Kadınlar Danıştay’da İstanbul Sözleşmesi'ni savunuyor
- 13:56 23 Haziran 2022
- Güncel
ANKARA - İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali yönünde Danıştay’da açılan davanın 4’üncü duruşmasında savunma yapan avukatlar, fesih kararının anayasaya aykırılığına dikkat çekti.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali yönünde Danıştay’da açılan davanın 4’üncü duruşması görülmeye başladı. Van, Kocaeli, Kayseri, Batman, Samsun, Antalya, Ordu, Yalova, Bursa, Muğla, Amasya Baroları, Türk Tabipleri Birliği (TTB), Ankara Diş Hekimleri Odası, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) olmak üzere 18 başvurucu kurumun başvurusu üzerine görülen duruşmaya HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı ile çok sayıda kadın örgütü, siyasi parti, sendika temsilcisi kadın yanı sıra çok sayıda hukuk örgütü katıldı. Duruşmayı çok sayıda gazeteci de izledi.
Duruşma Samsun Barosu’nun başvurusuyla başladı. Samsun Barosu’nu temsilen beyanlarda bulunan avukatlar, geri çekilme kararının hiçbir kamu yararı gütmediğine dikkat çekti.
Sonrasında Amasya Barosu adına konuşan Baro Başkanı Bahadır Tekeş, kadınların toplumda uğradığı hak ihlallerini hatırlatarak, “Biz de barolar olarak kadınların sesi olmak için buradayız” diyerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etti.
‘Erkeğe uygulanan indirim kadına uygulanmıyor’
Antalya Barosu adına söz alan avukat, “Pınar Gültekin’i katleden Cemal Metin Avcı’ya verilen hasız tahrik indiriminin özsavunmasını kullanan Nevin Yıldırım’a uygulanmadığını hatırlatarak sözlerime başlamak istiyorum” dedi. Cezasızlık politikalarına değinen avukat, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ardından şiddet mağduru oldukları için karakola başvuran kadınların sonuç alamadıklarını belirtti.
‘Kadınlara sırf kadın oldukları için ayrımcılık yapılmaktadır’
Ardından yine Antalya Barosu adına konuşan avukat Esra Gençer Özdemir de ev içi şiddet faillerine “hoşgörü” gösterildiğini belirterek, “Kadınların huzurlu bir hayat sürdürmediği açıkça ortadadır. Kadınlara sırf kadın oldukları için ayrımcılık yapılmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele tüm devletlerin gündeminde olmalıdır. Şiddet sadece kadınların değil çocuklar da başta olmak üzere tüm kırılgan grupların maruz kaldığı bir gerçektir” diye konuştu.
‘Avukat olarak değil, şiddet mağduru bir kadın olarak buradayım’
Kocaeli Barosu adına konuşan avukat Nuriye Yılmaz, “Şiddet mağduru kadınların, ailelerinin yaşadıklarına tanık oluyoruz. Kadınların evlerinde sokaklarında veya işlerini yaparken şiddete maruz kaldıklarını görüyoruz. Hem kendim için hem de şiddet mağduru kadınları için buradayım. En güvenli yerlerde en güvendikleri tarafından katledilen kadınların siyasi gerekçelere kurban edilmemesini talep ediyorum. Bugün burada sadece bir avukat olarak değil aynı zamanda şiddet mağduru bir kadın olarak buradayım” diyerek evli olduğu erkek tarafından maruz kaldığı şiddeti anlatı. Nuriye, davanın kabulü ile sözleşmeden geri çekilme kararının iptalini talep etti.
Tarafsızlık vurgusu
Ardından Batman Barosu Başkanı Abdulhamit Çakan söz alarak, “Tarafsızlık hakimin kendi dünya görüşünden de ayrılmasını öngörür. Bir yargıç bu sözleşmeden çıkmayı kendi dünya görüşüne uygun bulabilir ama biz hukukçuyuz. Yargının tarafsızlığını hatırlatmak istiyorum” dedi.
Batman’da katledilen kadınlara dikkat çekildi
Batman Barosu adına konuşan avukatlar, “Buradayım çünkü bu ülkede yaşayan tüm çocuklara karşı büyük bir sorumluluk hissediyorum. Ev içi şiddet ve kadına yönelik şiddet bu ülkenin en büyük sorunudur. Kadın cinayetleri, taciz, tecavüz ve istismar giderek artıyor. Bu salondaki herkes biliyor ki bu ülkede güldü diye, tayt giydi diye, sokakta gezdi diye katledilen kadınlar var Biz kırmız rujumuzu çantamızda taşıyoruz diye potansiyel cellatlarımızı çantamızda mı taşıyoruz” diyerek Batman’da katledilen kadınlara dikkat çekti.
‘3 günde 6 kadın katledildi’
Yalova Barosu adına konuşan avukat Elif Turnacı Çavuş, sözleşmeden çekilme kararından sonra 3 günde 6 kadının katledildiğini hatırlattı. Elif, “Sorun teşkil eden İstanbul Sözleşmesi değil, sözleşmenin hayata geçirilememiş olmasıdır” diyerek davanın kabulünü talep etti.
İstanbul Barosu’nu temsilen beyanlarda bulunan avukat Gökçe Çiçek Ayata, Türkiye’nin iç hukukunun kadınlar açısından şiddeti önleyici yasalar içerdiğini ifade ederken, İstanbul Sözleşmesi’nin bu konuda çok daha etkili olduğunun altını çizdi. Gökçe, “Meclis’in sözleşmeden çekilme iradesi olmadığı ortadadır. Hakkın kaybına dair Cumhurbaşkanlığı kararınca işlem yapılamaz. 3 gün önce Pınar Gültekin davasında karar çıktı. Katili ‘İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmamız çok iyi oldu’ dedi. Verdiğiniz kararların toplumda yaratacağı etkiyi ölçmek zorundasınız. Sözleşme uygulansaydı Pınar’ın katilline ‘haksız tahrik indirimi’ uygulanmayacaktı” diye konuştu.
‘Tanrı mı ki erkek kadın itaat etsin’
Feminist avukat Hülya Gülbahar ise duruşma öncesi kadınların polisler tarafından baskıya ve engellemelere maruz bırakıldığını belirtti. Hülya, mahkeme başkanına kadınların güvenliğinin sağlanması yönünde gerekli girişimlerde bulunması için talepte bulundu. İstanbul Sözleşmesi’nin maddelerini okuyan Hülya, eğitim sitemine değindi. Hülya, “9’ncu sınıf öğrencilerinin ders kitabında ‘Erkeğe itaat ibadettir’ yazıyor. Şirk koşmak değil midir bu? Tanrı mı ki erkek, kadın itaat etsin. İstanbul Sözleşmesi’nde olan düzenlemeler hiçbir yerde yok. Biz şiddete karşı uluslararası işbirliği yapmaktan vazgeçiyoruz. GREVİO dediğimiz 15 bağımsız üyeden oluşan bir denetim organı var. Meclis’in de şiddeti önlemeye yönelik yetkisini de ortadan kaldırmış oluyoruz. Ülkede şiddetle mücadele politikasız bırakılıyor. Kasten yaralamayı 2 aydan 4 aya çıkardık. 2 ay zam yaptık. Bunların da yatarı yok tabi” sözlerine yer verdi.
Pınar Gültekin dövizleri
Hülya’nın konuşmasını sürdürdüğü sırada duruşmada bulunan kadınlar Pınar Gültekin’in fotoğraflarının yer aldığı dövizleri kaldırdı.
‘Sırada başka sözleşmeler var’
Başka sözleşmelerin de sırada hedefte olduğunun altını çizen Hülya, “Lanzarote Sözleşmesi çocukların cinsel istismardan ve cinsel sömürüden kurtarma sözleşmesi. Sırada o var. Sırada CEDAW var. Hatta sırada Montrö bile olabilir. Meclis Başkanı bunu söylemişti. Bir coğrafyanın kaderi tek bir kişinin eline bırakılabilir mi?” diye sordu.
Mahkeme başkanından kadınlara tehdit
Kadınların Gülbahar’ı alkışlaması üzerine sözünü kesen mahkeme başkanı, “Bu duruşmanın gidişatına halel getirecek şekilde akışlar, gülmeler olmaz. Hiçbir duruşmada bu kadar esneklik gösterilmez. Burayı şova dönüştürmeyin. Devam ettiği sürece gereğini yapmak durumunda kalacağım” şeklinde tehditte bulundu.
Ardından sözlerine devam eden Gülbahar, çekilme kararının iptal edilmesini talep etti.
Duruşmaya bir saat ara verildi.