'Gemlik Yürüyüşü halkın irade beyanıdır'

  • 09:02 15 Haziran 2022
  • Güncel
 
Melike Aydın
 
İZMİR - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün talep edildiği Gemlik ve Kadıköy’deki yürüyüşlerde bir eşiğin aşıldığını belirten İdil Uğurlu “Gemlik Yürüyüşü halkın irade beyanıdır” dedi.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan ağır tecrit koşullarının sona erdirilmesi talebiyle geçtiğimiz günlerde birçok kentten binlerce kişi “Tecrit Siyasetine Karşı Özgürlüğü Savunmak İçin Gemlik’e Yürüyoruz” şiarıyla birçok kentte açıklama ve yürüyüş gerçekleşti. Bursa ve Kadıköy’de yapılan yürüyüşlerde polis saldırısı ve gözaltılara rağmen Gemlik yürüyüşçüleri eylemlerini ısrarla sürdürdü. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkezi Kadın Meclisi üyesi İdil Uğurlu, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün talep edildiği yürüyüşlerin bir eşiğin aşılması ve paradigmanın farklı kesimlere yayıldığının anlamına geldiğini ifade etti. 
 
‘Gemlik Yürüyüşü geç kalınmış bir yürüyüş’
 
Gemlik Yürüyüşü’nün geç kalınmış bir yürüyüş olduğunu belirten İdil, 7 Haziran seçimlerinden sonra devletin bütün gücünün hükümetin inşa edilmesine kullanıldığını dile getirdi. Bu süreçle beraber İmralı Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin, avukatlarıyla bağları kopartılacak kadar ağırlaştığını kaydeden İdil, tecridin aynı zamanda topluma da uygulandığını söyledi. İdil, "İktidarın rejimi yerleştirme, kurumsallaştırma çabası aralıksız devam etmeye başladı. Bunu yaparken de direnişle karşılaştı. Her geçen gün güvenlikçi politikalara para aktarılırken halk daha çok yoksullaştı. Türkiye 1940 yıllarından sonra ikinci derin yoksulluğunu yaşıyor. Ama bu kıtlıktan değil var olan kaynakların iktidarın kendi politikalarını faşizmi kurumsallaştırmak için yaptığı tercihle alakalı” şeklinde konuştu.
 
‘Paradigma Kürt halkının dışına da yayıldı’
 
İktidarın Ortadoğu halklarını çözümsüz bırakmayı ve onlara umut olan paradigmanın ufaltılarak ortadan kaldırılmasına yönelik saldırılar düzenlediğini ifade eden İdil, bu paradigmanın hem Kürt halkıyla hem de diğer kesimlerle buluşma gibi bir aralığı ortaya çıkardığını belirtti. İdil, “Kapitalist sistem var olduğundan bugüne bir şey var etmemiştir. Tüm çabaları kendini revize etme yolunda olmuştur. Toplum da bunun kırıntısına, isyan etmeyecek kadar bir yaşam standardında tutulmuştu ama artık bundan da bahsedemiyoruz. Çünkü özellikle bütün halklar mültecileştirilmekle, yaşam alanlarından koparılmakla karşı karşıya. Çoğu sığınmacı konumda göçmen ve mülteci bile değil” dedi. 
 
‘Gemlik Yürüyüşü halkın irade beyanıdır’
 
Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği HDK ve HDP paradigmasının tüm halkların ve muhaliflerin mücadelesi sonucu oluşturulduğunu belirten İdil, sözlerini şöyle sürdürdü: “21 Mart’ta, 8 Mart’ta, 1 Mayıs’ta halklar bir irade beyanında bulundu. Çözüm gücünün Sayın Öcalan’la olduğu ve İmralı kapısının açılması gerektiğini belirtti. Bu anlamda Gemlik Yürüyüşü ortaya çıkan bu irade beyanının pratiğe dökülmüş hali. En azından tüm halkların tüm ötekileştirilmiş kesimlerin yoksulluğa ve yok sayılmaya mâhkum edilmek istenen tüm kesimlerin gözlerinin İmralı’da olduğu, birçok kesimin de bu paradigmayı sahiplendiği ortaya çıktı.”
 
‘Abdullah Öcalan’a özgürlük talebi yükseltildi, bir eşik aşıldı’
 
Tüm engellemelere rağmen Kadıköy’de gerçekleşen eylemde halkın taleplerini dile getirdiğini söyleyen İdil, HDP’li milletvekillerine yönelik saldırıyı ise “iktidarın tahammülsüzlüğü ve korkusunun göstergesi” sözleriyle değerlendirdi. “20 Milyon halk yürümeye başladığında 20 milyon halkı gözaltına mı alacaksınız? 20 milyonu abluka altına mı alacaksınız” diye soran İdil, şöyle devam etti: “Bu engellemeleri aşarak İstanbul sokaklarında özgürlük ve eşitlik talepleri, yeniyi kurma talebi dile getirilmiş oldu. Sayın Abdullah Öcalan’a özgürlük talebi birçok yerde yankılandı. İktidarın kısmak istediği halkların iradesiydi. Özellikle Türkiye’de bir eşiğin aşıldığı söylenebilir. Sürekli söylenen saldırıları püskürtmeye çalışan halklar ve HDP gerçekliğinden söz edilebiliyordu fakat o savunmadan çıkıp ileri adım atmak için insanlar birçok şeyi göze alarak sokaklara çıktı. Aynı zamanda Türkiye’nin uyguladığı bu politikaları görmezden gelen bir gözünü kör bir kulağını sağır eden Avrupa Birliği, NATO devletlerinin bunları görmesi gerekir."
 
‘Halkın iradesinin önünde duramayacağını görmeliler’
 
Medyayı tamamen ele geçiren iktidarın istediği her şeyi halka yansıttığını kaydeden İdil, bu durumun AKP MHP’ye oy verenler için de sorunlu olduğunu  sözlerine ekledi. İktidarın kamunun olduğu her yerde toplumu dizayn etmeye çalıştığına dikkat çeken İdil, “Bunu yaparken her şeyi kullanıyor. Buna rağmen örgütlü halklar ve toplum gerçekliğiyle karşı karşıya geldiklerini gördüler. Örgütlenmiş halkların kadınların, gençlerin yoksul emekçilerin farklı inançların iradesine karşı duramayacaklarını görmeliler. Bu çok açık şekilde ortaya çıktı” dedi. 
 
‘Emperyalist devletler Gemlik’te çıkan iradeyi yok mu sayacak?’
 
Son yıllarda iktidarın, Kürtlerle Türkiye’de bulunan tüm demokrat kesimlerin bağlarını koparmaya çalıştığını vurgulayan İdil, bu durumun tersine döndüğüne işaret etti. Yurttaşların gözaltı ve tutuklamaları göze alarak alanlarda “tek ses ve tek yürek” olduğunun altını çizen İdil, “Yürüyüş de farklı siyasi partiler de yer aldı. Gezi’nin birleştirici gücü alanlardaydı. Siyasi kesimlerin ortaklaştığı yeni bir iradenin sıçrama tahtasının olduğu görülmüş oldu. Ortadoğu’da devam eden bölüşüm savaşı var. Bunun içinde olan emperyalist güçler İstanbul, Gemlik’i yakından takip etmiştir. Bu iradeyi mi yok sayacaklar? Burada daha güçlü bir mesaj verilebilirdi belki, ama bu koşullarda bu abluka altında çok değerli olduğunu düşünüyorum’ diye konuştu.