Muğla doğası sermayenin kıskacında

  • 09:12 1 Temmuz 2022
  • Ekoloji
Melike Aydın 
 
MUĞLA - Marmaris’teki orman yangını esnasında yaşananlardan hala ders çıkarılmadığını söyleyen MUÇEP temsilcisi Halime Şaman, algı yönetimiyle göstermelik işler yapıldığını söyledi. Muğla doğasının sermayenin kıskacında olduğunu vurgulayan Halime, “Siz dumanı görmeseniz de yangın devam ediyor” diye uyardı. 
 
Muğla’nın Marmaris ilçesinde Bördübet mevkiinde bulunan kızılçamlarla kaplı olan ve sayısız canlının da yaşam bulduğu ormanlık bölge, yaban hayatının gelişmesi için koruma altına alınmasıyla biliniyor. 20 Haziran akşamı saat 20.00 sıralarında başlayan yangın ile beraber, ormanlık bölgenin neredeyse yarısı yandı. Rüzgarın da etkisiyle yayına yangını söndürme çalışmaları ise 5 gün boyunca devam etti. 
 
Yaklaşık 4 bin 500 hektar alanın küle dönmesine neden olan yangına ilişkin Marmaris Kent Konseyi üyesi ve Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Marmaris temsilcisi Halime Şaman ile konuştuk. 
 
Marmaris’teki orman yangınına dair algı yönetimine dair göstermelik bir çaba sergilendiğini söyleyen Halime, ormanlık alanın çevresindeki köylülerin de yerlerinden edildiğini, sermayenin ticari faaliyetler ile yürütülmesine izin verildiğini kaydetti. Halime, “Siz dumanı görmeseniz de yangın devam ediyor. Hem 4 köyümüzü hem de yeni yanan alanları yapılaşmaya açmalarına izin vermemek gibi bir görevimiz var” dedi. 
 
‘Tedbir için OGM’nin kaynakları yeterli’
 
Orman yangınlarından ders çıkarılması gerektiğini vurgulayan Halime, Türkiye’nin en çok gelir getiren kurumlarından biri olan Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM) gereken önlemlerin masrafını, kendi öz yapısından finanse edebileceğine işaret etti. Yangına sonradan hava müdahalesinde bulunulduğunu ifade eden Halime, “Bu yangının bu kadar büyümemesi mümkündü. Ama kontrolünü sağlayamadılar ve yanacak bir şey kalmadıktan sonra kontrole aldık dediler. Zaten kendi karakterinde sönümlendi. Bilim insanları yangın başlamadan önleyici tedbirlerin alınmasını ve yangın başladığı anda agresif bir müdahale edilmesi gerektiğini söylemişti. Yangın başladıktan sonra hava kuvvetleri olsa dahi yangına müdahale edilemez. Her yangın kendi karakterinde çıkıp ona göre sönümlenir” ifadelerine yer verdi. 
 
‘Vatandaşa yasak olan orman sermayeye yasal’
 
Yangın esnasında önleyici bir tedbirle karşılaşılmadığını ifade eden Halime, en önemli yanlışın orman köylüsünün ormandan çıkarılmış olmasına dikkat çekti. Orman köylüsünün yuvası olan ormanda örtü temizliğini zamanında yaptığını dile getiren Halime şu sözleri kullandı: “Kimse onun kadar ormana sahip çıkamaz. Müteahhitle bu iş olmaz. Ormana yapılacak her iş maliyet olarak görülüyor. Yangının hemen öncesinde Muğla Valiliği’nin yayınladığı kararda ormanlık alanlarda bazı bölgelere vatandaşın girişi yasaklandı. Haklı bir yasak, ancak aynı yasağa HES’ler, oteller veya sanayi kuruluşları uymadı. Ormanın içinde dev LGB tanklarının yer aldığı tesis var. Bu tehlike değil, ama vatandaşın ormana girmesi tehlike. Tarım ve Orman Bakanlığı, orayı orman varlığı olarak mı arazi olarak mı görüyor? Tüm bu bakış açısı varken yangına ilişkin tedbir alındığından maalesef bahsedemiyoruz.” 
 
‘Göstermelik çabalar sergilendi, gönüllüler alana alınmadı’
 
Yangını söndürmek için kimi toplantılar ve dar kapsamlı çözümler dışında bir şey yapılmadığını söyleyen Halime, yangın esnasında koordinasyonun sağlanmadığını, her kurum kendisinin görünür olduğu bir yöntemle çalıştığına işaret etti. Yurttaşların da alana girmesinin engellendiğini kaydeden Halime, “Orman İşletme Müdürlüğü’nün açtığı eğitimlerde eğitim alan gönüllüler de girdi. Bu başarılı ve gelişmesini arzu ettiğimiz bir yöntem ama henüz sayı olarak yetersiz. Bu gönüllülerin can ve mal güvenliğini riske atacak durumları önleyecek bir tedbir ama henüz amacına ulaşmışken gönüllülerin girişine kapatmak doğru muydu tartışılır. Vatandaşın olması, denetlenmesi ve kamuya aktarılmasının önüne geçtiğini söylemek mümkün” şeklinde konuştu. 
 
‘Çözüm üretilmedi, algı yönetimi yapıldı’
 
“Herkesi Samimiyete davet etmek gerekiyor” diyen Halime, şöyle devam etti: “Devreye sokulan uçakların suyu alma kapasitesi yok. Suyu boşaltan uçak Dalaman Havaalanı’na gidiyor. Bir tanker bu uçağı dolduruyor sonra da yangın alanına geliyor. Efektif bir hava gücü yok. Kağıt üzerinde uçak alınmış gözüküyor. Amaca uygun olmadıktan sonra sözleşmelerin anlamı ne? Sonra da güçlü mücadele ettik nasıl diyeceksin? Etseydin 4 bin 500 hektar alan yandığını konuşmuyor olacaktık. Kurumlar gereğini yeterince yapmıyorlar ama algı yönetiminde başarılılar. Herkes halkla ilişkiler uzmanı. Oysa bizim ormancıya, itfaiyeciye, yol mühendisine ihtiyacımız var” dedi.
 
’Yanan arazi kereste imalathanesine dönüşmesin’
 
Daha önceki yangınlarda orman arazisinde ağaçların köklerinin sökülerek dalların yere serilerek ormanın yeniden yeşermesinin önüne geçildiğini hatırlatan Halime, toprak varlığının erozyonla kış boyunca denize aktığını sözlerine ekledi. Tarım ve Orman Bakanı’nın yanan 3 bin 500 metrekarelik Yaban Hayatı Koruma Bölgesi’ne müdahale etmeyerek, ormanın kendi doğasında kalması sözünü verdiğini kaydeden Halime, “Biz bakanın bu sözünün arkasında durmasını bekliyoruz. Lütfen dokunmasınlar ve kereste imalathanesi olarak görmesinler. Doğanın kendi bildiği yöntemle kendini var etmesine izin vermesinler” ifadelerini kullandı. 
 
‘Erken uyarı sistemi oluşturulmalı’
 
Halkla paylaşılmayan hiçbir yöntemin amacına ulaşamayacağının altını çizen Halime, yangınlar devam ederken bilgi alabilecek güvenilir bir kaynağın olmadığını kaydetti. Kamuoyunun bilgilenme hakkının kutsal  olduğunu, halk temsilcilerinin yerel ve mülki idarecilerin dahil olduğu bir kriz koordinasyon merkezinin oluşturulması gerektiğini dile getiren Halime, “Herkes kendi varlığıyla hareket etmemeli. Bir an önce orman köylülerinin topraklarına yeniden dönmesine izin verilmeli. Bakan sınıfı geçemedi. Ormanın gerçek sahibi olan halk dahil edilmeli. Dronlarla övünülüyor. O zaman burada kullanın. Devriyeleri sıklıkla attırın, erken uyarı sistemi kurun. Bunun dışında orman yangını başlayıp yayıldığında önüne geçemeyiz”  diye uyardı.  
 
‘Muğla doğası sermayenin kıskacında’
 
Orman yangının yanı sıra, Kızılbük koyunda Sinpaş GYO tarafından yapılan otel ve devre mülk inşaatıyla gerçekleştirilen betonlaşmaya dikkat çeken Halime, burada ot bile yeşeremeyecek derece kayalık alanların ortaya çıkarıldığını belirtti. Halime devamında, “Menteşe’de Çimento fabrikasıyla mücadele ediyoruz. Milas’ta Ağaoğlu kasaba projesinin sulak alanı yok etmesi pahasına beton yığını oluşturulmasını yaşıyorlar. Biz de burada Simpaş’la savaşıyoruz. Yangın süresince bir yandan ekipman sorunu yaşıyoruz, bir yandan yangını fırsat bilip yasağa rağmen inşaat faaliyetlerine devam eden Simpaş’ı engellemeye çalışıyoruz” sözlerini kullandı. 
 
‘Mevzuata aykırı şekilde Simpaş’a devredilmiş’
 
Simpaş yetkilileriyle 24 Haziran’da görüşmeye gittiklerinde kendilerine valiliğin genelgesini gösterdikleri bilgisini veren Halime, genelgenin yangın öncesi, esnası ve sonrasında önlemleri içerdiğini söyledi. Halime, “Bunun da kamu görevlileri tarafından yapılacağı yazıyordu. Özel şirketin kontrolü yazmıyordu. Ama Simpaş’ın yetkilileri Milli Parklar Muğla İl Şube Müdürlüğü tarafından görevlendirildiklerini söylediler. Bu görevlendirme hangi mevzuata dayandırıldı? Valilik yasaklı olan alanların bir listesini yayınlamıştı genelgede. Simpaş’ın alanı orası da değil. Ne için o tabela kondu? Her gittiğimize usulsüzlükleri tespit edip kamuya mal ediyoruz. Ama Milli Parkların tabelasıyla parkın için tümüyle Simpaş’a tahsis edilmiş oldu. Burada kayaları mı patlattığı, nereye hangi betonu döktüğünü göremiyoruz artık. Milli Parklar Simpaş dinamit patlatırken sesi çıkmadı ama bunlar görülmesin diye kalkan olmayı tercih etti, hiçbir mevzuata dayalı olmadan” diye konuştu.
 
‘Herkes çok güzel ölü taklidi yapıyor’
 
Yurttaşların işlerinden çıkıp yangın söndürmeye giderken, Simpaş yetkililerinin ise kayalık alanları ortaya çıkarmaya çalıştığını vurgulayan Halime, şunları dile getirdi: “Kurumlar görevini yapsaydı bugün bunları konuşuyor olmazdık. Kontrollü kullanım bölgesi için eskiden izin almış olabilirsiniz ama yapı yoğunluğunu arttıramazsınız. 2018’e kadar 550 odalı otel ruhsatı alınmış. Ruhsat durumu mahkemelik, usulsüzlükler tespit ettik. 2018’de ruhsat yenileniyor ve otel projesi geçiyor. Marmaris Belediyesi’nde 2021 de yeni ruhsatlar veriliyor ve 46 binden 280 bin metrekareye çıkarılıyor. Milli Park’ta yapı yoğunluğunu artıramazsınız. Ama Marmaris Belediyesi sadece otel ruhsatı varken konut AVM, macera parkına izin veriyor. O zaman neyi konuşacağız? Bir yandan inşaat yasağına göz yuman belediye, kaymakamlık var, bir yandan Simpaş ne dese onu karşılayan bir belediye var. Herkesin bildiği bir sırrı yaşıyoruz ve herkes çok güzel ölü taklidi yapıyor.”
 
‘Siz dumanı görmeseniz de yangın devam ediyor’
 
Hem bugün hem de yarın için mücadele ettiklerini ve etmeyi de sürdüreceklerinin altını çizen Halime son olarak, “Herkesin burada ne olup bittiğini bilmeye hakkı var. Siz dumanı görmeseniz de yangın devam ediyor. Hem 4 koyumuzu hem de yeni yanan alanları yapılaşmaya açmalarına izin vermemek görevimiz” diye konuştu.