Serra Bucak: Küresel sorunların çözümü yerelden başlamalı

  • 12:38 24 Ekim 2024
  • Güncel
 
AMED -Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Serra Bucak, katıldığı yerel yönetimler toplantısında, " Yerel yönetimler barışı inşa etmede kilit rol oynamalı, küresel sorunların çözümü yerelden başlamalıdır” dedi. 
 
Amed Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Orta Doğu ve Batı Asya Bölge Teşkilatı'nın (UCLG-MEWA) Yönetim Kurulu ve Konsey Ortak Toplantısı Amed'de ikinci gününde devam ediyor. "Yerel Diplomasi: Kentsel Geleceğin İnşası" temasıyla bir otelde düzenlenen toplantıya, Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Serra Bucak, UCLG-MEWA Genel Sekreteri Mehmet Duman ile ulusal ve uluslararası 30'a yakın büyükşehir belediyesi başkanları, eşbaşkanları ile yöneticileri katıldı. İlk oturumda Filistin'in Nablus Belediye Başkanı Husam Shakhshir ve Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Serra Bucak konuştu.
 
‘Kadınların ekonomik faaliyetlerini destekliyoruz’
 
Nablus Belediye Başkanı Husam Shakhshir, İsrail'in kent giriş kapısındaki hakimiyetinden dolayı orada yaşayan Filistinlilerin seyahat kısıtlamalarıyla karşılaştığını söyledi. Bu durumun hizmet sunumunu da engellediğini belirten Husam, "Bu durum bizlerin hizmet etmesine engel oluyor. Her gün askeri saldırılar ve tutuklamalar var. Evlerimizin içlerine kadar bombalanıyor. Etrafımızda 7 yerleşim alanı var; aşırı milliyetçi Yahudi grupların saldırılarına maruz kalıyoruz. Uluslararası anlaşmalara göre İsrail işgalci. Aşırı milliyetçi Yahudiler kendi alanlarını ihlal edip bizim ekili alanlarımızı, zeytin ağaçlarımızı yakıyorlar. Tüm bunlara rağmen hizmet etmeye devam ediyoruz. Belediye hizmetlerini, tüm bu baskılara rağmen yürütüyoruz. Geliştiriyor, genişletiyor ve elimizdeki imkanlar dahilinde renklendiriyoruz. Ayrıca okullar inşa ediyoruz. Cinsiyet eşitliğine önem veriyoruz; kadınların ekonomik faaliyetlerini destekliyoruz" dedi. 
 
‘Amed halkının isteği yeni yaşam inşasıdır’ 
 
Toplantıda söz alan Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Serra Bucak ise Orta Doğu’ya barışın bir an önce gelmesini umut ettiğini söyleyerek, "Her zamankinden daha fazla Ortadoğu’da barışı inşa etmeye ihtiyacımız var" dedi. Amed’in yalnızca tarihi birikimiyle değil, siyasal birikimiyle de önemli bir kent olduğunu dile getiren Serra, "Amed halkının sesine kulak vermek gerekir. Amed halkı ne istiyor? İnanıyorum ki kentin sokaklarında dolaşırken, biraz olsun söylediklerine kulak verirseniz, bu halkın birlikte yaşama ve barış arzusuna kulak tıkayacak hiçbir yapı yoktur. Amed halkının en önemli isteği birlikte yaşama ve yeni bir yaşam inşa etme arzusudur. Bu anlamıyla biz yerel yönetimlere düşen görev, bu arzuya kulak verip barışı yerellerde inşa etmektir. Elbette bu ses, farklı kentlerde farklı şekilde ortaya çıkmaktadır. Kadınlar eşitlik, çocuklar ve gençler ortak bir gelecek ister. Halklar, yaşadıkları yerde hayatlarını sürdürebilmek ister. Bir arada yaşama talebi böyle dile getirilir. Biz yerel yöneticiler, bu sese kulak vermek zorundayız" sözlerini kullandı.
 
‘Barış yerel yönetimlerin gündeminde olmalı’
 
Barışın soyut değil, somut ve elle tutulur durumlarda inşa edilecek bir kavram olduğunu vurgulayan Serra, "Barış, merkezi hükümetlerden çok yerel yönetimlerin gündeminde olmalıdır. Biz yerel yönetimlerde seçilmiş kişiler olarak, kentlerimizde toplumsal barışı ve bu barışı kurarken kurumların güçlendirilmesini konuşmalıyız. Bu amaç, barışçıl ve kapsayıcı toplumların inşası, hukukun üstünlüğü ve her düzeyde etkili, hesap verebilir kurumların güçlendirilmesi küresel bir taahhüttür. Barış ve güçlü kurumlar hedefi, demokrasiyi ve adaleti toplumun her alanına yerleştirmeyi gerektirir; bu da ancak yerel yönetimlerin güçlendirilmesiyle mümkündür. Ancak küresel tabloya bakacak olursak, son yıllarda demokrasinin zayıflatıldığına, hukukun üstünlüğünün aşındığına, sağcı, otoriter ve kadın düşmanı söylemlerin ve kutuplaştırıcı siyasetin yükseldiğine, çatışma kaynaklı ölümlerin son on yılın en yüksek seviyesine ulaştığına tanık oluyoruz"  dedi.
 
‘Savaşın bedelini halk ödüyor’
 
Orta Doğu özelinde Filistin ve Kürt sorunu etrafında şekillenen derin bir siyasi ve insanlık krizine dönüşen kesintisiz çatışmanın, savaşın ve soykırımın en büyük bedelini bölge halklarının ödediğinin altını çizen Serra, şöyle devam etti: "Küresel ve bölgesel düzlemde tanık olduğumuz bu gerçeklik, Türkiye'nin gündeminin de merkezini işgal ediyor. Türkiye’de özellikle son yıllarda artan baskı ortamını, hukukun ve demokratik kurumların içinin boşaltıldığını deneyimledik. Hak ihlalleri, ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar ve toplumsal muhalefete yönelik baskılar, bu erozyonun en somut örnekleridir. Merkezi düzeydeki siyasi konjonktür, siyasi söylem ve eylemler, elbette bizlerin yetki ve sorumluluk alanlarını doğrudan etkiliyor. Merkez ve yerel arasında kurulması gereken, bağımsızlığını koruyarak birbirini besleyen ilişki modeli, bir baskı, tahakküm ve kontrol mekanizması olarak kendini gösterdiği için belediyeler de bu sağcı, kadın düşmanı ve çatışmacı akıldan olumsuz biçimde etkileniyor."
 
‘Barışa katkı sunmak hepimizin sorumluluğu’
 
"Barış içinde bir toplum inşa etmek, güçlü ve hesap verebilir yerel yönetimlerle mümkündür," diyen Serra, son olarak şöyle konuştu: "Ancak yerel yönetimlerin yetki alanının merkezi hükümet tarafından sistematik bir biçimde peyderpey daraltılması elbette tesadüf veya münferit bir vaka değildir. Toplumu ve kentleri kendi siyasi ajandasına göre biçimlendirmeye çalışan bu kutuplaştırıcı ve düşmanlaştırıcı zihniyete karşı, ‘barış için belediyecilik’ ve toplumcu belediyecilik ilkelerini net bir şekilde ortaya koymazsak, sorumlu olduğumuz toplumu ciddi bir şekilde hayal kırıklığına uğratmış oluruz. Küresel sorunların çözümü için, başta yerel düzeyde daha fazla iş birliğine ihtiyacımız var. Şehirler, deneyim paylaşımı ve iş birlikleriyle barışçıl bir dünya için birlikte çalışabilir ve üretebilirler. Dolayısıyla yerel diplomasi, küresel barış hedefinin vazgeçilmez bir parçası haline gelmelidir. Filistin’den Kürt halkına, Orta Doğu’dan Avrupa’ya kadar her coğrafyada barışa katkı sunmak hepimizin sorumluluğudur."