Bilgeliğe akan kadınların durağı: Jineoloji konferansı

  • 09:03 2 Ekim 2024
  • Kadının Kaleminden
"Her yer de kadın kadındır dedirttiler. Tüm kadınları kendinde barındıran Jineolojî konferansı Ermeni Kadın meclisinin Atsağ adlı folklor grubu sahnede yerini aldı. Kadınlar hem kültürlerini hem de kadının özgürlüğe kanat çırpışlarını danslarıyla bizlere anlattılar." 
 
Arjîn Îsyan
 
…Sınır taşının dibinde
 
Dilek ağacının dalında
 
Su kaynağının hemen yanı başında
 
Kerametini arayan kadının sızısı… 
 
Diyor Nagihan yoldaş… Kendini arayan kadınlar, kendi olmak için sızdılar tarihin derinliklerine. Kâh Şengal’de bir incir ağacının altında, kâh yer değirmenlerinde, kâh dağ başlarındaki ateşgâhlar da kâh Rojava’da Arin’in heykeli önünde… Gün geldi ki tüm kadınların bir araya geleceği bir akademi oldu. Bu akademi diğer akademilere benzemeyen tavansız, duvarsız, kapısız bir akademiydi. Göğü kendine tavan, hakikati kendilerine kapı yaptılar. Kendini kadın bilgeliği ile bütünleştiren bilim, kadınların yurdu oldu. Bize kadın devrimini getirecek olan oldu. Jineolojî, kadınların bilgeliğe akan durağı oldu. Belki de her şeyden önce kendi olmanın gücünü verdi kadınlara. Toplumun her yerinden silinmeye çalışan kadınların ben vardım, varım, var olacağım demenin sihirli bir sözcüğü oldu. Bilim şehidi olan Nagihan Akarsel, Abdullah Öcalan’ın  “Jin, Jiyan, Azadî  sihirli formülünü öğretmeye ve temsil etmeye devam etmelisiniz” belirlemesi yorumunu sihrin aklın, hayalin sınırlarını zorlayarak imkânsız denileni gerçekleştirmeyi, formülün ise bilimselliği ifade ettiğini söylemiştir. Jin, Jiyan, Azadî’nin bilimi Jineolojî olmuştur. 
 
25-26 Eylül 2024’te Hasekê şehrinde Jineolojî Akademisi 2’nci Kuzey ve Doğu Suriye konferansını gerçekleştirdi. Sizlere belki de konferans programını aktarmak istesem de eminim her biriniz konferansın ertesi gününde tüm dijital medya platformlarında ve herkesin dilinde bu konferansı okumuş, görmüş ya da duymuşsunuzdur. Ama orada bulunmanın verdiği duyguları aktarabileceğim kadar aktarmaktır bana düşen. 
 
Jinwar ve Şifajin’in emekleri…
 
Yaklaşık üç ay boyunca verilmiş bir emeğin karşımıza çıkacağını bilmeden yürüdük konferans salonuna doğru. Her bir köşede bir telaş ki sormayın. Konferansın son rötuşları yapılırken, gelen delege ve misafirlerin heyecanı gözlerinden okunuyordu. Kapıdan içeri girdiğimizde rengarenk bir sergi bizi bekliyordu. İçeri giren tüm kadınların gözü önce onlara ilişiyordu. Tabi öncesinde ismimizi yazıp, şekerimizi alıp ilerlerken her bir adımda seni konferansa hazırlayan güzel kiras û xeftanı olan yöresel kıyafetlerini giymiş kadınları bizi bekler bulduk. Böylesi bilimsel bir konferansta bol bol yazmak için üzerinde konferansın sloganı olan “Kadın Bilgeliği, Jineoloji ile Güncelleniyor” yazılan kalem ve defterler hediye edildi. Bir adım daha ilerlerken Arapça ve Kürtçe dosyalar bizi bekliyordu. Konferansta okunacak ya da sunumu yapılacak konuların yazılı materyallerin olduğu dosyalarımızı aldık ve sergiye doğru ilerledik. Kadın emeğinin ve ruhunun bulunduğu çeşit çeşit el emeği göz nurları yan yana serilmişti. Hele bir de bunların Jinwar ve Şifajin kadınlarının yaptığını öğrendiğimizde daha bir anlamlı hale geldi. Her ilmiğinde kadının sevdası vardı. Yanında Jineolojî’nin büyük emekle yazdığı kitap standı herkeste merak uyandırdı. Belki de birkaç dakikada geçtiğimiz kısa mesafeyi film gibi anlatsam da filmin içinde gibi bir duyguya kapılmanın verdiği atmosfer olsa gerek. Konferans salonuna geçtik ve yerimizi aldık. Sahnenin şimdiye kadar gördüğümüzden farklı olduğunu gördük. Genelde bir divan masası ve 3-5 sandalyeden oluşurdu. Şimdi kendimizi bir sohbete eşlik edeceğimiz bir yerde bulduk.
 
Ardı ardına yöresel kıyafetleri ile süslenmiş kadınlar geliyor salona. Salona ayrı bir renk katıyorlar. Ama her birinde kendi yurtlarına geliyor gibi bir eda var. Belki de kadın bilimi olarak Jineolojî önce kadının kendisi olma yolu oldu, ondandır bu gelişler. Kendilerine geliyorlar. Önce bir karardı etraf bir müzik sesi geçmişten bugüne yankılanan İştar’ın bize bıraktığı öğüt geldi ardından
 
“Ben Tanrıça İştar’ım
 
Ben yaşamım
 
Siz benim öldüğümü söylüyorsunuz, ama ben yasayım
 
Ben gördüm, onlar beni dört parçaya böldüler
 
Şimdi sizler parçalarımı toplayın...” sözleri aldı ve kadim anlara götürdü bizi. Belki de biz İştar’ın bizdeki parçalarını toplamaya gelmiş olmanın duygularına kapılıyoruz. Ardından sunucuların gelen misafirleri “Zilan, Sara, Rûkenlerin yoldaşları hoş geldiniz” demesi biz kadınlara sorumluluklarımızı hatırlatır gibiydi.
 
Abdullah Öcalan’a dönük özlem kilamlarla dilendirildi 
 
Aylarca yapılan ve onlarca kadının kolektif emeğiyle dahil olduğu hazırlıkların bir toplamı olan sunumlar en çok merak edilen tartışma konularına vesile olurken, gelen konuklarında kendisinden bir şey katması “bu benim bilimim” dedirten görüşlerini kaygısızca dile getirmeleri konferansı bilimsel coşkuda bir eğitime dönüştürdü. Her bir kadın kendini ararcasına ve erkek-devlet zihniyetine karşı ne yapılacaklarını en duygulu halleriyle belirtiler. Hakikati arama yolunda her bir sunumda yaşamın anlamını, varoluşlarını, buna ulaşacak metotları, yaşanılacak bir toplum ve dünya yaratma çabaları her an hissederek anlarını dolu dolu yaşama çabasındaydılar. Sunumlarda meraklandılar, heyecanlandılar, aralarda govendlerle coştular, devrimci şarkılara eşlik ettiler, kadın şarkılarını bağıra bağıra Jin Jiyan Azadî sloganlarıyla söylediler. Ama birinci günün sonunda eğitimlerde de dinlenen ve yorumlanan dengbêjleri bu sefer “Üç Nesil Dengbejî” programında canlı dinleme fırsatları oldu. Özellikle birinci neslin söylediği kilam ve şiirlerde kadının duygu yoğunluğuna kapıldılar. Daye Suad’ın Abdullah Öcalan’a olan özlemini her bir kadının haykırışı oldu. Tüm bilimleri kucaklayan Jineolojî’yi biz kadınların ataerkilliğe karşı olan mücadelesini zirvede yaşamasını sağlayana minnet duymamak olmazdı zaten. İkinci günün sonunda ise “Gölge” adlı tiyatrosunu sunan Andrea Woolf Enstitüsü üyeleri enternasyonal kadınların gözünde mücadelenin gereğini ve yöntemlerine yer verildi. Her yer de kadın kadındır dedirttiler. Tüm kadınları kendinde barındıran Jineolojî konferansı Ermeni Kadın meclisinin Atsağ adlı folklor grubu sahnede yerini aldı. Kadınlar hem kültürlerini hem de kadının özgürlüğe kanat çırpışlarını danslarıyla bizlere anlattılar. 
 
Öne çıkan başlıklar 
 
Konferansın sonuna doğru kadınların iki gün boyunca tartışmaya doymadığı ama ileriki süreçlerde de ne yapılacağını tartışmalar içerisinden hazırlanan sonuç bildirgesinin okunmasıyla salon kadınların sloganlarıyla sallandı. Sloganlar eşliğinde kadınlar dakikalarca sürecek olan govendlerine geçti. 
 
Konferans bitişinde her bir kadının sonuç bildirgesi, üçüncü konferansa kadar amacı, mücadelesi ve yolu olacağına söz verdiler. 
 
"*Jineoloji sözcüğünü ilk kez Abdullah Öcalan dile getirmiştir. Egemen sistem en ağır tecrit uygulamalarıyla Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin toplumda ve dünyada yayılmasını engellemeye çalışıyor. Bu nedenle konferansımız, Abdullah Öcalan’ın görüşlerini tüm dünya kadınlarına ulaştırmayı ve Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünü sağlamayı asli bir görev olarak görmektedir.
 
*Konferansımızı Şehit Malda Kusa ve Nagîhan Akarsel şahsında tüm özgürlük şehitlerine ithaf ediyoruz. Kişiliğiyle Kürdistan'daki özgür kadın hareketinin deneyimini ve tarihini temsil eden Ş. Leyla Agirî Jineoloji Akademisi'nin kurucularından biriydi. Ş. Helin Dersim bilgi, bilim, bilgelik coşkusu ve aşkı ile yolumuzu aydınlattı. Jineoloji gençlik çalışması üyesi Ş. İsyan Armanc genç kadınların devrimci ruhunu temsil ediyordu. Ş. Deniz Poyraz, Kuzey Kürdistan ve Türkiye'deki jineoloji atölyelerinin bir üyesi olarak yurtseverlik ve toplum bilimi değerlerini temsil ediyordu. Bu arkadaşların gerçekliği, bu topraklarda özgür yaşam bilgisine ulaşma yolunda atılan her adımın ağır bedellerle atıldığını da göstermektedir.
 
*Jineoloji çalışmalarının evrenselleşmesi ve aynı zamanda çalışma dallarımızın toplum yaşamındaki dağılımı ve derinleşmesi, birbirine güç vermekte ve birbirini tamamlamaktadır.
 
*Konferansımız, Jineoloji Akademisi'nin bundan sonra kadın devriminin ihtiyaçlarına daha fazla cevap vermesi ve toplumsal sorunların çözümüne özgürlük sosyolojisi açısından yön vermesinin önemli olduğunu değerlendirdi. Jineoloji yol ve yöntemlerinin her boyutta demokratik kadın konfederal sistemi anlayışının ve uygulanmasının temelini oluşturabilmesi için toplumun tüm kesimleriyle karşılıklı tamamlayıcı ilişkilerin güçlendirilmesi önemlidir.
 
*Araştırma merkezi üyeleri, akademisyen ve jineoloji eğitimcileri daha çok entellektüel görevlerine ve yeterli düzeyde akademik kadro yetiştirmeye ağırlık vermelidir. Kendi kişiliğinde ve yaşamında, çalışmalarında jineolojiyi temsil edebilmeli.
 
*Hakikate ulaşma yol ve yöntemlerimizle ilgili tartışmalarımızı derinleştirmemiz önemli. Metodoloji konusunda temel nokta, iktidarcı zihniyetin etkilerini aşarak paradigmamızı yaşamsallaştırmak için net görüşlere ve çözümlere ulaşabilmektir.
 
*Jineoloji eğitimi veren kadınların başta sürekli kendilerini eğitmeleri gerekiyor ki eğitimlerinde tatmin edici olabilsinler. Hem içerik olarak hem de duruş, üslup, dil ve yöntem bakımından toplumdaki demokratik değişim ve dönüşüme olumlu etki yapabilirler.
 
*Kadın devriminin kalıcılaşmasında jineoloji önemli bir role sahiptir ve kadın devrimi olmadan jineoloji uygulanamaz. Bu temelde Jineoloji Akademisi, kadın konfederal sistemi içindeki tüm boyutlarda kadın devriminin bilimsel temellerinin geliştirilmesinde aktif rol oynamalıdır. Bilim- yaşam ve kadın arasında sağlıklı bir bağ kurabilmek için jineoloji, analiz ve araştırma sonuçlarını komün, meclis, kooperatif ve akademilere yansıtmalıdır.
 
*Jineoloji çalışmalarının evrenselleşmesi Kürdistan'da başlayan devrime dayanmaktadır. Özellikle Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan kadın devrimi, Ortadoğu başta olmak üzere dünya kadınları üzerinde etki yaratmış ve jineoloji bu devrimin bilimi olarak tanınıyor. Dünya çapındaki ilişkiler genişletilmeli ve mevcut ilişkiler örgütlenme düzeyine getirilmeli ve bu faaliyetler dünya kadın konfederasyonunun temelini oluşturmalıdır."
 
Konferansımız yeni kararlar, öneriler ve hedeflerle tamamlandı. Kadın devrimi bilimsel temeline jineoloji üzerinden ulaşacaktır. Ahlaki ve politik toplumun bilgisine ve kadın devrimi deneyimine dayanarak jineolojinin yeni bir aşamasına giriyoruz. 21. yüzyılın kadınların yüzyılı olması için ‘Jin jiyan azadi’ sihirli formülüyle bilim alanındaki mücadelemizi yükselteceğiz.
 
Jin Jiyan Azadî”
 
Ve mutlu bir son değil
 
Kadının gücüyle yola devam…