Amaç ‘Büyük Demokrasi İttifakı’
- 09:06 13 Nisan 2023
- Siyaset
Nişmiye Güler
AMED - Yeşil Sol Parti’nin kadınlara ve halklara vadettiklerini anlatan DBP Eş Genel Başkanı ve Yeşil Sol Parti Mêrdîn Milletvekili Adayı Saliha Aydeniz, asıl hedeflerinin “Büyük Demokrasi İttifakı” olduğunu belirterek, “Bir tarafta demokrasi, onurlu barış ve özgürlük isteyenler var, bir tarafta faşizmi kurumsallaştırması için, savaşta tecritte ısrar eden savaş ittifakı var. Buna karşı bu seçim çok önemli. Savaş iktidarına kaybettirmek için, bunu önceleyen, demokrasi isteyenlerle bu iktidara kaybettirmek gerekiyor” dedi.
14 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimlere bir ay kalırken, siyasi partilerin aday listeleri de netleşti. Halkların Demokratik Partisi (HDP) kapatılma tehdidi ile yüz yüze olduğu için bu seçimlere Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) ile girme kararı alırken, seçimlerde Kürt seçmen belirleyici olacak. Yine sol-sosyalistler ve Kurdistani partiler ile kurduğu ittifaklarla seçimlere girecek olan Yeşil Sol Parti, birçok farklı kesimi ve rengi de bünyesinde barındırıyor.
Geri sayımın başladığı seçimlerde Yeşil Sol Parti Mêrdîn Milletvekili Adayı olan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz ile seçimlerin önemi, Yeşil Sol Parti’nin halklara sunduğu alternatifler ve AKP-MHP iktidarının savaş politikalarına karşı önlerine koydukları hedefleri konuştuk.
Türkiye çoklu krizde
İlk olarak 14 Mayıs seçimlerinin önemini değerlendiren Saliha, AKP’nin 21 yıllık iktidarı döneminde yaptığı Kürt düşmanlığının son 8 yıldır da tüm kesimlere uygulandığını belirtti. 2017’de geçilen “Başkanlık” sisteminin “tek adam rejimi” olduğunu ifade eden Saliha, 2015’ten sonra AKP’nin MHP ile kurduğu ittifak ile Türkiye’nin çoklu krizlere girdiğini dile getirdi. Saliha, 2023 seçimlerinin Cumhuriyetin 100’üncü yılına denk geldiğini hatırlatarak, “100 yıllık cumhuriyet maalesef Türkiye halklarını kucaklayan, dillerini, kültürlerini gören bir cumhuriyet olmadı. 100’üncü yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin bu tekçilik ile gidemeyeceğinin gerçekliği var” dedi.
14 Mayıs demokratikleşmenin başlangıcı olacak
2023 seçimlerinin ayrıca Lozan Anlaşması’nın da 100’üncü yılına denk geldiğine de işaret eden Saliha, Kürtleri statüsüz bırakan bu anlaşma ve Kürtlerin buna karşı yüz yıllık mücadelesine dair şunları söyledi: “Dört parçada Kürtlerin bütünlüklü asimilasyon politikaları ile karşı karşıya kalarak Kürtlükten uzaklaştırılan, tarihten silinen bir Kürt gerçekliği vardı. Ama buna karşı Kürtler yüz yıldır muazzam bir mücadele verdiler. Kürtlerin gelmiş oldukları bir nokta, kazanımları var. Artık statüsüz, kültürsüz, kendi coğrafyasında kendi kendini yönetmenin olmadığı bir şekli yaşamak istemedikleri ve her boyutuyla verdiği mücadele ile siyasal, toplumsal olarak güçlü, siyaseti belirleyen bir halk gerçekliği var. 2023 seçimleri bütün bunların kavşağı olan bir seçimdir. Bu seçim bütün bu yüz yıllık sistemin yürümediği, tıkandığı, çürümeye yüz tuttuğu, bu yöntemlerle devam edilirse artık Türkiye Cumhuriyeti Devleti olamayacağının bir dönemidir. 2023 seçimi tarihi bir seçimdir. Bir taraftan demokrasiyi, birlikte yaşamı, bütün halkları, inançları gören bir sistemi inşa etmesi gerekenlerle; faşizmi, baskıyı ısrar edip krizlerle boğuşan bir Türkiye isteyenler arasında bir seçim olacak 2023 seçimi. Bütün hazırlıklarımızı Lozan’ın yüzüncü yılında, Türkiye’nin demokratikleşmesi, tek adam rejiminin Türkiye’yi getirdiği noktayı artık halkların kabul etmediği noktada seçime hazırlık yapıyoruz. 2023 seçiminde açığa çıkacak iradenin Türkiye’nin demokratikleşmesi için bir başlangıcın olacağı inancıyla 14 Mayıs’a hazırlanıyoruz.”
Kadınlar seçimi nasıl karşılıyor?
Seçimlerin kadınlar için olan önemine de dikkat çeken Saliha, devlet ve iktidar sisteminin topluma kadın düşmanlığı aşıladığına işaret etti. Saliha, “İstanbul Sözleşmesi’nin tek adam rejimi tarafından bir gecede feshedilmesi tam da budur. Bin bir emek ve mücadele ile elde edilmiş eş başkanlık sisteminin yargılanıyor olması bu sistemin toplumu nasıl dizayn etmek istediğinin göstergesi. Her gün kadın katliamlarının arttığı, katliamcıların cezasızlıkla ödüllendirildiklerini görüyoruz. Kadınlar kendi kendini örgütlüyor ve mücadele ediyor. Kadın mücadelesinin yaşamı birebir etkilediği bir ortamda bu seçim çok önemli. Tek adam rejimi, iktidar rejimi devletli sistem toplumu nasıl görmüyorsa, toplumu var eden toplumun öncüsü olan kadını iki defa görmüyor. Kadının toplumdaki yaşamı, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin derinleşmesi, kolluk eliyle kadının tacize, tecavüze, maruz bırakılması ve bunun meşrulaştırılması, özellikle Kürdistan’da özel savaş politikalarının hat safhaya ulaşmasının sebebi erkek devlet sisteminin kendini faşizm üzerinde kurumsallaştırdığı sistemden kaynaklı. Kadınların bu kadar baskı, katliam, kırımla karşı karşıya kaldığı bir ortamda kadınlar bunu asla kabul etmediklerini, kadını ısrarla aileye sıkıştırmaya çalışan bu zihniyete karşı kadının özgürlükteki ısrarını mücadelesiyle bir yerden bu seçimi karşılıyoruz” ifadeleri ile seçimin kadınlar için olan önemini açıkladı.
Kadınlar seçimlere kilitlendi
Kürt kadınların “Jin jiyan azadî” felsefesinin dünyaya mal olduğunu ifade eden Saliha, şunları dile getirdi: “Bunun, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir sisteme dönüşebilmesi için bu seçim önemli. Bu seçim demokrasiyi, eşitliği isteyenlerle, faşizmi kurumsallaştırmak isteyenler arasında. En çok faşizmden etkilenen kadınlar, faşizmle yüz yüze kalan kadınlar olduğu için hem Kürt kadınları hem diğer kadın hareketleriyle beraber bu felsefeyle 2023 seçimlerine kilitlenme durumları var. Özellikle kadın mücadelesinin vardığı nokta toplumun da kendini geliştireceği nokta olduğuna inanıyoruz. O yüzden partimiz Yeşil Sol kadın beyannamesinde de çok net ifade etti; ‘Kadınla değişir’ meselesi tam da burada önemli. Biz kadınlar eğer özgür, eşit yaşama kitlenmişsek bununla beraber toplumu da bu noktaya getireceğimize inandığımız için bu seçim önemli. Kürt kadınları ve beraberinde mücadele yürüttüğümüz bütün kadın hareketleriyle bu seçim bizim açımızdan çok önemli. Toplumun değişikliğinin kadın özgürlüğü inancı ve bağlılığı ile gerçekleşeceğine inanıyoruz.”
Yeşil Sol Parti kadınlara ne vaat ediyor?
Yeşil Sol Parti’nin demokratik siyasette ısrar eden bir geleneğin devamcısı olduğunun altını çizen Saliha, bu noktada kadınlar için vadettiklerini şöyle anlattı: “Yeşil Sol Parti’nin toplumu özgürleştirme noktasında nasıl kararı varsa kadınların da özgür toplum içerisinde kendi kendini var edebilmenin, özgün, özerk örgütlenebileceği vaadiyle kadınlara alan oluşturuyor. Toplumun yarısını oluşturan kadınların, katliamla, aileye sıkıştırmayla, erkeğin yedeği olarak sıkıştırılmaya çalıştırılmasını asla kabul etmeyen, bütün bunlara karşı kadının her alanda var olmasını siyaseten alan açabilmesini vadediyor. Kadın katliamlarının bu kadar arttığı bir dönemde kadının kendi rengi ve bakış açısıyla siyasette yer alması kadına karşı olan politik katliam yaklaşıma karşı siyasette de güçlü yer alarak bunlara karşı beraber mücadele etmeyi Yeşil Sol vadediyor. İstanbul Sözleşmesi, bir kişinin, bir sistemin, erkeklerin kadınlara bahşettiği bir sözleşme değil kadınlar bunu büyük bedeller vererek elde etmişti. Bu sözleşmenin tekrar hayat bulacağı vaadimiz var. Eş başkanlık sistemi, bugün kayyım politikasıyla kadınların bin bir emekle elde ettiği alanlarda yaşandı. Eş başkanlık sisteminin yani eşit temsiliyet hakkının yeniden hayat bulacağı söz konusu. Bütün siyasi partilerle değerlendirme yapıldığında yüzde 45 oranına varan kadın temsiliyeti ve bu yüzdelik ile Meclis’te temsil etme üzerinden oluşturulan liste var. Bu bile Yeşil Sol Parti’nin gerçekten kadınların siyasette hangi düzeyde olması gerektiğinin, siyasette bütün alanlara müdahale edebilmesinin de bir göstergesidir. Bu veriler Yeşil Sol Parti’nin kadınlara nasıl bir umut, gelecek vadettiğinin çok net göstergesidir. Kadın mücadelesiyle toplumun özgürlüğünü elde edeceğine inanan bir gelenekten geliyoruz. Dolayısıyla Kürt kadın mücadelesinin yansımaları Türkiye kadın hareketleriyle buluşması Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü açacaktır.”
Amaç ‘Büyük Demokrasi İttifakı’
Oluşturdukları Emek ve Özgürlük İttifakı ile Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’na ilişkin de konuşan Saliha, Millet ve Cumhur İttifakı’nın topluma bir şey vaat ederken sistemin tıkanıklığını var edecek bir ittifak ya da sistemi restore ederek devam ettirmeye yönelik bir seçenek sunduğunu fakat kendilerinin 3’üncü Yol olarak tanımladıkları toplumun kendini örgütlemesini baz aldıklarını dile getirdi. Saliha devamla, “En geniş demokratik ittifak Türkiye tarafında Emek Ve Özgürlük İttifakı, Kürdistan tarafında da Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı olarak kendini tarifliyor. Bunların kadın boyutu da mevcut. İki ittifakın da buluşacağı yer Büyük Demokrasi İttifakı’dır. Büyük Demokrasi İttifakı’nın, örgütlü, güçlü olması, temsiliyetini en üst düzeyde Meclis’e taşıması Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü açacağına inanıyoruz. Yeşil Sol Parti’nin, Emek ve Özgürlük ittifakı ve Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı ile kendini kanalize edeceği yer 3’üncü Yol siyasetinin zemini olacak” dedi.
İttifak ulusal birliğin adımı
Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’nın Kürt ulusal birliğine giden bir adım olduğunu vurgulayan Saliha, partiler ile oluşturdukları ittifaka dair şunları dile getirdi: “Kürtlerin kendini Kürt olarak tariflemesinin öncüsü Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit meselesi ve buna bağlı olarak siyasi tutsaklar, bunların hepsinin biran önce serbest bırakılması ortak paydalarımız. Dolayısıyla, Kürtlerin kazanımlarını korumak, kalıcı hale getirmek ve büyütmek hepimizin sorumluluğu. Kürtlerin bu seçimde kilit rol oynama durumu söz konusu ve Kürtlerin bu rolü oynayabilmesi için birlikte hareket etmesi gerekiyor, birlikte hareket etmenin zemini de Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakıdır. Türkiye Cumhuriyeti’ni yüzüncü yılında demokratik bir cumhuriyet ile taçlandırmanın kilit rolü Kürtlerdir. Bu tarihsel rolü oynayabilmek için bizim kendi içimizde birlik olmamız gerekiyordu. Seçimde buna vesile oldu. Seçimden sonrada ulusal birlik çalışmalarımız devam edecek.”
Bu ittifakın toplumda karşılık bulduğunu ve olumlu dönüşler aldıklarını da paylaşan Saliha, Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’nın topluma belirli bir güven de verdiğini ifade etti.
İktidarın tecrit politikası
AKP-MHP ittifakının yürüttüğü savaş politikalarına ve PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış mutlak tecride de dikkat çeken Saliha, “Depremde gördük insanlar can ve su derdindeyken, bu iktidar savaş derdindeydi, hala bombalar yağdırıyordu. Bir çadırı insanlara yetiştiremedi ama milyon dolarlık bombaları Kürt halkının üstüne yağdırdı. Bugün Türkiye’nin içine girmiş olduğu ekonomik, toplumsal, siyasal krizlerin asıl sebebi savaş gerçekliğinin kendisidir. Bu savaş gerçekliğinin dayandığı nokta tecrit politikasıdır. Tecrit politikası bir yönetim şekline dönüştürülmüştür, bu yönetim şekliyle bütün toplum tecrit altındadır. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde başlayan tecrit söz konusu ama bugün bütün cezaevlerine yayılan tecrit söz konusu. Yargının nasıl demokrasinin sopası olarak kullanıldığı ortada, kadın katliamları ve cezasızlıklar ortada, depremdeki kayıpların sebebi ortada hepsinin dayandığı yer tecrit politikasıdır. Savaşta ısrar ediyorlar çünkü topluma verebilecek hiçbir şeyi yok. Krizle uğraşan Türkiye gerçekliği varken daha çok savaş, kayyım, tecrit ile aslında toplumu sessiz bırakmak istemekte. Sayın Abdullah Öcalan’ın Türkiye’nin demokratikleşmesi için Kürt sorununu demokratik yol ve yöntemlerle çözülmesi konusunda çok net bir irade beyanı var. En son yapılan görüşmede, ‘bir hafta tanınırsa bu sorunu çözerim’ dedi. Bu iradeye karşılık savaşla, tecridin derinleştirilmesi ile karşılık verildi. Son iki yıldır mutlak iletişimsizlik söz konusu. Mutlak iletişimsizlik meselesi Kürt halkının kaygısını arttıran bir meseleye dönüştürüldü. Bugün bu iktidarın kendini var ettiği noktada tecrit ve savaş politikasıdır, bu iktidar savaş iktidarıdır, bu ittifak özellikle 8 yıldır savaş ittifakıdır. Savaş iktidarının kaybetmesi için seçim çok önemli” ifadeleri ile iktidarın tecrit politikalarına işaret etti.
PKK’nin eylemsizlik kararı
PKK’nin depremde ilan ettiği daha sonra ise seçim sonuna kadar uzattığı eylemsizlik kararının önemli olduğunun altını çizen Saliha, şöyle devam etti: “Hep ‘biz teröre karşı savaş yürütüyoruz, Türkiye’nin beka sorunu var, sınır güvenliği sorunu var’ diyerek toplumunu manipüle eden bir gerçeklik var. Buna karşı PKK’nin eylemsizliği var. Buna karşı hem muhalefet hem uluslararası kamuoyu tarafından dillendirilmemiş olması kapitalist sistemin tıkanan tekçi sistemde ısrarı olarak görmek gerekiyor. Bu eylemsizliğin bu süreçte çok önemli olduğunu, önce deprem için alındı sonra seçime kadar uzatılması aslında demokrasinin kimler tarafından savaşın kimler tarafından istendiğinin çok net ifadesidir. Buna rağmen kimyasal silah, bomba yağdırmalar, savaş da devam ediyor. Depremde insanlar can derdindeyken iktidar savaş derdindeydi. PKK’nin eylemsizlik kararı varken iktidar güvenlik sorunu olmamasına rağmen hala savaşta ısrar ediyor. Bir tarafta demokrasi, onurlu barış ve özgürlük isteyenler var, bir tarafta faşizmi kurumsallaştırması için, savaşta tecritte ısrar eden savaş ittifakı var. Buna karşı bu seçim çok önemli. Savaş iktidarına kaybettirmek için, bunu önceleyen, demokrasi isteyenlerle bu iktidara kaybettirmek gerekiyor. Biz biliyoruz ki bu iktidar kaybetti zaten. O yüzden topluma bir şey vermek yerine devletin zor aygıtlarını kullanarak savaşta, tecritte ısrar ediyor. Sayın Abdullah Öcalan’ın demokrasi ve onurlu barış iradesine inanıyoruz, halkta buna inanıyor. Newroz ve 8 Mart alanları en üst düzey kitlelerin bir araya gelerek tek bir söz ile tek bir ağızdan attıkları sloganları biz biliyoruz. Asıl gündemimiz bütün bu sistemin kaybetmesi için savaşa, tecride karşı durmak gerekiyor. Sayın Abdullah Öcalan’ın onurlu barış ve demokrasi ısrarına inanmak gerekiyor. Biz de seçim çalışmalarımızı yaparken birinci gündemlerimizden biri de savaş ve tecrit politikası olacak”
15 Mayıs’ta kazanım elde edilecek
Saliha son olarak da halka, “Biz halkımıza inanıyoruz, güveniyoruz. Bu seçime kilitlendiğini açtığımız seçim bürolarında ki kararlılık cesaret ve heyecandan görüyoruz. 15 Mayıs’ta büyük bir kazanım elde edeceğimizi biliyoruz. Halkımıza çağrımız, her noktada her alanda yöneticilerimiz olsun olmasın her bir insanın bu seçimde üstleneceği rolü var. Herkesin bu rolü doğru temelde oynaması gerektiğine inanıyoruz” sözleri ile seslendi.