Safiye Alagaş: İçeride dışarıda her yerde hakikati yazmaya devam edeceğiz

  • 15:52 1 Temmuz 2022
  • Güncel
HABER MERKEZİ - Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Haber Müdürümüz Safiye Alağaş, “Bitkisel hayata geçmemizi istiyorlar. Hiçbiri bizi hakikat yolculuğumuzdan geri adım attıramayacaktır. İçeride dışarıda her yerde hakikati yazmaya devam edeceğiz” dedi. 
 
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında 8 Haziran’da gözaltına alınan 22 kişiden 16 gazeteci, 16 Haziran’da “örgüt üyesi” iddiası ile tutuklandı. Tutuklanan gazetecilerden JINNEWS Haber Müdürü Safiye Alağaş, tutulduğu Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nden Evrensel gazetesinin sorularını yanıtladı. 
 
 ‘Haberi neden yaptın’
 
Sabah saat 05.00’da evinin ve ajansı JINNEWS’in basıldığını söyleyen Safiye, “İşyerimizin basıldığına dair hiçbir bilgilendirme yapılmadı. Keza avukatlarımızın da bundan haberi yoktu. Kendi kendilerine kapıyı açıp arama yapmışlar. Ne götürdüklerini dahi bilmiyorum. Bir gün sonra işyerimizin basıldığını avukatlarımızdan öğrendim. Evimde bir saat arama yapıldı. Benim ve kardeşimin telefonu, bilgisayar gibi malzemelere el konuldu” ifadelerini kullandı.
 
 Dosyada gizlilik kararı olduğunu hatırlatan Safiye “8 gün boyunca neyle suçlandığımızı bilmiyorduk. Ne avukatlarımız ne de biz iddiaları veya suçlamaları öğrenebildik. 8 gün boyunca emniyet bize suç üretmeye çalıştı, delil yaratmaya çalıştı. 8 günün sonunda emniyette ifade verdim. Yaklaşık 50 haberi dosyaya koyup tek tek soru sordu. ‘Haberi neden yaptınız? Kim yaptı? Haberi yazan muhabiri tanıyor musun?’ gibi abes ve komik sorular sordular” diye konuştu.
 
Tecrit kelimesi örgüt literatürüymüş!
 
Haberde örgütün kullandığı terimleri kullandıklarının iddia edildiğini söyleyen Safiye, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu iddialardan biri de ‘tecrit’ kelimesi. Tecrit kelimesinin örgüt literatürüne ait olduğu ve bunu örgüt talimatıyla mı haberlerde kullanıp kullanmadığım soruldu. 14 yıllık gazetecilik hayatımda bu kadar abes bir suçlamayla karşı karşıya kalmadım. Eğer öyle ise dünyanın tamamı örgüt üyesi. Özellikle doktorlar, Şebnem Hoca’ma (Şebnem Korur Fincancı) soruyorum: Tecrit ifadesi hangi durumlarda kullanılır? Sizden ricam biraz açıklayın da aydınlansınlar. Biz de bu saçma zulme maruz kalmayayım. Sizlerde tutuklanma nedenlerimizin ne kadar abes olduğunu görüyorsunuz.”
 
‘Araçta ırkçı şarkılar açıldı’
 
Emniyet ifadesinden sonra savcılığa sevk edildiğini ancak savcının, odasına dahi almadan tutuklama talebiyle hakimliğe sevk ettiğini belirten Safiye, “Adliye ve hastane sevklerinde birçok hak ihlaline maruz kaldık. Özellikle araçta ırkçı şarkılar açıp son ses verildi. Polis amiri bizi defalarca tehdit etti. Tehditlerine sessiz kalmadım itiraz ettim bu yüzden tartışma yaşadım” dedi.
 
 Zulüm ilelebet sürmez süremez 
 
Safiye, mektubunun devamında şu ifadelerde bulundu: “Nefes aldırmamak için elinden geleni yapıyor. Şunu herkes bilsin ki bu çırpınışları gidişinin ayak sesleri. Topluma dönük bu korkunç baskı sürecinde gazeteciler toplumun nefes borusu oluyor. Kadınların, gençlerin, çocukların, sosyalistlerin nefes borusu olmaya da devam edeceğiz. Bu iktidar istiyor ki herkes sussun bir tek kendisinin sesi çıksın. Dolayısıyla susmayanlar onu derinden rahatsız ediyor. Bu zulme rağmen hâlâ birilerinin sesinin çıkması iktidarı çılgına çeviriyor. Zulüm ilelebet sürmez, süremez. Bir yerde zaman ‘dur’ diyecektir. İnsanlık ‘dur’ diyecektir. İllaki bitecek bu durum. Tutuklanmış olsak da haklı olmanın gururunu yaşıyoruz. 
 
Hiçbir şey hakikat yolculuğumuza engel olamadı 
 
Yüzyıllardır gazeteciler her türlü haksızlığa maruz kalıyor. Sürgün, katledilme, gözaltı, ceza... Bugün son mağdurları biziz. Bu 100 yıllık süreçte hiçbir şey bizim hakikat yolcuğumuza engel olamadı. Yine de engel olamayacak. Bizim gazetecilik mücadelemiz bir vicdan ve ahlak meselesi. İçini boşalttıkları yasalar adalet terazisinin dengesini bozmuş. Dengesini kaybeden terazi adaleti sağlayamaz. Adalet her yerde can çekişiyor. Belki de ölmüştür haberimiz yoktur. Adaleti katledip vicdanlarımızı da öldürmek istiyorlar. Canımızı alarak bitiremeyeceklerini anladılar. Başka yöntemler denemek istiyorlar. Nedir bu? Vicdanımız tabii ki. Vicdanını yitiren ya da vicdanın sesini kaybeden bir insan yarı ölüdür. Bitkisel hayata geçmemizi istiyorlar. Dediğim gibi hiçbiri bizi hakikat yolculuğumuzdan geri adım attıramayacaktır. İçeride dışarıda her yerde hakikati yazmaya devam edeceğiz.” 
 
‘Bu ülkede yaşayan herkesin sorunu’
 
Gözaltına alındıkları andan itibaren ortaya çıkan dayanışmaya da dikkat çeken Safiye, “Ciddi bir dayanışma söz konusuydu. Bu da bize güç verdi. Anladık ki bu iktidara sessiz kalmayan bir tek biz değiliz. Ülkedeki adaletsizlik bir tek bizim sorunumuz değil. Bu ülkede yaşayan her kesimin sorunu. Özellikle topluma ses olan biz gazetecilerin sorunu. Bu adaletsizliğe sessiz kalanların vicdanı iktidarın eline geçmiş. Vicdanları, adalet duyguları iktidarın elinde can çekişiyor. Unutulmasın ki bu duruma, hukuksuzluğa sessiz kalanlar, yarın öbür gün daha kötü durumlar yaşayacaktır” diye konuştu. 
 
‘Tarihin onurlu sayfalarında yer alacağız’
 
Safiye, mektubun sonunda meslektaşlarına şu çağrıda bulundu: “Ben ve arkadaşlarım dayanışmanın gücüne, ruhuna inanıyoruz. Bizimle dayanışan bütün meslektaşlarıma şunu söylemek istiyorum: Biz haklı olarak kazanacağız. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bizler tarihin onurlu sayfalarında yer alacağız. Peki ya ruhunu çirkinliklere teslim edenler? Belki de tarih onları hatırlamaz dahi. Bütün kadınlara ve meslektaşlarıma bizimle dayanıştıkları için sevgiler. Tabii ki dayanışmanın büyütülmesini bekliyoruz.”