Yeni mücadele hattını kadınlarla belirleyecekler

  • 09:01 17 Haziran 2023
  • Siyaset
 
Melek Avcı
 
ANKARA - Yeşil Sol Parti’nin seçimlerin ardından önümüzdeki sürecin yol haritasını şekillendirmek için yaptığı özgün ve genel toplantılarını değerlendiren Kadın Meclisi Sözcüsü Canan Çalağan, bir çerçevenin ortaya çıktığını ancak alanlarda kadınlarla yürütecekleri tartışmalar sonucunda yol haritalarının şekilleneceğini belirtti ve “21.yüzyılı bir kadın yüzyılı olarak inşa edeceğiz. Bundan yana sözümüz nettir” sözleriyle kadınlarla birlikte mücadele yürüteceklerinin mesajını verdi. 
 
14 ve 28 Mayıs seçimlerinin ardından iktidarın kadın kazanımlarına ve halklara dönük saldırı politikaları sürerken, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) seçim sürecini tartışmak ve sonrasındaki yol haritalarını belirlemek için toplantılarını gerçekleştirdi. Eleştiri ve özeleştiri mekanizmalarının işletildiği toplantıların sonucunda ise halkla buluşma ve sokağa dönmeye yönelik taslak bir yol haritası da ortaya çıktı. Bu toplantılardan birini de Yeşil Sol Parti Kadın Meclis’i gerçekleştirerek yeni döneme ilişkin sonuç bildirgesini kamuoyuna açıkladı. Sonuç bildirgesinde kadın mücadelesindeki kararlılık, savaşa karşı barışın yanında yer alındığı vurgulandı.
 
Açıklanan sonuç bildirgesini ve bundan sonraki çalışmaları Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Canan Çalağan değerlendirdi. 
 
“Kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerini engellemeye çalışan, sokakta her boyutta yürütülen kadın mücadelesine karşı kadını aile içerisinde kendi tarifledikleri erkeğin egemenliğinde, onun iktidarı altında biat eden bir konumda eve hapsetmek isteyen bir iktidar bloğuyla karşı karşıyayız.”
 
* Öncelikle seçim sonuçlarını sormak istiyorum. Seçimler sonrası eril ve kadın kazanımlarına her dönem saldıran kişilerden oluşan bir Meclis yapısı ortaya çıktı. Bu yapı önümüzdeki dönemlerde nasıl hareket eder?
 
Mevcut iktidar, geçtiğimiz 20 yıllık süre boyunca neredeyse bütün politikalarını ya da bu politikalarının ana hattının birini en temel anlamda kadınların eşitlik ve özgürlük talebinin reddiyesi üzerine, kendi çizdiği kalıplar içerisinde bir kadın tarifi ile yürütmeye çalıştı. Herkesin bildiği gibi son 21 yıl kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin zapturapt altına alınması hedefiyle çok ciddi şekilde adaletsiz ve hukuksuz bir süreçle geçti. Seçim süreci de devam eden kadın karşıtı sürecin bir parçası olarak şekillendi. Hem yapılan ittifaklar boyutuyla hem ortaya konulan seçim kampanyası boyunca ifade edilen politikalar, söylem, dil ve yürütülen siyaset bütünüyle kadın karşıtı bir hattan doğru yürüdü. Bugün de ittifak masalarında konuşulan ve temel gündemlerden biri haline gelen yine aynı politikalardır.  Kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerini engellemeye çalışan, sokakta her boyutta yürütülen kadın mücadelesine karşı kadını aile içerisinde kendi tarifledikleri, erkeğin egemenliğinde, onun iktidarı altında biat eden bir konumda eve hapsetmek isteyen bir iktidar bloğuyla karşı karşıyayız. Olasıdır ki bugüne kadarki icraatları bundan sonra yapacaklarının göstergesi. Benzer biçimde bugün de sinyallerini verdikleri üzere kadın karşıtı politikalar artarak ve yoğunlaşarak devam edecek diye düşünüyoruz. Yürütülen seçim kampanyası boyunca iktidarın bu kadın karşıtı politikalarına dair de bir dizi gerçekleşen uygulamanın altını çizmekte ve buradan nasıl bir seçim sonucunun çıktığını okumakta fayda var diye düşünüyorum. Biliyorsunuz ki Yeşil Sol Parti çatısı altında bu dönem seçimlere girdik ve bizim en temel ilkelerimizden bir tanesi kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin sözünü parti içinde büyütmek. Seçim kampanyamızı da bu eksende ele aldık. Fakat hem bir bütün bu siyasal gelenek hem de Yeşil Sol Parti olarak seçim kampanyası boyunca son derece anti-demokratik, adaletsiz koşullarla karşı karşıya kaldık. Neredeyse tüm devlet kaynakları, kamusal kaynaklar, toplumsal birikim bu seçimde iktidarın kendi örgütlenmesini yürüttüğü bir zemin haline geldi. Diğer boyutuyla büyük bir baskı süreciyle karşı karşıya kaldık. Yargı eliyle, kolluk eliyle. Doğrudan sesini duyurmaya çalışan basından arkadaşlarımız, kampanyamızı yürüten arkadaşlarımız yoğun gözaltı ve tutuklamalarla karşı karşıya kaldı. Bunun yanında bir kapatma davasıyla da yüz yüze kaldık ama bütün bu engellemelere rağmen genelde Yeşil Sol Parti olarak özelde de kadınlar olarak kendimize bir yol açarak bütün bu seçim sürecinin bir parçası olmayı ve mevcut iktidar blokları arasında bir Üçüncü Yol tercihi olarak kendimizi var etmeyi ve seçimlere girmeyi başardık.  
 
“Bugün 3’üncü parti olarak Meclis’e girmeyi başardık. Tüm bu engellemelere rağmen 29 kadın arkadaşımızla eşit temsiliyeti sağlayarak, yine eş başkanlık ve eşit temsil ilkemizin arkasında durarak Meclis’e girmiş durumdayız.”
 
Seçim sonuçları üzerinden bugün yapılan değerlendirmelere baktığımızda son derece anti-demokratik, eşitsiz koşullarda mücadele etmiş ama halkların, kadınların, emekçilerin, ezilenlerin umudu olmuş ve bunun sözünü taşıyan bir parti olarak da bugün 3’üncü parti olarak Meclis’e girmeyi başardık. Bununla beraber bu seçim kampanyası son derece ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı ve nefret diliyle yürüdü. Bunun kendisi erkek egemen aklın politikalarının yeniden üretildiği bir zemindi. Başta Kürt halkı olmak üzere, halkları birbirine karşı ayrıştıran yine kadını ayrıştıran, aile politikaları altında bir nefret dilini, kadın karşıtlığını sürekli ören bir iktidar bloku vardı. Buna rağmen başta kadınlar olmak üzere toplumun yarısından fazlası iktidarın elindeki tüm bu olanaklarla, saldırgan politikalarına rağmen bu iktidara aslında rıza göstermedi. Kendi adımıza çıkardığımız birçok sonuç olmakla beraber ve bunu yeterli bir sonuç olarak görmüyor olsak da bunun, önemli bir nokta olarak altının çizilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla mevcut iktidar bugün iktidarını var etmek üzere toplumda derin bir karşıtlığı örmüş, bununla beraber toplumu çok ciddi bir yoksullukla, ekonomik krizle karşı karşıya bırakmış durumdadır. Kendi adımıza söyleyecek olursak tüm bu engellemelere rağmen 29 kadın arkadaşımızla eşit temsiliyeti sağlayarak, yine eşbaşkanlık ve eşit temsil ilkemizin arkasında durarak Meclis’e girmiş durumdayız. Mevcut Meclis tablosu nicel anlamda erkek egemen bir tablo olarak görünüyor olabilir ama nitel anlamda güçlü bir kadın temsiliyetiyle bugün doğrudan mücadele alanları içerisinden gelen kadın arkadaşlarımız ile Meclis’teyiz.  Dolayısıyla tüm bu politikaları, elbette yalnızca parlamento boyutuyla değil, sokakta, alanda, hane hane yürüttüğümüz mücadeleyle buluşturarak bundan sonraki süreçte de kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini güçlendirmek, sadece kadınlar için değil bir bütün toplum için daha demokratik, eşit, özgür, barış içinde bir yaşamı inşa etmek üzere yol yürümeye devam edeceğiz.
 
 
“Partimiz içinde eşit temsil ve eşbaşkanlık ilkesini mücadele araçlarımız içinde gerçekleştirdik. Bunun için bir bütün toplumsal zemini ve kurumlaşmaları da bu biçimde dönüştürmek gibi bir hedefle yol yürüyoruz. Kendi adımıza hedeflediğimiz aşamada olmadığımızı biliyoruz ama yine de yürüdüğümüz yolun karşılığını da bugün belli oranda aldık”
 
* Meclis’teki kadın yapılanmasına baktığımızda Yeşil Sol Parti eşit temsiliyeti sağlayarak Meclis’e 29 kadın vekil gönderdi. Bunu nasıl oluşturdunuz altında yatan sistem nedir?
 
Kadın özgürlüğüne ve eşitliğine dayalı demokratik, ekolojik bir toplumun inşası için yol yürüyoruz. Sadece demokratik siyasetin, siyasi parti ayağı için değil, bir bütün demokratik siyaset zeminin hepsi için geçerli. Bir demokratik toplum tahayyülü içerisinde kadının eşitliğini ve özgürlüğünü hedef almazsa gerçekten demokratikleşemez. Parti olarak bu temel çizgilerimizden ve mücadele hattımızdan bir tanesini oluşturuyor. Dolayısıyla kendi içimizde de toplumsal alana da kadın eşitliğini ve özgürlüğünü demokrasinin temel kıstası olarak koyuyoruz. Bunun için mücadele araçlarımızın da bu biçimde ele alınması, cinsiyet hiyerarşilerinden, cinsiyete dayalı tahakküm ilişkilerinden özgürleşmesi gerekiyor ve bunun için mekanizmaların kurulmasına ihtiyaç var. Toplumun yarısını oluşturan kadınların kendi sözüyle, iradesiyle bütün mekanizmaların, demokratik siyaset zemini içerisinde var olabilmesi, oluşturmak istediğimiz gelecek ve bugünden itibaren inşa etmeye başladığımız dünya için de temel zeminlerden bir tanesidir. Partimiz içinde de eşit temsil ve eşbaşkanlık ilkesini mücadele araçlarımız içinde gerçekleştirdik. Bunun için bir bütün toplumsal zemini ve kurumlaşmaları da bu biçimde dönüştürmek gibi bir hedefle yol yürüyoruz. Kendi adımıza hedeflediğimiz aşamada olmadığımızı biliyoruz. Bugün açığa çıkan sonuçlardan da gördük ama yine de yürüdüğümüz yolun, verdiğimiz emeğin karşılığını da belli oranda aldığımızı ifade edebiliriz. Gene altını çizmeliyim, bu hedeflediğimiz nokta değil, çok daha ileri bir noktaya ulaşmak istiyoruz. Bu bilincin bütün parti yapısında erkek kadın bütün arkadaşlarımızda yerleşmesi ve açığa çıkması için mücadelemiz devam ediyor. Sonuçta binlerce yıla dayanan erkek egemen bir sistemle, bunun zihniyet yapısıyla ve kültürüyle mücadele ediyoruz. Bu dönüşüm kuşkusuz bir anda sağlanamaz ama aldığımız yol da önemli. Bugün parlamentoda açığa çıkan sonuç kolektif olarak yürüttüğümüz mücadelenin bir kazanımıdır ancak yeterli görmüyoruz.
 
“Parti içinde de seçim sonrası yapılan değerlendirmeler boyutuyla kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi boyunca açığa çıkardığımız kimi kazanımların belli oranda, ilkesel düzeyde zayıfladığını da gördük. Biraz daha güçlenmemiz ve önümüzdeki dönem bu alanda daha güçlü bir mücadele yürütmemiz gerekecek.”
 
* Bu gerçekleşen toplantılardan biri de Kadın Meclisi toplantısıydı ve toplantının ardından bir sonuç bildirgesi açıklanarak, “Bizler bir meclisten daha fazlayız” denildi. Bununla nasıl bir örgütlülük hedefliyorsunuz?
 
Seçimler bizim açımızdan devam eden mücadelemizin yoğunlaştığı alanlardan bir tanesiydi. Bu açıdan baktığımızda kendi hedeflediğimiz noktada olmadığımız için hem bir bütün örgüt olarak hem de kadın meclisleri olarak sürece ilişkin güçlü değerlendirme toplantıları gerçekleştiriyoruz. Her boyutuyla devam eden bu süreci de seçimlerde açığa çıkan sonuçları da örgütsel olarak değerlendiriyoruz; açıklıkları, eksiklikleri, yetmezlikleri, nereden nasıl yol alarak bu eksiklik ve yetmezlikleri giderebileceğimize dair tartışmalar da yürütüyoruz. Kadın Meclisi olarak kendimize şunu söylüyoruz; Biz kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi içinden gelen bir hareketiz, hem Kürt kadın hareketinin hem Türkiye kadın hareketinin hem feminist hareketin bugüne kadar kolektif olarak yürüttüğü mücadeleden açığa çıkarttığı talepleri, çizdiği temel hattı sahiplenen ve bunun sözünü ifade etmeye, üretmeye çalışan bir alanız. Dolayısıyla seçim kampanyamız boyunca bu taleplerin ortaya çıkarttığı güçlü bir kadın beyannamemiz vardı. Çok yönlü ve kapsamlı bu kadın beyannamesini seçim kampanyası boyunca istediğimiz oranda, güçlü bir biçimde toplumun farklı kesimlerinden kadınlara ulaşabildiğimiz ya da ulaştırabildiğimiz bir kampanya yürütemediğimizi değerlendirdik. Yine parti içinde de seçim sonrası yapılan değerlendirmeler boyutuyla kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi boyunca açığa çıkardığımız kimi kazanımların belli oranda, ilkesel düzeyde zayıfladığını da gördük. Bunun eril dil, üslup, pratik olarak yansıdığını açığa çıkan sonuçlardan görmüş olduk. Bu da bizim mücadele alanlarımızdan bir tanesi. Biraz daha güçlenmemiz, üzerine yoğunlaşmamız ve önümüzdeki dönem bu alanda daha güçlü bir mücadele yürütmemiz gerekecek. Önümüzdeki dönem yol haritamızı yaptığımız bu toplantılardan belirledik. Bununla beraber sizin de ifade ettiğiniz gibi sonuç metnimizde de bir sürecin içerisinde olduğumuzu, güçlü bir kadın mücadelesi geleneğinden geldiğimizi bu geleneğin birikiminin ve hafızasının biz de olduğunu, bundan sonraki süreçte de açığa çıkan sonuçlar ne olursa olsun tek başına kadınların mücadelesinin parlamentoya sıkıştırılamayacağının, Meclis’ten çok daha geniş bir toplumsal kesim olduğunu ve kadınların temel sorunlarının halen devam ettiğini belirttik. Kadınların savaşa karşı barış talebinin hala çok güçlü bir karşılığının olduğunu, yine yoksulluğa karşı kadınların kendi bağımlılıklarından kurtulduğu bir demokratik, ekonomik bir sistemin varlığına dair mücadelenin hala bir temel talep olarak alanda varlığını koruduğunu; şiddete karşı, özel savaş politikalarına karşı kadın bedenini tahayyül ettiği toplumsal inşanın zemini haline getiren bu iktidar bloğuna karşı kadınların alandaki eşitlik ve özgürlük taleplerinin varlığını koruduğu ve dolayısıyla bu mücadelenin özneleri olarak bizim, Meclis’in dışında alanda, sokakta her yerde bu mücadeleyi sahiplenerek yürütmek için çok güçlü bir zeminimiz var.
 
“Bu ülkede kadınların özgürlük ve eşitlik talebinin önündeki en temel engellerden bir tanesi de mevcut Kürt sorunundaki çatışma, savaş, güvenlikçi politikalara dayalı yol almaktır. Kürt sorunun diyalog ve müzakere yoluyla çözümü en başta bir kadın talebidir. Bunun yolu da Sayın Öcalan ile daha evvel yürütüldüğü gibi müzakere yolunun açılmasıdır”
 
*Bildirgede ayrıca “faşist bir Meclis yapılanmasına” karşı Kürt sorunun demokratik çözümü ve İmralı’daki mutlak tecridin kırılması mesajı da vardı. Kadın kazanımlarına dönük saldırılarla büyük bir ilişkisi olduğu vurgulanıyordu. Bunu nasıl ele alıyorsunuz?
 
Öncelikle barış talebi ya da savaşa karşı bu ülkedeki en temel sorunların başında gelen Kürt sorununun diyalog ve müzakere yoluyla çözümü en başta bir kadın talebidir. Çünkü diyalog ve müzakere yerine güvenlikçi politikalar, çatışmayla yürüyen süreç, bu militarist politikalar başlı başına kadınları hedef alan bir politikalar. Bugün kadın bedenin bir savaş coğrafyası haline geliyor olması, bunun bir boyutu olarak yansıyan özel savaş politikalarının bir parçası. Bu ülkede kadın sorunun, kadınların özgürlük ve eşitlik talebinin önündeki en temel engellerden bir tanesi de mevcut Kürt sorunundaki çatışma, savaş, güvenlikçi politikalara dayalı yol almaktır. Diyalog ve müzakere ile elde edilebilecek bir barış süreci kadınların temel taleplerinden biri olmaya devam ediyor. Bunun yolu da Sayın Öcalan ile daha evvel yürütüldüğü gibi müzakere yolunun açılması, diyalog yolunun açılması ve bir an evvel bu tecridin ortadan kaldırılmasıdır. Diyalog yolu için tecridin ortadan kaldırılması gerekiyor. Bu biçimiyle, savaş ve şiddet yerine  diyalog ve müzakere aynı zamanda bir kadın çözümüdür. Biz bu ülkede Kürt sorunun demokratik ve barışçıl yollarla çözümünü bir kadın eşitlik ve özgürlük mücadelesi yürüten kadınlar olarak en temel önceliğimiz olarak tarif ediyoruz ve bunun yolunun da tecridin bir an önce kaldırılması, sonlandırılması ve muhataplarıyla çözümün konuşulması olduğunu düşünüyoruz.
 
“Hiç kuşkusuz 21.yüzyıl bir kadın yüzyılı olarak inşa oluyor ve biz bu mücadeleyi bu coğrafyada da yürüterek 21.yüzyılı bir kadın yüzyılı olarak inşa edeceğiz. Bundan yana sözümüz nettir.”
 
* Bildirgede kadınların yüzünün sokağa dönük olacağı da belirtildi, bu doğrultuda kadınlar olarak sokakta nasıl bir mücadele hattı örülecek, örgütlenme alanı nasıl genişletilecek?
 
Bugüne kadar yürüttüğümüz gibi mücadelenin geniş kadın kesimleriyle buluşup, bunun araçlarını yöntemlerini yeniden hatırlayarak demokratik siyaseti yalnızca parti zeminine sıkışmaksızın alanda  birebir kadınlarla, mahallelerde meclislerimizi, örgütsel mekanizmalarımızı güçlendirerek, farklı kadın gruplarıyla bir araya gelerek ve bir kolektif akılla bu mücadeleyi ilmek ilmek kaldığımız yerden örme noktasında kararlılığımızı da ortaya koyduk. Bütün il ve ilçelerde örgütlü olduğumuz her yerde hem kendi örgütlerimizle ama aynı zamanda bulunduğumuz bütün illerde kadın yapılarıyla, örgütleriyle, kesimleriyle bir araya gelerek bütün bu süreci birlikte de değerlendireceğiz. Bu genel esaslar üzerinden yol haritamızı beraber oluşturacağız. Burada en temel mevzu umudumuzu, direnişimizi, direncimizi bugüne kadarki mücadele birikimimizden devraldığımız biçimiyle koruyoruz. Daha da güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz ve hiç kuşkusuz 21.yüzyıl bir kadın yüzyılı olarak inşa oluyor. Dünyanın her tarafında, yanı başımızda İran’da, Rojava’da, Afganistan’da ve biz bu mücadeleyi bu coğrafyada da yürüterek 21.yüzyılı bir kadın yüzyılı olarak inşa edeceğiz. Bundan yana sözümüz nettir. Biz bu düzeni kadınlarla değiştirmeye son derece kararlıyız bunun için bugünden itibaren alanda ve sokakta kadınlarla yürüttüğümüz mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz.
 
“Bu haftadan itibaren illerde, bölgelerde öncelikle kendi örgütsel mekanizmalarımızla ama oraya daralmayan aynı zamanda yereldeki bütün kadın yapılarıyla bir araya gelerek oluşturacağımız bir yol haritasıyla bundan sonraki mücadele hattımızı belirleyeceğiz. Kadınlarla birlikte yol yürümeye devam edeceğiz ve mutlaka birlikte değiştireceğiz.”
 
Şuanda bir yol haritası belirlemiş durumdayız kadınlar olarak yoğun değerlendirmeler yaptık ancak bu değerlendirmelerin bizzat alanlarda kadınlarla yürüteceğimiz çalışmalarla birlikte daha sağlıklı bir biçimde yol haritamızın netleşeceğini ve açığa çıkacağını düşünüyoruz. Bu haftadan itibaren illerde, bölgelerde öncelikle kendi örgütsel mekanizmalarımızla ama oraya daralmayan aynı zamanda yereldeki bütün kadın yapılarıyla bir araya gelerek oluşturacağımız bir yol haritasıyla bundan sonraki mücadele hattımızı belirleyeceğiz. İlkelerimiz nettir. Ulaşmak istediğimiz hedef nettir. Kararlılığımız da son derece net. Aynı zamanda da kadın emeğine dönük saldırılar, şiddet, kadın katliamları devam ediyor ve biz bu mücadele sürecini kendi içimizde yürüttüğümüz tartışmalarla beraber işlemeye devam edeceğiz. Biliyorsunuz bütün bu savaş konseptinin ve kadına yönelik şiddetin bir parçası olarak, sevgili Deniz Poyraz yoldaşımızın ölüm yıldönümü onu bir kez daha saygı ve sevgiyle anarak ve bu arkadaşlarımızın bıraktıkları mirasa sahip çıkarak bundan sonra da yol yürüyeceğimizin sözünü veriyoruz. Sadece Deniz Poyraz için değil, bugüne kadar katliamlarla aramızdan ayrılan veya haksız hukuksuz yere gözaltı ve tutuklamalarla mücadeleden alı konulmak istenen cezaevindeki binlerce kadın arkadaşımıza da buradan mücadele kararlılığımızı, kolektif akılla inşa ettiğimiz bu süreci daha güçlü bir biçimde yürüteceğiz.
 
*Kadınlara yeni dönem mesajınız nedir?
 
Son derece haklıyız. İstediğimiz şey çokça ifade ettiğimiz gibi, bizim olanı geri alma mücadelesidir. Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi sadece kadınlara özgü bir talep değildir. Gerçek anlamda demokratik bir toplumun inşası buradan geçer dolayısıyla bir bütün toplumun bugün karşı karşıya kaldığı eşitsizliğin adaletsizliğin önündeki engellerin kaldırılması da kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinde ulaştığı başarıyla doğrudan ilişkilidir. Biz hem kadınlar olarak hem bir bütün toplum olarak mücadele kararlılığımızı koruyoruz. Bugün parlamentoda olan kadın arkadaşlarımız ve tüm mücadele alanlarındaki kadınlarla birlikte yol yürümeye devam edeceğiz ve mutlaka birlikte değiştireceğiz.