Amed Barosu kadına şiddetin cezaevi yüzüne dikkat çekti
- 09:09 25 Kasım 2022
- Hukuk
Şehriban Aslan
AMED - Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan kadın tutsakların birçok baskıya maruz bırakıldığını söyleyen Avukat Burcu Korkmaz, “Kadınlar haklarını aramaya çalıştığında ve buna ilişkin başvurular yapıldığında, kadınların fişlendiğini ve disiplin cezalarına maruz bırakıldığını öğrendik” dedi.
Kurdistan ve Türkiye’de bulunan cezaevlerinde siyasi tutsaklara dönük baskılar artmaya devam ediyor. Son dönemlerde neredeyse tüm cezaevlerinden tutsakların yaşadığı sorunlar, baskılar ve işkenceler basına yansırken baskının arttığı cezaevlerinden biri de Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi. Yaşanan sorunların sık sık gündeme gelmesinden kaynaklı Amed Barosu Kadın Hakları Merkezi 25 Kasım kapsamında cezaevlerinde bulunan kadınlarla görüştü.
Amed Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Avukat Burcu Korkmaz, kadınlarla yaptıkları görüşme sonucunu aktardı.
‘Koğuş baskını ve aramaları sıklaşmış’
Amed Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak 25 Kasım çerçevesinde Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’ni ziyaret ettiklerini söyleyen avukat Burcu Korkmaz, hem siyasi tutsakları hem de adli tutukluları ziyaret ettiklerini kaydetti. Burcu, “Cezaevi idaresinin çok fazla sıkıntı yarattığını ve çok fazla hak ihlali yapıldığı söylendi. Kadınlarla konuştuğumuzda koğuş baskınları yapılıp aramalar gerçekleşiyor. Özellikle de siyasi tutsakların belli başlı konuları araştırmak için not aldıkları defterlere el konularak geri verilmemiş. Geçen hafta 60’ı aşkın kadının defterine el konulmuş. Yine aynı şekilde kadınların Kürtçe kitap talepleri var ancak bu taleplerde yerine getirilmiyor. Birçok kadın tutsak buna ilişkin gerekli başvuruları yapmasına rağmen herhangi bir yanıt alamamış. Kitap konusunda sorun yaşadıklarını aktaran kadın tutsaklar 2 ayda ancak 10 kitap alabildiklerini belirtti. Kitapların kendilerine verilme zamanlarının sıkıntılı olduğu söylendi. Birçok kitap yasaklı kitap denilerek kadınlara verilmiyor” dedi.
‘Yerde uyuyan tutsaklar var’
Burcu, bu sorunların yanı sıra kadınların cezaevinde fiziki koşullar konusunda da sıkıntı yaşadığını belirterek, “Kapasite çok dolu olduğundan bazı kadınlar yerde uyuyor. Battaniye talepleri reddediliyor. Isıtma da çok kötüymüş. Ek yorgan istendiğinde cezaevi idaresi tarafından karşılanmadığını belirttiler. Ayrıca çok fazla çocuk bulunması nedeniyle de çok kalabalık olduğu ve yetersiz beslenmenin söz konusu olduğu dile getirildi. Vegan ve vejetaryen beslenen kadınlara, hasta tutsaklara ve diyet yapan tutsaklara verilen yemekler veriliyor. Yemeklerin içeriği çok kötüymüş ve genellikle bozuk ürünlerden yapılıyormuş. Beslenme açısından çok sıkıntılar yaşadıklarını bize ilettiler. Yine siyasi kadın tutsakların yaşadığı en büyük problemden biri kadınların depoya kaldırılan eşyaların üzerine gardiyanlar tarafından, ‘terör’ yazısının yazılması. Zaten cezaevi idaresinin terör yazması dahi siyasi tutsak kadınlara bakış açısının nasıl olduğunu göstermektedir” sözlerine yer verdi.
‘Kelepçe ile yemek yemek zorunda kalıyorlar’
Tutsakların hastane ve revir taleplerinin yeterince yerine getirilmediğini kaydeden Burcu, hastaneye götürüldüklerinde de tek başlarına muayene olamadıklarını söyledi. Burcu, “Jandarma veya görevliler tutsakla birlikte muayene odasına giriyormuş. Bu açıdan sıkıntı yaşadıklarını şikâyetlerini doktora ve gerekli yerlere ilettikleri halde sonuç alamadıklarını belittiler. Hastaneye veya adliyeye giderken jandarma tarafından çift kelepçe uygulaması yapılıyormuş. Çift kelepçe uygulamasıyla sürekli kendilerinin özellikle siyasi tutsakların çekiştirildiğini bu nedenle de fiziksel olarak yaralandıklarını ifade ettiler. Duruşmaların olduğu günlerde adliyeye getirildiklerinde nezarethanelerde kelepçeleri açılmadığı için yemek yiyemiyorlarmış ya da çok zorlanıyorlarmış. Yemek yerken dahi kelepçenin çıkarılmamasını büyük bir ihlal olarak gözlemliyoruz. Kadınlar uzun zamandır koğuşlarının kamera ile izlendiğini dile getirdi. Kameraların koğuşları ve koğuşlardaki banyo ve tuvaletleri görmesi kendilerini zorluyormuş. Fiziki koşullar duş almak için çok kısıtlıymış, kameralarla bu daha da zorlaşıyormuş” şeklinde konuştu.
‘Adli tutuklularda işkenceye maruz bırakılıyormuş’
Adli tutuklu kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çeken Burcu, “Cezaevi görevlileri tarafından fiziksel şiddete ve işkenceye maruz kalıyorlarmış. Kendi aralarında yaşadıkları problemler neticesinde cezaevi idaresi tarafından süngerli oda olarak adlandırılan bir odaya götürülerek günlerce tek başlarına bırakılıyormuş. Aynı zamanda fiziksel şiddet uyguladıklarını belirttiler. Bazen çocuğu olan annelerin de bu odaya götürüldüğünü ve çocukların iki üç gün boyunca tek başına cezaevinde kalmak zorunda kalıyormuş. Bir diğer sorun da kantin ve elektrik faturası fiyatları çok fahiş miktarlarda olduğu, kantinde tek tip ürünlerin kendilerine dayatıldığı başka bir seçenekleri olmadığı için kadınlar bunları almak zorunda kalıyormuş. Fiyatların yüksek olması nedeniyle de ekonomik açıdan da çok zorlanıyorlarmış” ifadelerini kullandı.
Burcu, son olarak şu ifadelere yer verdi:
“Siyasi tutsaklar yaşadıkları ihlaller nedeniyle çok bilinçli hareket ederek çok fazla savcılık ve cezaevi idaresine başvuruda bulunuyor. Ancak kendilerinin de belirttiği gibi bu başvurulara hiçbir şekilde herhangi bir sonuç doğurmamaktadır. Yaşanılan bu ihlallerin çözümü için öncelikle cezaevi savcısının ve idaresinin bu konularda hassas bir bakış açısına sahip olması gerekiyor. Kadınlar başvuruları neticesinde daha da fazla mobbinge, hakarete, fiziksel şiddete maruz bırakılıyor. Kadınlar haklarını aramaya çalıştığında ve buna ilişkin başvurular yapıldığında bu kadınların fişlendiğini ve birçok disiplin cezalarına maruz bırakıldığını öğrendik. Küçük bir olayda dahi büyük disiplin cezaları uygulanıyor. Mesela 3 ay görüş yasağı, 3 ay telefon yasağı veriliyor. Bunların hepsi cezaevi idaresine yapılan başvurular neticesinde bir karşılık olarak kadınlara gösterdiği tutumdur.
Biz Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak öncelikle bir kadın cezaevi alt komisyonu kurmayı hedefliyoruz. Bu komisyonla birlikte düzenli aralıklarla kadın cezaevine ziyaretler yaparak sorunları tespit edip, gerek cezaevi idaresi gerekse de savcılıkla görüşerek çözüm üretme yönünden bir planımız mevcuttur.”