‘Kürtçe konuşulmalı, oynanmalı, yaşanmalı’

  • 09:06 27 Mayıs 2022
  • Kültür Sanat
Rozerin Gültekin 
 
İSTANBUL - Devletin Kürtler ve dilleri üzerindeki baskılarına dikkat çeken KASED üyesi Saliha Ayata, “Kürtçe konuşulmalı, oynanmalı, yaşanmalı” dedi. Yazar Ronayi Önen ise, “Hem Kürtçe için hem Kürtlerin hakları için mücadele edeceğiz” diye belirtti. 
 
Kürt halkının verdiği mücadelenin gelişip aşama kaydetmesi ile birlikte özel savaş politikalarını hayata koyan devlet aklı, bununla Kürt halkını değerlerinden uzaklaştırmayı hedefliyor.  Söz konusu politikalara karşı güçlü bir direnç ortaya koyan Kürt halkı ise bu akla her defasında diline, kültürüne ve mücadelesine sahip çıkarak cevap oluyor. Özellikle 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı haftasında devlet aklı bir kere daha özel savaş politikalarını devreye koyarak, birçok kentte Kürt sanatçıların sahneye çıkmasını stranlarını ve oyunlarını seyirci ile buluşturmasını engelledi. Yine Kürt dilini inkar politikalarını da sürdürdü.
 
Kadın Kültür Sanat Edebiyat Derneği (KASED) üyesi Saliha Ayata ve Yazar Ronayi Önen, devletin kadın ve dil üzerinde eş zamanlı yürüttüğü asimilasyon politikalarına ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
 
Dil ve kültürün halklar için önemi
 
Dil ve kültürün bireyi oluşturduğunu, dilin toplumun rengi olduğunu belirten KASED üyesi Saliha Ayata, “Halkları birbirinden farklı kılan şeyler dil ve kültürdür. Onun için dil ve kültür büyük önem taşıyor. İnsan varlığını dil ve kültür yoluyla devam ettiriyor. Halk yok edilmek isteniyorsa ilk olarak dilden, kültürden, sanattan başlanması gerekiyor. Bir insanın kimliğini oluşturan şeyleri yok ettiğinde onu ortadan kaldırabilirsin. Çünkü geriye içi boş bir varlık kalıyor. Halkın varlığını, hafızasını yok ediyorsun” diyerek dilin bir halkın varlığındaki önemine dikkat çekti.
 
‘Kürt kadınlar asimilasyon saldırılarının farkında’
 
Devletin, bir halkı yok etmek için ilk olarak dilin taşıyıcısı olan kadını hedef aldığını vurgulayan Saliha, kadının asimile edilmesi durumunda gelecek nesillerin de asimile edilebileceğine işaret etti. “Kürt kadınlar bunun farkında. Varlığını, kültürünü, kimliğini, tarihini savunuyor” diyen Saliha, “Bundan dolayı kadınlar daha çok savaşın önünde duruyor ve kendi hafızasına sahip çıkıyor. ‘21’inci yüzyılda artık neden dil önemli? Neden savunulmalı?’ sorularının tartışılmaması gerekiyor. Dil varlıktır. Varlığını savunmak istiyorsan kültürünü, dilini savunmalısın. Kürtçe konuşulmalı, oynanmalı, yaşanmalı. Varlığımız ancak dil yoluyla gerçekleşir” dedi.
 
Kaç çocuk Kürtçe konuşuyor?
 
Diğer ülkelerde aile içinde herkesin kendi anadilini konuştuğunu söyleyen Saliha, ancak bölge ve Türkiye kentlerinde ailelerin çocuğun eğitim hayatında başarısız olması kaygısıyla Kürtçe konuşmadığını belirtti. Saliha, “En büyük haksızlığı çocuklara yapıyoruz. Tek dil diyerek çocukları sınırlandırıyoruz. Çocuk önce anadilini bilsin sonra Türkçe de, İngilizce de her dili de öğrenebilir. Kürtçe daha yok olmaktan kurtulmuş bir dil değil. Biz dile sahip çıkacağız. Bu görevi kurumlara bırakmayacağız. Yeni jenerasyon Kürtçe öğrenmek için kursa gidiyor, bu çözüm değil. Çözüm evde. Evde çocukla Kürtçe konuşmalıyız ki yeni nesilde kendi diline ve kültürüne sahip çıksın. UNESCO bir çalışma yapmış eğer bir dili dede ve nene konuşuyorsa bu dil ölmek üzeredir, eğer gençler dili konuşuyorsa yine dil yok olmaya doğru gidiyordur ama eğer o dili çocuklar konuşuyorsa o dil geleceğin dilidir sonucuna varmış. Yani aslında Türkiye’de ve Kürdistan’da kaç çocuk Kürtçe konuşuyor bunu sormak gerekiyor” diyerek Kürtçenin yok olmaması için çocuklarla Kürtçe konuşulmasının önemini vurguladı. 
 
‘Devlet kadının dil üzerindeki etkisinin farkında’
 
Anadilin insanın kimliğinin oluşmasındaki rolüne değinen yazar Ronayi Önen de, Kürt kültürünün yaşaması, yeni neslin bu kültürü öğrenmesi için Kürtçenin canlı kalması gerektiğini dile getirdi. Ronayi, ayrıca devletin kadının bir kimlik oluşturmadaki öneminin farkında olduğunu ve bundan dolayı kadın üzerindeki baskıyı arttırdığını sözlerine ekledi. Dil üzerindeki milliyetçi saldırıların cinsiyetçiliği de barındırdığını ifade eden Ronayi, devletin kadını saldırı alanı olarak gördüğünü dile getirdi. Ronayi,  “Kadını baskı altında tutmayı başarı, erkeklik olarak görüyor. Düşmanlık erkekliktir. İktidar kadını ele geçirerek kendi iktidarını büyütmek istiyor. Yani kadın sorunu da dil sorunu da Kürt sorunu da birbirinden ayrı sorunlar değil. Bu sorunlar birlikte ele alınmalı. Hem Kürtçe için hem Kürtlerin hakları için mücadele edeceğiz. Aynı zamanda cinsiyetçiliğe karşı mücadelemizi büyüteceğiz” şeklinde konuştu.