Mezopotamya Psikologlar Derneği: Kayyımları reddediyoruz

  • 13:51 6 Kasım 2024
  • Güncel
 
 
AMED – Belediyelere kayyım atanmasına ilişkin açıklama yapan Mezopotamya Psikologlar Derneği, “Toplumu yıkıcı ve tahrip edici bu tür yaklaşımların her noktasının bilincinde olarak demokratik olmayan ve halkın iradesini yok sayan kayyım politikasını reddediyoruz” dedi. 
 
Mezopotamya Psikologlar Derneği (Der-Mez), Colemêrg ve Wan ile başlayan Esenyurt, Mêrdîn, Êlih ve Riha’nın Xelfetî belediyeleriyle süren kayyım uygulamalarına karşı yazılı açıklama yaptı. Kayyımlarla halkın iradesinin yok sayıldığı vurgulanan açıklamada, “2016 yılından itibaren farklı gerekçeler gösterilerek Kürt illerine kayyumlar atanmış ve halkın seçme - seçilme hakkı elinden alınmış ve uygulanan politikalarla beraber toplumdaki gerilim, kutuplaşma, güvensizlik durumu artmıştır. Türkiye’de 100 yıldır Kürtlere yönelik umumi müfettişlikler adı altında irade gaspı yapılmaktadır. Ne yazık ki hak gaspını, hukuk dışılığı, halk iradesini hiçe sayan, her türlü kötülüğü ve şiddeti kendine yöntem olarak seçmiş bir iktidar bloğuyla, Kürt halkının iradesini temsil eden siyasi partilere ve yerel yönetimlere yönelik baskılar, sindirme politikaları ve kayyım atamaları, bu onurlu direnişi bastırmaya yönelik girişimler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu politikalar, Kürt halkının demokratik iradesini hiçe saymakta, halkın temsilcilerini görevlerinden alarak yerine atanmış kayyımlar getirilmekte, halkın kendi kaderini tayin hakkı gasp edilmektedir” denildi. 
 
‘Aidat duygusu zayıflanmakta’
 
Kayyım uygulamalarının toplumun kolektif hafızasına da saldırı anlamına geldiği vurgulanan açıklamada, “Kürt toplumunun belleğinde, bu tür baskı politikaları geçmişte yaşanan acıları yeniden canlandırmakta, toplumsal travmayı derinleştirmekte ve direniş ruhunu daha da pekiştirmektedir. Toplumsal travma, bireylerin yalnızca kendi yaşantılarına değil, kolektif kimliklerine ve geçmişlerine de etki eden derin bir yara olarak karşımıza çıkmaktadır. Kürt halkının yaşadığı bu travma, yıllardır süregelen baskı ve asimilasyon politikalarının devamı niteliğindedir. Bu politikalar, Kürt gençlerinde ve toplumun geniş kesimlerinde bir yabancılaşma ve dışlanma hissi yaratmakta, aidiyet duygusunu zayıflatmaktadır. Ancak, Kürt halkı bu travmalar karşısında boyun eğmemekte, aksine direnişini güçlendirmekte ve kimliğini korumak adına bir araya gelmektedir. Toplumsal hafızada bu baskı politikalarına karşı gösterilen direniş, geçmişten geleceğe aktarılan bir mücadele olarak kök salmaktadır” ifadeleri kullanıldı. 
 
‘Kayyım politikasını reddediyoruz’
 
Kayyımın Kürt toplumunun kendi belleğine, kimliğine ve tarihine yönelik bir saldırı olarak hafızalarda iz bıraktığı vurgulanan açıklamada, şu ifadeler yer aldı: “Bu adımlar, Kürt halkının sesini kısmayı, kimliğini ve mücadelesini görünmez kılmayı, toplumun diğer kesimlerine gözdağı verilerek sindirilmesini hedeflemektedir. Ancak, unutulmamalıdır ki, Kürt halkının on yıllardır süren direnişi, bu tür baskılara boyun eğmeyecek kadar köklü ve derindir. Direniş, Kürt halkının varoluş mücadelesidir ve bu mücadele, baskılar karşısında daha da büyümektedir. Kürtlerin direnişi, yalnızca bir siyasi mücadele değil; aynı zamanda toplumsal bir varoluş, kültürel bir başkaldırıdır. Görüyoruz ki Kürt halkı, kendi iradesine sahip çıkarak onurlu bir geleceği inşa etme yolunda adım atmaktan çekinmeyecektir. Mezopotamya Psikologları olarak, toplumu yıkıcı ve tahrip edici bu tür yaklaşımların her noktasının bilincinde olarak demokratik, özgür ve barışçıl bir ortam olmadan toplum sağlığının iyileşmeyeceğini vurguluyoruz. Demokratik olmayan ve halkın iradesini yok sayan kayyım politikasını reddediyoruz.”