'Mahpusta Kadın Olmak’ çalıştayı sona erdi
- 19:24 11 Haziran 2022
- Güncel
İSTANBUL - TJA öncülüğünde “Mahpusta Kadın Olmak” konulu çalıştay, 4 oturumda yapılan sunum ve tartışmalar ile sona erdi. Kadın tutsakların cezaevlerinde yaşadıkları ve buna karşı ortaya koyduğu direniş üzerinde durulurken, tecrit politikalarına karşı birleşik mücadele edilmesi vurgusu yapıldı.
Tevgera Jinên Azad- Özgür Kadın Hareketi (TJA), “Mahpusta Kadın Olmak” konulu çalıştayını Taksim’de bir otelde gerçekleştirdi. Gün boyu tartışmalar ile süren çalıştayın yapıldığı salona “Mahpusta kadın olmak” yazılı dev pankart asıldı. Çeşitli Sivil Toplum Örgütlerinden (STÖ) kadınlar, kadın örgütü temsilcileri, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisleri ile HDP’li milletvekilleri, feminist aktivistler, gazeteci kadınlar, hak savunucusu kadınlar, Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri ve işkenceye rağmen her hafta inatla sürdürdükleri Adalet Nöbeti’ndeki tutsak yakınlarının katılım gösterdiği çalıştay, dört oturumdan oluştu.
Tutsakların yaşadıkları ve direniş anlatıldı
Çalıştayın birinci oturumunda, “70’lerde, 80’lerde, 90’larda Mahpus Kadın Olmak” konu başlığında sunumlar gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü yazar Neşe Erdilek’in yaptığı oturumda Şenal Saruhan, Nevin Berktaş, Zeliha Şalcı ve Remziye Rüzgar sunumlar yaparak 1980-90’lı yıllarda cezaevlerinde yaşadıkları hakkında paylaşımlarda bulundu. Cezaevlerinde kadınlara dönük cinsel işkencelerin anlatıldığı oturumda, kadınların ortaya koyduğu direnişe dikkat çekildi.
Cezaevlerinde eril tahakküm sürdürülüyor
İkinci oturumda ise “Dünden Bugüne Mahpushaneler” konusu ele alındı. Bu oturumun moderatörlüğünü ise Barış Akademisyeni Meral Camcı yaptı. Oturumda, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarından Raziye Öztürk, avukat Gülizar Tuncer, Ruken Gülağacı ve gazeteci Ayşe Düzkan sunumlar gerçekleştirdi. Kadınların cezaevlerinde çocukları ile yaşadıkları sorunlar, cezaevlerinde kadınlara dönük cinsiyetçi ve ayrımcı yaklaşımlar, erkek tipi cezaevlerinde kadınların yaşadıkları hak ihlalleri, erkek ve kadın gardiyanların kadın tutsaklara dönük eril ve tacize varan yaklaşımları anlatılarak, cezaevlerinin hem fiziksel hem de çalışanlar yönünden eril tahakkümün yaşatıldığı alanlar olduğu tespiti yapıldı.
İmralı tecridi ve yansımaları
Yine bu oturumda PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatı Raziye Öztürk, İmralı’da 23 yıldır hayata geçirilen tecridin kronolojisini ele aldı. Raziye, İmralı’daki hukuksuzlukları da anlatarak, tecridin diğer cezaevlerine yansımasına ışık tuttu. Raziye ayrıca İmralı tecridinin kaldırılması için mücadele üzerinde durdu.
Tutsaklar için sürdürülen direniş
Üçüncü oturumda da “Mahpushanelerde Hak İhlalleri” konusu ele alındı. Moderatörlüğünü İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri’nin yaptığı oturumda konuşmacı olarak İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen, Adalet Nöbeti’ne katılan annelerden Fince Akman, siyasetçi Burcu Çelik ve 14 yıllık tutsaklığın ardından dört ay önce tahliye olan Nesrin Akgül yer aldı. Adalet Nöbeti eylemcisi Fince Akman, eylem boyunca yaşadıkları polis işkencesini anlatarak eylemlerinin amacına dikkat çekti. Tüm baskı ve saldırılara rağmen 12 haftadır ısrarla ve kararlılıkla eylemlerini sürdürdüklerini belirten Fince, herkese nöbet eylemlerini büyütme ve tutsakları sahiplenme çağrısı yaptı.
Tecridin ortasında özgürlük alanı yaratmak
Yine bu oturumda söz alan Burcu Çelik, cezaevlerinde kadın ve çocukların yaşadığı ihlalleri anlatırken, Nesrin Akgül de tutsakların hak ihlallerine karşı ortaya koyduğu direniş üzerinde durdu. Cezaevlerinde son dönemde yaşanan katliamların sıradanlaştırılmaya çalışıldığını vurgulayan Nesrin, buna karşı çıkmak gerektiğini söyledi. Nesrin, kadınların cezaevlerinde yaşadığı en önemli deneyimin mekana karşı koymak olduğu tespitinde de bulunarak, kendi yaşam alanlarını oluşturarak bir direniş alanı geliştirdiklerini söyledi. Tecrit alanında tutsakların kurdukları iletişim şekillerini de anlatan Nesrin, iletişim kurmanın özgürlüğe dönüştüğü değerlendirmesinde bulundu. Öte yandan kadınların cezaevinde direnişi asla bırakmadıklarını vurgulayan Nesrin, direnişleriyle cezaevlerini kadınlar için bir “hafıza merkezi”ne dönüştürdüklerini ifade etti. Nesrin ayrıca tecride karşı gelinmesi gerektiğini belirterek, normalleşmemesi ve alışılmaması gerektiğinin de altını çizdi.
Çözüm önerileri
Son oturumda da “Ne Yapmalı ve Çözüm Arayışları” başlıklarında forum yapıldı. Forumun moderatörlüğünü TJA aktivisti Hacer Özdemir yaptı. Forum boyunca söz alan kadınlar, çözüm önerileri sundu. Önerilerde cezaevleri için ortak mücadelenin örgütlenmesi, birleşik mücadelenin önemi, toplumsal bir karşı koyuş ve bunun için sorumluluk bilincinin geliştirilmesi gerektiği belirtildi. Yine önerilerde dijital medyada kampanyalarının yürütülmesi ve bu alanın güçlü kullanılması önerisi de sunuldu. Yine her alanın direniş alanına dönüştürülmesi ve mücadele hattının örülmesi, bunun için de acil bir inisiyatif veya koordinasyon kurulması önerisi ön plana çıktı. Toplumsal bir insan hakları yapısının oluşturulması, cezaevlerindekilere görüşçü olunabileceği ve somut adımların atılması gerektiği de öneriler arasında yer aldı.
Konu toplumsallaşmalı
Cezaevleri ile maddi dayanışmanın örülmesi önerisi üzerinde de durulan forumda, kadınlar özellikle S ve Y Tipi cezaevlerinde ciddi boyutta tecridin olduğu vurgusunu yaptı. Buna karşı kampanyalar yürütülmesi önerisi sunulurken, cezaevlerine dönük çalışmaların sadece bu alanda çalışma yürüten dernek ve kurumlarla sınırlı tutulmaması ve kadın cephesinden bu konunun toplumsallaşması gerektiği de kaydedildi.
Aysel Tuğluk’un mesajını iletti
Forumda, Aysel Tuğluk için de kampanyaların büyütülmesi gerektiğinin üzerinde duruldu. Oturumda söz alan avukat ve siyasetçi Burcu Çelik, ağır hasta tutsak Aysel Tuğluk’un mesajını ileterek, tüm kadınlara selamlarını iletti. Burcu, Aysel’in dayanışmanın kendisini iyi hissettirdiğini de sözlerine ekledi.
Toplantıdan sonunda yapılan öneriler ışığında önümüzdeki günlerde toplantılar yapılması ve somut adımların atılması kararlaştırıldı.