Khadija Ryadi: Kadınlar rolünü oynamazsa hayat durur!

  • 09:10 8 Mart 2023
  • Güncel
 
ANKARA - 8 Mart’ın erkek egemen sisteme karşı dünya kadınlarıyla bir araya gelme ve dayanışma fırsatı olduğunu, kadınların yaşamın her alanına eşit ve adil katılımı olmadan insanlığın geleceğinin de olmayacağının altını çizen NADA İttifakı, DKY üyesi ve Mafrip İnsan Hakları Koordinasyonu Başkanı Faslı Khadija Ryadi, “Biz kadınlar olarak yeteneklerimize ve işimizin değerine güveniyoruz ve kadınlar şu anda oynadıkları rolleri oynamayı bırakırsa dünya duracak ve hayat duracak” dedi. 
 
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, ataerkil sistemin, savaşların ve depremin gölgesinde birçok kentte dayanışma ve direnişle karşılanıyor. Kadınlar sokakları doldurarak kendilerini sömüren bu sisteme meydan okuyarak, savaşsız, rantsız ve özgürlükçü bir dünyanın inşasını haykıracak. 
 
Faslı feminist insan hakları savunucusu ve Mağrip İnsan Hakları Koordinasyonu (Maghreb Human Rights Coordination) Başkanı, NADA İttifakı ve Dünya Kadın Yürüyüşü (DKY) üyesi Khadija Ryadi, ülkesindeki mücadeleyi ve 8 Mart’ın sunduğu dayanışma ve eşitlik umudunu şehri Rabat’tan JINNEWS ile paylaştı. 
 
Ekonomik ve sosyal sorunlar hakim
 
Ülkelerinde bu yıl en çok karşılaştıkları sorunun ekonomi sorunuı olduğunu söyleyen Khadija,  kadınların çoğunun ekonomik durumunun kötüleştiğine dikkat çekti. Alım gücü ve istihdamın düştüğünü söyleyen Khadija, "Kadınların çoğu bu yıl benzeri görülmemiş seviyelere ulaşan bir ekonomik krizle karşı karşıya. Temel ihtiyaçların aşırı pahalılığı ve kadınları çalışma hayatından dışlayan bir durumla karşı karşıyayız. İstatistiklere bakıldığında erkeklerin yüzde 70 oranında istihdam edildiği ve kadınların ise yüzde 17'yi bile geçmeyen istihdamını görüyoruz. Çalışan kadınların ise en kötü işlerde ve güvencesiz koşullarda yoğunlaştığını görüyoruz. Kadınlar işyerinde cinsel tacize maruz kalıyor ve aile içi de dahil olmak üzere çeşitli ortamlarda şiddet görüyorlar. Örneğin, boşanmış birçok kadın, erkek zihniyetinin hakim olduğu mahkemelerde adil muamele görmediği ve onlara bazı haklar sunan yasalar uygulanmadığı için kadınlar adalete erişimde zorluk yaşıyor. Miras, gayrimüslimle evlilik gibi daha birçok ayrımcılığın yanı sıra, Fas'ta, sayısı artık düşmesine rağmen çocuk haklarının hâlâ ciddi bir ihlalini teşkil eden çocuk yaşta evlilik olgusu hakimdir" ifadelerini kullandı.
 
Uzayıp giden eşitsizlikler listesi
 
Kadınların ülkede her türlü şiddet biçimiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Khadija,  sosyal korumanın da bu şiddeti önleyecek yeterlilikte olmadığını belirtti. Khadija, "Asgari düzeyde insana yakışır bir yaşam sağlamak için yeterli gelirden yoksun bırakılmaktan kaynaklanan ekonomik şiddetten tutun da ücret eşitsizliği, eşitsizlik, emeklilik hakları, sağlık ve gelecek güvencesizliği, kamusal alanda fiziksel şiddet ve ağır çalışma koşullarına kadar uzayıp giden bir liste var. Tüm bunlara karşı önlem olarak sunulan sosyal koruma ise yetersiz. Kanunlar ve yargı tarafından kadınlara sağlanan zayıf koruma ışığında, kamusal ve özel alanda bunları yaşıyorlar. Bununla birlikte psikolojik şiddet, aile baskısı ve toplumsal baskı var. Şiddetle mücadele için 5 yıl önce yasa çıkmasına rağmen gerçeklikte durumun pek değişmediğini söyleyebilirim" diye konuştu.
 
Kadın örgütlülüğünün hedefi ayrımcılığa karşı mücadele
 
Yaşanan işitsizliklere karşı mücadele yürüten birçok sendika ve derneğin olduğunu kaydeden Khadija, yasaların değiştirilmesi ve yeni bir sistemin inşası için mücadele yürüttüklerini söyledi. Khadija şöyle konuştu: "Sendikalar ve yerel dernekler bünyesinde çok sayıda kadın örgütü, insan hakları örgütü ve kadın organı var ve her biri kendi iş alanına ve çalışma mekanizmasına göre mücadele ve bu sorunlara müdahale ediyor. Hepsinin hedefleri arasında kadınların haklara erişmesi ve maruz kaldıkları her türlü ayrımcılığa karşı mücadele yer alıyor. Şiddet mağduru kadınları kabul eden ve destekleyen merkezleri olan kadın dernekleri, psikolojik ve hukuki destek ve bir kısmı aile içi şiddetten kaçan kadınlara destek sağlıyor. Kadın dernekleri ayrıca yasal farkındalık ve kadınların güçlendirilmesi alanında da çalışıyor. İnsan hakları dernekleri daha çok kadınları etkileyen ihlalleri belgeleme, yasaların değiştirilmesi, devletin kadın haklarına saygı duyması ve uluslararası toplum nezdinde imzaladığı sözleşmelere uyması konusunda uzmanlaşmıştır. Sendikalar içindeki kadın çalışmalarına gelince, işçi haklarını müzakere etmek için işyerinde kadınları örgütlüyorlar. Zor durumdaki kadınlara sosyal yardım, ekonomik durumlarını iyileştirme, kaynaklara ve gelirlere erişim sağlama alanında çalışan, başta küçük kasaba ve köyler olmak üzere birçok yerel derneğimiz de var."
 
Dayanışma komiteleri, kooperatifler ve dayanışma ağları
 
Tüm bu örgütlerin ortak mücadele etrafında kenetlendiğini söyleyen Khadija, kadınların farklı ağlar halinde örgütlenerek devlete değişim için baskı yaptığını belirtti. Bu örgütlü kadın ağlarını aktaran Khadija, "Şu anda çalışmakta olan önemli koordinatörler arasında, Fas ceza yasasını değiştirmek için çalışan ve onu hüküm süren ataerkil sosyal sistemi koruyan bir yasa yerine, kadınlara yasal koruma içeren bir yasaya dönüştürmek için çalışan 'Spring of Dignity Network' de bulunuyor. Çeşitli kadın örgütleri 'Dünya Kadın Yürüyüşü Koordinasyonu' ve ulusal düzeyde yaygınlaştırılması ve güçlendirilmesi için çalışmalarını sürdüren 'NADA Koalisyonu' bünyesinde örgütlenmekte ve dayanışma komiteleri oluşturmak gibi bazı konularda ortaklaşa çalışmaktadır. Son günlerde, halen kadına yönelik ayrımcılığın ve adaletsizliğin birçok yönünü içeren Aile Kanunu'nun revize edilmesi amacıyla bir ağ oluşturmak için bir girişim de başlatıldı. Ülkemizde kadınların büyük ölçüde örgütlendiği biçimler arasında, özellikle kırsal alanda, kendileri için ürün üreten kadınların bir araya gelerek deneyim alışverişinde bulundukları, harcamaları azaltmak ve büyük şirketlerin rekabetiyle yüzleşmek için dayanışma ve işbirliği yoluyla ekonomik faaliyetlerini sürdürmenin gerekliliklerini sağladıkları kooperatifler yer almaktadır" sözlerini kullandı.
 
‘8 Mart mücadeleyi sürdürmek ve kendinizi yenilemek için bir fırsattır’
 
Faslı kadınların 8 Mart’ı kapitalist erkek egemen sisteme karşı dünya kadınlarıyla bir araya gelme ve dayanışma fırsatı olarak değerlendirdiğini söyleyen Khadija, 8 Mart’ın özgürlük ve onur mücadelesi olduğunu belirtti. Khadija şöyle devam etti: "Fas'ta kadınlar çeşitli alanlarda pek çok mücadele veriyor ve bu büyük rollerin toplum ve egemen ataerkil ekonomik sistem tarafından tanınmamasına rağmen büyük sorumluluk taşıyor. Bu nedenle 8 Mart, her zaman kadınların içinde bulunduğu durumu ve nelerin başarıldığını öğrenmek için bir fırsat olduğu kadar, çoğu benzer sorunları yaşayan aynı şiddet ve adaletsizliğe maruz kalan tüm kadınlar arasında feminist dayanışmayı yenilemek için de bir fırsattır. Faslı kadınlar da 8 Mart'ı erkekliğe, kapitalizme ve savaşları ateşleyen ve kadınların ağır bedeller ödediği emperyalizme karşı verdikleri kesintisiz mücadelede, tüm dünya kadınlarıyla dayanışmalarını ifade etmek için bir fırsat olarak değerlendiriyor. 8 Mart benim için her şeyden önce kadınların fedakarlığının, özgürlük ve onur mücadelesinin simgesidir. Halkların kurtuluş ve özgürleşme mücadelesinin tarihine onu yazan işçileri onurlandırmak için olan bir gün. Dünyada ve her alanda kadın dayanışmasının günüdür. Kadına yönelik her türlü baskıya karşı mücadeleyi sürdürmek, kendinizi yenilemek için de bir fırsattır. Bu mücadelenin seyrini değerlendirme, düzeltilmesi gerekenleri düzeltme, mekanizmalarını geliştirme ve iyileştirme günüdür."
 
‘Kadınların özgürleşmesi ve halkların özgürleşmesi birbirine bağlı iki meseledir’
 
Kadınların özgürleşmesinin, halkın her türlü bağımlılıktan kurtulması demek olduğunu dile getiren Khadija, kadın ve halkların özgürleşmesinin diyalektik olarak birbirine bağlı olduğunu belirtti. Khadija, "Kadınların özgürlüğü, kadınların tüm haklarda haysiyet, özgürlük ve tam eşitlik elde etmesidir. Benim için özgürleşme, her şeye karar veren ataerkil toplumun mülkiyetinin değil, kadınlar üzerindeki her türlü vesayetin ve bedenleri üzerindeki her türlü kontrolün kaldırılması anlamına geliyor. Kadınların özgürleşmesi aynı zamanda halkın her türlü bağımlılıktan özgürleşmesidir. Halkların kendi kaderlerine karar vermelerini ve tam egemenliklerini elde etmelerini sağlar. Çünkü kadınların özgürleşmesi ve halkların özgürleşmesi diyalektik olarak birbirine bağlı iki meseledir. Bu nedenle, bu özgürleşmeye ulaşmanın yolunun, kadınların özgürlük mücadelesi ile halkların özgürlük mücadelesini yakından ilişkilendirmekten geçtiğini düşünüyorum" dedi.
 
‘Kadınların eşit ve adil bir şekilde katılımı olmadan insanlığın geleceği olmayacaktır’
 
Kadınların toplumda oynadıkları rolü bıraktığında hayatın duracağını belirten Khadija, 8 Mart mesajını şu sözlerle paylaştı: "Biz kadınlar olarak yeteneklerimize ve işimizin değerine güveniyoruz ve kadınlar şu anda oynadıkları rolleri oynamayı bırakırsa dünya duracak ve hayat duracak. Çünkü kadınların yerine getirdikleri görevler hayatı koruyan ve insanın devamlılığını garanti eden şeylerdir. Ataerkil sistemin ortaya çıkışından sonra, kadınlar ötekileştirmeye maruz kalmış, dünyanın bugün tanık olduğu savaşlar, çevre tahribatı, kıtlıklar, geri kalmışlık gibi felaketlere yol açmıştır. Bunun anlamı, kadınların erkeklerle birlikte her alanda eşit ve adil bir şekilde katılımı olmadan insanlığın geleceğinin olmayacağıdır. Bu nedenle insanlığı felaketten kurtarmak için kadınlara büyük sorumluluk düşüyor."