Siyasi partilere mektup: İstanbul Sözleşmesi için harekete geçin

  • 13:23 25 Kasım 2022
  • Güncel
 
İSTANBUL- İHD İstanbul Şubesi Kadın Komisyonu, Meclis’te grubu ve milletvekili bulunan siyasi partilere mektup yolladı ve İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanması için harekete geçmeye çağırdı.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Kadın Komisyonu, 25 Kasım dolayısıyla Beyoğlu’nda bulunan Galatasaray Postanesi’nden Meclis’te grubu ve milletvekili bulunan siyasi partilere mektup gönderdi. Mektupta, İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanması için harekete geçilmesi gerektiği belirtilerek, kadınların sözleşmeden vazgeçmeyeceklerinin de altı çizildi.
 
Mektupta şu ifadelere yer verildi:
 
“Kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin son derece artığı bu günlerde, insan hakları savunucusu kadınlar olarak Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’ne ne kadar ihtiyaç olduğunu bir kez daha sizlere hatırlatmak istedik. 
 
Kadın mücadelesi sonucu yasal değişiklikler yaşandı
 
Yaşadığımız coğrafyada Türk Ceza Kanunu’nda 2005 yılına kadar kadına yönelik şiddetin gerçek anlamda bir düzenlemesi dahi yoktu. Ancak kadın hareketinin çabaları ve talep yükseltmesiyle birlikte 2005 yılında Türk Ceza Kanunu’nda kadına yönelik şiddet alanında önemli değişiklikler oldu. Yine kadın mücadelesinin sonucunda 6284 sayılı Ailenin Korunmasına ve Kadına Yönelik Şiddettin Önlenmesine dair yasa kabul edildi. Bunlar kadınlar için son derece önemli gelişmelerdi. Ama bu gelişmelerin en önemlisi 2011 yılında yürürlüğe giren Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi oldu.
 
Türkiye Nahide Opuz’u korumadı
 
Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi bir bakıma bizim coğrafyamızda verilen bir mücadele sonrasında imzaya açıldı. Şöyle ki; Diyarbakır’da evli olduğu erkek tarafından annesi katledilen, kendisi de ağır yaralanan Nahide Opuz davasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye’yi mahkum etti. Mahkumiyet gerekçesi ‘Nahide Opuz’un Türkiye tarafından aile içi şiddete karşı korunamamış’ olmasıydı. Bu kararın ardından Avrupa Konseyi tüm üye devletlere bir çağrı yaptı. Ve kadını hem aile içi hem de genel olarak şiddete karşı koruyacak bir sözleşme hazırlanmasını istedi.
 
Sözleşmenin hazırlanmasında kadın hukukçuların emekleri var
 
İşte İstanbul Sözleşmesi böyle hazırlandı. Ve İstanbul Sözleşmesi’nin hazırlanmasında coğrafyamızdan kadın hukukçuların büyük emekleri oldu. Bu sözleşmenin en önemli yanı şuydu, sözleşme şöyle diyordu; ‘Hiçbir örf, hiçbir adet ve hiçbir namus anlayışı kadına yönelik şiddetin gerekçesi olamaz.’ Yaşadığımız coğrafyada işlenen kadın cinayetlerine baktığımızda gerekçenin çoğunlukla ‘namus’ olması bu maddenin önemini bir kez daha açığa çıkarmaktadır. Aslında bu sözleşme, imzacı tüm devletlere ahlak anlayışınızı, örf ve adetinizi kadınlar açısından bir kez daha değerlendirin çağrısı yapıyordu.
 
Sözleşme içselleştirilmedi
 
Bugün Türkiye’de iktidar olan güç, maalesef ki hem İstanbul Sözleşmesini feshetti hem de kadının toplumda yerini kendince belirleyerek kadına ev hayatını adres olarak gösterdi. Bizler insan hakları savunucusu kadınlar olarak çok iyi biliyoruz ki, İstanbul Sözleşmesi yeterince içselleştirilmedi, yargı makamları tarafından değerlendirilmedi. Ancak yine de İstanbul Sözleşmesi kadınlar ve LGBTİ+ lar açısından büyük bir hukuksal güç aynı zamanda da ‘duygusal güç’ sağlıyordu.
 
Sözleşmenin feshi
 
Sözleşmenin feshedilmesinin ardından devlet dilinin sertleşmesi, kadınları adeta eve hapseden ve tek görevinin çocuk doğurmak olduğunu söyleyen yetkililerin açıklamaları, kadınları güçsüzleştirerek failleri güçlendirdi. Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi, bugüne kadar kadınların emeğiyle ve ödedikleri bedellerle hazırlanmış olan en ileri sözleşmelerden biri. Ve kadınlar İstanbul Sözleşmesi’ni geri istemekteler.
 
Sorumluluk alınsın
 
Özellikle tüm siyasi partilerdeki kadınların, kendi hayatları için de çok büyük önem arz eden İstanbul Sözleşmesinin yeniden imzalanması için çaba göstermeleri gerektiğine inanıyoruz. İnsan hakları savunucusu kadınlar olarak bir kez daha ‘İstanbul Sözleşmesi’ bizimdir diyoruz. Kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin bu kadar yoğunlaştığı bugünlerde, sizi ve partinizi bu konuda sorumluluk almaya ve tarihe doğru tutum almış olarak geçmeye davet ediyoruz.”