Meclis'te tecrit tepkisi: İmralı'da özel hukuk var

  • 07:55 3 Aralık 2021
  • Siyaset
 
ANKARA - İmralı’da uygulanan tecrit sistemine tepki gösteren HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, "İmralı Adası'nda bulunan cezaevinde mahpuslara Ceza İnfaz Kanunu, Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, infaz hakimliklerine dair kanun hiçbir mevzuat hükmü uygulanmıyor. Bütün mahpusların tabi olduğu, ceza infaz sistemine tabi değiller. Orada özel bir hukuki rejim var, varsa aksini ispat edin" dedi. 
 
Meclis Genel Kurulu’nda “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” görüşmelerinin ikinci bölüm maddeleri üzerinde söz alan HDP Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde uygulanan tecride dikkat çekti. Ömer Öcalan’ın konuşması ardından Genel Kurul’da tartışma yaşandı.
 
‘Ülke gün yüzü görmedi’
 
AKP’nin 2015’ten sonra tercihlerini değiştirdiğini kaydeden Ömer, “Mevcut 2015'ten önce bambaşka, 2015'ten sonra da bambaşka bir role büründü. Dün, İmralı Cezaevi’nde bulunan Sayın Abdullah Öcalan, Sayın Ömer Hayri Konar, Sayın Veysi Aktaş, Sayın Hamili Yıldırım'ın aileleri buradaydı. Uzun bir süredir büyük bir tecrit İmralı Cezaevi’nde devam ediyor” dedi. İmralı’ya dair kimi verileri paylaşan Ömer, “Çözüm sürecinde arkadaşlar. Tarih 16 Aralık 2012, MİT Müsteşarı Hakan Fidan İmralı Adası'na giderek Öcalan'la görüşmüş. 29 Aralık 2012, o dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan TRT'nin canlı yayınında İmralı'yla görüştüklerini açıkladı. 3 Ocak 2013, BDP'nin heyeti Ayla Akat, Altan Tan, Ahmet Türk İmralı Adası'na gidip görüşme gerçekleştirilmiş ve buna benzer onlarca tarih var; ta ki 2014'ün Ekim ayına gelince... Şu an, muhalefet partisinin de şikâyet ettiği Millî Güvenlik Kurulu, neden ülkenin ekonomik yapısı üzerinden bazı şeyleri dizayn etme eleştirisine katılıyoruz. Katılmadığımız nokta bu Millî Güvenlik Kurulu 2014'ün Ekim ayında da çöktürme planını devreye koydu, ülkeyi bambaşka bir atmosfere çevirdi. Millî Güvenlik Kurulu aslında devletin asli sahibi, buralarda biraz işin gölgesi gibi, işi meşrulaştıran bir alan gibi görülüyor. Biz, Millî Güvenlik Kurulu’nda alınan, ülkeyi çıkmaza sürükleyen kararların karşısındayız; o kararlardan şimdiye kadar bu ülke gün yüzü görmedi” diye belirtti.
 
Adalet Bakanı nerede?
 
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün 2019'da yerel seçimlerden sonra sarf ettiği "İmralı Cezaevi’nde aile ve avukat görüş yasağı yoktur, istedikleri gibi gidebilirler..." sözlerini hatırlatan Ömer, şöyle devam etti: “Adalet Bakanı acaba nerede, hangi ülkede yaşıyor? Acaba söylediği sözün arkasında durabilecek mi? Yoksa Adalet Bakanı işin içinde yok mu, farklı bir yapıyla adalet dizayn mı ediliyor? İmralı'da bir işkence ve tecrit rejimini kim koordine ediyor, bunu hangi yapı, nereden koordine ediyor? Bir an önce açıklanması lazım, ateşle oynama noktasına gelmiştir. Bunlar ülkenin geleceğine zarar verecektir. Sekiz aydır aileler olarak Sayın Öcalan ve yanında bulunan diğer arkadaşlarından haber alamıyoruz. Bu Meclis bu ülkenin kanunlarını, yasalarını çıkarıyor ama bu Meclisten çıkan kanunlar, yasalar maalesef, kişiye göre, şahsa göre. Bunu nasıl kabul edebilirsiniz, bunu nasıl böyle açıklayabilirsiniz? Aile boyutu var, hukuki boyutu var; bunun bir an önce tesis edilmesi gerekiyor. O çok övündüğünüz, güvendiğiniz 80 darbesinden sonra çıkarılan Anayasa'dan, beğenmediğimiz darbe anayasasından bile doğan haklarımız var ama siyasal İslam'ın temsilcisi olarak kendini gören AKP rejimi her yönüyle bir zulümle ve zalim politikalarla bizi sindirmeye çalışıyor. 70 yaşına yaklaşan insanlardır. Bu intikam duygusu, bu düşmanca yaklaşım nereden geliyor?
 
Kimi korkutmaya çalışıyorsunuz?
 
Seçim için bazı şeyler yapıyorsunuz, olağanüstü dönemlerde girişimler yapıyorsunuz, böyle mi olması gerekiyor? Ama siz aslında zarar veriyorsunuz, toplumsal sorunların daha da derinleşmesine sebebiyet veriyorsunuz. Bakınız, işi bambaşka bir noktaya evirmişsiniz, acımasızca hareket ediyorsunuz ama bunun hesabını vereceksiniz, seçimde de vereceksiniz. Siz bu kadar zalimane yaklaşırsanız bu halkın evlatlarına, yirmi beş otuz yıl cezaevinde yatıp tahliyesi gelenlere... Orada kurduğunuz gölge yönetimler, gladyo yönetimler insanların tahliyesine izin vermiyor; altı ay, altı ay uzatmaktadırlar. Siz hangi kafayla bunu yapıyorsunuz? Kimi korkutmaya çalışıyorsunuz? Ne yapmak istiyorsunuz, açık açık söyleyin. ‘Biz sizi kanun dışına itmişiz, bu ülkeden çıkan yasalar size işlemez, bu ülkeden çıkan yasalar İmralı rejiminde işlemez, Sayın Öcalan'la görüşme yapamazsınız, Ömer Hayri Konar'la görüşme yapamazsınız, Veysi Aktaş'la görüşme yapamazsınız’ diye çıkın bunu açık açık söyleyin.
 
‘Adalet Bakanlığı’na iki haftadır başvuru yapıyorum’
 
Gücünüz var, her türlü gücünüz var, yasalar lastik gibi kişiye göre değişiyor; kaba gücünüz de var, bunu da uyguluyorsunuz meydanlarda. Parlamenter sistemde, demokrasi rejiminde buranın aslında en kıymetli zemin, halk iradesinin tecelli ettiği alan olarak görülmesi gerekiyor ama gelin görün ki çıkan kanunlar, çıkan hukuklar anlatılacak gibi değil, iş çığırından çıkmış. Ne yapalım yani? Adalet Bakanına haftada 2 kere ben burada başvuru yapıyorum, randevu görüşmesi için başvuru yapıyoruz, avukatlar her hafta başvuru yapıyor, aileler başvuru yapıyor. Düşmanlığın da bir ölçüsü vardır, düşman olarak görebilirsiniz ama bir ölçüsü vardır."
 
Meclis’te hukuk devleti tartışması
 
AKP grubu adına söz alan Ramazan Can’ın Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu savunmasına HDP’li Dirayet Dilan Taşdemir, “Hangi hukuk? Hukuk yok” diye yanıt verdi. AKP’li Ramazan Can, kanunlar önünde herkesin eşit olduğunu, uygulamasında bir problem olması halinde ise yargı denetimine tabi olduğu sözlerine de HDP’li milletvekilleri “Atadığınız yargıçlar mı?” sözleriyle tepki gösterdi.
 
Çarpıtma
 
Ömer’in  “Ne yapmak istiyorsunuz, açık açık söyleyin. ‘Biz sizi kanun dışına itmişiz, bu ülkeden çıkan yasalar size işlemez, bu ülkeden çıkan yasalar İmralı rejiminde işlemez’ deyin” açıklamasına AKP’li Ramazan Can “Hatip diyor ki: ‘Bu ülkede çıkan yasalar bize işlemez’ Bu ne demek ya? Böyle bir şey olabilir mi? Bunu diyeceksin, ardından da diyeceksin ki: ‘Kanunlar önünde eşitlik istiyoruz’ Bu bir çelişkidir” şeklinde tanımlamasına tepki gösteren HDP’li milletvekilleri “Ya, çarpıtma! İçeriği söylüyor işte, ‘Kanunlar işletilmiyor’ diyor” diye karşılık verdi. Ramazan Can, “Temel hak ve hürriyetler Anayasaca teminat altına alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hepsi kanun önünde eşittir. Uygulamadan kaynaklanan problem varsa yargı denetimine tabiidir” sözlerine HDP’li Dilan, “Yine yanlış anlamışsın, yanlış” dedi.
 
‘İmralı’da özel hukuk var’
 
Ardından söz alan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Bir kere burada hatibimiz ‘Kanunlar bize işlemez demedi, biz kanun dışına itiliyoruz’ dedi, ‘Kanunlar herkese uygulanmıyor’ dedi. Yani nereden tutacağınızı düşündünüz, düşündünüz burayı buldunuz. Hatibimiz ‘İmralı Adası'nda hukuk uygulanmıyor’ dedi. Evet, aynısını tekrar ediyorum: İmralı Adası'nda bulunan cezaevinde mahpuslara Ceza İnfaz Kanunu, Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, infaz hakimliklerine dair kanun hiçbir mevzuat hükmü uygulanmıyor. Bütün mahpusların tabi olduğu, ceza infaz sistemine tabi değiller. Orada özel bir hukuki rejim var, varsa aksini ispat edin” ifadelerini kullandı.
 
‘Hukuk devleti olsaydı ayrım olmazdı’
 
“Hukuk devleti değiliz. Hukuk devleti olsaydık, mahpuslar arasında ayrım yapmazdınız, kişiye özel kanun çıkarmazdınız. Şu anda sizin sunduğunuz gerekçelere kargalar güler ya, kargalar” diyen Meral şunları ekledi: “ ‘Koster bozuk’ dediniz, ‘hava muhalefeti’ dediniz, infaz hakimi kararları çıkarıyorsunuz, size bir yasak kararı söyleyeyim. İki kişi, üç kişi, dört kişi kalıyor orada havalandırmaya çıkıyorlar, spor saatinde Sayın Can lütfen dinleyin, volta attıkları için ‘Birbirinizin spor hakkını engellediniz’ diye disiplin cezası veriliyor. Bu dünya tarihine geçecek kadar ucube, garabet bir karardır. Burada tıkanmışsınız, ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Siz, Abdullah Öcalan'ın bu ülkede barışı getireceğini biliyorsunuz. Bunu siz de biliyorsunuz, biz de.”
 
Meral’den AKP’li vekile tepki
 
AKP’li Ramazan Can, “Hukuk devleti olmasaydı hatipler bu konuşmayı yapamazdı” sözlerine HDP’li Kemal Bülbül, “Bu konuşma yapmayın tehdididir. Böyle bir hukuk açıklaması olmaz” derken, Meral da “Gel ağzımızı kapat!” diyerek tepki gösterdi.
 
‘İktidar ortağına kızıyordunuz’
 
Sataşma olduğu için söz  verilen Meral,  “Biz Türkiye'nin hukuk devleti olması için, demokratikleşmesi için büyük bir mücadele yürütüyoruz ve bunun bedelini de ödüyoruz. Ayrıca, bizim burada konuşma hakkımızı ne iktidar grubu verdi ne başka bir grup, biz bu yetkiyi tıpkı sizin gibi sandıktan çıkarak aldık yani demokratik bir hukuk devleti olmak sadece Parlamentoda konuşmakla ölçülemez. Ben lanetlenecek hiçbir şey söylemedim. Sizin şu anki iktidar ortağınız var ya, 2012-2015 süreci içinde Türkiye'ye barış getirmek için, MİT de dâhil, devlet yetkilileri de dâhil üç yıl boyunca İmralı Adası'nda görüşme gerçekleştirdi. Düne kadar bu görüşteydi, siz onlara kızıyordunuz, bugün iktidar ortağınız size uyduğu için başka bir dil kuruyorsunuz” dedi.
 
‘Düne kara bugüne ak diyenlerden değiliz’
 
AKP’ye eleştirilerini sürdüren Meral,  “Ama biz iktidar döndü diye dönmeyiz. Biz düne kara, bugüne ak diyenlerden değiliz. Dün de o süreci savunduk, bugün de savunuyoruz. Biz bu ülkede kan dökülmemesi için, bu ülkede ölümlerin yaşanmaması için, bu ülkede 83 milyon yurttaşın aynı hak ve özgürlüklerde yaşaması için özgürlüklerle mücadele eden bir partiyiz ve bu nedenle, çıkın, bana İmralı'daki tecrit sisteminin dayanağını AKP Grubu adına söyleyin ya, deyin ki: ‘Bu kararlar sarayda alınıyor.’ Deyin ki: ‘Bu kararlar istihbaratta alınıyor. Ya, sekiz aydır yakınları -bizim vekilimiz yeğenidir Abdullah Öcalan'ı haber alamıyor ya. Sağ mıdır, yaşıyor mu, hasta mı, Covid mi oldu, ayakta durabiliyor mu, bunu bilmiyoruz ya” diye konuştu.