Kürtçeye yönelik saldırı protesto edildi: Saldırılar tecritten bağımsız değil

  • 17:59 25 Eylül 2024
  • Güncel
WAN - MED-DER ve Payîz Pirtûk’a yönelik saldırıların protesto edildiği Wan’da, “Kürt dilinin eğitim dili ve resmi dil olması için kanun ve yasaların bir an önce değişmesi ve Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin son bulması gerekir. Bilinmelidir ki, Kürtçeye yönelik saldırılar ile Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit politikası birbirinden ayrı değerlendirilemez” denildi.
 
ARSİSA Dil Kültür Sanat Araştırmaları Merkezi Derneği, Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Wan il örgütü öncülüğünde, dün Amed’de yapılan MED-DER ve Payîz Pirtûk’a yönelik baskın ve gözaltılara ilişkin basın açıklaması düzenlendi. Açıklamaya demokratik kitle örgütlerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. “Kurdî nasnameya me ya neteweyî ye” yazılı pankartının açıldığı açıklamada, “Kurd, Kurdî, Kurdîstan”, “jin û ciwan çand û ziman”, “zimanê min welatê min e”, “Em perwerdeya bi Kurdî dixwazin” dövizleri taşındı.
 
Açıklamada, “Bê ziman jiyan nabe” ve “Zimanê me rûmeta me ye” sloganları atıldı.  
 
Açıklama metnini, ARSİSA Dil Kültür Sanat Araştırmaları Merkezi Derneği Kürtçe eğitmeni Şevket Acar okudu.  
 
'Saldırılar tecritten bağımsız değil'
 
Kürtçe okunan açıklamada, Amed’te yapılan MED-DER ve Payîz Pirtûk’a yönelik baskına ve gözaltılara dikkat çekilerek, bu saldırıların Kürt diline yönelik saldırı olduğu vurgulandı. Dilin önemine dikkat çekilen açıklamada, “Bu saldırı Sayın Abdullah Öcalan ve siyasi tutsaklar üzerimdeki tecridin bir parçasıdır. O nedenle bu saldırılara karşı mücadele edeceğimiz bilinmelidir. Dilimiz ulusal anlamda kırmızı çizgimizin. Dilimiz, Tarihten bu yana çok sayıda dile önemli kaynak oluşturmuştur. O nedenle bu saldırı sadece dilimize değil varlığımıza yönelik bir saldırıdır. Dilimizin zamanla erimesini amaçlayanlar bilsinler ki, dilimize ve varlığımıza karşı eşsiz bir direniş sergiledik ve asla boyun eğmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun, özgürlüğümüze, dilimizin resmi dil statüsüne kavuşması için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Kürt dilinin eğitim dili ve resmi dil olması için kanun ve yasaların bir an önce değişmesi ve Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin son bulması gerekir. Bilinmelidir ki, Kürtçeye yönelik saldırılar ile Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit politikası birbirinden ayrı değerlendirilemez” denildi. 
 
Açıklama, sloganlar eşliğinde son buldu.