EGEÇEP’ten İliç’te siyanür sızıntısına karşı açıklama
- 15:11 1 Temmuz 2022
- Ekoloji
İZMİR - EGEÇEP, İliçte Anagol Altın Şirketinin sebep olduğu siyanür sızıntısına ilişkin yaptığı çağrıda, madenin tamamen kapatılmasını ve bölgede rehabilitasyon çalışmalarının başlatılmasını istedi.
Ege Çevre Platformu (EGEÇEP) Yürütme Kurulu, Erzincan-İliç’te Anagold Şirketi’nin altın madeninde siyanürlü su borusunun patlayarak Karasu Nehri’ne karışması nedeniyle yazılı açıklama yayınladı.
‘Sızıntı açıklanandan fazla olabilir’
Erzincan- İliç’ten Elazığ’a, Malatya’ya kadar çok geniş bir coğrafyayı yaşanmaz hale getirebilecek daha büyük bir faciadan kıl payı kurtulma durumu söz konusu olduğu kaydedilen açıklamada, jandarma tutanaklarına, “20 metreküp siyanürün borudan doğaya karıştığı” şeklinde geçen sızıntının, gerçekte çok daha büyük bir sızıntı olabileceği dile getirildi. Borudaki patlağın, gece oluştuğu ancak sabah farkına varıldığı ifade edilen açıklamada, “Borudaki basıncın düşmesi nedeniyle, jandarmanın geldiği saatlerde sızıntının yavaşlamış olması büyük olasılıktır. Boru patlağının oluştuğu saatlerde, çok daha basınçlı bir şekilde siyanür sızıntısı olduğundan şüphelenmekteyiz. Gerçekten de basına ve sosyal medyaya yansıyan fotoğraflarda, Karasu’nun kırmızı renge bürünmüş olduğunun görülmesi de bu endişelerimizi desteklemektedir. Karasu’dan su içen çok sayıda kuş ölümünün görüldüğü belirtilmektedir. Altın madeninin atık havuzunun Karasu’dan yüksekte olduğunu ve buradaki bir kaza sonucu oluşacak tehlikeli atıkça zengin atık sularının Karasu’ya karışma olasılığının çok yüksek olduğunu açıkça göstermektedir. Yine bu fotoğrafta, atık havuzundaki suyun renginin, bu atıklarda kimyasalların ne kadar zengin olduğunu da gözler önüne seriyor” denildi.
‘Açıklamalar inandırıcı değil, hasarın miktarı bilinmiyor’
Karası Nehri’nin renginin bir süreliğine kırmızıya dönüştüğünün, görüntülerde de yer aldığı belirtilen açıklamada şunlar kaydedildi: “Bu görüntüler de şirketin yaptığı açıklamanın doğru olmadığını, içerisinde siyanür ve arsenik gibi tehlikeli kimyasalların da olduğu büyük miktarlarda kimyasal sızıntıların olabileceğini düşündürmektedir. Diğer yandan tutanaktaki, siyanürün kuru dereye sızdığı şeklindeki not da inandırıcı değildir. fotoğrafta da görüleceği gibi bu dere kuru bir dere değildir ve Fırat’ın ana kolu Karasu’ya drene olmaktadır. Dolayısıyla da Fırat Havzası, Keban Baraj Gölü ve buradan sulanan on binlerce hektar tarla risk altındadır. Fırat ve Karasu’dan yararlanan yaban hayatının kayıpları ise henüz bilinmiyor. Yeraltı sularının nasıl etkilendiği de şu an için bilinmemektedir.”
‘Maden tamamen kapansın’
Şirketin, nehirde oluşan kirliliğe değil, ekonomiye olan katkılarına dikkat çektiğine işaret edilen açıklamada, bu şekilde şirketin yaşananları örtbas etmeye çalıştığı vurgulandı. Açıklamada, ruhsat alanının, Kemaliye’ye kadar genişleyeceği bilgisinin endişeleri daha da büyüttüğü ifade edilen açıklamada, hiçbir maddi kazancın yaşamını yitiren canlıları geri getiremeyeceği üzerinde duruldu. Açıklamada şöyle denildi: “Daha büyük bir kazanın engellenmesi için ne gibi önlemleriniz var? Yetkililere sesleniyoruz, yörede, sivil toplumla birlikte, çok acil olarak geniş bir araştırma yapıp, bu sızıntının gerçek boyutlarının şeffaf bir şekilde ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Doğrudan ve dolaylı yoldan zarar görenlerin zararlarının derhal tazmin edilmesi gerekir. Olayın örtbas edilmesine izin verilmemeli, gerekli önlemleri almayan şirket ve buna göz yuman yetkililer hakkında derhal yasal işlem başlatılarak bu yetkililer görevden alınmalıdırlar. Bu maden, geçici olarak değil, derhal ve tamamen kapatılsın, tüm bedeli şirket tarafından karşılanmak üzere bölge rehabilite edilerek yeniden doğaya kazandırılsın.”