AK’ye çağrı: Türkiye kararları uygulamazsa derhal ihlal prosedürü başlatın

  • 11:01 23 Eylül 2024
  • Siyaset
 
ANKARA - DEM Parti Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, “Umut Hakkı”na ilişkin yaptığı açıklamada, “Eğer bir ülke AİHS kararlarını ısrarla bilerek isteyerek uymuyorsa siz ihlal prosedürünü başlatmak durumundasınız. Türkiye’nin kısa süre içerisinde ‘umut hakkını’ tanımaması ve gereğini yerine getirmemesi durumunda AK'den beklentimiz sözleşmeyi yerine getirmektir” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AK BK) toplantısındaki “Umut Hakkı”  kararlarına ilişkin partilerinin genel merkezinde basın toplantısı gerçekleştirdi. 
 
‘AİHM ölünceye kadar infazı kabul etmiyor’
 
Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü Öztürk Türkdoğan, AK BK’nin toplantısında çıkan kararlarda PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “umut hakkı”na ilişkin Türkiye’ye adım atması noktasında süre verdiğini söyleyerek, “Bu kararda özellikle AİHM’in Öcalan 2, 2014 tarihli kararında belirttiği sözleşmenin 3'üncü maddesine aykırılığının altını çizdi. Yani ölünceye kadar infazı AİHM kabul etmiyor. Her mahpusun mutlaka durumunun gözden geçirilerek tahliye olacağı tarihi bilme hakkı vardır. Bu insan onuru gereği bir haktır. Türkiye'de bu durumda çok sayıda insan var. Bizim tahminlerimize göre sayı 4 binin üzerinde” dedi.
 
‘AK BK Türkiye’ye eylem planı sunmasının üstünden 3 yıl geçti’
 
AK ve Bakanlar Komitesi’nin Türkiye ile sadece yazışmalarla sınırlı bir süreç yürüttüğünü belirten Öztürk, eylem planı talebinin üzerinden 3 yıl geçtiğine vurgu yaparak, “Sayın Öcalan söz konusu olduğunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin işi ağırdan aldığını görüyoruz. Karar tarihi 2014. Bakanlar Komitesi, 2015 yılında bu konuyla ilgili Türkiye ile yazışmaya başlıyor, ancak 2021 yılına kadar gündemine almıyor. 2021 yılına kadar geçen süreçte hem Sayın Öcalan’ın avukatları hem de Türkiye’deki hak ve hukuk örgütleri, insan hakları örgütleri bu konuda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne çeşitli bildirimlerde bulunuyor. 2021 yılı Eylül ayında Bakanlar Komitesi, Türkiye’ye bir eylem planı sunması gerektiğini ifade etti. Aradan 3 yıl geçti, ancak Türkiye tavsiyelerin hiçbirine uymadı. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını kaldırmadı, 'umut hakkı'nı tanımadı. Bunun ötesinde, kesintisiz bir tecrit uygulamaya devam etti. Bunun kabul edilmesi mümkün değil. Bu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmaması noktasındaki siyasi kararlılığın devamıdır” dedi.
 
'Kararlar uygulanmazsa ihlal prosedürünü başlatmak zorundasınız'
 
"Türkiye’deki tüm partilere ve kurumlara çağrı yapan Öztürk, şunları söyledi: “Öncelikle AK ve Bakanlar Komitesine bir çağrıda bulunmak istiyoruz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) açık. Eğer bir ülke AİHS kararlarına ısrarla, bilerek ve isteyerek uymuyorsa, ihlal prosedürünü başlatmak durumundasınız. Yani Türkiye’nin kısa süre içerisinde umut hakkını tanımaması ve gereğini yerine getirmemesi durumunda Bakanlar Komitesi’nden beklentimiz, sözleşmeyi uygulamasıdır. Dolayısıyla bir ihlal prosedürünün başlatılmasını sağlamaktır. Siyasi mekanizmalar tavizler vere vere, şu anda dünyada insan haklarını araçsallaştırdı. İnsan hakları değerlerinin araçsallaştırılmasının dünyayı getirdiği yer hiç de iyi değil. Bu nedenle AK ve Bakanlar Komitesine tekrar tekrar çağrıda bulunuyoruz: İnsan haklarından, AİHM kararlarından taviz vermeyin. Siyasi iktidara da şunu hatırlatmak gerekiyor; Sayın Öcalan şahsında hem umut hakkı tanınmıyor, hem de öteleniyor. Aynı zamanda tecrit, infazı ilgilendiren bir durum olarak devreye sokulmuş durumda. Hatta bu, tecridi aşan bir durum. Biz buna mutlak iletişimsizlik diyoruz. 42 ay geçti, bir mahpusun avukatları ve ailesiyle görüştürülmemesi gerçekten kabul edilemez. Sürekli olarak disiplin cezaları verilmesi ve bu cezalara yapılan itirazların sürekli reddedilmesi söz konusu. Bırakın hukuk devletini, kanun devletinde bile bunun karşılığı yoktur. Siyasi iktidarın bir an önce mutlak iletişimsizliği kaldırması ve Sayın Öcalan'ın yasal haklarından yararlanmasını sağlayacak adımları atması gerektiğini vurgulamak istiyoruz.”
 
'Tecridin ortadan kalkmalı'
 
Komisyon üyesi Nuray Özdoğan da şunları söyledi: “Sayın Öcalan’a ve binlerce tutsağa dair talebimiz yalnızca partimizin talebi değildir. Partimiz, geniş bir halk kesiminin talebini sizlere iletmektedir ve bu konuda sorumluluk almak zorunda olan yetkililere seslenmektedir. Bugün adaleti hiçbir yerde uygulamadığınızda, hukuku işinize geldiği gibi uyguladığınızda, bir devletin tüm mekanizmaları çürür. Aslında biz de buna karşı bir söz söylüyoruz. Bugün bir kişi için, siyasi saiklerle, uygulamak zorunda olduğunuz bir kararı uygulamadığınızda ve temel bir hakkı ihlal ettiğinizde, o devletteki ve yapıdaki çürümeye engel olamazsınız. Adalet talebi incinmiş bir halkta barışı sağlamak zordur. Bu nedenle biz, bir siyasi parti sorumluluğuyla hareket ediyoruz ve devletin kurumlarını, iktidarı, bu halka karşı sorumlu olmaya davet ediyoruz. Bu bir sorumluluktur, bu bir zorunluluktur. AİHM kararı da uygulanmalıdır ve halkların bu konudaki talebi göz ardı edilmemelidir. Demokratik bir süreç için bu bir zorunluluktur. Bu, sizin isteğinize bağlı bir durum değildir. Dolayısıyla tüm Türkiye halklarının buna karşı ses çıkarması gerekir. Bu, tüm Türkiye halklarının meselesidir. Bu nedenle daha yüksek sesle dile getirmeye biz de devam edeceğiz. Tüm Türkiye halkları için bir barışın kapısı aralanacaksa, öncelikle tecridin ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda herkesi sorumluluk almaya davet ediyoruz.”