Geri adım atmak yok: Rojava ve Rojhilat’tan güç alıyoruz!

  • 09:01 2 Aralık 2022
  • Güncel
Marta Sömek
 
İSTANBUL - 25 Kasım yürüyüşünde erkek-devlet-polis şiddetine maruz bırakılan ve İran, Rojhilat ile Rojava’daki kadın devriminden güç aldıklarını belirten kadınlar, saldırıların kendilerine geri adım attırmayacağının altını çizdi.
 
Her yıl olduğu gibi bu yıl da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadınlar alanları doldurarak erkek-devlet- yargı işkencesini teşhir etti. İstanbul’da kadınlar Taksim’de ısrarcı olduklarını vurgulayarak 25 Kasım Kadın Platformu öncülüğünde bir araya geldi ve “Özgürlüğümüz için susmuyoruz. Hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz. Erkek devlet şiddetine itaat etmiyoruz” sloganıyla polis engeli ve işkencesine rağmen eylemlerini gerçekleştirdi.
 
‘Jin jiyan azadî’ direnişi
 
Kadınlar yürüyüşte, “Kadınları değil erkek şiddetini engelle” pankartını açarken, Beyoğlu’nun Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi başta olmak üzere birçok cadde ve sokak polisler tarafından bariyerler ve zırhlı araçlarla kapatılsa da kadınlar, ablukaya aldırış etmeyerek “Jin jiyan azadî” sloganıyla eylemlerini gerçekleştirdi. Uzun süre sloganlarla polis ablukasına direnen kadınlar, onlarca sokakta gerçekleştirdikleri yürüyüş ardından binlerce polis tarafından ters kelepçelenerek şiddet ve işkence ile gözaltına alındı. İşkenceye, “Jin jiyan azadî” sloganı atarak direnen kadınların maruz kaldığı işkence gözaltı aracı ve emniyette de devam etti. Polisin işkencesi sonucunda Dilbent Türker’in ayağı iki yerden kırıldı, Avukat Fulya Dağlı’ya katletme girişiminde bulunuldu, Azerbaycanlı ve İtalyalı iki kadın hakkında da sınır dışı edilme kararı verilerek Silivri’de bulunan Selimpaşa Geri Gönderme Merkezi’ne (GGM) gönderildi.
 
Eylemler ve yürüyüş boyunca en az 216 kadın işkence, şiddet ve ters kelepçe ile gözaltına alındı. Kadınlar 30 Kasım günü ise Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’nde kendilerine işkence uygulayan polisler hakkında avukatları ile bir hafta boyunca sürecek olan suç duyurularının ilkini gerçekleştirdi. Kadınlar ile maruz kaldıkları işkence ve buna karşı yürütecekleri mücadeleye ilişkin konuştuk.
 
Mücadele sokakta
 
Yürüyüşte erkek-devlet-polis şiddetine maruz kalarak ters kelepçe ile gözaltına alınan kadınlar arasında yer alan Sosyalist Kadın Meclisi (SKM) Genel Meclis üyesi Tanya Kara, “Erkek-devlet şiddetine karşı elbette bizler kadınlar olarak dün vazgeçmediğimiz gibi bugün de vazgeçmeyeceğiz” dedi. Tanya, erkek-devlet şiddeti karşısında sokaklarda mücadele etmeye devam edeceklerinin mesajını verirken, “Bu şiddetin sadece kadınlara yönelik olmadığının farkındayız. Kadınlara, Kürtlere, Alevilere dönük ciddi bir devlet baskısı ve şiddeti var” sözlerini kullandı. Tüm bunlar karşısında hep birlikte mücadele edeceklerinin vurgusunu yapan Tanya, “Ve kadınlar olarak da hayatımız, haklarımıza dönük saldırılar karşısında mücadele etmekten geri durmayacağız” şeklinde konuştu.
 
‘Rojhilat ve Rojava’daki mücadeleden coşku alıyoruz!’
 
Önümüzdeki yıl da erkek-devlet-polis şiddetine karşı mücadele dolu bir yılın kadınları beklediğini söyleyen Tanya, “Aynı zamanda 8 Mart’ı karşılayan süreçte kadınlar olarak isyanımızı büyütmeye, sokaklarda haklarımızı, özgürlüğümüzü, mücadelemizi ve isyanımızı haykırmaya devam edeceğiz” diye belirtti. 21’inci yüzyılın kadın ayaklanmaları, isyan ve devrim çağı olduğunun altını çizen Tanya, “Bugün İran’dan Rojava’ya yayılan büyük bir isyan var ve bu toplumsal mücadelenin her yanına yayılan bu isyanın da devrim örgütleyicisi kadınlar gerçeği var” diye konuştu. İran, Rojhilat ve Rojava’daki kadın mücadelesi ve devrimine güvendiklerini ifade eden Tanya, “Bundan büyük bir coşku ve inanç alıyoruz aynı zamanda. Çünkü kadınların büyüyen bu isyanı karşısında erkek egemenliğin yıkılacağını, bu isyanın erkek egemenliğin büyük bir korkusu olacağını biliyoruz” dedi.
 
‘Rojava Devrimi’ni sahipleniyoruz’
 
“Özgürlüğümüzü kazanmak, kadınların kurtuluşunu kazanmak için de önümüzdeki dönem İran ve Rojava bizim önemli bir kaynağımız” vurgusunu yapan Tanya, “Buralardan ciddi bir birikim, deneyim alıyoruz ve buralarda gerçekleşen kadın isyanları, devrimlerinin hem sahipleniyor hem de yanında duruyoruz” sözleriyle Kurdistan’da direnen tüm kadınları selamladı.
 
‘Kız kardeşimizden başka dostumuz yok!’
 
Polisin katletmeye çalıştığı Avukat Fulya Dağlı ise 25 Kasım günü Şişhane’de toplanıp, her yıl olduğu gibi bu yıl da patriarkaya, faşizme ve yaşamlarını denetlemeye çalışan erkek-devlet şiddetine karşı seslerini yükseltmek istediklerini vurguladı. Fulya, “Basının da yakından takip ettiği gibi muazzam bir polis şiddeti, işkencesi ve devlet baskısıyla karşı karşıya kaldı kadınlar. Yalnızca İstanbul’da da değil, memleketin birçok ilinde benzer uygulamaları deneyimledik. Ben de polis işkencesine maruz kalanlardan biriyim. Ve biz gördük ki bu işkence uygulanmaya devam ederken bizim kız kardeşimizden, yanımızdaki lubunyadan başka dostumuz yok. Biz birbirimize sahip çıkacağız bu hayatta. Sözde kendisine muhalefet diyen odakların hiçbirinden tek bir laf dahi çıkmadı. Muhalefetin başat unsurlarından olması gereken meslek örgütlerinin hiçbirinden bir söz henüz çıkmadı doğru düzgün dişe kavuğa değen. Ancak ve ancak kadınlar birbirine sahip çıktı” sözleriyle kadın dayanışmasının önemine değindi.
 
‘İyi’ polis yok, kadın düşmanı polis var!’
 
Uzun süredir polis şiddetinin birçok farklı biçimini yaşadıklarının altını çizen Fulya, “Bizlere o gün saldıran polisler arasında tüm kolluk kuvvetlerinden bahsederek ‘iyi’ ya da ‘kötü’ polis diye bir şey yok. Kadın düşmanı polis var. Bugün kollukta görevli olan herhangi birinin bizim açımızdan bir diğerinden artık bir farkının kalmaması gerekir. O taraf rejimin tarafıdır ve kadın düşmanı taraftır. Eğer ki bunu kendisine yediremeyen varsa istifa etsin, onuruyla yaşasın. Ama biz biliyoruz ki kolluk kadın düşmanıdır” şeklinde konuştu.
 
Yürüyüşü takip ederken gözaltına alındı!
Yürüyüşte Şişhane’de haber takibi yaptığı esnada polis şiddetine maruz kalarak ters kelepçe ile gözaltına alınan BirGün gazetesi Editörü Yaren Çolak da, 25 Kasım’da kadınların sokakta yine polis şiddetine maruz kaldığını dile getirdi. Her sene bu şiddetin artarak ve katlanarak yaşandığını belirten Yaren, “Görüntülerden de görebildiğimiz gibi basın hiçbir şey çekemedi, bunu da engellemeye çalıştılar. Polis, öncelikli olarak basının görüntü almasını, şiddetin yansımasını engellemeye çalıştı” sözleriyle basına dönük polis şiddetine dikkat çekti. Yürüyüş esnasında gazetecilerin görüntü alabilmek için mücadele ettiğini vurgulayan Yaren, “Ben de haber takip ederken polis şiddetiyle karşılaştım. Kartımı göstermek istememe rağmen beni darp ederek ters kelepçeyle gözaltına aldılar” sözleriyle maruz kaldıklarını anlattı.
 
Basın susmayacak!
 
Sokakta mücadele yürüten kadınların erkek-devlet-polis şiddetine karşı yürüttükleri mücadeleyi basının da sürdürdüğünü ve sürdüreceğini söyleyen Yaren, “Bugün kadınlar nasıl mücadelelerinden vazgeçmiyorlarsa, her gün nasıl daha güçlü, gür sesle sokağa çıkarak, ‘Vazgeçmiyoruz, buradayız. Sokaklar, meydanlar bizim’ diyorlarsa biz de basın olarak susmuyoruz, susmayacağız. Biz de onlarla oradayız ve şiddeti görüntülemeye devam edeceğiz” dedi.