Pervin Buldan: Çözüm gücü biziz, sözümüz var!
- 12:10 3 Temmuz 2022
- Siyaset
ANKARA - HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Kürt sorununun ülkeye 100 yıl kaybettiren bir hakikat olarak siyasetin önünde durduğunu belirterek, “Çözüm gücü biziz, sözümüz var. Her gün adaletsizlik üreten, gaspçı, kayyımcı, hukuk talancısı iktidarı kesinlikle göndereceğiz” dedi.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 5’inci Olağan Büyük Kongresi, Serhat’tan, Botan’dan, Diyarbakır’dan, Ege’den Marmara’ya on binlerin akın ettiği Ankara Spor Salonu’nda coşkuyla devam ediyor. Kongrede HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, salonun alkış ve zılgıtları arasında kürsüye geçti.
Pervin Buldan’dan selamlama
Uzun süre alkışlar ve sloganlar eşliğinde konuşmasına başlayan Pervin, “Mücadelemizi omuzlayarak bugünlere taşıyan değerli halkımız merhaba. Direnişi ve mücadelesiyle yaşamı var eden Deniz Poyraz’ın yoldaşı sevgili kadınlar merhaba. Özgürlük yürüyüşünün genç umudu sevgili gençler merhaba. Sevgili barış anneleri, Cumartesi anneleri, tutsak anneleri merhaba. Alın teri mücadelesiyle harami düzene meydan okuyan değerli emekçiler merhaba. ‘Hak insanda, insan hakta’ diyen değerli Alevi Canlar merhaba. Siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin, demokrasi güçlerinin kıymetli temsilcileri merhaba. Partimizin değerli emektarları, sevgili yoldaşlarım merhaba. Yurt içi ve yurt dışından bizleri onurlandıran saygıdeğer konuklar ve basının değerli emekçileri, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Görkemli kongremize hoş geldiniz. Bize güç verdiniz, onur verdiniz. Hepiniz hoş geldiniz, coşkunuz gücümüze güç kattı. Buradan cezaevlerinde insanlık onuru için direnenlere, kadın yoldaşlarımıza ve sürgünde mücadelesini sürdüren tüm arkadaşlarımıza sevgilerimi, saygılarımı gönderiyorum. Mücadelemizde yitirdiğimiz ve bıraktıkları onurlu mirasla yolumuzu aydınlatan tüm değerlerimizi saygıyla ve minnetle anıyorum” dedi.
Newroz coşkusu salona taşındı
“Bugün güneş bir başka güzel doğdu” diyen Pervin, sözlerini şöyle sürdürdü: “8 Mart’ın, Newroz’un ve 1 Mayıs’ın coşkusunu bugün bu salona taşıdınız. Karanlığa inat yarattığınız bu coşku seliyle, bugün burada yeni bir tarih yazdınız. Ne mutlu size, ne mutlu bize, ne mutlu hepimize. Herkes bu salondaki büyük değişim iradesine iyi baksın. Geleceği kuracak güç, işte burada, bu salondadır. Bu ses, ‘gümbür gümbür geliyorum’ diyen halkların değişim sesidir. Herkes bu salondaki halkların rengine iyi baksın. Buradaki irade, Kürt’ün de Türk’ün de Alevi’nin de Ermeni’nin de Arap’ın da Çerkez’in de Süryani’nin de Êzidî’nin de Rum’un da Laz’ın da Hristiyan’ın da Musevi’nin de Roman’ın da Pomak’ın da eşitçe birlikte yaşam sözleşmesidir.
Demokrasi köprüsü
Bugünlere kolay gelmedik. Engelleri, barajları, korku duvarlarını yıka yıka geldik. Komploları, kumpasları ve darbeleri aşa aşa geldik, gelmeye de devam edeceğiz. Bir an bile mücadelemizden vazgeçmedik, kimsenin önünde diz çökmedik, kimsenin önünde boyun eğmedik. Demokrasi yürüyüşümüzle Edirne’den Hakkâri’ye demokrasi köprüsü olduk. Tarlada, fabrikada, atölyelerde kadın yoksulluğuna karşı mücadele eden kadınlarla birlikte alın teri olduk. Herkes için adalet diyerek, adalet arayanların sözünü omuzlarımızda taşıdık. Her bir inanç ve kimlik için eşit yurttaşlık dedik, Alevilerle birlikte Can olduk. Ezilenlerin, engellilerin, mültecilerin, çocukların sesi ve sözü olduk. Yalnız değilsiniz, HDP var dedik.
Çözüm gücü sizlersiniz
Parlamentoda yürüttüğümüz çalışmalarla başka bir Türkiye’nin mümkün olduğunu gösterdik. Herkese bunu izah ettik. Her gün büyüttüğümüz kadın mücadelemizle, siyasette eşit temsiliyetin yollarını ve kanallarını açtık. Bir kadın partisi olarak; kadın muhalefetini demokratik siyasetimizin temel gücüne dönüştürdük. Meydanlardan parlamento kürsüsüne kadar her yerde onurlu barış siyasetinin en güçlü sesi olduk. Bunca direniş ve mücadelemize dayanarak diyoruz ki evet sözümüz var, çözüm biziz, değişim gücü biziz. İşte o güç sizlersiniz. Gücümüz, ülkenin her sorununda söz söyleme ve çözüm üretme fikriyatımızdır. Umudu ve cesareti nasıl ayakta tutmayı başardıysak, yeni yaşamı da inşa etmeyi mutlaka ama mutlaka başaracağız. Halkımızın bize verdiği siyasal gücü, her şart altında sonuna kadar kullanacağız. Zalim iktidara karşı her şart altında mazlumların yanında olmaya devam edeceğiz. Bizlere emanet ettiğiniz iradeyi en güçlü şekilde temsil etmek ve sizlere layık olabilmek için mücadelemizi daha da büyüteceğiz. Her yere sesimizi ve sözümüzü ulaştıracağız. Herkesin elini tutacağız. Ayrımcılığa ve haksızlığa uğrayan herkesi HDP’de buluşturacağız.
Demokratik zafer
HDP’ye yönelik herkesin beklentisinin ve umudunun giderek arttığını biliyor ve görüyoruz. Büyüyen demokrasi ittifakımız ve Kürdistani partilerle olan ittifakımız, umudu daha da büyütmektedir. Bunun için demokratik siyasetteki çözüm rolümüzü, en güçlü şekilde oynayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Bu final dönemini halklarımızın demokratik zaferine mutlaka ama mutlaka dönüştüreceğiz. Bir kez daha sizlere söz veriyoruz. Başarılarımıza yeni başarılar eklemeye elbette devam edeceğiz.
Tecritte ısrar, çözümsüzlüğe hizmettir
Değerli halkımız, kıymetli misafirler, zaman ileriye ve yeniye doğru ilerlerken, AKP zihniyeti ise, inkâr ve bastırma politikasıyla ülkeyi geriye götürmekte ısrar etmektedir. Bu coğrafyaya 100 yılını kaybettiren Kürt sorunu, bir hakikat olarak ülkenin ve siyasetin önünde durmaktadır. Kürt sorununun çözümsüzlüğü, cumhuriyetin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engellerden biridir. ‘Bir haftada çatışma ihtimalini ortadan kaldırırım’ diyen Sayın Öcalan’ın çağrısına ağır tecritle karşılık verilmesi, çözümsüzlük kaosunu daha da büyüttü. Tecritte ısrar, İmralı sistemiyle Türkiye’yi siyasi ve ekonomik olarak her yönüyle kontrol altında tutan uluslararası çözümsüzlük ve komplo aklına hizmet etmektedir. Bu yanlış yoldan bir an önce dönülmeli ve tecrit sonlandırılmalıdır. Bir kez daha diyoruz ki; bir yüz yıl daha aynı acılarla böyle devam etmeyecektir.
Savaşla Kürt sorununu ortadan kaldıramayacaksınız
Savaş ve ilhak politikalarınızla, Kürt karşıtı dış politikanızla, Kürt sorunu gerçeğini ve Kürt halkının kazanımlarını ortadan kaldıramayacaksınız. Ortadoğu ve Suriye sizin Kürt düşmanlığı zihniyetinizle değil, Kürt halkının birlik iradesiyle ve bir arada yaşadığı halklarla kurduğu demokratik ittifakla şekillenmeye devam edecektir. Kürt halkının demokratik siyasetteki kararlılığı ve Türkiye demokrasi güçleriyle omuz omuza yürüttüğü büyük demokrasi mücadelesi bu ülkenin ortak geleceğinde kesinlikle belirleyici olmaya devam edecektir. Tarih de rüzgâr da bizden yanadır. Buradan diyoruz ki; çözümün yolu demokratik uzlaşı, özgür siyaset ve evrensel hukuk temelinde diyalog ve demokratik müzakeredir. Çözümün adımları, eşit yurttaşlıktır, anadilde eğitimdir, güçlü yerel demokrasidir ve yargı sisteminin yarattığı tüm tahribatların giderilmesidir. Çözüm yeri; diyalog ve siyasal mutabakat zemini olan parlamentodur.
Çözüm fikriyatı HDP’dedir
Bu demokratik yol ve yöntemleri, ülkenin geleceği adına siyaset yürüten herkesin ortak sorumluluğu olarak görüyoruz. Çözümsüzlük siyasetlerine karşı ülkeyi bu çatışma ikliminden çıkaracak gerçek çözüm fikriyatı bizdedir, HDP’dedir. Çözüm biziz, çözüm halkımızdır, çözüm sizlersiniz. Çözüm, demokratik uzlaşıyla müzakereci bir yöntemden geçiyor. Önceki deneyimlerimizden de aldığımız güçle, bu meselenin her aşamasında güçlü rol oynamaya sonuna kadar kararlıyız ve hazırız. Meydanı; çatışmacı siyasete asla bırakmayacağız. Yaşam siyasetini ve barış ihtiyacını savunan çözüm fikriyatımızı, siyasetin ve toplumun temel gerçeğine dönüştürme konusunda sonuna kadar kararlıyız. Çözmeyen siyasetlerin dönemi kesinlikle kapatılacaktır ve Halkların Demokratik Partisi’nin dönemi başlayacaktır.
Bu ülkenin sahibi halklardır
Değerli emekçi halklarımız, AKP-MHP rant ve talan iktidarı, yarattıkları büyük ekonomik buhranla Türkiye’yi milyonların açlık sınırında yaşam savaşı verdiği bir sefalet ülkesi haline getirdiler. Kamu kaynaklarını bir bir kendi özel servetlerine dönüştürdüler. Yolsuzluk çarkını merkezden yerele kadar her yere yaydılar. Zam ve vergi furyasıyla halkın cebine ve sofrasına çöktüler. Milyonları, ekonomik güvencesiz bıraktılar. Bu iştahlı talancılara diyoruz ki; sizler gidicisiniz ve sizler gideceksiniz, bu ülkeyi halklar yönetecek, HDP ve ittifakları yönetecek. Bu ülkenin sahibi var, bu ülkenin sahipleri biziz, emekçi halklarımızdır. Bu harami düzene karşı bizler tertemiz aydınlık bir ülkeyi mutlaka inşa edeceğiz. Ülkenin ekonomik kaynaklarını, yağmacıların emrinden çıkartıp, halkların hizmetine sokulması için değişim gücümüzü sonuna kadar kullanacağız.
Tüm gücümüzü seferber edeceğiz
Herkesin hakça bölüştüğü, emeğinin karşılığını aldığı, üretenin, emekçinin söz ve karar sahibi olduğu, kadın yoksulluğunun son bulduğu müreffeh bir ülkeyi ve sosyal devleti, sosyal adaleti hep birlikte tesis edeceğiz. Bunun için halkı yolsuzluk ve sömürü çarkından bir an önce kurtaracağız. ‘Aç yatmak istemiyorum’ diyen çocukların çığlığı, ‘Geçinemiyoruz’ diyen milyonların büyüyen öfkesi, ‘Yeter artık bu iktidardan kurtulmak istiyoruz’ diyen milyonların değişim talebi bizim omuzlarımızdadır. Sözümüzdür: Asgari yaşam değil, insan onuruna yaraşır bir yaşamın sağlanması için en güçlü mücadeleyi yürüteceğiz. Sistemi değiştirmek için tüm gücümüzü ve imkânlarımızı seferber edeceğiz. Omuz omuza vereceğiz ve birlikte başaracağız.
Demokrasi güçleri kumpaslara izin vermeyecek
Adaletsizlik, hukuksuzluk, parlamento ve siyaset üzerindeki iktidar vesayeti, halk iradesini gasp eden kayyım rejimi, cezaevlerindeki ağır işkence ve neden olunan ölümler, kumpas davaları, Özgür Basına yönelik sansür girişimleri, kadına yönelik her türlü şiddet ve gençlerin ömrünü çalan uygulamalar, demokratik hakların kullanımına yönelik yasaklar, yakıcı sorunlar olarak karşımızda durmaktadır. Avrupalı dostlarımız da buradalar. Son yıllarda güvenlikçi, askeri politikaların, pazarlıkların sürekli ön plana çıkması, AB’nin temelini oluşturan evrensel hukuku, temel insan haklarını ve demokratik değerleri geri plana itti. Bu tablodan bir an önce çıkılması ve demokratik değerler sistemine dönülmesi temel beklentimizdir. Uluslararası alanda demokrasiyi geri plana iten yaklaşımları fırsat bilen AKP-MHP iktidarı, hukuksuzluk rejimiyle ve siyasi kumpas davalarıyla ülkeyi dizayn etmeye çalışmaktadır. HDP ve demokrasi güçleri mücadelesiyle buna asla vermeyecektir.
Adalet mücadeleleri
Adaletsizlik karanlığının Türkiye halklarının geleceğini teslim almasına kesinlikle izin vermeyeceğiz ve bunun önüne bir barikat çekeceğiz. Bugüne değin tüm adaletsizliklere karşı büyük direndik. Aldığımız bu güçle, gerçek ve onarıcı bir adalet düzeninin kurulması mücadelesini de aynı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Söz veriyoruz: Gezi aileleri için, 480 gündür direnen Emine Şenyaşar için, Cumartesi Anneleri için, Çorlu Aileleri için, Soma Aileleri için, Roboski Aileleri için, Adalet Nöbeti’ndeki tutuklu anneleri için, erkekler tarafından katledilen ve şiddete uğrayan tüm kadınlar için, adaleti aranır değil, yaşanır hale getireceğiz. Çözüm gücü biziz. Sözümüz var. Sorunu kaynağında çözeceğiz. Her gün adaletsizlik üreten, gaspçı, kayyımcı, hukuk talancısı iktidarı kesinlikle ama kesinlikle göndereceğiz, göndereceğiz, göndereceğiz.
Değişimin arifesindeyiz
Değerli halkımız, büyük değişimin arifesindeyiz. Hukukla ve halkın gerçekleriyle bağı kalmayan, Saray saltanatından illallah eden herkes, yeni bir geleceğin hayalini kurmaktadır. Türkiye’nin ihtiyacı; çoğulcu, katılımcı demokratik bir sistemdir. Güçlü yerel demokrasidir. Geniş yetkiye sahip, çoğulcu bir parlamentodur. Biz bu sistemin inşasını hedefliyoruz. Evet, önümüzde önemli bir seçim süreci var. Bu seçimler, kimin cumhurbaşkanı ya da başbakan olacağı seçimi değildir. Asıl mesele; kriz üreten bu sistemin değiştirilmesi ve demokratik eşitlikçi yeni bir düzenin kurulması meselesidir. HDP bu seçimlerin ve sonrasındaki sürecin temel belirleyenidir. Yeni dönemin siyasal gücüdür. 27 Eylül deklarasyonumuzda ilkelerimizi, nasıl bir gelecek hedeflediğimizi net bir biçimde ortaya koyduk. Aynı noktada olduğumuzun altını bir kez daha önemle çiziyorum.
Üçüncü Yol
Biz, halkımızın ve ülkenin gündemindeki yakıcı sorunlara ve bunların kalıcı çözümüne odaklıyız. Şunu da net olarak ifade etmek isterim ki; Türkiye halkları, kriz iktidarına da restorasyon siyasetine de asla mahkum ve muhtaç değildir. Sistemi değiştirme iddiasında değil, iktidarı ele geçirme hedefinde olan bir siyaset, asla yeni bir gelecek sunamaz. Kendisini yeni bir gelecekte görmek isteyenlerin duracağı yer, duracağı çizgi, Halkların Demokratik Partisi’dir. Herkes şunu çok iyi bilmelidir ki; HDP, salt nehri geçmek üzere yapılan hiçbir siyasi hesapta köprü olmayacaktır. Bizler başka bir yol var diyoruz. O yol da HDP’nin kararlılıkla savunduğu üçüncü yoldur. Bu da tüm demokrasi güçleriyle birlikte yol alacağımız Türkiye’nin demokrasi ittifakıdır.
Mücadele ortaklığı
Demokrasi ittifakı; aynı zamanda savaş karşıtı mücadele ortaklığıdır, emeğin mücadele birliğidir, kadınların mücadele ittifakıdır, gençliğin özgür ve güvenceli yaşam ittifakıdır, doğa talanına karşı ekoloji ittifakıdır, halklar ve inançların eşit yurttaşlık ittifakıdır, sivil toplumun, engellilerin, ezilenlerin hak ve eşitlik ittifakıdır. Demokrasi ittifakı, tarihsel bir mücadele ortaklığıdır. Cumhuriyeti güçlü demokrasiyle buluşturma kararlılığıdır. Bu ittifakı; tüm toplumsal kesimler adına geleceğin güçlü bir teminatı ve sigortası olarak görüyoruz. Önümüzdeki dönem demokrasinin kurulması sürecinde en güçlü rolü oynayacak olan, demokrasi ittifakıdır. Bunun için; en geniş katılımla siyasal ve toplumsal temsiliyeti parlamentoya taşımamız, güçlü demokrasinin inşası ve hak temelli yeni bir toplumsal sözleşmenin yapılması için hayati önem taşımaktadır. Ülkedeki bütün halkların, kimliklerin, eşit yurttaşlık haklarını, kadınların eşitlik ve özgürlük haklarını güvence altına alan çoğulcu demokratik bir anayasayı demokrasi ittifakıyla birlikte yapacağız.
İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayacağız
Buradan bir kez daha söz veriyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ni yaşatacağız ve mutlaka uygulayacağız. Kadınlara bir kez daha söz veriyoruz. Her ağaç nasıl kendi kökleri üzerinde yaşam buluyorsa, her aidiyet de anayasal güvence altına alınmış haklarıyla varlığını devam ettirecektir. Yarına dair sözü olan, eşit, birlikte yaşamdan yana olan herkesi, tüm toplum kesimlerini, demokratik örgütlenmeleri Demokrasi İttifakı’nda buluşmaya çağırıyoruz. Bu güçlü temsiliyetle hem parlamentoyu gerçek çözüm zeminine dönüştüreceğiz hem de yarınları şekillendirecek kurucu sözün, kalıcı çözümlerin sahibi olacağız. Anadolu ve Mezopotamya halklarının yeni yüzyılını güçlü demokrasiyle ve onurlu barışla mutlaka buluşturacağız.
Ortak geleceğin belirleyicisi kadınlar olacak
Sevgili kadınlar, kadın yoldaşlarım, hem direnen hem de yaşamı inşa eden biz kadınlarız. Yöneten de biz kadınlar olacağız. Kadınların kurucusu olmadığı hiçbir denklem başarılı olmayacaktır. Seçimlerin de ortak geleceğin de belirleyicisi biz olacağız. Kadın ittifakımızla ülkeyi bu karanlıktan çıkartacağız.
Sözünüz sözümüzdür
Sevgili gençler, sizin gücünüz, çözümün gücüdür. Sözünüz, sözümüzdür. Büyük değişimi sizinle başaracağız. Yeni dönemin mimarı sizler olacaksınız, sizleri ayrıca sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Değişim isteyen herkesi büyük yürüyüşümüzde birlikte olmaya, yan yana durmaya ve büyük kazanmaya çağırıyorum. Sözlerime son verirken; geçen 2 yıllık süreçte çalışmalarımıza sımsıkı sarılan ve mücadeleye emek veren, katkı sunan, bugünlere gelmesine büyük katkıları olan tüm yönetici arkadaşlarıma huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Çözüm biziz, sözümüz var diyorum. Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Hepinizin ve hepimizin yolu açık olsun. Hızır yardımcımız olsun. An serkeftin, an serkeftin, serkeftin ya me ye, jin jiyan azadi.”
Mithat Sancar on binleri selamladı
Kongrede konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da on binleri Kürtçenin Kirmancî ve Kirmançkî lehçeleri ile Arapça, Türkçe, İngilizce ve Almanca selamlayarak sözlerine başladı. HDP siyasetinin direniş geleneğine dayandığını kaydeden Mithat, “Ama biz yalnızca bir direniş hareketi değiliz. Biz aynı zamanda yeni yaşamı, özgür geleceği inşa etmeyi hedefleyen hareketiyiz. Direniş ve inşa bir birinden ayrılmaz hedeflerimizdir. Şimdi inşa zamanı. İnşa etmek istediğimiz ‘yeni yaşam’, bu ülkenin yüz yıllık sorunlarından orta ve kısa vadeli sorunlarına kadar, her türlü meseleye kapsamlı, köklü ve kalıcı çözümler içeriyor. Türkiye’deki egemen anlayış ve geleneksel siyaseti, bu denli radikal bir muhalefetle, bu denli olgun, istikrarlı, kararlı bir siyasetle, ve bu denli inanmış bir örgütlü mücadeleyle tarihinin hiçbir döneminde karşılaşmadı. HDP’den duyulan rahatsızlığın temelinde, eşitsizliğe dayalı, tekçi, otoriter, sömürücü, soyguncu, talancı düzenlerine yönelik en güçlü alternatif olmamız, onları ürkütüyor, telaşlandırıyor. O nedenle var güçleriyle bize saldırıyorlar, susturmaya çalışıyorlar, yok etmeye çalışıyorlar. Boşuna uğraşıyorlar. On yılların birikimi, başta Kürtler olmak üzere birlikte yürüdüğümüz halklar, demokrasi güçlerinin kararlılığı bütün planları boşa çıkardı” dedi.
Yüzleşme çağrısı
Mithat, konuşmasında şunlara yer verdi: “Hep yüzleşme, hakikat diyoruz. Bu hakikatin de mutlaka görülmesinde ısrar ediyoruz. Çözümdeki ısrarımız yalnızca Kürtlerden kaynaklanmıyor. Tarihsel tecrübe olan, çok boyutlu meselenin kendisini görüyoruz. Çünkü Kürt sorunun demokratik yollarla çözülmesinin inkar ve imha politikalarından vazgeçilmesi demektir. Sürekli barış diyoruz, ısrarla büyük barışı savunuyoruz. Barış ölüme ve ödürmeye karşı yaşamı ve yaşatmayı, yıkıma karşı inşayı savunmadır. Biz barış istiyoruz. Bunun önündeki en büyük engel HDP’ye düşmanlık siyasetidir. HDP’ye yaklaşım, Kürt sorununa yaklaşım, özgürlüğe ve demokrasiye yaklaşımın temelinde oluyor. Bizim bu kesimlerin hepsine çözüm önerilerimiz var. Biz bu yola çıkarken, halklarımıza söz verdik. Bu nedenle kongreimizin şiarı, çözüm biziz, sözümüz var.
Kürt sorunun demokratik çözümü tüm siyasi partilerin, toplumun tüm kesimlerinin en geniş şekilde inisiyatif üstlendiği bir barış sürecinden söz ediyoruz. İşte bu bizim bugüne kadar yapılan bütün süpekülasyonlara karşı en büyük cevabımızdır. Meclis sürecin güvencesini oluşturacaktır. Katılımcılığı mümkün kılacaktır, bunlar olmadan barış süreçlerini çözüme götürmek, kalıcı kılmak mümkün değildir. Birkaç adım atılabilir. Bizler öteliyoruz. Birkaç başlık sayacağım, böyle bir süreç için atılacak adımlar yolu açacaktır.
Tecride son verin
Değerli yoldaşlar, seçimler yaklaştıkça Kürt sorununun, en başta iktidar tarafından kısır siyasi hesapların ve ikbal senaryolarının aracı haline getirilmek istendiğini görüyoruz. Bu bağlamda, son dönemde, İmralı’da uygulanan mutlak tecritle ilgili tartışmaların alevlendiğini görüyoruz. Hükümeti buradan uyarıyoruz, tecrit üzerinden oyun oynamayın, tüm ülkeyi ve bölgeyi ilgilendiren bu denli önemli ve hassas bir meseleyi siyasi ikbal ve iktidar hedeflerinize alet etmeyin. İmralı adına söz kurmayın, halkı yanıltarak afaki gündemler yaratmayın. Tecride son verin, Abdullah Öcalan’ın ne düşündüğünü kamuoyunun öğrenmesini sağlayacak ve esasen hakkı olan imkanları sağlayın.
Muhalefete çağrı
Diğer muhalefet partilerine de hatırlatmak isterim: Bu mesele, iktidarın tekeline ve manipülasyonlarına terk edilemeyecek kadar ciddidir ve önemlidir. Barış konusunda belirleyici katkı sağlayacağı geçmişte defalarca kanıtlanmış bir aktörün şimdi de bu rolünü oynamasını mümkün kılacak şartların yaratılmasını muhalefetin ve demokrasi güçlerinin de talep etmesi lazım. Buradan diyorum ki, Kürt sorunu seçim dönemlerinde hatırlanacak ve araçsallaştırılacak bir sorun değildir. Her kim ki bu meseleyi siyasi hesapları için kullanmayı düşünürse büyük yanılır, büyük kaybeder. Her kim oy için bu mesele üzerinden milliyetçilik yarışına girer, halkların çözüm taleplerini yok sayarsa, büyük kaybeder, büyük çözülür.”