HDP ve Yeşil Sol Parti: Erdoğan bizim için asla bir seçenek değil

  • 13:31 25 Mayıs 2023
  • Siyaset
 
ANKARA - HDP ve Yeşil Sol Parti 28 Mayıs seçimlerine ilişkin tutumlarını açıklayarak, “Erdoğan bizler açısından asla bir seçenek değildir ve tek seçenek onu ve temsil ettiği iktidarı değiştirmektir” dedi.
 
14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalmasının ardından gerçekleşen siyasi görüşmelerde Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile protokol metni imzalayarak AKP’nin kayyım rejimini sürdürmesine yönelik talebini kabul etti. İmzalanan protokol metninin ardından Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) ve Halklarını Demokratik Partisi( HDP) olağanüstü toplanarak karara ilişkin tutumunu HDP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında duyurdu. Basın açıklamasını her iki parti adına da HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan okudu.
 
 ‘Demokratik mücadelemizi sonuna kadar sürdürürüz’
 
28 Mayıs seçimlerinin referandum nezdinde olduğunu belirten Pervin şunları söyledi: “28 Mayıs’ta önümüzdeki yılları sonuçları itibariyle şekillendirecek bir seçime giriyoruz. 21 yıl boyunca aşama aşama tek adama bağlı bir sistem inşa eden totaliter, mutlak iktidar yanlısı bir anlayış ve yapıyla karşı karşıyayız.İşte bu yüzden 28 Mayıs seçimi sisteme yönelik demokratik değişimden yana olanlarla bu tekçi rejimi sürdürmek isteyenler arasında bir referandum olma özelliğine sahiptir.Öncelikle şunu belirtelim ki, toplumdaki demokratik değişim direncini kıran, sömüren, sönümlendiren veya oyalayan hiçbir siyasi anlayışı doğru bulmayız. Bu tür yaklaşımlara karşı da demokratik mücadelemizi sonuna kadar sürdürürüz. Dün Zafer Partisi ve CHP arasında imzalanan protokolü de bu minvalde değerlendirdik ve eleştirilerimizi de kamuoyuyla paylaştık.
 
Kürt sorununun çözümsüzlüğü toplumun çıkarına değil
 
Mücadelemizin ve Üçüncü Yol politikamızın temel hedefi, devletin ve toplumun imkanlarına bir avuç rantçının çökmesini engellemek ve sistemi yurttaşların haklarını ve özgürlüklerini, toplumsal adaleti, demokrasiyi önceleyen bir evrensel standarda kavuşturmaktır. Bizi tavizsiz ve baş eğmez kıldıran tek şey ezilen, mazlum halklarımızın bu talebi ve ihtiyacıdır.  Israrla vurguluyoruz; Kürtlerin politik iradesine kayyımlar yoluyla ipotek koyanlar, aynı zamanda bütün Türkiye halklarının haklarına ve özgürlüklerine de ipotek koyanlardır. Kürt sorununun çözümsüzlüğü toplumun çıkarına değildir. Bu çözümsüzlük oyunu bozulmadan, Cumhuriyet demokrasi ile bütünleşemeyecektir.
 
Mücadelemizi sürdüreceğiz
 
Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girerken, bizler, her ne koşulda olursak olalım, halkın iradesini tüm iradelerin üstünde tutacağız. Ortak ve eşit bir demokratik gelecek için mücadelemizi sürdüreceğiz. Yine belirtelim ki, göçmen veya mültecileri siyasi çıkarların malzemesi haline getirmek yanlıştır ve insani değildir. Bu tablonun sorumlusu mağdur olan göçmen ya da mülteciler değil doğrudan doğruya savaş politikalarında ısrar eden, ekonomik ve siyasi rantı için sığınmacıları araçsallaştıran iktidardır. Mülteci ve göçmen sorunu ancak savaş politikalarına karşı güçlü bir barış mücadelesi verilerek çözülür.  Önemle altını çizmek isteriz ki, hiçbir siyasi hesap ve çıkar yoksul, emekçi halkların, kadınların ve gençlerin geleceğinden daha kıymetli olamaz.
 
Duruşumuzdan geri adım atmayacağız
 
Biliyoruz ki, Cumhur İttifakı'nın politikaları karşısında ancak demokrasi, adalet ve özgürlük ilkeleriyle durulabilir. Toplumun ortak çıkarları, demokratik, eşit ve özgür geleceği dışında başka hiçbir kaygısı olmayan, hiçbir gizli pazarlığı veya şartı gündemine almayan HDP/Yeşil Sol Partinin duruşunu da bu vesileyle kamuoyunun bilgisine bir kez daha sunmak istiyoruz. Bizler HDP ve Yeşil Sol Parti olarak, sadece ve sadece halkın eşitlik, adalet, hak, hukuk ve özgürlük mücadelesine kefiliz; tek ölçütümüz, şaşmaz bağlılığımız bu değerleredir. Hiçbir şart altında bu duruşumuzdan geri adım atmayacağımızın sözünü tekrarlıyoruz.
 
Erdoğan bizler açısından asla bir seçenek değildir
 
Erdoğan ve ortakları tarafından yaratılan bugünkü ucube rejim, yaşanan toplumsal sıkıntıların da temel sebebidir. 28 Mayıs seçimlerinde oylanacak olan da bu ucube rejimin devam edip etmeyeceğidir. 14 Mayıs seçimlerinde demokratik değişim ve refah talebi güçlü bir şekilde sahiplenilmiş ve bu talep sandığa da yansımıştır. Bugünkü sistem karşısında birleşen milyonlarca oy, daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok refah talebi içindir. Hedef: ayrımcılıktan arınmış, halkların yönetime katılabildiği, özgür, demokratik ve adaletli bir rejim inşa etmektir. Bir kez daha belirtmeliyiz ki Erdoğan rejiminin bu beklentileri ve talepleri karşılayamayacağı açıktır. Gelecekte de bu taleplerin hayata geçmesinin önündeki en büyük engel yine Erdoğan ve bu rejimin ta kendisi olacaktır. Bu yüzden Erdoğan bizler açısından asla bir seçenek değildir ve tek seçenek onu ve temsil ettiği iktidarı değiştirmektir.
 
Bizler inanıyoruz, sizler de inanın
 
O nedenle bir kez daha belirtiyoruz ki; Kürt halkının ve bir bütün olarak Türkiye toplumunun demokrasi, hukuk, adalet, eşitlik ve özgürlük beklentisi ve özlemini, demokratik sandık iradesini tanımak son derece önemli ve bizler için öncelliklidir. 28 Mayıs’ta milyonlarla birlikte başarabileceğimize, tarihin akışını hep birlikte demokratik değişim yönünde çevirebileceğimize dair umudu büyütüyoruz. Bizler inanıyoruz, sizler de inanın. Sandığa eksiksiz gideceğiz ve hep birlikte tek adam rejimini değiştireceğiz. Kendi gücümüz ve milyonların değişim arzusu en büyük ilham kaynağımızdır. Israrla ve inatla mücadelemizi sürdüreceğiz, asla ve asla pes etmeyeceğiz.
 
Mutlaka, ama mutlaka bizler kazanacağız."
 
‘Saray rejimini değiştirmek istiyoruz’
 
Ortak tutumun açıklanmasının ardından söz alan Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, 14 Mayıs’ta yarım bıraktıkları işi tamamlayacaklarını söyledi. Değişimde kararlı olduklarını vurgulayan İbrahim, “Türkiye son zamanlarda seçim sathı mahallinde toplumu birbirine kırdırmaya ve savaş politikaları nezdinde gelecek ve değişim isteğini köreltmeye çalışan bir zihniyet ile karşı karşıyayız, bu değişim talebini asla engelleyemeyecekler. 14 Mayıs’ta yarım bıraktığımız işi 28 Mayıs’ta tamamlayacağız. 14 Mayıs’ta durdurduk, 28 Mayıs’ta değiştireceğiz. 28 Mayıs’taki sonuç bizler ve Türkiye halkları için önemli olacaktır. Bu değişim iradesini her türlü oyunla engellemeye çalışanlar karşısında, insanlarımızın sandığa gitme isteklerini köreltilmesi karşısında ısrar ve inatla mutlaka sandığa gidip oylarımızı kullanıp 28 Mayıs’ta bu saray rejimini, bu ceberrut, kadın ve Kürt düşmanı rejimi değiştirmek istiyoruz. Bütün halklarımıza bir kez daha sesleniyoruz. Biz buradayız ve değiştirme konusunda kararlıyız. Siyaseten ortaya koyduğumuz tutumumuzda herhangi bir değişiklik söz konusu değildir. 14 Mayıs’ta yaptığımız çalışma açısından bakıldığında toplumda daha güçlü bir motivasyon ve istek vardır ve saray rejimi hiçbir zaman bu durumu engelleyemeyecektir. Bu gücümüzü bu enerjimizi 28 Mayıs’ta daha güçlü sandığa giderek koruyalım ve etkili bir şekilde sandıktan sonuç alalım. Türkiye’nin tarihsel ve kader seçimi olan bu seçim bir kişi seçimi değildir, bir rejim tercihidir. Bu rejimi değiştirmeye karalıyız ve hep birlikte başaracağız” dedi. 
 
‘HDP ve Yeşil Sol Parti demokrasi talebinin can suyudur’
 
Türkiye siyasetini milliyetçi ve şoven dilden arındıracaklarını vurgulayan Çiğdem Kılıçgün Uçar ise, bu seçimin Erdoğan ve Kılıçdaroğlu seçimi olmadığını halkın seçimi olduğunun altını çizdi. Çiğdem şöyle devam etti: “14 Mayıs’ta bizler çok derin güçleri ve saray oyunlarını hep birlikte izliyor ve görüyoruz. Kutuplaştırıcı düşmanlaştırıcı dili ile siyasetin mertebesini düşürenleri iktidarda kalmak için her türlü yolu mubah görenleri de uzun bir süredir birlikte takip ediyor ve tanıklık ediyoruz. Partimiz birinci ve ikinci tur seçimlerinde aldığı karar ile bir değişimi dönüşümü ve demokrasiyi esas aldığını, kullandığı oyun da bu yönlü olacağını ifade etmişti. Bunu yaparken protokollere ve pazarlıklara ihtiyaç duymayan ilkeli tutumu en başından beri koyan ve bunu savunan tavrında ısrar etti. Türkiye’de sandığa giden seçmenlerin yarısından fazlası değişimi dönüşümü ve demokrasiyi savunmuştur, arkasında durmuştur. HDP ve Yeşil Sol Parti bu değişimde dönüşüm ve demokrasi talebinin can suyudur. Bunun üzerine verilecek hiçbir su can suyu kadar etkili olmayacaktır. Halklarımızdan aldığımız güçle yüksek bir mücadele yürüttük yürütmeye devam edeceğiz.
 
‘Bu seçim bizim seçimimiz’
 
Yeni kayyım tartışmalarına ve kayyım üzerinden siyaset yürütenlere dün de cevap olduk bugün de cevap olacağız. Türkiye siyasetini şoven ve milliyetçi dilden arındıracağız çünkü toplumun ve halkların gerçekliği bu değil. Halklarımıza çağrımızdır. Bizim önceliklerimiz vardı seçime giderken bu firavun sistemi tek adam rejimini kadın düşmanı rejimi göndereceğiz. Hukuku bir savaş aracı haline getiren ve rakipleri bununla engellemeye çalışanları göndereceğiz. Ekonomiyi rant yatırımı ihale olarak gören doğamızı kupon arsa gibi pazarlayan gözü doymayan bu iktidarı göndereceğiz. Bunun karşısında halklarımızın yürüttüğü mücadelenin elde ettiği bütün kazanımları kadınlar gençler Kürtler, Aleviler adına korumaya ve büyütmeye devam edeceğiz. Bizi bekleyen seçim bir Erdoğan ve Kılıçdaroğlu seçimi değil. Bu seçim bizim seçimimiz. Oyumuz yine demokrasiden, değişimden ve dönüşümden yanadır. 14 Mayıs seçimleri ciddi bir umuda dönüştü bu umut 28 Mayıs’ta kazanmanın adresidir.”
 
‘İrademizle bu saray rejimi değiştirelim’
 
Ardından söz alan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Ortak metnimizde tutumumuz ve gerekçeleri gayet açık bir biçimde ifade edildi. Buna ilave edilecek fazla bir şey yok. 28 Mayıs seçimleri bir referandum niteliğindedir. Bu referandum bir yanında rant sömürü talan savaş ve yalan rejiminin yer aldığı, diğer yanında halkların demokratik dönüşüm özlem ve arzusunun yükseldiği bir seçim olacaktır. Bizler tercihimizi Türkiye toplumunun demokratik dönüşüm, barış ve refah umudu ve iradesi yönünde kullanıyoruz. Esasen seçim politikamızda da diğer politikalarımız gibi şeffaf ve ilkesel bir biçimde yürütüyoruz. Şimdi de ortaya çıkan bazı gelişmeler karşısında tutumumuzu bir kez daha sizlerle paylaşma ihtiyacı doğdu. Bu gelişmelerin bir kısmının ortamı bulandırmak ve halkların sandığa gitme isteğini kösteklemek amacına dönük olduğunun farkındayız. Tuzaklar kuruluyor, bunları da görüyoruz ama bizler demokratik dönüşüm, adalet, refah ve özgürlük hedefimizden vazgeçmiyoruz. O nedenle bizler tercihimizi saray rejimini değiştirme yönünde ortaya koymuştuk aynı kararlılıkla bu tercih ve politikamızı sürdürüyoruz. Halklarımıza da özellikle birinci turda sandığa gitmeyen yurttaşlarımıza da açık çağrımızdır, sandığa gidelim, sandıkları koruyalım, irademizle bu saray rejimini değiştirelim, irademize de sandıklarımıza da sahip çıkalım. Buna inanalım ve hep birlikte değiştirelim” sözlerini kullandı.