yapın’
Avukatların itirazlarının ardından Edirne Cezaevi’nde bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş konuştu. Mahkeme heyetinin gizli tanıklar noktasındaki kararına şaşırmadığını ifade eden Selahattin, mahkeme heyetini tebrik ederek, “Hukuk adına destan yazıyorsunuz, gizli tanığı koruma altındaki gizli tanığı bir kez daha gizli tanığa alıyorsunuz. Hukuk tarihinde böyle bir yaratıcılık var mı bilmiyorum ama yargılama başladığından beri siz bayağı yaratıcısınız. Aslında hukuksuzluk yapmıyorsunuz, bildiğiniz şeyi yapıyorsunuz. Hukuka davet etsem sizi ‘o nedir’ dersiniz. Bu kabul edilir mi? Mahkemeye tavsiyem şu; heyetinizi de gizli yapın, sizin duruşma salonlarınıza gelmenize gerek yok, biz savunmalarımızı yazılı evlerinize göndeririz. Zaten duruşmalara savunma yapma isteğimiz yok, avukatlara ve halkımıza duyduğumuz saygıdan duruşmalara çıkıyoruz. Siz bugün bariz kanunsuz ara kararınızı yerine getirmede ısrarcı olursanız, ki gizli tanık var mı? yok mu? dinlediniz mi? dinlemediniz mi? onu da bilmiyoruz. Size de güvenmiyoruz. Eğer gizli tanık buraya getirilip dinlenilmeyecekse ben bu davaya katılmayacağım sizi protesto edeceğim” dedi.
Korumak istediğiniz gizli tanıkların yaşam hakkı değil kumpas hakkıdır
Ardından Kocaeli Cezaevi’nde bulunan Diyarbakır Büyükşehir Belediye (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak söz aldı. “Buzlanmış” bir görüntü gördüklerini ifade eden Gültan, “Gizli tanık dinlenme rızasını göstermesine rağmen siz bunu ortadan kaldırıyorsunuz. Yüzü olmayan, sesi olmayan, kişinin ne can güvenliği olacak. Bu artık gülünecek bir durum değil. SEGBİS’teki karanlıkta mı kimliği deşifre olacak. Bütün bunlara karşı bu davanın aktörleri bir bir döküldü. Gizli tanıklar korkmadı, Ahmet Altun korktu. Korunmak istenilen gizli tanıkların yaşam hakları değil eliniz deki kumpas hakkıdır. Saray size bir yetki vermiş siz de bu kumpas açığa çıkmasın diye kendinizi koruma altına alıyorsunuz. Bu kumpas çökecek, bugün bu kararları alanlar hukuk karşısında hesabını verecek. Ortada yaşam hakkını korumak yok, yalanı korumak, kumpası korumak var. Yalanların, dolandırıcılığın önünü kapatmaya çalışıyorsunuz. Dinlediğiniz, bütün yalanların ortaya çıkmış ‘sözde’ tanıkların beyanlarına dair söz kurmadan, siz bu yalanları kapatacak bir durumla karşımıza çıktınız” sözlerini kullandı.
‘Başımız dik’
Mahkeme heyetine, “Eğer biraz olsun kişiliğine saygınız varsa bu davayı böyle sürdürmekten siz imtina edersiniz” diyen Gültan, “Her gün size bir talimat geliyor, zor durumda olan sizsiniz. Bizim başımız dik alnımız açık. Barışı, demokrasiyi, kadınları savunduk bin kere daha savunuruz. Ama siz yediğiniz fırçalardan aldığınız talimatlardan perişan olmuş haldesiniz. Böyle gitmez biz bu kumpası çürüttükçe sizin başınıza yeni senaryolar çıkarıyorlar. Soru sorma hakkım olmayan bir yerde olmayacağım. Savunma hakkımı, soru sorma, tanık dinleme hakkımı kısıtlıyorsunuz. Burada neden oturuyorum o zaman. Bunu kabul etmiyorum” diye belirtti.
‘Davanın karakteri yok’
Ardından HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, konuştu. Savunmanın bütün haklarının gasp edildiğini belirten Figen, “AKP sarayın hukuk sistemindeki son icadıdır. Yargılananları savunmasız bırakmak için icat edilmiş şey. Bu davanın siyasetten ve hukuken tükenmişliğin önüne geçmek için alınan bir karar. Yargılama yapmıyorsunuz, doğrudan yasama erkinin bir uzantısı gibi davranıyorsunuz. Yeni bir yasa çıkardınız, yasallığınıza aldığınız, bütün doğruları değiştirerek, kendi yasalarınızı yapıyorsunuz. Baştan itibaren bu yargılama bir kanunsuzluk ortaya çıktı. AKP ve MHP iktidarı bir kanunsuz durum ortaya çıktı. Yargı da kanunsuzluğun hüküm sürdüğü mekanizmaların başında geliyor. Sizde size tanınan lüks hakları kullanarak bu kanunsuzluğun uygulayıcılarısınız. Davayı kurtarmaya çalışıyorsunuz ama dava çöktü siz görüntüyü kurtarmaya çalışıyorsunuz. Bu davanın karakteri karaktersizlik. Hukuki olarak bir karakteri yok. Dünyadaki hangi emsalle benzetiyorsunuz. Hiçbir karakteri yok, karakteri olmayan insanın halkta karşılığı olmadığı gibi karakteri olmayan davanın da karşılığı olmaz” şeklinde konuştu.
‘Tehlikeli terör örgütü’ dedikleriniz size dün cevap verdi’
En son dinlenilen tanıkların söylemlerinin ortada olduğunu hatırlatan Figen, şunları dile getirdi: “Elinizdeki ağır toplar bile elinizde patladı. En ana tanıklarınız iftiracılardı. Bu tanıklar MİT elemanı mıdır? Var mı yok mu bilmiyoruz. Tanıklarınız bizi görünce kimyaları bozuluyor. Çünkü o kadar yalan söylüyorlar, dayanacak bir yanları yok. Bir dakika önce söylediği şeyi bir dakika sonra hatırlamaz mı? Her şeyleri yalan. Bizi görüyor, kimyası bozuluyor. Kapalı kapılar arkasında yazılan değil bu senaryolar, karşılarında gerçek var. Halkların, kadınların gerçeğiyiz. Yüzümüze bakacak yüzleri yok, biz biliyoruz bunları siz bilmiyorsanız kendi halinize yanın. Bize soru sordurtmuyorsunuz, buna rağmen iki soru karşısında tanıklarınız devrilip gitti. Bizden tanık kaçırıyorsunuz, tanık koruduğunuz yok. Aslında birilerinin bizi bu sistemden koruması gerekiyor. Her gün yeni bir kumpas aşamasıyla karşı karşıyayız. Tanık koruma programını tanık kaçırma programına dönüştürdünüz. İnsanlık adına utanıyoruz. Cenazeye suni teneffüs yapıp diriltmeye çalışıyorsunuz. Neden tutarlı olmuyorsunuz? Biz ne yaptıysak savunuyoruz. Sizden hukuk, adalet beklemiyoruz sadece bir parça tutarlı olmanızı istiyoruz. Daha düne kadar tanıklarınızın yüzlerini buzluyordunuz, şimdi mahkemeyi tamamen buzluyorsunuz. Önceden düşmanımızın gözüne bakardık, şimdi hasımlık zihniyeti bile yok. Mahkeme, yargı, adalet hepsi buzlanmış. Hiçlik durumu karşısında söyleyecek sözlerimiz, halkımıza söylenen sözlerdir. Bize diyorsunuz ‘tehlikeli terör örgütü’ Tehlike diyerek söz ettikleriniz size dün cevap verdiler. Dün o parti ‘ben varım siz kimsiniz’ dedi. Bu saray saltanatına söyledi. Dün söylenen o sözlerin arkasındayız. Size kimse bu hakkı vermedi onu da siz yazdınız. Bugünlerin tadını çıkarın, son gülen halk olacak, son gülen bu halkın haklılığı ve masumiyeti olacak. Bizi iftiracılarınızdan koruyacak zenginler, saraylar yok. Halkımızın gücü var ve bu güç yenilmez.
Bu davanın gidişatını HDP’nin barış ittifakı belirleyecek
Asıl tehlikeli olan, sizin bize ilan ettiğiniz karardır. Bu kararı veren başta siz olmak üzere karar verici organlardır. Çok tehlikeli işler bunlar. Halkımıza ve bize karşı tehdit oluşturuyorsunuz. Başımıza ne geleceği noktasında güvencemiz yok, her gün yeni bir tehlike ile yüz yüzeyiz. Sadece bu karar yargı sistemi açısından değil, bu kumpas davasını kuran zihniyet her şeyi yapabilir. Bize karşı her şeyi yapabilir. Bu aşamadan sonra böyle bir hukuksuzluğu kabul etmiyorum. Önümüze koyduğunuz şeyi izleyecek bir durumu da yok. Açacağınız kaydı dinlemeyeceğim. Bundan sonraki aşamada sizin usulsüzlükleriniz değil, siyasi mücadele belirleyecek, HDP belirleyecek, kadınlar ve gençler belirleyecek. Bu davayı bırakmışsınız, direksiyonu bırakmamaya çalışıyorsunuz. Bu davanın gidişatını halklarımızın siyaseti, özgürlüğü ve barışı belirleyecek. En başta HDP’nin barış ittifakı belirleyecek.”
‘AKP iktidarında vicdan ve ahlak var mıdır?’
Daha sonra Kocaeli cezaevinde bulunan Gülser Yıldırım söz aldı. Gülser, itirazını Kürtçe dile getirdi. İlk olarak, dün gerçekleşen HDP’nin 5’nci Olağan Kongresi’ni kutlayarak konuşmasına başlayan Gülser, “Bu haksızlığı kendinize yapmayın. AKP gençliği ve polis karşı karşıya geldiği zaman polis görevinden atılır. Bunları ezbere söylemiyoruz, yaşanılan şeyler. Bugün her şey AKP iktidarına hizmet ediyor. Bir Kürt kadını olarak, bizim yürüttüğümüz siyaset, yaptığımız işlerin tamamı halkların kardeşliği üzerinde. Vicdanımız rahat, yürüttüğümüz siyaset insani değerler üzerinde. Halkın cebini zenginler için boşaltmayız ama bugün ki iktidar bugün halkın cebinden çalıyor. İnsani ve ahlaki bedeller ne olursa olsun barışı savunacağız. Buna karşı gelenlerde yalancılardır, halkın gözünün içine baka baka halkın cebinden çalanlardır. Ninem şunu söylerdi; Hz. Muhammed'e sorarlar ‘iman’ nerededir. Hz. Muhammed ‘iman vicdandır’ der. Hz. Muhammed’e yeniden 3 kere aynı şeyi sorarlar Hz. Muhammed İman vicdandır der. Şunu sormak istiyorum; AKP iktidarında vicdan ve ahlak var mıdır?” dedi.
‘Elimizde kağıt kalem dışında ne var’
Ardından HDP eski parti sözcüsü Günay Kubilay söz aldı. Gizli tanıkların olduğu yerde açıklık olmadığını ifade eden Günay, mahkeme heyetine, “Siz de çok açık hatalar yapıyorsunuz” dedi. Günay, “Bir kere davada düğme yanlış iliklendi ve öyle devam etti. Bir gizli tanık neden ikinci kere gizlenme ihtiyacı duyar? Ortada hakikaten yaşamsal bir tehlike var mı? Daha önceki gizli tanıkların dinleme yöntemi, fiziksel görüntü ve orijinal görüntü vermiyordunuz. Aradaki fark gizli tanığı sorgulamadan kaçırıyorsunuz. Bu konuşmalar olmasaydı, bize fiziksel görüntüsü ve orijinal sesi olmayan birini dinletecektiniz. İnanılmaz bir komplonun içerisindeyiz. Elimizde kağıt kalem dışında ne var. Mekanik dinlediğim bir şeyden soru sorma hakkım olsa ne olur olmazsa ne olur. Bu mesele naif bakılacak bir durum değil. Bu dava emniyetin istihbarat elemanlarından sık izliyorum. Hayatımda böyle bir şey görmedim, böyle olamaz” ifadelerini kullandı.
Duruşmaya bir saat ara verildi.