Akbelen’de orman katliamına bilirkişi oluru
- 19:00 24 Kasım 2022
- Ekoloji
MUĞLA – Akbelen Ormanlarını yok edecek madencilik faaliyetine karşı açılan davanın bilirkişi raporunda madenin çevreye etkisi değerlendirilmezken, “yerli ve milli kaynaklarla enerji üretimi” vurgusu yapıldı. Bilirkişi madencilik faaliyeti uygun gördü. Karara İkizköy Çevre Komitesi’nden tepki geldi.
Yeniköy-Kemerköy Enerji Şirketinin kömür madeni için Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan Akbelen Ormanlarını kesme talebine karşı açılan davada bilirkişi incelemesi raporu açıklandı. İlk iki incelemenin itirazlar üzerine iptal edilmesinin ardından, 8 Ağustos’ta gerçekleşen keşif sonrası hazırlanan raporda oy birliğiyle bölgede maden ocağı yapılabileceği kararı çıktı. Raporda maden ocağının çevresel etkisinin ne olacağı belirtilmezken şirket yararına karar verildi.
Elektrik üretiminin yüzde 32'sinin doğal gaz ve yaklaşık yüzde 15' inin ithal kömür ile gerçekleştiği belirtilen raporda, öz kaynakların kullanımı ile bunun azaltılacağı iddia edildi. Raporda, “Bu tür santrallere ağırlık verecek politikaların benimsenmesi ve uygulanması büyük önem arz etmektedir. Bu durum hızla artan sanayi üretimi ve konut kullanımları sonucundaki enerji ihtiyaçlarının sürdürülebilir bir şekilde arzı için orta vadede termik santrallere olan gereksinimde ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle yerli milli enerji hammadde kaynaklarının yerinde ve tekniğine uygun kullanımı enerji arz güvenliği ve sürdürülebilirliği açısından hem ekonomik hem de stratejik olarak büyük termik santrallerin büyük önem taşıdığı görülmektedir” sözlerine yer verildi.
‘Zeytin ağaçlarının etkilenmeyeceği iddia edildi’
Dava dosyasındaki ölçüm sonuçlarının Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği’nde belirtilen yasal sınır değerlerini aşmadığı iddia edilen raporda, “ÇED Yönetmeliği’ne göre davaya konu açık ocak kömür madencilik faaliyeti, Yönetmelik hükümlerinden muaf durumda olduğu, dava konusu açık maden işletmeciliğinin yapılmak istenilen orman alanlarının hemen yanında ve 100-300 metre uzaklıkta doğusunda mevcut işletilen maden alanlarının yakınında bulunan ve mahkeme keşfi sırasında yaşları 10-40 arasında olduğu görülen zeytin ağaçlarının mevcut maden ocaklarının en az 40 yıldır çalıştığı düşünüldüğünde günümüze kadar mevcut maden alanına en yakın zeytin ağaçlarının bile sağlıklı şekilde en yaşlılarının bile vejetatif ve generatif gelişimlerinin engellenmeden günümüze kadar sağlıklı bir şekilde geldikleri görüldü” denildi.
‘Maden şirketi haklı görüldü’
Madencilik faaliyetinin zeytinliklere, ormanlara zarar vermeyeceği ve olağandan fazla toz emisyonuna neden olmayacağı öne sürülen raporda, “Muğla ili, Milas ilçesi, İkizköy Mahallesi sınırları dahilindeki orman sahası için Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret Anonim Şirketi adına maden açık işletme (orman) izni verilmesine ilişkin 28/11/2020 tarihli Tarım ve Orman Bakanlığı işleminin iptali istemiyle Tarım ve Orman Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü’ne karsı açılan davada; dava dosyasındaki bilgi, belge, literatür çalışmaları, resmi izin yazıları, yasal izinler ve alana ilişkin olarak farklı dönemlerde hazırlanmış raporların incelenmesi, mahkeme keşfindeki gözlem ve incelemelerimiz sonucunda; orman izni verilmesinin uygun olduğu, orman izni verilmesine ilişkin işlemin iptali isteminin ise uygun olmadığı kanaatine varılmıştır” ifadelerine yer verildi.
İkizköy Çevre Komitesi tepki gösterdi
Açıklanan bilirkişi raporuna tepki gösteren İkizköy Çevre Komitesi ise yazılı açıklamada yaptı. Komitenin açıklamasında, “Bilirkişi Raporu’nda tarımsal çevre ve ziraat mühendisliği açısından yapılan değerlendirmelerde; ‘bölgedeki zeytin ağaçlarının çoğunun 70’li yıllarda verilen maden ruhsatlarından sonra dikildiğinden korunması gerekmez’ denebilmiş. Bilimsel dürüstlükten uzaklaşılmış, zeytinciliği koruyan kanunun arkasından dolanmaya çabalanmıştır. Orman Mühendisliği açısından maalesef bilirkişi raporunda Akbelen Ormanı’nın bir ‘odun ormanı’ olduğu belirtilerek, ormana bakış açısının sadece maddi olduğu kabul edilmiştir. Aynı zamanda bilirkişinin belirttiği gibi ekonomik kaybın, ‘rehabilitasyon/biyorestorasyon çalışmaları yapıldığı takdirde’ olmayacağı anlaşılıyor ki uygulamalarda, bu rehabilitasyonun yapılacağının garantisi yoktur” ifadelerine yer verildi.
‘Biyoçeşitlilik yok sayıldı’
Alanda bulunan endemik bitki ve küresel ölçekte tehlike altında olan bitkiler daha önce şirket tarafından hazırlatılan raporda da yer aldığı ifade edilen açıklamada, “Bilirkişi ‘Dava konusu orman alanının ve yakın çevresi yasal/resmi olarak herhangi bir koruma statüsüne sahip değildir’ demiştir. Eldeki raporda tam olarak bunun aksi söylenmekte olduğu halde önceki raporu çürütecek hiçbir bilimsel değerlendirmeye yer verilmemiştir. Akbelen Ekolojik Koridor niteliğinde olan mutlaka korunması gereken bir bölgedir. Raporda hem dava konusu bölgede akifer (su veren jeolojik birim) olmadığı belirtilmiş, hem de düşük akifer olduğu ve hatta bazı yerlerin akifer olduğu anlatılmıştır. Bilirkişi, bu birimlerin su vermediğini iddia etmiştir. Oysa bu birimde açılmış çok sayıda sondaj kuyusu ve keson kuyu bulunmaktadır” sözleri yer aldı.
‘Raporda çevresel etki değerlendirmesi yapılmadı’
Çevre Mühendisliği Bilim Dalı Değerlendirmesi başlıklı bölüm 184 sayfalık raporun sadece 2 sayfasını oluştururken burada ise Akbelen Ormanı'nın maden ocağına dönüşmesi halinde çevresel etkilerinin ne olacağına ilişkin değerlendirmeye yer verilmediği belirtilen açıklamada, “Dava konusunun makine mühendisliği/enerji sistemleri mühendisliği açısından değerlendirilmesinin davamızla ne ilgisi olduğu tarafımızdan anlaşılamamıştır. Raporun bu bölümü, bilirkişi deliline başvurmanın amacı ile bağdaşmamaktadır. Dava konusu uyuşmazlıkla alakası olmayan hazır bilgiler kes/yapıştır yöntemiyle rapora dönüştürülmüştür” denildi.
Açıklamada bilirkişi heyeti hakkında suç duyurusunda bulunulacağı ve rapora itiraz edileceği bilgisi paylaşıldı.