İstanbul Sözleşmesi Davası: 42 milyonun yaşam hakkı ‘tek adam’ın kararında
- 13:54 7 Haziran 2022
- Hukuk
ANKARA - İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınlar, çekilme kararından sonra 495 kadının katledildiğini belirterek, “Tarihi bir gün ve tarihi bir sorumluluk. Kadınların yaşam hakkı ile ölüm arasında bir karar, 42 milyonun yaşam hakkı ile tek adamın kararı arasında bir karar olacak” dedi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik 20 Mart 2021 tarihinde verilen çekilme kararına karşı açılan 200’e ilişkin davalara dair ikinci grup başvuruların duruşması Danıştay’da devam ediyor.
Duruşmada Halkların Demokratik Partisi (HDP) adına Avukat Sipan Cizreli söz aldı. Sözleşmenin kadınların uzun soluklu mücadelesinin sonucu kazanılmış olduğunu dile getiren Sipan, “Erken şiddetine karşı mücadelenin yollarını adım adım örmüş, kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetle mücadele etmek için özel olarak tasarlanmış en kapsamlı uluslararası, temel bir sözleşmedir” dedi.
‘Sur görüntüleri hala kamuoyunun hafızasında’
Sözleşmeden çekilme kararının yok hükmünde olduğunu ifade eden Sipan “Kararı tanımıyoruz. Her şeyden önce sözleşme biricikliği, kadına yönelik şiddetle mücadelede en kapsamlı sözleşme olmanın yanı sıra kadına yönelik erkek şiddetinin kaynağını toplumsal cinsiyet eşitsizliği olarak tanımlayarak şiddetle mücadelenin yapısal bir değişim gerektirdiğine işaret etmesinden geliyor. Sözleşme yalnızca barış dönemlerindeki değil, silahlı çatışma dönemlerindeki ve silahlı çatışma sonrasında devam eden şiddeti de yasaklamaktadır. Sözleşme çatışma sürecinde sivil kadınlar kadar çocukları da korumakta ve taraf devletlere sorumluluk yüklemektedir” ifadelerini kullandı. Sipan, “Örneğin; Diyarbakır /Sur ilçesinde 2015 yılında yaşanan çatışma döneminden küçük kız ve erkek çocukların, güvenlik önlemi gerekçesiyle silah doğrultularak kıyafetlerinin çıkartılmasına dair görüntüler, hala kamuoyunun hafızalarındadır” dedi.
Kaçırılan Ezidî kadınları hatırlattı
Sözleşmenin yalnızca taraf devletlerin vatandaşı olan kadınlar için değil, sığınmacı ve hukuki durumu ne olursa olsun göçmen kadınlar için de koruma sağladığını dile getiren Sipan “Ortadoğu’da faaliyet gösteren IŞİD Terör Örgütü tarafından kaçırılan yüzlerce Ezidî kadın ve çocuklardan bir kısmının Türkiye’de zorla alıkonulduğu, satıldığı ve ailelerine fidye karşılığında iade edildiği bilinmektedir” diye belirtti.
Sipan, son olarak şunları söyledi: “Sözleşme çocuğun, istismarcı babaya verilmesini de engelledi; şiddet uygulayan erkeğin evden derhal uzaklaştırılmasını da sağladı. ‘Sözleşme Yaşatır’ derken kimse afaki bir şeyden bahsetmiyor. İstanbul Sözleşmesi, yaşatır; İstanbul Sözleşmesi, yaşatacak.”
Aksaray Barosu adına Avukat Şenal Sarıhan söz aldı. Şenal “Salonda yüzlerce kadın otururken, heyette tek kadın var. Bu da açık eşitsizliğin göstergelerinden biri” dedi. Kadınların hep direndiğini seslerini yükseltmeye çalıştığını dile getiren Şenal, “Eşitlik için mücadele ettiler. Kadınların yanında durmadığı için, haklarımızı aldığı için bu son 20 yılı sevmiyoruz” diyerek çekilme kararının iptalini talep etti.
‘Cübbemizi şiddet mağdurlarına siper etmekten gocunmuyoruz’
Kırklareli Barosu'ndan Avukat Oylum Yaman da "Sayın heyet, baroların adli yardım birimlerinde bir gün geçirmenizi isterdim. Biz avukatlar mesleğimiz ve yeminimiz gereği kadınlara, çocuklara bu hizmeti seve seve veriyoruz. Cübbemizi şiddet mağduru kadınlara siper etmekten asla gocunmuyoruz. Ancak ülkemizin kadınları korumamasından gocunuyoruz. Bugün anıt ağaca baktım. 2022 yılında 162 kadın öldürülmüş. Bundan gocunuyoruz. İstanbul Sözleşmesi'nin yükümlülüklerinin yerine getirildiği bir Türkiye'de 162 kadın öldürülmez. Bunu biliyoruz. Bizler, 'Yargı bağımsızdır. Bu kadar da ispatıdır' demek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili, bireysel başvurusuna dair söz aldı. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki kuvvetler ayrılığının fiilen ayaklar altına alındığını vurgulayan Özgür “Anayasal güvencelerin aleyhine adımlar atılıyor. Böyle bir yetki aşımında hepimiz adına karar verecek mahkemenin önüne geldi. Bu tarihi sorumluluğunuzu sizden talep etmek üzere karşınızdayım” dedi. Erkeklerin işlediği her bir katliamdan hemcinsleri adına utanç duyduğunu ifade eden Özgür, “Hepimiz adına sizleri bu sorumluluğu ve yetkiyi kamu adına, kadınlar, önümüzdeki nesiller adına karara bağlayacağınızı ümit ediyorum” şeklinde konuştu.
Çağrı merkezine başvurular arttı
Ardından CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka söz aldı. Sözleşmeden çekilme kararının ardından CHP’nin kadınlarla ilgili çağrı merkezine gelen telefonların arttığını dile getiren Aylin “Diğer yandan failler avukatlarını arayıp ‘acaba cezaevinden çıkabilecek miyiz’ diye sordular. Fesih kararından sonra kadınların ne kadar güvencesiz olduğu ortadadır” dedi. Aylin, salonda bulunan kadınlara, “Yolda yürürken ayak sesi duyduğunuzda tedirgin olmayan var mı” diye sordu. Salondan, “Hayır” sesleri yükseldi.
Yargıtay’ın Hatice Kaçmaz kararını hatırlattı
Aylin, ardından mahkeme heyetine, “Siz hiç bir kadının, bir erkeğe ikinci eş olmayı teklif ettiğini, erkek bunu kabul etmeyince kadının onu öldürdüğünü duydunuz mu? Siz bir kadının yemek yapmadı diye erkeği öldürdüğünü gördünüz mü? Siz hiç, bir kadının bir erkek ona karşılık vermeyince çok sevdiği için öldürdüğünü duydunuz mu” diye sordu. Aylin, “Ama Hatice Kaçmaz’ın katiline ‘tutku indirimi’ verildi. Yargıtay, ‘eğer Hatice Kaçmaz teklifini kabul etseydi bugün hayatta olurdu’ şeklinde bir karar verdi. Bugün tarihi ve önemli bir sorumluluk düşüyor size. Vereceğiniz karar kadınların yaşam hakkını savunmakla ölüm arasında bir karardır” dedi.
Çıkacak kararın adaletli olmasını arzu ettiklerini dile getiren Aylin, “Tarihi bir gün ve tarihi bir sorumluluk. Kadınların yaşam hakkı ile ölüm arasında bir karar, 42 milyonun yaşam hakkı ile tek adamın kararı arasında bir karar” diye vurguladı.
Barolar: Sözleşmeden vazgeçmiyoruz
Ardından Denizli, Çanakkale, Artvin, Tokat ve Kars Barosu adına avukatlar söz aldı. Sözleşmeden çekilme kararının yok hükmünde olduğunu vurgulayan avukatlar, “Anayasa’nın fiilen ortadan kaldırılmasını amaçlayan bu girişimin iptalini istiyoruz. Anayasaya göre Cumhurbaşkanı'nın böyle bir yetkisi yok. Buradan iptal kararı çıkmazsa sıra hangi sözleşmeye gelecek? Her gün tacize uğrayan, şiddete uğradığı için kendini suçlayan kadınları dinliyoruz. Kadın cinayeti dosyalarında anne babalarına çocuklarının nasıl öldürüldüğünü anlatıyoruz. Sözleşmeden vazgeçmiyoruz” ifadelerini kullandı.
Sol parti:495 kadın katledildi
Sol Parti adına söz alan Avukat Gizem Özdem, her gün taciz edilen, ezilen, şiddete maruz kalan LGBTİ+’lar için konuştuğunu söyledi. Sözleşmeden çekilme kararından sonra 495 kadının katledildiğini vurgulayan Gizdem, “Size sayı gibi gelebilir ama bizim için değil” dedi. Av. Selin Nakıpoğlu da İstanbul Sözleşmesi’nin amaç maddesini okuyarak başladı. Sözleşme’nin imzalanması sürecinde hükümetin Avrupa Konseyiyle ilişkileri için yürüttüğü politikalardan söz eden Selin, sözleşmenin feshi kararının tarikat ve gerici kurumlar tarafından coşkuyla karşılanmasının aslında başka bir yaşam biçimi tahayyülü olduğunu gösterdiğini söyledi. Selin, 28 Nisan’da Cumhurbaşkanı vekilinin sözleşmeden çekilmenin kadına şiddeti arttırmadığına dair yaptığı savunmaya eleştirilerde bulundu.
Duruşmaya yarım saat ara verildi.