Siyasetçi kadınlar: Gazeteciler keyfi tutuklandı
- 09:02 19 Haziran 2022
- Güncel
DİYARBAKIR -16 gazetecinin tutuklanmasına ilişkin değerlendirmede bulunan siyasetçi kadınlar, halkın haber alma hakkının gasp edildiğini söyledi. Siyasetçiler, “Bu saldırılar Kürt basın geleneğinde sonuç alamayacak” dedi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında 8 Haziran’da 20’si gazeteci olmak üzere 22 kişi polislerce evlerine yapılan baskınla gözaltına alındı. Uzatılan 8 günlük gözaltı süresinden sonra 15 Haziran'da adliyeye çıkarılan ve aralarında yer alan JINNEWS haber müdürümüz Safiye Alagaş, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, Mezopotamya (MA) Ajansı Editörü Aziz Oruç, Xwebûn Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş ile gazeteciler Ömer Çelik, Zeynel Abidin Bulut, Mazlum Doğan Güler, İbrahim Koyuncu, Neşe Toprak, Elif Üngür, Abdurrahman Öncü, Suat Doğuhan, Remziye Temel, Ramazan Geciken, Lezgin Akdeniz ve Mehmet Şahin çıkarıldıkları mahkemece “örgüte üye olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla tutuklandı.
16 Kürt gazetecinin tutuklanmasına dair tepkiler sürerken, siyasetçi kadınlar da gazetecilerin durumuna ilişkin değerlendirmede bulundu.
‘Saldırılar Kürt basın geleneğinde sonuç alamayacak’
İktidarın son süreçte arttırdığı baskı ve saldırı politikalarına dikkat çeken Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran, “İktidar her sıkıştığında savaş ve işgal politikalarına yöneliyor” dedi. İktidarın aynı zamanda basına da yöneldiğini söyleyen Beycan, gazetecilere yönelik gerçekleştirilen saldırı ve baskı politikalarının bu uygulamalardan bağımsız olmadığını ifade etti. Gerçekleştirilen saldırılara karşı başta Kürt halk hareketi olmak üzere birçok kesimin tepki gösterdiğini kaydeden Beycan, “Birçok kesimin faşist rejime karşı ciddi oranda bir tepkisi var. Ancak bu tepkilerin açığa çıkarılmasına ilişkin engellemeler yapılıyor. Bu engellemeler birleşik halk hareketimizin gelişmesine engel oluyor. Özellikle bu konuda basın çok kritik bir yerde duruyor. Gerçekleştirilen baskılar ise onu susturmak ve teslim olmasına yönelik gerçekleştirilen bir saldırıdır. Ama bunun hem genel anlamda hem de Kürt basın geleneğinde sonuç alamayacağını biliyoruz. Çünkü gerçeği açıklamak ve halkı bilgilendirmek halkçı gazeteciliğin çizgisidir. Bunun için biz onlar adına onlarla birlikte dışarıda veya içeride onların sözü olmaya ve gerçekleri halka açıklamaya devam edeceğiz” dedi.
‘Özgür basın emekçileri mücadelenin arkasında durdu’
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Diyarbakır İl Eşbaşkanı Gülistan Atasoy ise, gazeteciler hakkında verilen tutuklama kararının önceden kesinleştirilmiş bir karar olduğunu söyledi. Faşizmin en büyük korkusunun doğrular olduğunu kaydeden Gülistan, iktidarın topluma mal edilen hakikati tutsak etmeye çalıştığını ifade etti. Gazetecileri tutuklanması ile halkın haber alma hakkının gasp edildiğini belirten Gülistan, “90’lı yıllarda gazeteciler katledilirken, şimdi ise gazeteciliğin kendisi katlediliyor. Ve muhalif basın emekçilerine yönelik gerçekleştirilen saldırılar büyük bir algı operasyonuyla devam ettiriliyor. Ancak ne olursa olsun özgür basın emekçileri 90’lı yıllardan bu yana yürüttükleri mücadelenin arkasında oldular. Her baskıya rağmen baş eğmediklerini ise bir kez daha herkese gösterdiler. Bunun için gazetecilerin peşinden koştuğu ve topluma mal etmek istediği hakikati topluma vermek hepimizin sorumluluğudur. Bu sorumluluğu dayanışma ve mücadeleyle başarıya ulaştıracağız” şeklinde konuştu.
‘Gazetecilerin tutuklanması keyfi muameleden ibaret’
Tutuklanan gazetecilerin tüm baskılara rağmen kararlı bir duruş sergilediğini ifade eden HDP Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, iktidarların durumuna bakıldığında adalet ve hukuka dair hiçbir şeyin kalmadığını dile getirdi. Remziye, “90’lı yıllarda nasıl ki Musa Anter’den tutalım Gurbetelli Ersöz’e kadar gazeteciler özgürce haberlerini yazamadılar. Bugün de Türkiye’ye baktığımızda hiçbir basının özgür olmadığını da görüyoruz. Hemen hemen çoğu basının da AKP-MHP iktidarının etkisi altında kaldığını biliyoruz. Ancak bu, kabul edilebilecek bir durum değildir. 16 gazeteciyi tutuklayarak cezaevine gönderdiler. Kürt gazeteciler, adalet ve hukuktan bahsettiği zaman tutuklanıyor. Hiçbir vicdan bu durumu kabul edemez. Gazetecilerin hiçbir suçu yoktu. Gazetecilerin tutuklanması ise tamamıyla keyfi bir muameleydi. Bu muamele kabul edilemez” sözlerini kullandı.