Pervin Buldan: Kürt meselesine ciddiyetle yaklaşmayan büyük kaybedecek

  • 12:47 21 Haziran 2022
  • Güncel
 
ANKARA - Partisinin Meclis Grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Kim Kürt meselesine ciddiyetle yaklaşmaz, demokratik çözüm üretmez, ya da bu konu üzerinden milliyetçilik yarışına girerse çok büyük kaybeder" dedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Meclis Grup toplantısında gündemdeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.  
 
‘HDP düşmediği için umut da düşmüyor’
 
3 Temmuz’da gerçekleştirilecek 5’nci Olağan Kongresi öncesinde önemli bir grup toplantısını gerçekleştirdiklerini ifade eden Pervin, HDP’nin en çok konuşulduğu, tartışıldığı bir dönemden geçtiklerinin altını çizdi. Pervin, “Kriz siyasetiyle restore siyaseti arasına sıkıştırılmak istenen ülkeyi bu dar alandan çıkartıp, çözüm için toplumun hakikatleriyle buluşturan ve bunu umuda dönüştüren bir yerdeyiz. Özü de, sözü de, duruşu da bir olan onurlu bir siyaseti dimdik ayakta tutuyoruz. Siyasetin, hukukun, toplumsal değerlerin dibe çekildiği bir dönemde, insanlık onurunu, hakça ve eşitçe bir yaşam hayalini zirvede tutmayı başaran bir siyasi mücadeleyi yürütüyoruz. HDP düşmediği ve düşürülemediği için umut da düşmüyor, düşürülemiyor. O yüzden tüm dertleri HDP’dir. HDP’yi denklem dışına tutma zihniyetidir. Çok uğraştılar uğraşmaya devam ediyorlar! Dünya diktatörlük tarihine geçecek eşi benzeri görülmemiş baskı ve hukuksuzlukları yaptılar, yapmaya devam ediyorlar.  Neler yaptılar, darbe yaptılar, tutukladılar, yasakladılar, öldürdüler, işkence yaptılar gözaltına aldılar, kumpas davaları açtılar tehditlerle kesmeye, bizleri susturmaya çalıştılar. Şimdi son olarak Saliha Aydeniz başta olmak üzere, jet hızıyla fezlekesini Meclis’e gönderdiler. Bu da bir kumpas dava olarak önümüzde durmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.
 
‘Kendi toplantılarında bile HDP konuşuluyor’
 
4 gün önce Deniz Poyraz’ın katledilişinin yıl dönümü olduğunu hatırlatan Pervin, Deniz’i andı. Denizlerin birken milyonlar olduğunu herkesin gördüğünü kaydeden Pervin, “Sevgili Deniz, bu ülkede senin hayallerini gerçekleştirmek için var gücümüzle çalışmaya bir kez daha söz veriyoruz. Evet, karşılarında siyaset yürütemeyen, halka umut ve cesaret veremeyen, yalnızlaşmış bir HDP görmek istediler. 7 Haziranların, 31 Martların yarattığı büyük değişim umudunu toprağa gömmek istediler. Ama fena yanıldılar! Ne yaptılarsa başaramadılar! HDP’nin siyasi cesaretini ve halkımızın umudunu kıramadılar, kıramayacaklar! Kendi toplantılarında bile artık HDP’nin konuşulduğunu duyuyoruz. ‘Halk HDP’yi dinliyor’ dedikleri artık her tarafta duyuluyor! HDP’nin ve halklarımızın mücadele kararlılığını doğru okuyamadılar. Siyasetimizi doğru anlayamadılar. Bizleri kendileriyle karıştırdılar! Halklara olan sözümüzün gücünü ve tarihsel mücadele deneyimlerinden süzülüp gelen direniş ve mücadele kararlılığımızı asla anlayamadılar, anlayamayacaklar. 8 Martları, Newrozları, 1 Mayısları doğru okuyamadılar, okuyamayacaklar” diye belirtti.
 
‘Yarın bugünden çok daha güçlü olacağız’
 
HDP’nin demokratik geleceğin kurucu öznesi olma gücünü daha da büyüttüğünü, büyütmeye de devam edeceğini vurgulayan Pervin, “Dünden daha güçlüyüz! Yarın bugünden çok daha güçlü olacağız. Bunun da altını çizmek istiyorum. Evet, fırtınalar çok sert esti. Ama bizi yıkmayı başaramadı. Çünkü HDP, kökleri derinlerde olan bir çınardır. Bunu her yerde söylüyoruz, bugün de söylemek istiyorum. Bu çınar geleceği filizlendirdi. Ve bu filizler şimdi boy vermeye başladı. Ülkenin her yerinde, her karış toprağında. Hep birlikte kazanacağımız büyük finale doğru hızla ve kararlı adımlarla ilerliyoruz.  ‘Çözüm biziz, sözümüz var’ diyoruz” dedi.
 
 Pervin’in konuşmasından satırbaşları şöyle:
 
Kim hangi hesabı yaparsa yapsın, hangi denklemi kurmaya çalışırsa çalışsın, asıl büyük denklemi HDP ve umut olduğu milyonlar kuracaktır, bundan da hiç kimsenin şüphesi ve kaygısı olmasın. Büyük sorumluluk alan HDP’nin ortaya koyduğu temel hedefler ve sunduğu çözümler, 86 milyonun eşit ve ortak yaşamı için en güçlü seçenektir. HDP, ülkeyi çöküşten çıkaracak en güçlü yoldur. Evet, seçenek de, yol da, çözüm de biziz, bugün Türkiye’de HDP’dir ve HDP’nin yürüttüğü mücadeledir. HDP’de kalmaya devam edin çağrısını yapıyorum. ‘HDP ile daha güçlü yürümeye devam edin’ çağrısını yapıyorum! HDP mutlaka kazanır ve kazandırır! Bundan da hiç kimsenin şüphesi ve kaygısı olmasın. 
 
Barış olmadan ortak geleceği nasıl kuracağız?
 
AKP-MHP iktidar bloğu diyor ki; yüzyıldır halklara büyük acılar ve yıkımlar yaşatan inkârcı, imhacı ve tekçi sistem aynen devam etsin! Hedef ve amaçları, cumhuriyetin güçlü demokrasiyle, büyük barışla ve gerçek adaletle buluşmasını engellemektir! Parlamentodaki bizim dışımızdaki muhalefete bakıyoruz. Kriz ve çatışma üreten mevcut sistemi biraz restore edelim derdindeler, dökülen yerlere sıva yapalım, bir iki dekorasyonla durumu kurtaralım diyorlar. Biz de diyoruz ki; bu bina çürük! O binanın kolonları çöküyor! O bina yapılırken malzemeden çalındığının herkes farkında! Temeli sağlam atılmamış! Sizin neyle bu işi restore edeceğinizi anlamıyoruz. Şimdi bu inkâr ve restore siyasetleri topluma umut olabilir mi? Asla yapamaz çünkü binayı sağlam temeller üzerinde yeniden kurmadan, eşit hak temelli yeni bir toplumsal sözleşmeyi yapmadan yeni bir gelecek olmayacağını, olamayacağını herkes biliyor. Barış olmadan ortak geleceği nasıl kuracağız? Elbette bunu muhalefete sormak isterim. Bu ülkenin en temel meselelerinden biri barışın yokluğudur! Uzun bir süredir iktidarından muhalefete herkes bu ülkede bir Kürt meselesi yokmuş gibi davranmaya devam etmektedir. Ciddiyet ve samimiyet isteyen 100 yıllık bir meseleden, bir kördüğümden, uluslararası boyutları olan bir hakikatten söz ediyoruz. Bütün sorunlara kaynaklık eden bir sorunla yüzleşmekten kaçınan, çözme iradesi ve cesareti göstermeyenler, yaşanan acıların da çalınan geleceğin de sorumlusudurlar, sorumlusu olmaya da devam ederler.
 
İmralı tecridi hukuksuzluk rejimini ayakta tutmak içindir
 
Buradan bir kez daha sormak isterim. İmralı tecridi neden var? Bu soruya kimin cevap vereceğini kestirmek elbette ki zor. Buna ne iktidar ne bizim dışımızdaki muhalefet cevap veremiyor cevap verme basiretini gösteremiyor. İktidarın bekası tecrit uygulandığının herkes farkında olmalıdır. Çatışmalı süreci ve hukuksuzluk rejimini ayakta tutmak için İmralı tecridini hayata geçirdiklerini ve devam ettirdiklerini biliyoruz.  2015’te bitirdikleri çözüm sürecinin üzerine korkunç bir yolsuzluk ve hukuksuzluk düzeni kurduklarını her aşamada 2015’ten sonra bize gösterdiler, yaşattılar.  İktidar bu düzenin bitmemesi için savaş politikalarında, çatışma ve güvenlikçi politikalarda ısrar ediyor. Engellenen Gemlik yürüyüşümüz de çözümsüzlüğün yarattığı tüm yıkımların ve kayıpların bir an önce son bulması için başlatıldığını herkes biliyor. Tabi özellikle biri var ki, siz bu kumpasçıyı, albümlerinden, verdiği fotoğraflardan çok iyi tanıyor ve biliyorsunuz.  Çok rahatsız olduğunun farkındayız. Çünkü çözüm ihtimalinden bile korkan bir kişiden bahsediyorum. Çözüm olursa talan imparatorlukları çökecek bunun farkındalar. Hemen yalanlara, iftiralara sarıldığını gördük. Kendi konumunu HDP’ye saldırarak sağlama almak istediğini biliyor ve görüyoruz.
 
Kendisini Bakan olarak görmüyoruz ve tanımıyoruz 
 
Güya, bizleri milletvekili olarak görmediğini söyleyen bir zat var. Biz de kendisini bakan olarak görmüyoruz ve tanımıyoruz! Ne olacak peki? Sen istesen de istemesen beğensen de  beğenmesen de kabul etsen de etmesen de bu ülkede bize 10 milyon insan oy verdi bizleri milletvekilli seçti parlamentoya gönderdi. Bir sonraki dönem daha güçlü kalabalık geleceğiz, bu da sana dert olsun. Buradan diyorum ki; bizim üzerimizden siyasi hesaplar yapmayı bırak! Asıl albümlerinin, suç ortaklığının, hukuksuzluklarının hesabını nasıl vereceksin şimdiden onu düşün! Ve şimdiden bunun hazırlıklarını yap. Çünkü artık zaman daralıyor! 
 
Silahlarla yürüttüğünüz seçim kampanyanız iktidarınızın sonu olacaktır 
 
Dün yine Van’ın Başkale ilçesine bağlı Xaşkan mahallesinde bir insanın gözaltına alınması sırasındaki görüntüleri tüm dünya ibretle izledi. Biz de büyük bir hayretle izledik. Peki şaşırdık mı şaşırmadık. İktidar bu yöntemle seçim kampanyasını başlattı. Halka silah doğrultan, dakikalarca havaya silah sıkan, kadınları darp eden bu vahşeti şiddetle kınıyoruz.  Amaçlarının halkı korkutmak ve sindirmek olduğunu gayet iyi biliyoruz. Ama asıl bildiğimiz ve gördüğümüz şudur ki; bu iktidar ve onun şürekâsı tir tir titriyor ve korkuyor. Karşısına çıkamadığı halkın üzerine silahlı kolluk güçlerini salanlar bilmelidir ki, bu halka diz çöktüremedi, boyun eğmedi, hele Van halkı asla diz çökmedi çöktüremeyeceksiniz! Siz onları teslim alamayacaksınız! Siz onlara diz çöktüremeyeceksiniz boyun eğdiremeyeceksiniz. Silahlarla yürüttüğünüz seçim kampanyanız iktidarınızın da, siyasetinizin de sonu olacaktır. Bunu da böyle bilin!
 
Her kim Kürt meselesine ciddiyetle yaklaşmazsa büyük kaybedecek! 
 
Evet, halkın ve demokratik siyasetin, demokratik kamuoyunun durduğu yer çözüm noktası iken, muhalefet ise halkın durduğu ve gösterdiği yerden meseleye yaklaşmamakta ısrar etmektedir. Diyalog ve müzakere ekseninde bir çözüm siyaseti üretmemek, her hukuksuzluğu dile getirirken mutlak tecrit hukuksuzluğuna ses çıkarmamak iktidarın değirmenine su taşımaktan öteye gitmez. Buradan seslenmek istiyorum, üç beş milliyetçi oy için Türkiye’nin bir yüz yılını daha mı heba etmek istiyorsunuz? Şunu açık ve net olarak söylüyorum. Her kim bu meseleye ciddiyetle yaklaşmaz, demokratik çözüm üretmez, ya da bu konu üzerinden milliyetçilik yarışına girerse çok büyük kaybeder. Her kim, bu meseleyi siyaseten araçsallaştırır, Kürt halkına seçmen gözüyle bakar, halkın iradesini ve taleplerini tanımaz ise büyük kaybeder. Geçmişte de aynı yöntemler denendi. Kürt halkına sadece seçmen gözüyle bakıldı, sadece seçimlerde hatırladılar. Geçmişte denen bu yöntemler tutmadı bugün de bu yöntemler tutmayacak.  
 
Seçim öncesi ortaya atılan laflar 
 
Bugünlerde ‘Yeni bir çözüm süreci mi var’ diye ortaya laf attı ortaya bu lafı ortaya atanların ellerinde belge yok. Sadece seçim öncesi ortaya atılan bu lafların içinin boş olduğunu biliyoruz. Valla bizim görebildiğimiz kadarıyla iktidarda bir çözülme var. Fiyaskoya dönüşen inkâr ve imha siyasetinin çözülmesi süreci var bu iktidarda. Sadece iktidar değil, bu meseleye ciddiyetle yaklaşmayan diğer siyasetler de çözülme aşamasına gelmiştir ve çözülecektir. Çünkü artık yolun sonuna gelindiğinin herkes farkında. Bu siyasetleri halk kesinlikle aşacak ve denklem dışı bırakacak, çözmeyen, çözülecektir! Bu çok açık ve nettir. Büyük barış özlemi ve kalıcı çözüm iradesi bu topraklarda mutlaka kazanacaktır. Barış isteyen milyonların mücadelesiyle, demokrasiden ve ortak yaşamdan yana olanların iradesiyle. Binlerle başlayan yürüyüş bugün milyonlara, yarın on milyonlara ulaşacak ve savaşı, kötülüğü, zulmü durduracak olan da biz ve barış mücadelemiz olacak. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Savaşın yakıcı sonuçlarının değil, barışın yarattığı baharın konuşulacağı günlerle bu ülkenin insanlarını mutlaka bir araya getireceğiz, mutlaka buluşturacağız. İşte HDP bunun en büyük teminatı ve sözüdür. 
 
Farklılıkları tekleştirmeyi başaramadılar 
 
Sözümüz var dedik. Halklara ve inançlara eşit yurttaşlık sözümüz var dedik. Hafta sonu İstanbul’da Alevi canlarla, Alevi kurumlarının temsilcileriyle bir araya geldim. Onları dinledim. 4 saatlik bir çalıştayın sonunda Alevi toplumun yaşadığı sorunları sıkıntıları Kürtler gibi Ermeniler gibi Süryaniler gibi bu toprakların kadim haklarının yaşadığı sorunlar gibi Alevi halkının da sorunlarını masaya yatırdık. Birlikte yol yürüme ve birlikte mücadele konusundaki ortak kararlılığımızı bir kez daha teyit ettik. Alevi toplumu, aynı şekilde bu ülkedeki diğer haklar farklı halklar ve inançlar gibi her gün ayrımcılığa ve adaletsizliğe maruz kaldığını tespitini yaptık. Bununla sınırlı kalmayan halklardan ve topluluklardan bahsediyoruz. Ama şunu da söyleyeyim. Kimlik ve inançları inkâr eden sistem tam bir kırılma aşamasındadır. Çünkü farklılıkları tekleştirmeyi başaramadılar, başaramayacaklar. Bedrettinler, Pir Sultanlar, Pir Seyit Rızalar ve niceleri dimdik ayakta durdu ve bedel ödemeyi göze aldı. Darağaçlarında teslim alamadıkları bu irade bugün, halkların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin en önemli ilham kaynağı olmaya da devam ediyor.
 
Yeni yüzyılı halkların ve inançların yüzyılı yapalım!
 
İşte partimiz HDP de bu topraklarda inkâr edilen tüm halkların kendi inanç ve kültürlerini, kimliklerini özgürce ve eşitçe yaşayabileceği yeni bir yaşam hedefiyle mücadelesine başladı. Ve bu mücadeleyi önemli bir noktaya, final aşamasına taşıdı. HDP ve onun sağlam fikri zemini, yükselen mücadelesi oldukça hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Bu ülkede kendisine Kürdüm, Alevi’yim, Ermeniyim, Süryaniyim Romanın, kadınım diyen herkes HDP’ye güvensin, çünkü arkasında büyük bir halk kitlesi var. Kürdün de, Alevinin de, Ermenin de, Romanın da bu kadim toprakların bağrında yaşayan her inancın ve kimliğin eşit yurttaşlığını teminat altına alacak belki de yüzyılın mücadelesi HDP’nin bugün temsil ve öncülük ettiği büyük insanlık yürüyüşüyle sürmektedir. Bu yürüyüş mutlaka ama mutlaka başarıya ulaşacaktır. O yüzden diyoruz ki, ortaya çıkan tarihsel fırsatları büyük dönüşümlere kazandırma zamanıdır. Gelin Canlar bir olalım! Gelin mücadelede de direnişte de bir olalım birlik olalım! Özgür ve aydınlık yarınlar için bugünleri birlikte yürüyelim. Yollarımız da, kazanımlarımız da bir olsun! Yeni yüzyılı halkların ve inançların yüzyılı yapalım!
 
Hakikatin kalemini susturabilecek bir güç bu yerkürede henüz icat edilmedi
 
Gerçek adalet için halklarımıza sözümüz var. Evet, bugün Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en yakıcı sorunlardan biri de, bir başka kırılma noktası da adaletsizliktir. OHAL bahanesiyle ihraçlar, sayısız gözaltı ve tutuklamalar, siyasi saikli kumpas yargılamaları, hukuksuz cezalar, başta cezaevlerinde olmak üzere işkence ve kötü muamele, ifade özgürlüğünün rafa kaldırılması, cezasızlıkla ödüllendirilen katliamlar daha neler neler… Gerçekten saymakla bitmeyen adaletsizlikler ve hukuksuzluklar var. Kobanî Kumpas Davası, Gezi Davası, Kapatma Davası, Özgür Basın Davası… Bu iktidar tüm ülkeyle mahkemelik, davalıktır! En son Diyarbakır’da gazetecileri tutukladılar. Hakikatin sesinden korktukları için o insanları gazetecilik yaptıkları için cezaevine attılar. Buradan hepsine özel selam ve sevgilerimi yolluyorum. İktidar bilsin ki, hakikatin kalemini susturabilecek bir güç bu yerkürede henüz icat edilmedi. Siz de başaramayacaksınız!
 
Gerçek ve onarıcı bir adaletin gelmesi için büyük mücadele edeceğiz
 
Bir yerde hukuksuzluk artıyorsa, orada adalet çalınıyordur. Bunlar adalet saraylarının içinden adaleti çaldılar, geriye bomboş binalar bıraktılar! Biz HDP olarak bu ülkeyi, gerçek adaletle buluşturmaya söz verdik, and içtik. HDP’nin varlığı ve mücadelesi aynı zamanda gerçek adalet mücadelesidir. Yüreği adalete kavuşmak için yanıp tutuşan herkese bir kez daha seslenmek istiyorum: HDP’nin hak ve adalet mücadelesi var. Ülkenin her bir yerinde ayrı bir adalet nöbeti ve adalet diye haykıran yüz binler var. Tüm adaletsizliklere karşı büyük direndiysek, gerçek ve onarıcı bir adaletin de gelmesi için büyük mücadele ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. Emine annenin, Cumartesi Annelerinin, Çorlu Annelerinin, Soma Ailelerinin, Gezi Ailelerinin, adalet nöbetindeki tutuklu annelerinin. İşte bu annelerin verdikleri adalet mücadelesi ve haykırdıkları adalet çağrısı hepimizin ortak çağrısıdır biz bu annelerle sonuna kadar birlikte mücadele edeceğiz. Bu sorumluluk hepimizindir eğer bu ülkeye adalet gelecekse bu annelerin verdikleri mücadele ile gelecek ve biz de onların yanındayız. Bu çağrıyı adalet isteyen herkese ifade etmek istiyorum; HDP’nin demokrasi, barış ve adalet mücadelesinde bir kez daha buluşma zamanıdır. Birlikte yol yürüme zamanıdır. Yan yana, omuz omuza olalım adaletin kapısını birlikte açma zamanıdır!
 
Açlık ve savaş politikaları arasında doğrudan bir bağ vardır
 
Bu ülkede, çocuklar yırtık ayakkabıyla dolaşıyorsa, insanlar pazar yerlerinden yiyecek topluyorsa kaynaklar biri ve birileri tarafından mutlaka çalınıyor demektir. Her 10 kişiden 9’u büyük geçim sıkıntısı çekiyorsa, sebep; o 10 kişiden birini haksız zenginleşmeyle ihya eden talan düzeni olduğundandır. Resmi rakamla yüzde 76’lık enflasyonla, Türkiye’nin hukukun üstünlüğü endeksinde 139 ülke arasında 117’inci sırada olması aslında  bununla doğrudan ilintilidir. Açlık ve yoksulluk sınırıyla, bir gün Federal Kürdistan, diğer gün Kuzey Suriye ve Ege’de sınır tanımayan savaş politikaları arasında doğrudan bir bağ vardır. İktidarın bekası için sürdürülen güvenlikçi politikalarla, büyük yolsuzluklar arasında güçlü bir bağ vardır. İşte tüm bunun Türkiye kamuoyu, halkları tarafından iyi görülmesi gerekir. Görülmesi gereken bir başka hakikat ise; yerli ve milli olduğunu söyleyen iktidar ve saray rejiminin körfezden, körfez sermayesi aracılığıyla yönetiliyor olmasıdır. 
 
Bu gidişata hep birlikte ‘Êdî Bese’ deme zamanı değil midir?
 
Dün Meclise ek bir bütçe getirdiler ve bu bütçe aynı zamanda iflas bütçesidir. Bu ilkenin iflas ettiğinin kanıtıdır. Bütçeleri 6 ayda çöktü 6 ayda çöken bütçeyi ek bütçe ile gündeme getirdiler, bu da iflas ettiklerinin göstergesidir. Çünkü savaşa, talana, saraya ve yandaşlara para yetiremedikleri için talanı sürdürmek için ek bütçe getirdiklerinin farkındayız. Yoksa emekçiye, işçiye ve halka ek bütçe getirdiklerine dair bir şey yok. Şimdi bu gidişata hep birlikte ‘Êdî Bese’ deme zamanı değil midir? Bu gidişata ‘artık yeter’ diyoruz. Emekçiler, üreticiler, işçiler, işsizler, emekliler ve ezilenler olarak hep birlikte, yan yana durursak, mücadelelerimizi birleştirirsek bu harami düzeni değiştirebiliriz. 
 
15-16 Haziranların ruhunu yeni başlangıçlara dönüştürelim
 
Sefaleti refaha, açlığı insanca yaşama dönüştürmenin yolu birlikte mücadeledir. Yozlaşmış, çürümüş sistemin çarklarını hep birlikte kırma gücüne sahibiz. Vergilerimizle ülke bütçesini oluşturuyorsak itirazlarımızla ülke yönetimini de değiştirebiliriz. Güç bizdedir, yani halkın bizzat kendisindedir. İşte HDP’nin emek ve alınteri mücadelesi birlikte yürümek için önemli bir seçenektir. Emeğimizin hakkı için bir olalım, soframızdaki ekmeğimiz için, çocuklarımızın geleceği için gelin bir olalım, birlik olalım. 15-16 Haziranların 7 Haziranlarla birleşen ruhunu yeni başlangıçların ve onurlu yaşamın mücadele gücüne hep birlikte dönüştürelim.
 
Pınar Gültekin’i katleden faile verilen ceza 
 
Dün kadın düşmanı erkek yargı, Pınar Gültekin’i işkenceyle katleden erkeğe verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını ‘haksız tahrik’le 23 yıla indirdi. Babanın isyanını, çığlığını gördünüz. Kadınların ortak çığlığını da isyanını da gördünüz görmeye devam edeceksiniz. Şaşırdık mı? Hayır! Elbette şaşırmadık Kadını katledenle, hukuku ve adaleti katledenin işbirliği yaptığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu kadın düşmanı kararı, tüm kadınlar adına en güçlü sesle lanetliyorum ve kınıyorum. Pınar Gültekin’in katiline böyle bir indirim yapmayı asla kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. 
 
Kadın düşmanları gerçek adalet önünde hesap verecek 
 
Kadın cinayetlerini açıkça teşvik eden kararlarla iktidarın kadın düşmanı politikasına hizmet eden erkek yargı bilmelidir ki, bu erkek düzen bitecek! Hep böyle kalmayacak. Ve günü geldiğinde de kadın düşmanları, gerçek adalet önünde kadınlara bir bir hesap verecek! Yazın bir kenara! Kadının varlığından dahi korkan erkek iktidar bilsin ki; mücadeleden bırakın geri adım atmayı kadın özgürlükçü bir ülke yaratmak için gece gündüz çalışmaya kadınlar olarak devam edeceğiz. Sizden asla korkmuyoruz, sizden asla korkmayacağız! Direnen, inşa eden, üreten biz kadınlarız. Yöneten de biz kadınlar olacağız. Bu ülkeyi felaketten çıkaracak olan da biz kadınlar olacağız. Umudumuz büyük, çünkü itiraz etme, değiştirme ve inşa etme gücümüze inanıyoruz. Biliyoruz ve inanıyoruz ki; kadın ittifakı bu ülkeyi karanlıktan çıkaracak olan tek ittifaktır. Buradan bütün kadınlara sözümüzdür: Yaşamın hiçbir alanımda hiçbir kadın asla yalnız yürümeyecektir çünkü yanında mutlaka bir HDP’li olacaktır. İktidarın bütün baskı ve zorbalıklarının karşısında HDP, kadın özgürlüğü için mücadele etmeye devam edecektir.
 
Genç değişimle başarma zamanıdır! 
 
Sevgili gençler, genç yoldaşlarım, arkadaşlarım. Sizlere sadece borç ve geleceksiz yarınlar bırakan bu düzende; genç olmak yasak, müzik dinlemek yasak, gülmek yasak, bağırmak yasak, itiraz etmek yasak, karşı çıkmak yasak, eleştirmek yasak. Yasak demenin bile yasak olduğu bir düzen yarattılar. Gençliğin dilini ve ruhunu anlamayan, çağın gerisinde kalmış, bu köhnemiş düzeni ait olduğu siyasetin çöplüğüne gönderme zamanıdır. Bu çürümüşlükten kurtulmak için ülkeyi, siyaseti ve yaşamı değiştirme, gençleştirme iradesi siz gençlerin elindedir. Sizin bir itirazınız yeterli olacağını biliyoruz. Bir haykırışınız bu iktidarı fazlasıyla titretir! Hikâyesi kalmayan bu iktidara karşı genç hikâyeyi, başarı hikâyesini yazmanızın şimdi tam da zamanıdır. Genç zamanı, genç değişimle başarma zamanıdır! Gelin, sizden çalınan geleceği, zaman kaybetmeden, bu iktidardan geri almanın yolunu ve yöntemlerini özellikle genç seçmenlerin doğru tercihler yaparak seçimlerde yerine getireceğine yürekten inanıyoruz. Sadece seçimlerde de bütün itirazlarımızla söylemlerimizle bu iktidarı değiştireceğimizin zamanıdır. Sizin itirazlarınızda saklı olan gücü ve öfkeyi en büyük değişim ve dönüşüme dönüştürelim ve bir kez daha genç başladık genç başaracağız diyerek hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
 
Kongremizi aydınlık günlerin kapısını açan bir milada dönüştürelim! 
 
3 Temmuz’a sayılı günler kaldı. Kongremiz büyük hakikat yürüyüşünün, demokrasi yürüyüşünün kongresi olacaktır. Kongremiz, umudun ve cesaretin, ortak geleceğin kongresi olacaktır. Her dilden, her inançtan, her kimlikten renklerin buluşacağı halkların kongresi olacaktır. Gelin, 8 Mart’ın, Newroz’un, 1 Mayıs’ın coşkusunu ve iradesini kongremizde buluşturalım. Kongremizi, demokrasi ittifakının, kadın ve gençlik ittifakının en güçlü çıkışına dönüştürelim! Kongremizi, hep birlikte kazanacağımız o güzel ve aydınlık günlerin kapısını açan bir milada dönüştürelim. HDP’siz bir Türkiye’nin, HDP’siz bir yaşamın, HDP’siz bir siyasetin olmayacağı hakikatini herkese hep birlikte gösterelim. Demokrasiyle, barışla, adaletle, özgürlükle örülü bir geleceğin HDP’yle mümkün olduğunu herkese gösterelim. Ortak başarı hikâyemizi ve tarihi hep birlikte bu kongrede bir kez daha yazalım! Yolunuz ve yolumuz açık olsun! Hızır hepimizin yardımcısı olsun!”