MKGP ve DFG’den açıklama: Hakikatin sesi olmaya devam
- 11:35 23 Haziran 2022
- Güncel
İSTANBUL - MKGP ve DFG öncülüğünde bir araya gelen çok sayıda gazeteci Diyarbakır’da tutuklanan 16 meslektaşı için basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada tutuklamaların sadece özgür basına yönelik olmadığı belirtilerek ortak mücadele çağrısı yapıldı.
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) öncülüğünde Diyarbakır’da tutuklanan 16 gazeteci için “Özgür basın susturulmaz” şiarıyla Beyoğlu’nda bulunan Şişhane Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Örgütü, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) İstanbul İl Örgütü Anadolu Yakınlarını Kaybedenlerle Dayanışma Derneği (ANYAKAYDER), Devrimci İşçi Sendikası Konfederasyonu (DİSK) Basın İş, Medya ve Hukuk Araştırmaları Derneği (MLSA) üyelerinin yanı sıra çok sayıda gazeteci katıldı. Tutuklanan gazetecilerin fotoğraflarının yer aldığı “Özgür basın susturulamaz” yazılı pankartın açıldığı açıklamada, “Gurbetelli’nin bükülemeyen kalemiyiz”, “Apê Musa’nın küçük generalleri burada”, “Baş eğmediler, baş eğmedik, baş eğmeyeceğiz”, “Özgür basın susturulamaz”, “Hakikatin izindeyiz”, “Gazetecileri serbest bırakın”, “Hakikatin kalemi kırılamaz”, “Gerçeklerden taviz vermeyeceğiz”, “Dilimiz hakikatin dilidir” ve “Gerçekler karanlıkta kalmayacak” dövizleri taşındı. Açıklamada sık sık “Çapemeniya azad peşaroja azad e”, “Özgür basın özgür ülke”, “Özgür basın susturulamaz”, “Gözaltılar tutuklamalar baskılar bizi yıldıramaz”, “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz” sloganları atıldı.
‘Basını kontrol altına alamayan iktidar artık kaybediyor!’
MKGP üyelerinde Diren Yurtsever basın metnini Türkçe, Durket Süren de Kürtçe okudu. Diren, yaşadığı krizden kurtulmak isteyen AKP-MHP iktidarının savaşı, baskıyı ve zor aygıtlarını devreye koyarak toplumu sindirmeyi amaçladığını dile getirdi. İktidarın yürüttüğü politikalara rıza göstermeyen tüm kesimlerin yargı üzerinden kontrol altına alınmaya çalışıldığını vurgulayan Diren, “Derinleştirdiği ekonomik krize, toplumsal değerleri çürütme politikasına, işlediği suçlara, savaş, talan ve yağma siyasetine karşı çıkan tüm sesleri kendisine ‘düşman’ olarak gören iktidar, artık kaybediyor. Seçim ve savaş üzerinden iktidarını yeniden tahkim etmeyi amaçlayan iktidar, böylesi bir süreçte kendisine biat etmeyen, bedel ödemek pahasına gerçeklerin peşinde koşan, mesleğin onuruna ve toplumun haber alma hakkına sahip çıkan başta özgür basın olmak üzere kontrol altına alamadığı basını da sindirmeyi amaçlıyor” diye konuştu.
‘Hedef alınan gazeteciliğin çok daha fazlası!’
Tarihe kara leke olarak düşen 8 Haziran günü, 20 Kürt özgür basın emekçisinin gözaltına alındığını anımsatan Diren, gazetecilerin çalıştığı kurumların ablukaya alındığını ve ekipmanlarına da el konulduğunu ifade etti. Gazetecilerin hakikati yansıtmak için çabaladıklarına işaret eden Diren, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “8 günlük gözaltından sonra haksız ve hukuksuz bir şekilde 16 arkadaşımız tutuklandı. Yetmedi, mizansen kurgularla iktidar medyası arkadaşlarımızı hedef gösterdi. Arkadaşlarımızın gazeteci olduğunu anlatmayacağız çünkü zaten gazeteci oldukları için tutuklandılar. Asılsız, dayanaksız iddialarla, mizansen kurgularla yapılan bu operasyon apaçık ortadadır. Hedef alınan sadece arkadaşlarımız değil, onların özgürlükleri, gazetecilikleri ve gazeteciliğin kendisi değil, çok daha fazlasıdır aslında. Hedeflenen varlığı inkar edilen, her türlü baskıya, zora maruz kalan ve buna karşı mücadele yürüten Kürt halkının, ezilen ötekileştirilen tüm inanç ve halkların, kadınların, çocukların, ekolojistlerin, gençlerin sesinin kısılması duyulmamasıdır.”
Hakikatin sesi olma kararlılığı
Özgür basın geleneğinin yıllardır devam ettiğinin altını çizen Diren, bütün baskılara rağmen kalemini bükmeyen özgür basının bundan sonra da kalemini bükmeyeceğini vurguladı. Bir adım bile geri atmayacaklarını belirten Diren, “Apê Musa’nın, biat etmeyen gazeteciliğin simgesi olan Gurbetelli Ersöz’ün, özgür basının onurlu çalışanları Cengiz Altun’un, Ersin Yıldız’ın ve daha nicelerinin ardılları olarak elbette bunun farkındayız. O yüzden geri adım atmıyoruz, tüm baskılara rağmen daha da büyüyerek, çoğalarak ve daha dirençle mesleğimize sahip çıkıyoruz. Tıpkı tutuklanan arkadaşlarımız gibi biz buradayız, burada olmaya devam edeceğiz. Arkadaşlarımız içeride de olsa dışarıda da olsa yazmaya devam edecek. Özgür basında çalışmayı bir onur olarak yaşayan bizler onların ve toplumun, hakikatin sesi olmaya devam edeceğiz” sözlerini kullandı.
Gazetecilerin susmaya niyeti yok!
Yıllar önce Özgür Ülke gazetesinin bombalanmasının ardından atılan ilk manşetin, “Bu ateş sizi de yakar” olduğuna dikkat çeken Diren, o günden sonra ülkenin yanmaya devam ettiğini sözlerine ekledi. Diren, “Bugün de bu baskıların sadece özgür basınla sınırlı kalmayacağını söyledik, söylüyoruz. Bugün getirilmek istenen sansür yasası bu operasyonun devamıdır, devamı da gelecektir. Bunu engellemenin tek yolu ise dayanışmanın da ötesinde ortak mücadeleyi, karşı koyuşu örgütlemektir. Arkadaşlarımızı geri alana kadar, basının özgürlüğü sağlanana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Susmayacağız” mesajını verdi.
‘Kürt gazeteci arkadaşlarımızla yan yanayız’
Açıklanın ardından konuşan DİSK Basın-İş üyesi Candan Yıldız, gazetecilerin tutuklandığı, yargılandığı bir süreçten geçildiğini ifade etti. Candan, tutuklanan gazetecilerin sadece Kürtlerin sorunu olmadığını olmadığını belirtti. Candan, “Gazetecilerin tutuklanmasının sadece Kürt halkının meselesi olmadığı gibi sansür yasası da sadece gazetecilerin sorunu değil. Kürt gazeteciler diye altını çiziyorum çünkü Kürt gazeteciler hakikati işaret ettiği için tutuklanıyor. Gazeteciler Türkiye’nin doğusunda, batısında haber hakkı için mücadele ediyor. Berk’in için Ceylan için insan hakları için duyulmasını, görülmesini istenmeyenleri duyurmak ve göstermek için mücadele ediyorlar ve baskıya maruz kalıp tutuklanıyorlar. Uzun yıllardır bölgede gazetecilik yapanlar sistematik olarak devlet politikası ile karşı karşıya geliyor. 90’lı yıllarda öldürülüyorlardı şimdi sistematik olarak tutuklanıyorlar. Bütün gazeteciler, haber hakkını savunan gazeteciler için omuz omuza dayanışmak için yolları aşıyor. Bütün çabalar gerçeğin ne olduğunu halka anlatmak için ve çabalar karşılığını bulacak. Kürt gazeteci arkadaşlarımızla yan yanayız” diyerek tutuklanan gazetecilerle dayanışma içinde olduklarını söyledi.
‘Özgür basının mücadelesi hiç durmadı’
Ardından konuşan HDP milletvekili Musa Piroğlu, Kürt halkına yapılan baskıya, tutuklamaya sessiz kalındığında bu baskının ülkenin her yerine yayıldığını ifade etti. Musa, “Belediyelerimize kayyum atadılar sessiz kalınınca Boğaziçi’ne kayyum atadılar. Eşbaşkanlarımız tutuklandı, dokunulmazlığı kaldırıldı sessiz kalındı CHP’ye siyaset yasağı getirildi. Kürt basını susturulmaya çalışıyorlar. 16 gazeteci gerçeği halka ulaştırdığı için devletin baskına uğradı. Ardından bu baskı sansür yasası olarak buraya yansıdı. Kürt gazetecilerin tutsak edilmesi nasıl sadece Kürtlerin sorunu değilse Meclis’e getirilen de sadece Kürtlerin sorunu değildir. İktidar kaybeden iktidarların yaptığını yapıyor halkın gerçeğe ulaşmasını engellemeye çalışıyor. Bir bütün olarak susturmaya çalışıyorlar. Haberi durduramayanlar haber yapanları tutuklamaya çalışıyor. Basın susturuluyorsa halk susturuluyor, gözü bağlanıyor. Özgür basının mücadelesi hiç durmadı. Onlar bizim kafamıza vura vura zulmün bütün ülkeye yayıldığını gösterdi ama biz de yenilmediğimizi Apê Musa’dan, bombalanan gazeteden bu yana gösteriyoruz. Sesimizi kısamazsınız, diz çöktürmezsiniz” diye söyledi.
Konuşmalarında ardından MGKP üyesi Nişmiye Güler, özgür basınının susturulmasına, bu ateşin bizi yakmasına izin vermeyeceğiz. Arkadaşlarımızı alana kadar da mücadelemize devam edeceğiz dedi.
Açıklama sloganlar ile son buldu.