Savaşa ayrılan bütçe barışa ve kadına ayrılsaydı…
- 09:03 15 Kasım 2024
- Siyaset
Melek Avcı
ANKARA - Bütçede 2025 yılında da yine savaşa milyar dolarlar harcanmasını eleştiren DEM Parti Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Biz her defasında şunu söylüyoruz eğer savaşa ayrılan bütçe barışa ayrılsaydı ekmek ve adalet için değerlendirilse Türkiye’de bir refah iklimi çok rahat bir şekilde oluşturulabilir” dedi.
Meclis Plan Bütçe Komisyonu’nda 2025 yılı bütçe görüşmeleri kasım ayı sonuna kadar sürecek. Bütçeye baktığımızda bir önceki yıl gibi savunma harcamaları için 913.9 milyar lira ve iç güvenlik için 694.5 milyar ayrıldı. Savunma Sanayii Destekleme Fonu (SSDF) için ayrılan kaynak da dâhil edildiğinde" savaşa 1 trilyon 608 milyar lira ödenek tahsis edilmesi planlanıyor. Bu miktar 2023 bütçesinde 529 milyar, 2024'te yaklaşık 971 milyar liraydı. Bu yıl savaş bütçesi yüzde 165 arttı.
Aile ve Sosyal Hizmetler’e ne ayrıldı
Savaşa yatırım sürerken, iktidar bu yıl da kadınları görmezden geldi. 2024 yılı için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ayrılan bütçe 334 milyar 349 milyon 925 bin lira iken 2025 yılı için yapılan bütçe teklifi 407 milyar 10 milyon 627 bin lira oldu. Bunların büyük bir kısmını personel giderleri olarak düşündüğümüzde ise kadına yönelik bir bütçe açığa çıkmıyor.
Bakanlığın bütçesinin toplam bütçe içerisindeki payı ise yıldan yıla düşüyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi 2022 yılında merkezi bütçenin yüzde 3.77’sini oluştururken 2023’te bu oran 3.35, 2024’te yüzde 2.8 olmuştu. 2025 için ise bu oran yüzde 2.5.
‘Kadının güçlenmesi’ sondan ikinci
Bakanlık bütçesindeki alt kalemler incelendiğinde ise özelde kadına ve kadın politikalarını geliştirmeye yönelik bir bütçenin ayrılmadığı yine “aile” içine sıkışan bir bütçe karşımıza çıkıyor. “Ailenin korunması ve güçlendirilmesi”, “Aktif ve sağlıklı yaşlanma”, “Çocukların korunması ve gelişiminin sağlanması”, “Engellilerin toplumsal hayata katılımı ve özel eğitim”, “Kadının güçlenmesi”, “şehit yakını ve gaziler”, “Yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlaşma”, “yönetim ve destek programı” başlıklı 8 kalem bulunuyor. Bunlardan “kadının güçlenmesi” için ayrılan pay sadece 5 milyar 941 milyon 139 bin lira. Böylelikle “kadının güçlenmesi” 8 kalem içinde sondan ikinci.
Bütçede komisyon görüşmelerine katılan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, 2025 yılı bütçesini değerlendirdi.
‘Bütçe Saray’da kapalı kapılar ardında hazırlandı’
Bütçe hakkının ne olduğunu ve iktidarın bütçe tercihi ile neyi ortaya koyduğuna öncelikle bakmak gerektiğini söyleyen Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, bütçenin iktidarın politikalarının yansıması olduğunu söyledi. Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Bütçe iktidarların ortaya koyduğu politik beyanlara da işaret eder. Hangi kesimden ne kadar aldıkları ve bu aldıklarını nasıl harcadıklarını ortaya koyar. Biz teknik boyutuyla bakmıyoruz, tamamıyla iktidarın politik tercihlerini ortaya koyan biçimde yaklaşmamız gerekiyor. Bütçenin her kesimden kişilerin görüşlerini alarak oluşturulması gerekirken bu yıl da önceki dönemler gibi AKP-MHP bütçe hakkını ihlal ederek süreci başlattı. Ne sendika temsilcileri ne de halkın taleplerini, isteklerini parlamento üzerinden buraya ulaştıracağı hiçbir kesimle görüşme alınmadan Saray’da kapalı kapılar ardında hazırlandı. 2025 bütçesini 2024 bütçesi ile karşılaştırdığımızda da yine aynı politikalarda ısrar ettiklerini görebiliyoruz; Yoksulu daha da yoksullaştıran, derinleştiren, emekliyi, emekçiyi, kadını genci dışarda bırakan ama sermayecilere de sermaye katan, faizcilere teşvik sunan zengin patrondan yana bir süreç” ifadelerini kullandı
‘Kimin bütçesi’ sorusu
Sermayeden yana olan bütçenin bu yıl da olduğu gibi savaş eksenli oluşturulduğuna da dikkat çeken Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Kesinlikle 2025 yılı bütçesi adaletsizliğin ve yoksulluğun bütçesi olarak karşımıza çıkıyor. Kimin bütçesidir, sermayesi olanların, bir grup zengin zümrenindir. Tabi temelinde açığa çıkan şey savaşa ayrılan bütçenin yine önceki yıllarda olduğu gibi ciddi olarak karşımıza çıkmasıdır. 2024’te savaşa 40 milyar dolar ayrılmıştı, bu yıl 47.1 milyar dolar ayrıldı ve bu devasa bir rakam. Farklı farklı başlıklar altında savaşa ayrılan bütçe olduğu net. Bu şekilde görüşmelere başladık ama her defasında bizler DEM Parti olarak bugüne kadar bunun muhalefetini nasıl yürüttüysek, bir bütçenin nasıl olması gerektiği üzerinden politikamızı, programlarımızı nasıl ortaya koyduysak burada da en yüksek perdeden hem teşhir edip hem de muhalefetimizi yapmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
Kadının bütçesi de ‘aile’ kavramına sıkıştı
Kalem kalem bakıldığında halktan yana olmayan bütçenin mağdur ettiği en büyük grubun ise kadınlar ve çocuklar olduğunu kaydeden Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “aile” kavramına sıkıştırılan kadının bütçesinin de bu kavrama sıkıştırıldığını belirtti. Gülcan Kaçmaz Sayyiğit şöyle konuştu: “AKP-MHP erkek devlet aklında kadının yeri apayrı. Bunun üzerinden bir bütçeleme yaparken de Aile Bakanlığı üzerinden kadını aile metaforunun içine hapseden bir sistemle karşı karşıyayız. O yüzden yapılan çalışmalarda kadının istihdamının geliştirilmesine yönelik, iş olanaklarının arttırılmasına ilişkin, sosyal yaşamda iyileştirmelere yönelik değil, daha çok ifade ettiğimiz gibi personel giderleri, ‘aile’ kavramı içindeki giderler için harcanan bir bütçe. Bu bütçede kadın yok ama uzun süredir kadının olmadığı bir bütçeden söz ediyoruz. Bu iktidar döneminde kadının varlığının kabul edilmemesi çok somut şekilde karşımıza çıkıyor. Ete kemiğe bürünür şekilde en somut haliyle AKP-MHP döneminde kadın yoksulluğunu daha yoğun yaşadık. Bununla ilgili başlattığımız ‘Ekmek ve Adalet’ buluşmaları vardı. Yaklaşık 19 ilde bu çalışmalar sürdürüldü ve bu çalışmaları yaparken kadınlara temas ettik, çocuklara, gençlere, emekçilere, emeklilere, işçilere, işsizlere, çiftçilere temas ettik ve her kesimden duyduğumuz buydu.”
Bu yıl da kadın yok
Kadın yoksulluğunun cezaevlerine de bir yansıması olduğunu söyleyen Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Türkiye’de yaşanan çoklu bir kriz var, bu krizi Türkiye’de açığa çıkan savaş politikalarından bağımsız ele almıyoruz. O yüzden bu yılda Türkiye savaşa ayırdığı 47.1 milyar dolarlık bütçeyi kadına harcayabilirdi, çocuğa harcayabilirdi, ülkenin refahı barışı için harcayabilirdi. Özellikle kadınlar üzerinden açığa çıkan bu derinleşen yoksulluk döneminde çoklu krizlerden çıkmanın bir yolu olarak değerlendirilebilirdi. Ama AKP’ye baktığımızda kadını yok sayan, bütçenin büyük kısmını tekçilik, asimilasyon, savaş politikalarına ayıran bir akılla karşı karşıyayız. Dışarda kadınların yaşadığı derin bir yoksulluk var, bir de cezaevlerindeki kadınların yaşamış olduğu derin yoksulluk var. Bunu gören bir yerden de değerlendirmek gerekiyor. Orada kantinde fahiş fiyatların olduğu, hijyen ürünlerine ulaşım durumu ciddi sıkıntılı. Kadın yoksulluğu hem dışarda hem içerde kat be kat artarak karşımıza çıkıyor. Emeği görünmeyen, kayıt dışı çalıştırılan, ev emeğinin bütün yükünün kadının sırtında olduğu, engelli-yaşlı-çocuk bakım yükünün kadının sırtında olduğu bir süreçten bahsediyoruz. Tüm bu politikaların karşısında kadına ayrılan bir bütçe var mı derseniz hayır kesinlikle öyle bir bütçe yok” diye konuştu.
‘AKP suç işliyor’
“Bunların tümü savaş politikalarından bağımsız değil” diyerek bir taraftan “barış” denilirken bir yandan “savunma” fonu adı altında halktan yeni vergi almaya çalışma ve savaşa yatırımı eleştiren Gülcan Kaçmaz Sayyiğit şöyle devam etti: “Türkiye’nin bu çoklu krizlerden çıkmasının en temel adımlarından biri de barış koşullarının sağlanması ve demokratik yöntemlerle bu barış zeminin oluşturulmasıdır. AKP-MHP ciddi kaybediyor ve her kaybedişinde Kürtleri yok sayarak, Kürtler üzerinden yeni bir savaş konsepti devreye sokarak ayakta durmaya çalışıyor. Bu şekilde kendi gücünün kaybolduğunu göstermemek için savaş politikalarını derinleştiriyor. Bir suç işliyor ve bu suça tüm yurttaşları ortak ediyor; aldığı vergi ile garibanın cebindeki birkaç kuruşu da göz dikerek onları da bu suça ortak etmeye çalışan bir devlet aklı da var. 6 kalem altında savaşa ciddi bir para aktarılıyor ama az öncede ifade ettik çoklu bir kriz var, insanlar artık ekmek alamıyor, açlık, yoksulluk hat safhada.
Savaşa ayrılan bütçe barışa ayrılsaydı…
Tüm bunları sorduğunuz zaman aldığınız cevap ‘siz bir merminin fiyatını biliyor musunuz’ oluyor. 2020 yılında Canikli’nin bir söylemi var ‘siz bilmiyorsunuz ama biz bu toprakları korumak için savaşa çok ciddi bütçe ayırıyoruz’ ya da 2022 yılında merkezi Londra olan bir rapor yayınlanmıştı, Türkiye’nin Kürt sorununun çözümsüzlüğündeki ısrarından dolayı sürekli savaş politikası devreye soktuğu için milyar dolarlardan bahsediyor, bu derece Türkiye ekonomik olarak geriye çeken bir süreç var tespiti yapılıyor. Bir taraftan ‘süreç’ söylemleri yapıyorsunuz, ‘barış’ eli iddiasında bulunuyorsunuz ama diğer taraftan Rojava’ya saldırıyorsunuz. İşte bu savaş bütçesini niçin kullanıyorlar tekrar Kürtler üzerinden kendi varlığını ayakta tutmak için sinir uçlarına dokunarak ve kutuplaştırmayı ciddi boyutlara getirerek faşizan duyguları açığa çıkararak savaş üzerinden kendini var etmeye çalışan bir sistemle karşı karşıyayız. Biz her defasında şunu söylüyoruz; eğer savaşa ayrılan bütçe barışa ayrılsaydı ekmek ve adalet için değerlendirilse Türkiye’de bir refah iklimi çok rahat bir şekilde oluşturulabilir.”