İşkence suç ama soruşturmaya gerek yok!
- 09:07 14 Mart 2023
- Güncel
Şehriban Aslan
AMED - Cezaevinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin mektup yazan JINNEWS Müdürü Safiye Alağaş, ihlallere ilişkin savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, savcının Anayasa’nın “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz. Kimse insan hassasiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz” maddesine gönderme yaptığını ancak devamında da suç duyurularına takipsizlik vererek soruşturmaya gerek olmadığı kararını verdiğini söyledi.
Kurdistan ve Türkiye’de bulunan cezaevlerinde tutsaklara dönük hak ihlalleri işkence boyutuna ulaşırken bu uygulamalar gün geçtikçe daha da artıyor. Hak ihlallerinin arttığı cezaevlerinden biri de Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi. Cezaevinde 9 aydır tutsak olan JINNEWS Müdürü gazeteci Safiye Alağaş, ajansımıza yazdığı mektupta yaşanan hak ihlallerini anlattı.
Çıplak arama, 24 saat kamera ile izlenme
9 aydır tutuklu olduklarını belirten Safiye, bu süre içerisinde birçok hak ihlali ile karşı karşıya kaldıklarını belirterek çıplak arama, ortak alanın kamera ile 24 saat izlenmesi ve çift kelepçe uygulamasının en büyük sorunlardan olduğunu ifade etti.
Safiye, mektubunun devamında şu ifadelere yer verdi:
“Biz gazeteciler olarak da dışarıdayken bu hak ihlallerini birçok kez haberleştirdik. Aynı zamanda insani bir mücadele de yürüttük. Yani anlaşılacağı üzere dosya açıldığında hak ihlallerine ‘merhaba’ diyerek açılmış. Özellikle çıplak arama çok ciddi bir sorun. Çıplak aramayı yapan bütün insani duygularından arınıp bir kadına bu kötülüğü yapabiliyor. Onur kırıcı bir muamele fakat bana göre bunu yapanlar açısından bu durum daha kötü. Çünkü insan onuruna saygı duyan biri bunu başkasına yapamaz.
24 saat kamera ile izleniyoruz
Yaşadığımız alanda 24 saat kamera ile izleniyoruz. Tabi idarenin evraklarında yemekhane diye geçiyor. Yemekhane dedikleri alanda tuvalet ve banyo bulunuyor. Yaşamımızın yüzde 80’i yemekhane dedikleri alanda geçiyor. Ve bu alan 24 saat kamera ile izleniyor. Özellikle banyo ve tuvalet kapısını görüyor. Bu bizim açımızdan çok rahatsız edici bir durumdur. Rahat oturup kalkamıyoruz. Bir kadın olarak birinin bizi sürekli gözetlemesini kabullenemiyorum. Bu bizim yaşam alanımızın 7/24 taciz edilmesi anlamına geliyor. Türkiye, BM İnsan Hakları Bildirgesine imza atan bir ülke olarak insan onuruna saygı duymak zorundadır ama ne yazık ki bu olmuyor.
Çift kelepçe uygulaması
Bir diğer uygulama ise hastane sevklerinde takılan çift kelepçe uygulamasıdır. Bu uygulama kişiyi başlı başına rencide etmektedir. Özellikle yaşı ilerleyen ve hasta olan tutsaklar bu durumdan çok etkileniyor. Tabi ki bunların dışında yaşadığımız çok fazla hak ihlali var lakin bunlar bizim için en önemli olanlardır. Biz tutsaklar bütün hak ihlallerini protesto etmek için 12 Eylül 2022 tarihinde 5 günlük bir açlık grevine girdik. Aynı zamanda bütün ilgili mercilere de şikâyette bulunduk. Şikâyet dilekçelerimizi Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na da gönderdik. Savcılık şikâyetimize cevap verdi. Cevapta, ‘Anayasa’nın kişinin dokunulmazlığı maddi ve manevi varlığı’ kenar başlıklı 17’nci maddesine değinip hatırlatmada bulundu. Kenar başlıkta şu hatırlatmayı yapmış; ‘Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz. Kimse insan hassasiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz’ diyor.
Çıplak aramalara takipsizlik veriliyor
Savcılık hemen ardından cezaevi iç tüzük, güvenlik uygulamalarını ve çift kelepçe uygulaması yapan jandarmanın görevini hatırlattı. Bu kapsamda mevzuatın hüküm çerçevesinde gerçekleştirildiğini, ilgili cezaevi personelinin ve jandarmanın herhangi bir kast, kusur veya ihmallerinin bulunmadığını; kişiler hakkında soruşturma açılmasını gerektirir bir eylemin bulunmadığını belirtti. Karar bizlere birkaç gün sonra tebliğ edildi. Ayrıca çıplak aramaya maruz kalan arkadaşlarımızın yaptığı suç duyuruları da takipsizlikle sonuçlanıyor. (Çıplak aramaya ilişkin bireysel olarak suç duyurusunda bulunmuştular.)
Savcılığın kararını kabul etmiyoruz
Savcılığın kamera ve çift kelepçe kararını kabul etmiyoruz. Bu nedenle Diyarbakır Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz edeceğiz. Bütün hukuki yolları sonuna kadar kullanacağız. İç hukuk yolları tükenirse AİHM’e hak ihlallerini taşıyacağız.
Bütün insan hakları kuruluşlarının bu konuda duyarlı olmasını bekliyoruz…”