Meslektaşlarımızın yanındayız: Birbirimizin kamerası olacağız!

  • 10:46 15 Haziran 2022
  • Güncel
 
İSTANBUL - Gözaltına alınan meslektaşlarının yanında olduğunu belirten Ekmek ve Gül editörü Sevda Karaca, “Gazetecilere yönelik bu saldırılar karşısında susmuyoruz. Birbirimizin sesi, sözü, kalemi, kamerası olacağız” dedi.
 
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bir soruşturma kapsamında 8 Haziran'da gözaltına alınan JINNEWS Müdürü Safiye Alagaş, JINNEWS editörü Gülşen Koçuk, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, Xwebûn Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç, gazeteciler Ömer Çelik, Suat Doğuhan, Ramazan Geciken, Esmer Tunç, Neşe Toprak, Zeynel Abidin Bulut, Mazlum Doğan Güler, Mehmet Şahin, Elif Üngür, İbrahim Koyuncu, Remziye Temel, Mehmet Yalçın, Abdurrahman Öncü, Lezgin Akdeniz ve Kadir Bayram ile Feynaz Koçuk ile İhsan Ergülen'in 7 günlük gözaltı süresinin ardından emniyetteki ifade işlemleri dün sona erdi. Kısıtlılığın devam ettiği dosyada, gözaltındaki 20'si gazeteci 22 kişinin tamamı “susma” hakkını kullanmıştı.
 
Emniyetteki işlemleri tamamlanan 22 gazeteci şu saatlerde adliyeye getirildi.
 
Tekli hücrelerde tutulan gazeteciler için dünyanın birçok yerinden dayanışma mesajları paylaşılarak eylemler gerçekleştirildi. Gözaltındaki 22 meslektaşıyla dayanışan Ekmek ve Gül editörü Sevda Karaca, ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Sistematik bir eziyet politikası’
 
Sevda, “Ofisleri darmadağın edilerek hiçbir gerekçe sunulmadan, avukatları ile görüşmeleri kısıtlanarak gözaltında tutulan gazeteci arkadaşlarımız, 30 yıldır Kürt gazetecilere yönelik sistematik baskının güncel versiyonlarını yaşıyorlar” sözlerini kullandı. Kürt basınına dönük bu baskı politikalarının yeni olmadığını vurgulayan Sevda, “Kürt gazetecilerin büyük bir emekle oluşturduğu özgür basın geleneğine yönelik baskılar, sistematik bir eziyet politikası. Mesleğini yaptırmama, asker-polis baskısı, gözaltı ve tutuklamalar, uzun tutukluluk süreleri, hukuksuz yargı kararları ile uzun yıllar süren hapisler biçiminde kendini tekrar etti” dedi. Sevda ayrıca özgür basının toplumsal sorunların biriktiği ve yönetenlerin yanlış politikalarının halk nezdinde de belirginleşmeye başladığı her dönemde ilk elden hedef alınan alanlardan biri olduğunu dile getirdi.
 
Kürt gazeteciler ve maruz kaldıkları…
 
Gazetecilerin kriminalize edildiğine dikkat çeken Sevda, “Türkiye’de AKP iktidarı döneminde Kürt sorununda ‘açılım’ iddialarından vazgeçilmesi ve masanın devrilmesiyle birlikte Kürt gazetecilere dair davalarda ‘örgüt üyeliği’ suçlamasının otomatiğe bağlandı. Şimdi de ekonominin, siyasetin, yargının, iç ve dış politikanın yönetenler nezdinde açmaza girdiği ve bu çoklu kriz ortamında en büyük faturayı halkların ödemek zorunda bırakıldığı bugünlerde, gazetecilere yönelik bu saldırılar kendi bekasını korumak için her şeyi yapacağını açıkça ilan etmiş olan iktidarın seçim sürecini nasıl ‘yöneteceğinin’ de adeta bir göstergesi” değerlendirmesinde bulundu.
 
Topyekun bir saldırı halinin olduğuna değinen Sevda, “Bir tarafta sınır ötesi operasyon hazırlıkları, diğer yanda ekonominin çöküşü, bir yanda kadınların yaşamsal haklarına yönelik saldırı operasyonları, diğer yanda her gün kadınların katledilişi, şiddetin dozunun atışı, öfkenin yükselişi, bir tarafta muhalefete yönelik baskı, kapatma tehditleri ve hedef gösterme operasyonları, diğer yanda bu kritik dönemeçte birlikte hareket etme ihtiyacının her an artışı…” sözleri ile ülkenin içinde bulunduğu kriz haline işaret etti.
 
‘Gerçek tersyüz ediliyor’
 
İktidarın böylesi bir dönemde Kürt basınına yönelik bu operasyonları seçim kampanyasının bir parçası olarak yürüttüğünü ifade eden Sevda, “Deneyimimiz, böylesi süreçlerde gazetecilerin ilk hedef haline getirilişinin ardından daha ağır saldırıların yaşandığı. İşte tam da bunların gündem olmaması, yaşananların duyulmaması, duyurulmaması hazırlığının bir parçası olarak basına yönelik baskılar artıyor” cümlelerini kullandı. Sevda, günlerdir gözaltında tutulan gazetecilerin avukatlarının, kendilerine ifade edilmeyen gözaltı gerekçesini TRT’den servis edilen haberlerden öğrendiklerini hatırlatarak, devamında şunları kaydetti: “Gözaltındaki gazetecilerle ilgili kimi yandaş ajans ve gazetelerin, gazetecileri hedef gösteren yayınlarla durumu ‘haber’ verdiklerini gördük. Gerçeğin tersyüz edildiği böyle bir dönemde gazeteciler büyük baskılarla susturulurken, yalanın basın elbisesi giydirilmiş çeşitli aparatlarla hakikat haline getirilmeye çalışılması da önemli bir gösterge.”
 
‘Mesele sadece basının meselesi değil’
 
Böylesi bir dönemde demokrasi güçlerinin, halkın haber alma hakkına yönelik bu saldırılara daha fazla karşı koyması gerektiği çağrısını yapan Sevda, “Mesele sadece ‘basın’ın meselesi değil çünkü. Mesele, hakikatin yerine geçirilmek istenen yalanlardan medet umanların karşısında hep beraber durmak. Bu saldırıların hedefine ulaşmaması ve durması ancak dayanışmayı güçlendirmek, hep birlikte güçlü bir ses çıkarmak, bu saldırıların karşısında hep birlikte durmakla mümkün” ifadelerini kullandı. Sevda, ev ve ofis baskınları, haber takip ederken polis şiddeti ile gözaltına alınan gazetecilere yönelik bu saldırılar karşısında susmadıklarının mesajını verdi. 
 
Sevda son olarak, “Birbirimizin sesi, sözü, kalemi, kamerası olacağız” diye ekledi.