Tecridi ve özel savaş politikalarını kırmakta kararlılar

  • 09:04 6 Ağustos 2023
  • Siyaset
Dilan Babat
 
ANKARA - Yeşil Sol Parti Gençlik Meclisi’nin “Li dijî şerê taybet têkoşîneke bi heybet” kampanyasına ilişkin konuşan Senem Eriş, kampanya ile tecride ve özel savaş politikalarına karşı duracaklarını ve gençlerle birlikte mücadele edeceklerini söyledi. 
 
AK-MHP iktidarının Kurdistan ve Türkiye’de yürüttüğü özel savaş politikalarına ve PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Gençlik Meclisi dün, “Li dijî şerê taybet têkoşîneke bi heybet” (Özel savaşa karşı görkemli bir mücadele) kampanyasının startını verdi.
 
Yeşil Sol Parti Gençlik Meclis üyesi Senem Eriş kampanyalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Mutlak iletişimsizlik halini kırmamız lazım’
 
Startını verdikleri kampanyanın içerisinde yaklaşık 29 aydır hiçbir haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük ağırlaştırılmış tecride de dikkat çektiklerini söyleyen Senem, Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen tecridin beraberinde savaşı, yoksulluğu ve sefaleti getirdiğini, halkların nefesiz bırakılmak istendiğini belirtti. Senem, “Tecrit başlı başına bir insanlık suçudur. İmralı Adası’nda tutulan Kürt Halk Önderi ve onun şahsında tüm halklar tecrit altında tutuluyor. İmralı’da mutlak iletişimsizlik hali mevcut ve bu da bizim yön bulmakta zorlanma haline neden oluyor. Bu da iktidarın yaratmaya çalıştığı bir durum. Bu mutlak iletişimsizlik halini kırmamız gerektiğini kampanyamız ile duyurmuş olduk” dedi.
 
‘Kadınlar ‘sevgi’ adı altında düşürülmeye çalışılıyor’
 
Devletin Kurdistan’da yürüttüğü özel savaş politikasının çok daha derin olduğuna vurgu yapan Senem, Kurdistan’da yaşanılan hiçbir olayın tesadüfü olmadığını ifade etti. Senem, “Kadınlar, gençler üzerinden yoğun bir özel savaş politikası mevcut. Gençler Kurdistan’da yoğun olarak özel savaş politikasının hedefinde. Mahallerimizi, uyuşturucuya, fuhşa, mafyaya açmış durumdalar. Yapmaya çalıştıkları şey; gençleri mücadeleden uzak tutmak, tamamen yalıtık bir hale getirmeye çalışmak. Genç kadınlar üzerinde de İpek Er ve Gülistan Doku’da olduğu gibi Kurdistan’da genç kadınlara yönelik özel savaş daha derin. ‘Jön’ tiplemeler dediğimiz tiplerle genç kadınları ‘sevgi’ adı altında düşürmeye çalışıyorlar. Bu da aslında katliamlarla bitiremediği bir halkın kültürüne saldırmaktır. Diyoruz ki; kadın denetlenemez bir güçtür, akışkandır, kültür, tarih, dil kadınla aktarıldığı için sistemin hedef aldığı en çok kadınlar oluyor” diye belirtti.
 
Özel savaş politikalarına karşı örgütlenme yapılacak
 
Kurdistan ve Türkiye’de devletin gençler üzerinden aileleri tehdit etme durumlarının artarak devam ettiğini işaret eden Senem, şunları belirtti: “Aileleri korkutarak gençleri mücadeleden uzak tutmaya çalışıyorlar. Gençler bu politikalara karşı direniyor ve bizlerle bir araya geliyor. Bu duruma karşı bir çok kampanya başlattık ve bulunduğumuz her yerde gençlerle bir araya geliyor ve bilinçleniyoruz. Bundan sonraki süreçte de yine aynı şekilde sahalarda gençlerle birlikte direnmeye devam edeceğiz. Startını verdiğimiz kampanyanın içeriğinde, kadınlara dönük katliamlar, doğa talanı, mutlak tecrit hali, gençlere dönük uyuşturucu, fuhuş, mafyalaşma gibi özel savaş politikalarına karşı örgütlenmeye çalışacağız. Bunu daha çok gençlerle aktaracağız ve dayanışma içerisinde olacağız. Sistem, katliamlarla bitiremediği bir halkı özel savaş ile bitirmek isteniyor. Gençliğin dinamizmine, akışkanlığına, motor gücü olma haline saldırıyor. Bunu da uyuşturucu, fuhuş ve mafyalaşma haliyle yapıyorlar. Biz de buna karşı gençleri daha fazla bilinçlendirme çalışmalarına başlayacağız.”
 
Senem son olarak, kampanya çalışmalarına yeni dönem toplantılarının sona ermesinin ardından Türkiye ve Kurdistan’da eş zamanlı çalışmalara başlayacaklarını ifade etti.