Kadın örgütü temsilcileri özgür basının yanında
- 09:02 29 Haziran 2022
- Güncel
Rozerin Gültekin
İSTANBUL - Diyarbakır’da gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklanan 16 özgür basın çalışanının serbest bırakılması çağrısı yapan kadın örgütü temsilcileri, “Özgür basının sözümüzü her zaman kadınlara ulaştırmamızı sağlayan bir misyonu var. Sesimizi duyuran gazetecileri serbest bırakın” dedi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü bir soruşturma kapsamında aralarında ajansımızın haber müdürü Safiye Alağaş’ın da olduğu 16 özgür Kürt basını emekçisi 16 Haziran’da çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Gazetecilere yöneltilen suçlama ise mesleği neden icra ettikleri ve ürettikleri haber içerikleri oldu. Gözaltı süresi boyunca avukatlara bir bilgi vermeyen polis, dosyanın içeriğini ve baskın sırasında el koydukları ekipmanların, kameraların fotoğraflarını yandaş basına servis ederek özgür basının “suç aletlerini” kamuoyu ile paylaştı.
Uluslararası alandan gazetecilere destek
117 ülkeden 192 kuruluşu bir araya getiren uluslararası bir insan hakları sivil toplum kuruluşu olan Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) ve 90 ülkede 200'den fazla üyesi bulunan Dünya İşkenceye Karşı Örgüt (OMCT), gazetecilerin "derhal ve koşulsuz olarak" serbest bırakılmasını istedi. Yine çok sayıda gazeteci örgütü ve siyasetçi de duruma tepki göstererek gazeteciler ile dayanışma içinde olduklarını söyledi. Tüm tepkilere kulak tıkayan iktidar yargısı 16 Haziran’dan bu yana 16 gazeteciyi tutsak ediyor.
Gazeteciler ile dayanışma içinde olan kadın örgütü temsilcileri de özgür basın çalışanlarının tutuklanmasına tepki göstererek, yaşamın her alanında kadın mücadelesinin sesini duyuran gazetecilerin serbest bırakılmaları için çağrı yaptı.
‘Saldırılar politik duruşa yönelik’
Özgür basına yönelik yapılan bu saldırı ve tutuklamaların ilk olmadığını dile getiren Kırkyama Kadın Dayanışması üyesi Tülay Korkutan, devletin özgür basına yönelik sistematik bir saldırısı olduğunu söyledi. Tülay, “Gazetelerin bombalandığını, sokak ortasında öldürülen faili belli olan gazetecileri biliyoruz. Topyekün saldırı var. Bu saldırılar da bunun bir parçası. İktidar kendi yandaş medyasıyla istediği propagandayı yürütüyor. Özgür basın çalışanları da bunun karşısında durup muhaliflerin, emekçilerin, kadınların sesini duyuran politik bir konuma sahip. Ondan dolayı bu saldırı aynı zamanda politik duruşa. AKP’ye karşı olan herkes susturulmaya, sindirilmeye çalışılıyor. Bu aslında ‘varlığınızdan, haklarınızdan bahsetmeyin kadınların sesi olmayın’ demek. ‘Ses çıkarmayın sesinizi duyuranları tutuklarım bundan sonra kimse sesinizi duyamaz’ demek” dedi.
‘Gazetecinin kamerası olur’
Baskın yapılan özgür basın kurumları içerisinde kadınların sesi olmaya çalışan JINNEWS’in de bulunduğunu hatırlatan Tülay, tutuklanan kişilerin haksızlığa uğrayanların sesi olmaya çalıştığını ifade ederek, “Polisin el koyduğu kameralar, bilgisayarlar örgütsel doküman olarak yansıtılıyor. Böyle bir şey olamaz. Gazetecinin kamerası, tripotu, ses kayıt cihazı, telefonu olmazsa nasıl haber yapabilecek. Gazetecileri tutuklamak için böyle şeyler yaratıyorlar. Biz kadınlar bunu kabul etmiyoruz. Tutuklanan arkadaşlar sesimiz, soluğumuz olup bize güç veriyorlar” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
‘Sesimizi duyuran gazetecileri serbest bırakın’
Özgür basının bugüne kadar sayısız baskı ile karşılaştığını anımsatan Tülay, buna rağmen halen dimdik ayakta olduğunu ve haber yapmaya devam ettiğini kaydetti. Gazetecilerin bir an önce serbest bırakılması çağrısında bulunan Tülay, “Gazetesi kapatılmış, bombalanmış ama susmamış. O kameralar hala açık devam ediyor. Bu politikalar tutmaz. Sokaktaki sesimizi Diyarbakır’dan Edirne’ye duyuran arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmaları gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Halkın sesi bastırılmaya çalışılıyor’
İktidarın kadın ve Kürt hareketi ile çeşitli kesimlerin haklarını savunmasından ve seslerini yükseltmesinden korktuğu için çeşitli baskılar gerçekleştirdiğini söyleyen Kadın Savunma Ağı’ndan Esma Çağlak da iktidarın seçime giderken direnen halkın sesini bastırmaya çalıştığına dikkat çekti. Esma, “Gazetecilere yönelik bu saldırılar iktidarın aslında hangi eylemlerin, kimin sözlerinin yayılmasından korktuğunu gösteriyor. Tutuklanan gazeteciler yoksul halkın, kadınların, LGBT+’ların, ekolojik yıkımın haberini yapan gazetecilerdi. Kadın hareketi ve Kürt hareketi sokaklara çıkmaktan vazgeçmiyor. Erdoğan iktidarı iktidarda kalabilmek için faşizmin bütün aygıtları ile halkı denetim altına almaya çalışıyor ama biz mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
‘Kameralar korku hegemonyasını yıkan bir silah’
Gazetecilerin kameralarını suç aygıtı olarak gösteren iktidarın kadınların femina bayraklarını, gökkuşağı bayraklarını da suç aygıtı olarak değerlendirdiğini dile getiren Esma, “Kameralar iktidarı yok eden, korku hegemonyasını yıkan bir silah. Boğaziçi gözaltlarında da bunu yaptılar. Kitaplığın fotoğraflarını yandaş basına verip sanki örgüt evi basıyormuş gibi bir algı yaratmaya çalıştılar” diye ekledi.
‘Yandaş değil özgür basın kadınların sesini duyuruyor’
Özgür basının kadın mücadelesi için önemine de değinen Esma, şöyle konuştu: “Yandaş basının kadın mücadelesini, direngenliğini, eylemselliğini, sözünü taşıdığı bir durum yok. Özgür basının sözümüzü her zaman kadınlara ulaştırmamızı sağlayan bir misyonu var. Ürettiği içerikle dahi feminist mücadeleye katkı sunuyor. Tutuklanan gazetecilerin serbest bırakılmasını istiyoruz. Gazetecilerin yaptıkları haberlerin, savundukları düşüncelerinde arkasındayız. Yeni çıkacak basın yasasına da karşıyız. Çünkü özgür basını savunuyoruz”
‘Saldırı hakikat mücadelesine’
İktidarın hakikat ve kadın mücadelesine yönelik ayrı bir politika yürüttüğüne dikkat çeken Kadın Zamanı Derneği Başkanı Dilek Başalan ise “Baskıya maruz kalanların ortak noktasının hakikat mücadelesi vermesidir. Kadınlar olarak büyük bir iddia ve hayalimiz var ‘başka bir dünya’. Bu nasıl bir dünya; kadınların katledilmediği, kaybedilmediği, ekolojik, tüm halkların eşitçe yaşam sürdüğü bir dünya ve bizler bu iddianın öncüleriyiz. Mücadele eden her alana, kadın kurumlarına işte bu yüzden tüm güçleriyle baskı kuruyorlar. Gözaltılar, tutuklamalarla mücadeleyi sekteye uğratmaya çalışıyorlar. Ama bizler bu mücadele mirasını devraldık o yüzden amaçlarını ulaşamadılar ve ulaşamayacaklar” ifadelerini kullandı.
‘Olumsuz şartlara inat yanımızdaydılar’
Yaşanan tutuklamaların ve devamında yandaş basında gerçekleşen hedef göstermelerin hukuksuzluğun geldiği noktayı özetlediğini dile getiren Dilek, “Bir gazetecinin haber yapmak için kullandığı malzemeleri suç unsuru sayan yargı bağımsız değil iktidarın yönlendirmesiyle karar veren bir yargıdır. Özgür basın tüm olumsuz şartlara inat her eylemimizde her çalışmamızda bizlerin yanında oldu. Tüm malzemelerine el konulduğu, arkadaşlarının tutuklandığı anlarda dahi haber takiplerinden asla vazgeçmeyen özgür basın emekçilerinin yeri her zaman değerlidir. Hakikatin kalemle buluşması ve haberleşmesi en önemli noktalardan da birisidir. Özgür basına karşı yıllardır süren baskılar bir sonuç vermedi, çünkü gazetecilik suç değildir” diye belirtti.